Le Point: Erdoğan'ın verdiği dürbünlerle katliamı izliyoruz

Le Point: Erdoğan'ın verdiği dürbünlerle katliamı izliyoruz

Fransız Le Point dergisi, Kobanê’ye ilişkin yayınladığı bir editör yazısında, Obama için “Yorgun Mesih” tanımını yaparken, Batılı ülkelerin tutumunu sert eleştirdi: “Erdoğan Kobanê'de İslam Devleti grubunun etnik temizlik yapmak istediği katliamı canlı izlemek için bize dürbün uzatmaya tenezzül ediyor. Kelimeler sessizliğimizi, sinizmimizi ve alçaklığımızı tanımlamakta yetersiz kalıyor.”

Derginin editörü Franz-Olivier Giesbert, “Obama, yorgun Mesih” başlıklı yazıda Batılı ülkelerin Kobanê direnişi karşısındaki tutumunu irdeledi.

1972 yılında kurulan ve daha çok muhafazakar ve liberal çizgide yayın yapan Le Point dergisi,  23003 yılında 430 bine yakın bir tiraja sahipti.

Franz-Olivier Giesbert'in değerlendirmeleri şöyle:

“Majino Hattı’nda başka bir hayali olmayan ve üstelik Mali veya Orta Afrika Cumhuriyeti’nde yeteri kadar işi olan bitkin düşmüş veya ürkmüş bir Fransa için, bu normaldir. Ama Wilson ve Roosevelt’in anavatanı Amerika için, bu yeni bir durumdur” (Majino Hattı, Fransa'nın tüm kuzey ve doğu sınırlarını kapsayan hatta son kısmı da Korsika'da inşa edilmesi planlanmış savunma hattıdır)

“Ebola’nın ABD’ye gelişi, burada İslam Devleti grubunun katliamlarını tamamen gölgeledi. Sanki tarih Kürtleri, Osmanlı İmaparatorluğu’nun yıkılışından sonraki son yüzyıldan beri ömür boyu mutsuzluğa mahkum etmiş gibi, uluslar güneşi altında bir küçük yer yapmasını yasaklamış.  Onlar üzerinde sürekli değirmen taşını acımasızca sürenler, her zaman tarihin yenilmişleri olacaklar.  Eskiden, batılı güçler bölgenin haritasını yeniden çizme teşebbüsünde bulundular.  Sonuç vermedi: 1923’te Türkiye’nin baskısı altında, Lozan Anlaşması onlardan (Kürtlerden) üç yıl önce Sevr Anlaşması’yla tanınan özerkliği geri aldı.”

“40 milyon nüfuslu bu halk üzerindeki lanet, bir devlet sahibi olmama ve kendi sürgünü olarak kalma, kendi topraklarında yabancı olma, onları ezenler tarafından ayaklar altına alınmasıdır. Uluslar topluluğunun paryası ve hayaleti.”

"Türkiye nöbette. Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eski Irak tiranı Saddam Hüseyin ile birlikte, Kürtlerin son on yıllardaki en büyük katilerinde biri olabilirdi. Muhteşem kurnazlığı onu her Kürdün arkasında bir terörist görmeye götürdü. Var olma hakkını bile tanımıyor, onların sadece katledilme hakkı var."

"Bu nedenle, ideolojik olarak Müslüman Kardeşlere yakın olan, ama Washington'da iyi not edilen yeni Türk paşası, İslam Devleti grubunun en azından Suriye ve Irak'ta kendi yerine işini yapmasından çok mutlu.  Sindirimini rahatsız etmemesi için zaman zaman başını çevirerek noktaları hesap etmekle yetinen Batı'nın işbirliği ile Allah adına işlenen kitlesel cinayetler..."

"Kelimeler sessizliğimizi, sinizmimizi ve alçaklığımızı tanımlamakta yetersiz kalıyor. Kuşkusuz, Irak'ta 2003'teki Amerikan müdahalesinin felaketsel etkileri ardından Batılı güçlerin tüm cephelerde savaşa gitmemesinden dolayı yakınmak haksızlık olur. Ama sözde İslam Devleti karşıtı koalisyonun hava saldırıları Kürtlerin kaderi karşısındaki açık zayıflığımızı maskeleyemez."

