Kürtleri dışlayan Cenevre görüşmeleri - II

Her defasında Kürt’süz gerçekleştirilmek istenen Cenevre görüşmelerinin sonucunu masadakiler değil, savaş meydanlarında zafer kazananlar belirledi.

Bölgenin en büyük siyasi ve askeri gücü olan Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi hesaba katılmadan ‘Suriye’deki iç savaşa siyasi çözüm arayışı’ adı altında gerçekleşen Cenevre görüşmeleri, bütün başarısızlığa rağmen 2017’den itibaren de devam ettirilmeye çalışıldı. Başarısız Cenevre görüşmelerinin ardından geçtiğimiz Ekim ve Kasım aylarında gerçekleştirilen Suriye Anayasa Komitesi toplantılarında da akıbet değişmedi.

CENEVRE - 5

Cenevre görüşmelerine katılan ‘muhalif’ grupların sahada gün geçtikçe güç kaybettiğinin ve bu durumun da rejim heyetinin elini daha güçlü kılacağının farkında olan BM Suriye Özel Temsilcisi Steffan de Mistura, başarısız Cenevre - 4 görüşmelerinin üzerinden çok geçmeden tarafları 23 Mart 2017’de Cenevre - 5 görüşmeleri altında tekrardan bir araya getirdi. Bu görüşmelere de diğer görüşmeler de olduğu gibi rejim heyeti ve bölgesel güçler destekli ‘muhalif’ gruplar katılırken, Kürtler yine bu sürecin dışında bırakıldı.

NASIL BİR ORTAMDA GERÇEKLEŞTİ?

Bu görüşmeler, Rusya, Türkiye ve İran öncülüğünde düzenlenen Astana toplantılarında alınan ateşkes kararının sahada çok karşılık bulmadığı ve askeri başarılarından kaynaklı rejimin gün geçtikçe muhaliflere karşılık elinin çok daha güçlendiği bir ortamda gerçekleşti.

NELER YAŞANDI?

Cenevre - 4 görüşmelerine kadar rejimin varlığını kabul etmek istemeyen muhalifler, sahada üst üste aldıkları yenilgilerden kaynaklı Cenevre - 5 görüşmelerinde doğrudan rejim heyetiyle görüşmek istediğini duyurdu. Öte yandan sahada eli gün geçtikçe daha da güçlenen rejim heyeti ise masadaki ‘muhalif’ güçlerinin varlığını tamamen tanımayacak bir tavır sergiledi. De Mistura bu görüşmelerde de tarafları aynı masa etrafında bir araya getirmeye çalışsa da bunu başaramadı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2015’te aldığı 2254 sayılı Suriye kararları doğrultusunda gerçekleşen görüşmelerde, geçiş yönetimi, yeni anayasa, seçimler ve terörle mücadele başlıkları üzerinde durulmak istendi.

Görüşmelerde sadece terörle mücadele başlığı üzerinde duran rejim heyeti, diğer üç başlığı gündemine bile almadı. Rejim heyeti, Cenevre sürecini uzatıp muhalifleri sahada tamamen etkisizleştirilmeyi amaçladı. Muhalifler ise bu dört madde üzerinde tartışmaya açık olduklarını ama öncelikli olarak rejimin, Astana’da alınan ateşkes kurallarına uyması gerektiği üzerinde durdu.

AKIBET DEĞİŞMEDİ

de Mistura, 23 Mart 2017’de başlayıp 1 Nisan’da sona eren görüşmelerin son gününde açıklama yaparak, gerçek barış görüşmelerinin hala başlamadığını itiraf edip diğer görüşmelere oranla Cenevre - 5’te ilerlemenin sağlandığını iddia etti. Rejim heyeti başkanı Başar El Caferi ise yaptığı açıklamada, muhalefeti illüzyon geçirmekle suçlayarak, “Muhalif diye adlandırılan gruplar, Suriye’nin anahtarını onların eline vermemizi istiyorlar. Bu bir illüzyondan ibarettir. Karşımıza muhalif diye çıkarılan gruplar, çocukça tavır içerisinde” diyerek, bir kez yine masadaki muhaliflerin varlığını tanımadığını göstermiş oldu.

