Lice’de Kürt halkına saldırı Stockholm’de protesto edildi
Lice’de Kürt halkına saldırı Stockholm’de protesto edildi
Lice’de Kürt halkına saldırı Stockholm’de protesto edildi
Türk devletinin Lice, Taksim ve ülkenin diğer illerinde barışcıl gösterilere yönelik şiddet politikası İsveç’in Başkenti Stockholm’de düzenelenen bir gösteride protesto edilirken, sendika liderleri, demokratik toplum örgütlerinin temsilcileri Başbakan Erdoğan’a mektup yollayarak ve açıklamalar yaparak şiddeti kınadı ve sorumluların yargı karşısına çıkarılmasını talep etti.
Stockholm’un Sergel Meydanı’da yapılan gösteride “Her Cih Lice Her Yer Berxwedan” ve İngilizce “Beni öldüren polis serbest” yazılı pankratlarını taşıyan göstericiler meydana yaşamını yitiren Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah ve Cömert ile Lice’de jandarma kurşunuyla katledilen Medeni Yıldırımın yerleştirdi. Resimlerin önüne karanfiller koydu ve mumlar yaktı.
Yapılan konuşmalarda Lice ve Taksim direnişleri selamlandı ve halkın talep ve iradesini görmezden gelen AKP İktidarına karşı Türk, Kürt, Alevi ve Sunnilerin birlikte mücadele etmesinin önemine vurgu yapıldı. Şiddet uygulayanların tesbit edilerek adalet karşısına çıkarılmasının talep edildiği gösteride yaşamını yitirenleri anmak amacıyla fülüt ve ud dinletisi de yapıldı.
SENDİKALARDAN ERDOĞAN’A İFADE VE GÖSTERİ YAPMA ÖZGÜRLÜĞÜNE SAYGI GÖSTERMESİ ÇAĞRISI
500 bini aşkın üyeli İsveç’in en büyük sendikası Kommunal’ın Başkanı Annelie Nordström Başbakan Erdoğan’a bir mektup göndererek Türk Hükümetinin güvenlik güçlerinin göstericilere yönelik şiddetinin derhal durdurulmasını istedi. Mektupta işçi bayramını kutlamak 1 Mayıs günü emekçilere uygulanan ve işçi sınıfının bayramını kan gölüne çeviren polis şiddetinin hala hatırlarda olduğu belirtiliyor ve Türk Hükümetine ifade ve gösteri yapma özgürlüğüne saygı göstermesi çağrısında bulunuluyor.
Yargıda çalışan memur, hakim ve diğer görevlileri örgütleyen ST Federasyonu Genel Başkanı Britta Lejon da Stockholm’deki Türk Büyükelçiliğine bir mektup yollayarak haftalardan bu yana göstericilere yönelik şiddetin durdurulmasını talep etti.
Lejon, Türkiye’de halkın demokrasi ve insan haklarına, örgütlenme hakkına saygı gösterilmesi için alanlara çıktığını hatırlatıyor, haklı talepler için alanlara çıkanlara yönelik devlet şiddetinin kabul edilemeyeceğine vurgu yapıyor.
ERDOĞAN ÇİFTE STANDART UYGULUYOR
İsveç İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (LO) Stockholm Bölgesi Yöneticilerinden Göran Gustavsson, Erdoğan’ın getirmeye çalıştığı teokratik sisteme karşı halkın meydanlara çıkmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirdiğini belirttikten sonra “AKP Hükümeti bir yandan Esat’ı diktatör olarak suçlar ve oradaki gösterilere destek verirken, kendi halkının en meşru talepler için yaptığı gösterileri engellemeye çalışıyor.Erdoğan çifte standart uyguluyor. Göstericilere yönelik şiddeti kınıyor ve durdurulmasını istiyoruz” dedi.
Hükümet ortağı Halk Partisi’nin gençlik örgütü “Liberal Gençlik Federasyonu”nun Dış Politika Sözcüsü Bawer İsmail, Türk Hükümetinin gösteriler karşısında takındığı tutumun AKP Hükümetinin yüzünü tüm dünyaya gösterdiğini söyledi.
“Son dönemde uluslararası meydada gördüklerimiz Türk Devletinin halklara onyıllar boyu uyguladığı şiddetin sadece bir bölümü ve oldukça utanç verici” diyen İsmail, AKP iktidarının Kürt sorununu çözmek için PKK ile görüşmesini olumlu bulduğunu ancak Türk Hükümetinin sorunu çözmek için adımlar atma yerine faşist politikasını sürdürdüğünü belirterek şunları söyledi:
“Türkiye’de halkın ayağa kalkması uzun vadede politikayı olumlu etkileyecek. Uluslararası güçlerin de baskı yapmasıyla barış görüşmeleri başarıyla sonuçlanabilir. Bu nedenle ben görüşmelerin devamından yanayım. Biz gençlik örgütü olarak İsveç Hükümetinin Türkiye’yi ekonomik olarak güçlenen harika bir ülke olarak tanıtmasına karşıyız. Onun yerine Türkiye’deki insan hakları ihlallerini ve polis şiddetini gündeme getirmesini, onbini aşkın tutsağın cezaevinde tutulmasına karşı çıkmasını ve onların serbest bırakılması için girişimde bulunmasını istiyoruz.”
HALKA SALDIRILAR TÜRK HÜKÜMETİNİN BARIŞ SÜRECİNE NASIL YAKLAŞTIĞINI GÖSTERİYOR
Namus ve töreden kaynaklı şiddete karşı yaptığı çalışmalarla tanınan “Pela ve Fadime’yi Asla unutma” adlı kuruluşun Başkanı Sara Mohammed,Türkiye ve Kürdistan’da güvenlik güçlerinin halka yönelik saldırılarını “Anti-demokratik, barbarca ve zalimce” olarak nitelendirdikten sonra “İnsanların taleplerini söylemesi için meydanlara çıkmasına tahammül edemeyen Hükümet ülkenin kaosa sürüklenmesinden sorumlu. Protestolar halka, kadınlara ve gençlere uygulanan baskılara karşı bir tepki. Vicdanı rahat olan bir hükümet insanların meydanlara çıkmasından ve eleştiri yapmasından korkuya kapılmaz. Bu yapıcı eleştiri ve gösterilere kulak vereceğine bastırmaya çalışıyor ve böylelikle kendi sonunu hazırlıyor” şeklinde konuştu.
Türk Hükümetinin Kürt sorunun çözülmesinden yana olmadığını, barış sürecini zaman kazanmak amacıyla sürdürdüğünü söyleyen Mohammed, “Türk Devleti onyıllar boyuca Kürtlere ayrımcılık yaptı, ana dilde eğitim yapmalarına, kendi kimliğiyle kendini ifade etmesine karşı çıktı. Şimdi sokaklara çıkan halka saldırması hükümetin barış sürecine nasıl yaklaştıklarını gösteriyor” dedi.