Komploculuk bir virüstür. Çok uzak olmayan bir geçmişte, tarihçi kılığındaki ucuz edebiyat yazıcılarına bulaşıyordu: Bu anakronizm (çağdışılık) şampiyonları, toplama kamplarında neler yaşandığını çok iyi bilmelerine rağmen başta Franklin Rooosevelt olmak üzere ABD'nin Yahudi Soykırımı'nın yaşanmasına engel olmadığını kanıtlamaya çalışıyordu. Bugün, gözlerimizin önünde yaşanan da budur, Erdoğan kendi sınırlarının arkasında, savaş öncesi 60 bin nüfuslu Kobanê'de İslam Devleti grubunun etnik temizlik yapmak istediği katliamı canlı izlemek için bize dürbün uzatmaya tenezzül ediyor."

"Bu dürbün, ABD'nin bugünkü dış politikasını sembolize ediyor. Amerikan Başkanı bu dürbünlerle, Ukrayna ve Gazze'de yaşanan son iki uluslararası büyük çatışmalara, gerçekte hiç karışmadan uzaktan muamelede bulundu. Amerika'yı artık aramayınız, o masanın altındadır."

"Amerika'nın eksikliği, eğer bir kaç gün içine Barack Obama Senato'da çoğunluğu kaybederse daha kaygı verici hale gelecek: bir Başkan ikinci görev süresinin ortasında seçim kamuflajına uğrarsa, genellikle kendisinden önceki savaşçıya bulaşan depresyon ve felç karışımı, ‘geçici başkan’ sendromu yaşar. Ve işte İslam Devleti grubuna havalanması için kanatlar verecek olan bir başarısızlık daha."

LOS ANGELES TIMES: TÜM BUNLAR ERDOĞAN YÜZÜNDEN

Los Angeles Times gazetesi Kürtlerin vaat edilen takviye güç konusunda umutsuzluğa düştüğüne dikkat çekerek, geçişlerin Türkiye tarafından engellendiği şüphelerinin güçlendiğine dikkat çekti.

Gazete sınır hattında İmam isimli bir nöbet eylemcisinin görüşlerine yer verdi: "Tüm bunlar Erdoğan'ın yüzünden. Kürt birliğinden korkuyor"

MATSON: ESKİ SAVAŞÇILAR KATILMAK İSTİYOR

CNN International, YPG'ye katılan Amerikan vatandaşı 28 yaşındaki Jordan Matson'a yer verdi. Avrupa, Amerika ve Avustralya'da bir çok askerin kendisiyle bağlantıya geçtiğini söyleyen Matson, "Kürt milislerin mücadelesi onları etkiliyor" dedi.

Matson,"DAİŞ tüm bu ülkeleri tehdit ediyor" derken, sözkonusu ülkelerin eski savaşçılarının tüm bunlar yaşanırken yerlerinde oturmak istemediklerini belirtti.

EL CEZİRE: ERDOĞAN DÖNEMİNİN SONU MU?

El Cezire televizyonunun İngilizce web sayfasında yer alan bir analizde  "Pax Erdogana: Bir dönemin sonu mu?" başlığı altında, Erdoğan'ın Kobanê'ye ilişkin politikalarına dikkat çekildi.

 "Bazı gözlemciler, Türkiye'nin dış politikasındaki bu radikal değişimin (Roma Barışı anlamına gelen Pax Romana'dan esinlenen) 'Pax Erdogana'  olarak alaycı bir şekilde ifade edilen dönemin sonuna geldiğinin işareti olabilir.

Pax Erdogana kavramı, Erdoğan'ın yeni osmanlıcılık politikası ve, 2003'ten beri yeniden canlandırmaya çalıştığı "Pax Osmanlı" teşebbüslerinden esinlendiği kaydedildi.