Başbakan Recep Tayyip Erdoðan'ın dokunulmazlıkların kaldırılacaðı tehdidine yanıt veren BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, 1994'te yaşananların tekerrür etmeyeceðini söyledi. Kışanak, "Başbakan bu beyhude bir iştir. Bunu biz deðil tarih söylüyor. Şimdi bir başka konu da 94'e benzemez tartışması. Evet benzemez. Bir daha Kürtleri bu parlamentodan kovarsanız, Kürtler bir daha bu parlamentoya gelip gelmemeyi düşünürler diye uyardı.
BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin deðerlendirmelerde bulundu. Kışanak, Dünya Engelliler Günü'ne deðinerek, "Sorunların çözümü için halen bir devlet politikası yok. Yasalarda engelleri ve ayrımcılıðı ortadan kaldırabilecek gerekli düzenlemeler yapılmamıştır. Engelli yurttaşların hayata tam ve eşit katılabilmesinin imkanları yaratılmamıştır" dedi.
ÖZGÜR ÜLKE GAZETESÝNE YÖNELÝK BOMBALAMANIN YILDÖNÜMÜ
Özgür Ülke Gazetesi'nin bombalanmasının yıldönümü olduðunu hatırlatan Kışanak, "O dönemlerde gazetede ben de çalışıyordum. Bombalamadan kısa bir süre sonra olay yerine gittiðimizde karşılaştıðımız manzara bize bombalamayı yapanı söylüyordu. Çünkü gazete binasında kalan 30 arkadaşımız hiçbir yardım almadan çevredeki komşuların attıðı ipe sarılarak, aşaðı inmişlerdi. Onlar indikten kısa süre sonra jeneratör patlamış ve ikinci bir patlama olmuştu. Eðer iple inmeselerdi bu gün belki de çok daha büyük bir acıdan bahsedecektik. Ýtfaiye ve polis oradaydı ancak yardım edilmedi. Bu da yetmezmiş gibi yaralı arkadaşlarımız hemen gözaltına alınmışlardı" dedi.
"O gün yaşananlar bu katliamı kimin işlediðini gösteriyordu" diyen Kışanak, 90'lı yıllarda Kürt halkına karşı hukuksuz politikaların uygulandıðını söyledi. Sabah Gazetesi muhabiri Ýzzet Keser'in Cizre'de katledildiði zaman medyanın bunun dahi üstünü örttüðünü hatırlatan Kışanak, şunları belirtti: "Sadece Kürt halkının kendi imkanları ile yarattı gerçek basın bu gerçekleri yansıtmak için çırpınıp durdu. Muhabirinden, daðıtımcısına her biri hedef alındı. Musa amca (Apê Musa) katledildi. Gözaltına alınanlar kaybedildi. Böyle bir süreçte gazete kapatıldı. Ancak bütün bunlar yetmedi. Karşılarında gerçekleri yazarak kirli savaştan kurtulabiliriz diyen bir medya anlayışı vardı."
ÇÝLLERÝN EMRÝYLE BOMBALANDI
Özgür Ülke Gazetesi'nin bombalanmasından birkaç gün sonra dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in imzası bulunan bir belgenin yayınlandıðını hatırlatan Kışanak, "Orada gazetenin en etkili yöntemle bertaraf edilmesi gerektiði belirtiliyordu. Zaten birkaç gün sonra da bu talimatın gereðini yerine getirdiler. Bu ülkede Özgür Ülke Gazetesi'nin bombalanması aydınlatılamazsa kimse derin devletle hesaplaştım diyemez. Bize kimse bu boş lafları söylemesin. Bu olmadıðı için tutuklu gazeteci konusunda rekor kırmış bir ülkedeyiz. Dünya da tutuklu gazetecilerin yarısı burada bulunuyor" dedi. "Ne pahasına olursa olsun devletin hiçbir terörist yüzü, muhalif basını susturmaya yetmedi, bundan sonra da yetmeyecektir" diyen Kışanak, 90'lı yıllardan beri sürdürülen kararlı mücadelenin bunun kanıtı olduðunu söyledi.
