Kürtlere silah sağlanması sorunu nasıl çözülecek

Kürtlere silah sağlanması sorunu nasıl çözülecek

DAİŞ bölgesel ve küresel bir tehdit olarak varlığını sürdürüyor. Büyüme ve genişleme hazında düşme sağlansa da denetiminde bulunan ve 15 milyon olduğu tahmin edilen kitlenin radikal evrilme riski herkesi endişelendiriyor.

Ortadoğu’da Suriye ve Irak’ı ikiye bölerek ortaya çıkan tehlikeli bir “Afganistan” var.

Kürtlerin ve Türklerin Afganistan gibi bir komşusu var. Ve Batıya daha yakın bir Afganistan.

Bu olasılık aynı zamanda ona karşı askeri tedbirleri hızlandırmayı gerektirdiğine ilişkin önerileri güçlendiriyor. Yani zaman başta Kürtler olmak üzere onu tehdit olarak değerlendirenlerin aleyhine işliyor.

DAİŞ’e karşı mücadele kararında olan Koalisyonun askeri planının ana mantığını oluşturan  ‘Karadan mücadeleyi yerel unsurların sürdüreceğine’ ilişkin stratejinin ayrıntıları üzerindeki çalışmalar da sürüyor. 

Söz konusu yerel unsurlar denilen gücün bu gerici ve saldırgan DAİŞ güruhuna karşı savunma refleksi ile mücadele halinde olan Kürtler ve Irak Şii hükümeti olduğu açıktır.

Irak Merkezi Hükümetine bağlı güçlere yönelik askeri yardımlar onların kullanım yeteneklerine paralel olarak sürdürülüyor. Daha fazlası için Irak ordusunu daha fazla eğitilmesi gerekiyor. Anacak Irak ordusunun sadece askeri donanım sorunu yok, aksine en büyük sorun (ülkenin de paralel olarak yaşadığı) kafa karışıklığı ve motivasyon sorunu var.

Irak Sünni aşiretlerini silahlandırma fikri ise son derece şüpheli ve tehlikeli fikir olarak varlığını koruyor.

DAİŞ’e karşı kurulan koalisyonun Kürtlere yönelik askeri politikası ise bölge ülkelerinin itiraz ve karşı mücadelesiyle içi içe sürüyor. 

Kürtlerin hem kendi varlıklarını koruma hem de DAİŞ’i geriletme konusundaki çabalarının ne kadar destekleneceği güncel bir sorundur.

Batılı ülkelerin şimdiye kadar Kürtlere sağladıkları silahlar iki klan arasındaki çatışmada kullanılabilecek düzeydedir.

ABD ve Koalisyon güçlerinin Kürtlere DAİŞ’e karşı bazı etkili operasyonlar düzenlemelerine yarayacak silah yardımında bulunmayı planlıyor. Bu şimdiye kadar İran ve Türkiye’nin şiddetli itirazlarına uğruyor.

ABD Temsilciler Meclisi'nde, DAİŞ'e karşı savaşan peşmerge güçlerine doğrudan silah yardımı için Obama'ya yetki veren tasarı hazırlandı. Taslak ağır silahları ve zırhlı araçları tedarikini de içeriyor.

Ama bu silahların Türkiye ve İran ile Kürtler arasındaki askeri dengeyi etkileyecek düzeyde olmamasına dikkat edeceklerdir. Böylece itirazları yumuşatmaya çalışacaklardır. 

Tüm bunlar Irak’taki mücadelede askeri formülün oluşması için yeterli olabilir. Ama DAİŞ’in Suriye’de sınırlandırılması için daha radikal tartışmalar gündemde.

Bunun için YPG’ye silah yardımı yapılması gerekiyor.

Bu da Batı için DAİŞ ve onun yayılmasına karşı Türkiye gibi dayatmacı müttefiklerin rasyonel olmayan önerilerine daha cesur davranmayı gerektirebilir.

Amerikalı diplomatlar için dış politika her zaman galip gelecek seçimi yapmaya dayanır.

Tabiî ki Türkiye’nin Kürtlere yönelik yaklaşımı bir saplantı değil stratejisi politik bir hesaptır. 

Türkiye bu konuda Kürtleri sadece kendileri için direk bir tehdit olduğu için değil kendisinin bölgedeki etkilerini ve pozisyonunu zayıflattığını düşünerek itiraz ediyor.

Örneğin Türkiye incirlik üssünü fazla pazarlık konusu yapması üzerine ABD Güney Kürdistan’da alternatif bir askeri hava üssünün inşasına başladı. Bu Türkiye’nin üsler konusundaki pazarlıklarda elini ciddi oranda zayıflatacaktır.

Benzer durumlar önümüzdeki süreçte Rojava içinde ortaya çıkabilir. Bu bir niyet meselesi değil jeopolitik değişimlerin doğal sonuçlarıdır.

Amerika Birleşik Devletleri Ortadoğu’nun geleceğini Kürtlerle birlikte planlayacağını tahmin etmek zor olabilir ama bir aktör olarak planlamaların içinde yer alması kaçınılmazdır. 

Çünkü Irak ve Suriye zaten suni olan ulusal yapısı çöktü ve bu çöküş hem bölgeyi hem de dünya sistemini tehdit ediyor.

Kürtlerin ulusal motivasyonu Ortadoğu’nun güvenliğini ve sistemde yarabileceği güvenlik açıklarını kapatabilir.