CENEVRE - 6

Sonuçsuz Cenevre-5 görüşmelerinin ardından bu defa 16 Mayıs 2017’de Cenevre görüşmelerinin 6. turuna başlandı. Astana Toplantılarında alınan güvenlikli bölgeler oluşturma kararlarının sonrasında gerçekleşen Cenevre - 6 görüşmelerinde, BM Suriye Özel Temsilcisi Steffan de Mistura, bu defa taraflarla sadece yeni anayasa konusu üzerinde durdu.

Cenevre - 6’da da tarafları aynı masa etrafından bir araya getirmeyi başaramayan de Mistura, ayrı ayrı odalarda heyetlerle gerçekleştirdiği toplantılarda BM anayasa uzmanları ile yeni anayasanın nasıl olması gerektiğini tartıştı. Yeni anayasa tartışmalarının içeriğine yönelik bilgi verilmeden 19 Mayıs’a kadar yapılan görüşmelerden de herhangi bir sonuç çıkmadı.

GÖRÜŞMELERDE NE OLDU?

Gergin bir ortamda gerçekleştirilen toplantılarda rejim heyeti, karşısındaki muhaliflerin varlığını tanımamakta ısrar etti. Terörle mücadelede ısrar etme kararını de Mistura’nın masasına koyan rejim heyeti, masaya muhalefet diye çağrılan grupların, Suriye bölmek isteyen devletlerin bir maşası olduğunu söyleyerek, bu grupların Suriye topraklarında hiçbir desteğinin olmadığını sık sık dile getirdi.

Üç günlük başarısız görüşmelerin ardından açıklama yapan de Mistura, görüşmelerde yeni anayasa taslağı üzerinde durduklarını ifade ederek, yeni anayasayı Suriye halklarının hazırlaması gerektiğini söyledi. 

İşin özü, Kürt’süz gerçekleştirilen bu görüşmelerden de hiçbir sonuç çıkmazken, uluslararası kuruluşların raporları iç savaştan kaynaklı ölenlerin sayısını 350 bini geçtiğini, yerini terk etmek zorunda kalanların sayısını ise 6 milyonun üzerinde gösteriyordu.

CENEVRE - 7

Artık Suriye’deki iç savaşın gün geçtikçe farklı boyutlar kazandığı; bir taraftan Kürtler öncülüğündeki Demokratik Suriye Güçlerinin (QSD) tartışılmaz bir şekilde varlığını uluslararası güçlere kabul ettirdiği, diğer taraftan rejimin Cenevre görüşmelerine davet edilen muhalefete karşı kazandığı askeri başarılar döneminde Cenevre - 7 görüşmeleri gerçekleştirildi. 10 Temmuz’da başlayıp 15 Temmuz 2017’de sona eren görüşmelerin kaderi de diğer görüşmelerden farksız olmadı: Başarısızlık…

2012’den başlayan siyasi çözüm arayışları, bu tarihler arasında BM Suriye Özel Temsilcisi Steffan de Mistura öncülüğünde bir kez yine masaya yatırılmak istensen de tarafların masadaki tutumu ve sahadaki yaşanan gelişmeler, bu görüşmelerden de bir sonuç çıkmasına izin vermedi.

Taraflar, yeni anayasa, geçiş hükümeti, terörle mücadele ve secimler gibi dört temel başlık üzerinde durdurulmaya çalışılsa da bu konularda hiçbir ilerleme sağlanamadı. Cenevre - 7 sürecinde sahada gün geçtikçe daha da güç kazanan rejim, artık Cenevre sürecini uzatarak masadaki muhalefeti sahada tamamen güçsüz kılmayı amaçlar duruma geldi. Öyle ki; rejim artık Cenevre görüşmelerine Rusya’nın ısrarı üzerine katılır hal aldı. Öte yandan, sahada olduğu gibi masada da hiçbir gücü kalmayan muhalefet ise rejime karşı tamamen yok olmamak için kendi içlerindeki parçalı duruma son vererek, rejimin karşısına daha güçlü çıkmayı planlamayı başladı. Özetle, Cenevre - 7 de hiçbir ilerleme kaydedilmeden sona erdi.

CENEVRE - 8 VE İTİRAF

QSD’nin Reqa zaferi ve artık Suriye topraklarında DAİŞ’in sonuna gelindiği gerçeği, BM ve savaşın tarafları olan uluslararası güçleri bir kez yine harekete geçirdi.