BURASI KRALÝYET DEÐÝL, BÜTÇE ŞAÝBE ALTINDA
Konuşmasının devamında önümüzdeki hafta Meclis'te bütçe görüşmelerinin yapılacaðını belirten Kışanak, bu sene yapılacak bütçe görüşmelerinin önemli olduðunu söyledi. Kışanak, "Daha geçmiş yılın harcamalarının hesabı verilmeden 2013'ün bütçesi yapılmaya çalışılıyor. Böyle bir şey olamaz. Harcamaların hesabını vermeden yeni harcamalar planlayamazsınız. Bunun AKP hükümetinin yönetim zihniyeti olduðunu görebiliyoruz. 2010 yılında Sayıştay Kanunu'nda deðişiklik yaptılar ve kamu kurumlarının denetimini sadece onlara verdiler ve denetim yetkisini sınırlamak istediler. Buradan yurttaşlara sesleniyorum; aldıðınız her şeyde vergi var. Herkesten vergiyi alıyorlar ama bunu nasıl harcadıklarının hesabını vermiyorlar. Burası kraliyet deðil. Aldıðınız paraları nereye ve nasıl harcadıðınızın hesabını bu halka vermek zorundasınız. Bu günkü bütçe şaibe altındadır" deðerlendirmesinde bulundu.
HESABI VERÝLMEDEN ALINAN PARA VERGÝ DEÐÝL, HARAÇTIR
AKP hükümetinin bununla da yetinmeyerek askeri harcamaları gizlediðini söyleyen Kışanak, "AKP hükümetinin savaş tüccarları ile yaptıðı alışverişin ne nedenin ne de ne kadar yapıldıðını paylaşamıyorlar. Herkes bilir ama halk bilemez. Ekmeðinizdeki sofradan bölüp aldıkları verginin ve aldıkları silahın hesabını kimse soramıyor. Hesabı verilmeden alınan para vergi deðil haraçtır. Bunu uygulayan yönetimlere de demokrasi denilemez" dedi. Kışanak, AKP hükümeti döneminde sermayenin vergi yükünün azaldıðını bunun yanı sıra emekçinin ve yoksulun ise vergi yükünün arttıðını belirtti. Kışanak, Türkiye'de verginin büyük bir kısmının yoksul halktan alındıðını söyledi. Kışanak, anayasa tartışmaları sırasında da asgari ücretin vergi dışı bırakılması önerisini sunduklarını hatırlatarak, yapılacak kesintinin de emekçinin cebine konulması gerektiðini ifade etti.
ÇETELER SERÊKANÝYÊYE GÝRÝNCE SÝVÝLLER YAŞAMINI YÝTÝRMEYE BAŞLADI
Hükümetin dış politikasını eleştiren Kışanak, AKP hükümetinin Suriye'de nasıl bir politika yürüttüðünün hesabını vermediðini belirtti. Kışanak, "Kamuoyunda bu yanlış tartışılıyor. Savaştan kaçanlar Hatay'a gelmiş gibi gösteriliyor. Hatay gitti şimdi aynı senaryo Ceylanpınar'da başladı. Savaş 1,5 yıldır sürüyorken Serêkaniyê'de kimsenin burnu kanamamıştı. Ancak Türkiye'nin teşvik ettiði çeteler sayesinde Serêkaniyê'de sivil insanlar yaşamını yitirmeye başladı. Çözüm mü arıyorsun, iç savaş mı yapmaya çalışıyorsun? AKP hükümeti bu sorunun cevabını vermek zorunda. Patriotları tartışmak Suriye'yi tartışmak anlamına gelmiyor. Putin de bunu söyledi" diye konuştu.
TÜRKÝYEYÝ PATRÝOTLAR KORUMAZ
"Suriye'de herkesin özgürce yaşadıðı bir ortamın saðlanmasını herkes gibi biz de istiyoruz" diyen Kışanak, "Rejimin avukatlıðını kimse üstlenmesini tabi ki. Bu rejim otoriterdir deðişsin ama içerde çeteleri örgütleyerek böyle bir deðişimi organize edemezsiniz. Deðişim istiyorsanız özgürlük isteyen halkaların yanında olacaksınız. Alevilerin ve Kürtlerin de yanında olacaksınız. Ama Türkiye, Kürtleri dışlamak için kırk takla atıyor. Türkiye'yi Patriot korumaz, barışa ve özgürlüklere saygılı bir politika korur" diye konuştu.