BM, Kasım 2017’deCenevre görüşmelerinin 8. turunun düzenleneceğini duyurdu. Cenevre görüşmelerine katılan Türkiye ve Körfez ülkeleri yani Sünni blok destekli muhalefet altındaki askeri ve siyasi kanattan gruplar, rejimin karşısına bir kez yine parçalı bir şekilde çıkmamak için Riyad-2 toplantısını gerçekleştirdi. Üç gün süren bu toplantıların ardından grupların ortak bir metin üzerinde anlaştığı ve Cenevre - 8 görüşmelerine ortak bir çatı altında katılacağını duyuruldu.

‘Muhalefetin’ tek çatı altında birleşmesini sağlanmasının hemen ardından 28 Kasım’da Cenevre görüşmelerinin 8. turu başladı. Görüşmelere gecikmeli olarak katılan rejim heyetinin tavrı, diğer görüşmelerdekinin aynısı oldu. Masadaki muhalefeti de kapsayan güçlere karşı askeri mücadelede ısrar etmekten yana bir tavır koydu.

Görüşmelere tek çatı altında katılan muhalefet ise ısrarla rejim heyetiyle doğrudan görüşmek istese de bu istek, rejim heyeti tarafından bir kez yine net bir şekilde reddedildi.

Sürecin verdiği başarısızlık psikolojisinden mi yoksa sahadaki gerçekten mi bilinmez ama BM Suriye Özel Temsilcisi Steffan de Mistura, uluslararası güçleri de devreye sokarak özellikle Cenevre-8 görüşmelerinden bir sonuç almak istedi. De Mistura, 28 Kasım’da başlayıp 14 Aralık’a 2017’ye kadar süren görüşmeler boyunca tarafları sık sık uyararak önkoşulsuz toplantılar gerçekleştirmek istediğini duyursa da bu talep, masada bir karşılık bulmadı.

12 MADDE SUNULDU

BM Suriye Özel Temsilcisi de Mistura, yeni anayasa ve secimler konusunda masadaki taraflara üzerinde tartışılması için 12 maddelik bir öneri sundu. Bu 12 madde rejim heyeti tarafından çok dikkate alınmazken, muhalefet heyeti ise bu maddelerin üzerinde durulabileceğini dile getirdi.

SONUÇ: BAŞARAMADIK…

Görüşmelerin son gününde basının karşısına geçen BM Suriye Özel Elcisi de Mistura, görüşmeler süresince ilk defa “Başaramadık” diyerek tarihi bir şekilde başarısızlık itirafında bulundu. Suriye’nin o dönemki aktüel haritasını göstererek, sahada var olan gerçekliğin siyasi çözümün önünde bir engel olduğunu söyleyen de Mistura, bir anlamda her defasında görmezden geldiği Kürt gerçeğinin masada olmamasının Cenevre görüşmelerinin tıkanmasında önemli bir etken olduğunu ortaya koymuş oldu.

Cenevre - 8 görüşmelerinin ortaya çıkardığı başka önemli bir sonuç ise Türkiye’nin başını çektiği Sünni blokun sahada olduğu gibi masada da Suriye politikasının çökmüş olduğunu kanıtlandı.

Başarısızlık itirafının geldiği Cenevre - 8 görüşmelerinin sonunda, 400 bine yakın insanın hayatını kaybettiği ve 6 milyondan fazla Suriyelinin yerini terk ettiği gerçekliği, BM’nin kendi raporlarına yansıyordu.

DE MİSTURA’DA İSTİFA ETTİ

Başarısız Cenevre - 8 görüşmelerinin ardından uzun bir süre basının karşısına geçmekten kaçınan Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, 17 Kasım 2018’de BM Güvenlik Konseyi’ne verdiği brifingde görevinden istifa edeceğini duyurdu. Bir süre Suriye Anayasa Komitesi oluşturulması çalışmaları yürüten de Mistura, dört yılı aşkın bir süre yürüttüğü BM Suriye Özel Temsilciliği görevinden 2018 sonunda ayrıldı. De Mistura, bu görevden ayrılan 3. isim oldu. (https://anfturkce.com/kultur/bm-temsilcisi-de-mistura-goerevinden-ayriliyor-114745)

GEİR PEDERSEN DÖNEMİ

De Mistura’nın görevinden ayrılmasının ardından BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM Suriye Özel Temsilciliği görevine Norveçli deneyimli diplomat Geir O. Pedersen’i atadığını duyurdu. 2019 itibarıyla çalışmalarına başlayan Özel Temsilci Pedersen, de Mistura’nın yarıda bıraktığı Suriye Anayasa Komitesi oluşturma çalışmalarını sürdürdü.