ÜNÝVERSÝTELERDE BASKI ARTTI
Son dönemlerde üniversitelerde ülkücülerin yaptıðı saldırılara deðinen Kışanak, "Darbe sürecinde yaşananlar ile karşı karşıyayız. Polisi bu konuda etkin kullanan, öðrencilerin demokratik katılımlarını kapatmaya çalışan yaklaşım ile karşı karşıyayız. AKP hükümeti döneminde üniversitelerde baskı arttı. Şimdi AKP'nin tek tipine uymayanları üniversiteden atmanın yollarını arıyorlar. Puşi taktıðı için tutuklanan, yumurta attıðı için ceza alana, anadilde eðitim talep ettiði için okulundan atılan öðrenciler var. Şimdi de kampüslerde faşist saldırılar polis gözetiminde yapılıyor" diye belirtti. Kışanak, yapılanların gençliði teslim almak ve tek tipleştirme olduðunu söyledi. Kışanak, tıp öðrencilerinin yarın Ankara Adliyesi'nde yapılacak olan duruşmasına katılacaklarını ve öðrencilerin yanında olacaklarını kaydetti.
CENAZELERE PERVASIZ SALDIRI
"Başbakan sanki o cenazelere tazyiki suyu biz sıktık. Sanki mezar taşlarını biz kırdık. Bunlar sizin emrinizle talimata geçen adına güvenlik güçleri denen kişiler tarafından yapıldı" diyen Kışanak, Diyarbakır'da HPG'lilerin cenazelerine yapılan müdahaleyi eleştirdi. Kışanak, "Bu vahşet, insanlık dışı tutum bu ülkenin talihinde kap kara bir sayfa olarak orda duruyor. Şimdi de Başbakan, 'Ben ölen teröriste aðlamam' dedi arkasından cenazelere saldırı yapıldı. Bu talimat olarak algılandı ve cenazelere yönelik pervasız saldırı yapıyorlar. Erdoðan çıkıp bunun hesabını versin. Diyarbakır'da tam bir vahşet yaşandı. Bütün insani deðerler ayaklar altına alınarak, cenazelere saldırı yapıldı. Analar yerlerde sürüklendi coplandı" dedi.
ERDOÐAN EKÝBÝ 12 EYLÜL FAŞÝZMÝ ÝLE KANKA
BDP'li milletvekilleri ve DTK Eşbaşkanı Aysel Tuðluk hakkında hazırlanan fezlekelerin Meclis'e sunulmasını deðerlendiren Kışanak, "Erdoðan bugün yine her şeye meydan okurcasına fetvasını verdi. Anayasa'nın 83'üncü maddesi dokunulmazlıkla ilgili grup kararı alınamayacaðını ve konuşamayacaðını yazmasına raðmen AKP grubunu toplandı ve fetvasını verdi. Zaten bu süreç Erdoðan'ın konuşması üzerine başladı. Şimdi de grup kararı ortaya çıkarmaya çalışıyor. Biz pratik adım atılmadan konuşmayı doðru bulmuyoruz. O adım atıldıðında herkes nasıl konuştuðumuzu görecek" dedi. Erdoðan'ın, "Bunlar dokunulmazlık zırhına bürünüyor" sözünü eleştiren Kışanak, "Anlıyoruz burada bulunmamızdan rahatsızsınız. Merak etmeyin biz bir yolunu bulup buna devam ederiz. Biz dokunulmazlıða güvenerek bunu yapmıyoruz. Siz ve 12 Eylül faşist zihniyetiniz zaten Kürtler Meclis'e gelmesin diye yüzde 10 barajı çıkardınız. Zaten Kürtleri engellemek için 12 Eylül faşist darbesi ile kankasınız. Biz mücadelemizi yürütürken dokunulmazlık zırhına bürünmedik" diye konuştu.
94DE BENZEMEZ!
Kışanak, Kürtlerin taleplerinden vazgeçmesinin istendiðini ancak Kürtlerin taleplerinden asla vazgeçmeyeceðini belirterek, "Başbakan bu beyhude bir iştir. Bunu biz deðil tarih söylüyor. Şimdi bir başka konu da 94'e benzemez tartışması. Evet benzemez. Bir daha Kürtleri bu parlamentodan kovarsanız, Kürtler bir daha bu parlamentoya gelip gelmemeyi düşünürler. Bunları bir hakikat bir gerçek içinde bulunduðumuz durum anlaşılsın diye söylüyoruz. Ne Türkiye 94'lerin Türkiyesidir, ne Kürtler 94'ün Kürdüdür. Eðer Başbakan, 94'teki tablonun sadece yaka paça kısmını ayıklarız, kibarca bunu göndeririz diye düşünüyorsa, yanılıyor. Açıkça, 94 tekerrür etmez. Herkes bunu çok iyi biliyor" diye konuştu.