ANAYASA KOMİTESİ TOPLANTILARI

Başarısız Cenevre görüşmelerinin ardından, Birlemiş Milletler (BM) çatısı altında çalışacak Suriye Anayasa Komitesi’nin oluşturulması fikri, ilk olarak Rusya, İran ve Türkiye öncülüğünde Ocak 2018’de Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nde gündeme getirildi.

Bir anlamda Cenevre görüşmelerine alternatif olarak Astana ve Soçi toplantılarını düzenleyen Türkiye, İran ve Rusya, Anayasa Komitesi’nin kimlerden oluşacağı üzerine müzakereler yürütmek istese de bu konu üç devlet arasında görüş ayrılıklarına neden oldu. Daha sonra BM’nin de bu çalışmalara doğrudan dahil edilmesiyle birlikte tıkanıklık aşılmaya çalışıldı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Eylül 2019’a geldiğimizde Suriye Anayasa Komitesi’nin kurulduğunu duyurdu.

KOMİTENİN YAPISI

Uzun bir çalışamadan sonra oluşturulan Anayasa Komitesi toplamda 150 üyeden oluşuyor. Bu üyelerin 50’si Suriye rejimini temsilen belirlen isimlerden. 50 kişilik rejim heyetine Ahmad el Kuzbari başkanlık ediyor. 50 isim ise Türkiye destekli ‘muhalif’ diye adlandırılan gruplardan oluşuyor. Muhalif heyete ise Hadi el Bahra başkanlık ediyor. Geriye kalan 50 üye ise BM tarafından Suriyeli STK’lar arasından belirlenen isimlerden oluşuyor.

ÖZERK YÖNETİM DAVET EDİLMEDİ

150 kişilik Anayasa Komitesi içerisinde, Suriye topraklarının yüzde 32’sini kontrol eden Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi adına kimse yer almıyor. Özerk Yönetim’in bu sürece dahil edilmemesi, tıpkı başarısız Cenevre görüşmelerinde olduğu gibi Türkiye’nin ve sahada hiçbir gücü olmayan bölgesel güçler denetimindeki ‘muhalif’ grupların tavrına bağlanıyor. (https://anfturkce.com/rojava-surIye/bm-isgalin-ve-katliamin-goelgesinde-yeni-anayasayi-tartisacak-132593 )

TOPLANTILARDA NELER YAŞANDI?

BM öncülüğünde gerçekleşen Anayasa toplantılarının ilk turu, 150 delegenin katılımıyla resmi olarak 30 Ekim 2019’da BM Cenevre Ofisinde başladı.

BM Güvenlik Konseyi’nin 2015’te aldığı 2254 sayılı Suriye kararları doğrultusundan gerçekleşen toplantılara başkanlık eden BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, toplantıların temel prensibinin “Suriye’nin birliğine, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı duymak” olacağını ifade etti. Pedersen, bu cümleleri sarf ederken Türk devleti, Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik işgal saldırılarının 3. günündeydi.

İLK TUR

Anayasa toplantılarının ilk turu, 30 Ekim’de başladı ve 8 Kasım’da sona erdi. 150 kişilik komitenin katılımıyla üç gün süren toplantıların ilk etabında, tek başarı muhalif diye adlandırılan heyetle, rejim heyetinin aynı odada bir araya getirilmesi oldu. Üç gün gerçekleşen toplantıların ardından basının karşısına geçen Pedersen, 150 kişilik komite arasından 15’i rejim, 15’i muhalifler ve 15’i sivil toplum kuruluşları temsilcileri arasından 45 kişilik anayasa yazım komitesi oluşturulduğunu ve toplantılara bu komiteyle devam edileceğini söyledi. 45 kişilik anayasa yazım komitesinin katılımıyla 8 Kasım’a kadar gerçekleştirilen toplantıların ilk turunda pratik anlamda hiçbir ilerleme kaydedilmezken, görüşmelere rejimin heyetinin Türk devletinin işgaline gösterdiği tepki damgasını vurdu. (https://anfturkce.com/rojava-surIye/cenevre-de-catlak-basladi-tuerkiye-ye-ateskese-saygi-duy-cagrisi-133101)

 2. TUR

Verilen aranın ardından 25 Kasım’da tekrardan başlayan toplantıların ikinci turuna, Türk devletinin Kuzey-Doğu Suriye’ye dönük işgal saldırıları damgasını vurdu. 2. tur toplantılarının ilk gününde, rejim heyeti başkanı Ahmad el Kuzbari, çalışmalarına devam edilmesi için komiteye, “Suriye toprakları içerisinde terörizmle mücadele edilmesi, Suriye yönelik yaptırımların kaldırılması ve Türkiye’nin Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik işgal saldırılarının kınanması ve buna karşı ortak tavır sergilenmesi” gibi üç temel maddenin kabul edilmesi şartını koştu.

Kuzbari tarafından sunulan üç maddenin masada bulunan Türkiye destekli ‘muhalifler’ heyeti tarafından kabul edilmemesi üzerine, rejim heyeti masayı terk ederek Cenevre’de konakladıkları otele döndü.  (https://anfturkce.com/rojava-surIye/cenevre-de-catlak-133870 )

REJİM: TÜRK HEYETİDİR

BM Suriye Özel Temsilcisi Pedersen ve heyetinin tüm ısrarları üzerine masaya geri dönmeyi kabul etmeyen rejim heyeti, basına yaptığı açıklamalarda masada muhalif diye adlandırılan grubun Türk heyetinden ibaret olduğunu söyledi.

Rejim heyeti, aynı zamanda Türk işgaline karşı ortak tavır sergilenmedikçe ve Suriye’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü esas alınmadıkça hiçbir görüşmeye katılmayacaklarını duyurdu.

PEDERSEN BAŞARISIZLIĞI KABUL ETT

Suriye Anayasa Komitesi toplantılarının 2. turu, 29 Kasım’da hiçbir toplantı gerçekleşmeden sona erdi. Basının karşısına geçen BM Suriye Temsilcisi Pedersen, heyetler arasında gündem maddeleri üzerinde bir antlaşma sağlanamadığı için 2. turun hiçbir toplantı yapılmadan sona erdiğini duyurdu.

“Suriye’nin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı” gibi Anayasa Komitesi toplantılarının temel prensiplerine saygı duyulması gerektiğini hatırlatan Pedersen, Türk devletinin işgal saldırılarını eleştirdi. Pedersen toplantılar öncesinde de BM Güvenlik Konseyi’ne verdiği bir brifingde Türk devletinin işgal saldırılarını eleştirerek, bu saldırıların siyasi çözümün önünde bir engel olduğunu söyleyip BMGK’yi uyarmıştı. (https://anfturkce.com/rojava-surIye/pedersen-Catismalar-suerece-engel-siviller-hayatini-kaybediyor-133776)

KÜRTLERİN MASADA OLMASI İSTENMİYOR

Böylelikle, askeri ve siyasi anlamda Suriye’nin en büyük gücü olan Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi hesaba katılmadan gerçekleşen, ‘bir siyasi çözüm arayışı’ bir kez daha sonuçsuz kaldı. Kürtlerin her defasında Türkiye’nin tavrına bağlanarak masa dışı bırakıldığı söylense de gerçek hiç de öyle değil.

Kürtlerin masada olması Suriye’de söz sahibi olmak isteyen kimsenin çıkarına uymuyor. Bir taraftan ABD ve Rusya Kürtlerin masada olmasını istemezken, diğer taraftan rejim heyeti de masada karşısında güçlü bir muhalif bir yapı istemiyor. Kürtlerin masada olması demek, bir anlamda Suriye halklarının geleceği ve özerkliğin tartışılmasına anlamına gelecek. Kürtlerin masada olması demek, Suriye’de güç ve çıkar yarışında olanların planlarını boşa çıkaracak. Bu da şimdilik kimsenin işine gelmiyor… Şu da gerçek; Kürtlerin dahil olmadığı masadan da hiçbir sonuç çıkmıyor… 8 yıllık Cenevre sürecini belirleyen asıl güç, savaş meydanlarında zafer kazananlar oldu…