BDP Kadın Meclisi öncülüðünde Ýstanbul’da gerçekleştirilen Sosyalist Entenasyonal Kadınlar (SIW) toplantısında konuşan SIW Genel Sekreteri Marlene Haas, Kürt halkını anlamak için onlarla ilişkilenmek gerektiðini söyledi. Haas, "Savaşın, göçün, çatışmaların yükünü en çok kadınlar yaşıyor. Kürdistan'da kadınlar her tür zorlukla karşı karşıya. Onlarla dayanışma içinde olmak çok önemli. Bunun için buradayız" dedi.
BDP Kadın Meclisi öncülüðünde Sosyalist Entenasyonal Kadınlar (SIW) Ýstanbul Bölge Toplantısı "Kadınlar sorunları diyalog ve tartışma yoluyla çözüyor" başlıðıyla Taksim Hill Otel'de 4 kıta ve 26 ülkeden kadınların katılımıyla devam ediyor.
Açılış konuşmalarının ardından SIW Genel Sekreteri Marlene Haas konuşmasına BDP öncülüðünde böyle bir toplantının yapılmasından duyduðu memnuniyeti dile getirerek başladı. Kürt kadınlarının yaptıkları çalışmaların önemine işaret eden Haas, Kürt halkını anlamak için onlarla birlikte yaşamak, onlarla ilişkilenmek gerektiðini ifade etti. Kürtlerin yaşadıðı acılardan inanılmaz bir şekilde etkilendiðini söyleyen Haas, "Savaşın, göçün, çatışmaların yükünü en çok kadınlar yaşıyor. Kürdistan'da kadınlar her tür zorlukla karşı karşıya. Orada bir savaş var. Ve en çok kadınlar bu savaşın yükünü taşıyor. Onlarla dayanışma içinde olmak çok önemli. Bunun için buradayız" dedi.
‘DÜNYA KADINLARI OLARAK BARIŞI TESÝS EDEBÝLÝRÝZ’
Haas'ın ardından konuşan BDP Ýstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ise, 21. yüzyılda sorunların diyalog ve müzakere ile halledildiðini dile getirdi. Kürtlerin bu son 30 yılda yaşadıðı baskılara deðinen Tuncel, "Parçalanmış bir coðrafyada parçalanmış sorunlar yaşıyoruz. Bu nedenle dünya kadınlarının bize destek vermesi çok önemli" dedi. Türkiye'de Kürt sorununa iki tanımın yapıldıðını ifade eden Tuncel, bunlardan birinin devletin birinin de Kürtlerin tanımı olduðunu söyledi. Türkiye'de yaşayan insanlara "Türk" kimliðinin dayatıldıðını ve sorunun "terör" sorunu olarak görüldüðünü ifade eden Tuncel, devletin bu yaklaşımı nedeniyle çatışmanın arttıðını söyledi. Kürtlerin de bu coðrafyanın en kadim halkı olduðunu dile getiren Tuncel, çözümün herkesin birbirinin iradesini tanımasıyla baðlantılı olarak gelişeceðini dile getirdi. Tuncel, "Oslo görüşmeleri Sayın Abdullah Öcalan'ın bilgisi dahilinde oldu. Biz tekrardan bu sürece dönülmesini istiyoruz. Ama AKP hükümeti çözümsüzlükte ısrar ediyor. Bu savaşın bitmesi biz kadınlar sorumluluðundadır. Biz kadınlar olarak barış politikalarını geliştirmek zorundayız. Dünya kadın hareketi içinde en kitlesel kadın hareketi bizim hareketimiz. Siyasete katılım başta olmak üzere serhıldanların en ön saflarında da kadınlar yer alıyor. Parlamento'ya baktıðınızda yüzde 40 kadın kotası bizde var. Bu mesele sadece Kürtlerin meselesi deðildir. Buradaki kadınlarla birlikte mücadele edelim, barışı yaratalım çaðrısı yapıyoruz. Dünya kadınları olarak barışı tesis edebiliriz. Bu imkansız deðil" diye konuştu.
‘MUHATAP ÖCALAN VE PKK’DÝR’
PKK'yi silahlı Kürt muhalefeti olarak tanımladıklarını belirten Tuncel, "Muhataplar PKK ve Sayın Abdullah Öcalan'dır. Muhatapları karıştırmayalım. BDP anayasanın deðişmesi konusunda bir işlevi vardır. O da bir aktördür. Sorun PKK'nin silahı bırakıp bırakmaması deðildir. PKK silah bıraksa da Kürtlerin dil ve kimlik mücadelesi devam edecek" deðerlendirmesini yaptı. Türkiye'de devletin "terörle mücadele ettiðini" söylediðini aktaran Tuncel, "Türkiye'nin sorunu terör sorunu deðildir. Bu bir hak arama arayışıdır. Dostlarımızın da anlamasını bekliyoruz. Kadınlar birbirini dinleyebiliyor. Biz birbirimizi dinleyecek bir ortam yaratabiliriz. CHP'de yanımızda. Deklarasyon sundular. CHP'nin de Kürtlerle ilişki kurması ve onları o şekilde anlaması gerekiyor" dedi.
‘TÜRKÝYE’DE CÝNSÝYET ÝKTÝDARI VAR’
Doç. Dr. Nazan Üstündað da, kadınların yerlerinden edilmeleri başta olmak üzere cezaevleri, taciz ve tecavüzlerin ve daha birçok sıkıntının kıskacında olduðuna işaret etti. Neoliberal politikalar çerçevesinde tüm bunların yaşandıðına işaret eden Üstündað, "Kadına yönelik şiddet hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. Savaş ortamında bir hukuk vardır mesela. Ama bu ülkede o bile uygulanmıyor. Kadın gerillalara yapılanlar var. Kadın gerillaların bedenlerine yapılanlar var. Devletin tehdidinde olan çok kadın var. Yas tutmak başta olmak üzere bütün bunlar kadınların omuzunda. Başbakan'ın söylemleri bizzat ayrımcılıðı arttırıyor" diye belirtti. Kadınlara dönük topyekun bir savaş olduðunu dile getiren Üstündað, bunların yanı sıra kadınların erkekler tarafından öldürülme oranlarının çok fazla olduðunu kaydetti. Bütün bunların "cinsiyet iktidarı" olduðunu dile getiren Üstündað, ötekinin, farklı olanın haklarını istemesini engellemeye çalışılan bir ülkede bunun aynı zamanda toplumda diðer ayrımcılıða uðrayan kişiler için lugat verdiðini kaydetti. Üstündað, "Her Başbakan bir şey dediðinde bunun kadına yönelik şiddettin artması anlamına geliyor" diye konuştu. Üstündað, kadına yönelik şiddetin devlet militarizminden ayrı düşünülemeyeceðini söyledi.
‘KADINLAR BARIŞ ÝÇÝN DÝRENÝŞ ÝÇÝNDE OLMALI’
Kürt halkının en fazla deneyim biriktiren halklardan biri olduðunu kaydeden Üstündað, "Buralarda kurulan bu birliktelikler kadınların savaştan ne biçimde etkilendiðini gösteriyor. Hiyerarşilerinin derinleştiðini çok ciddi bir şekilde ortaya çıkarıyor. Türkiye'de formel düzeyde çatışma bitmediði sürece kadınların bütün çalışmaları gölgede kalıyor. Örneðin Cumartesi Anneleri'nin 20 yıldır sürdürdükleri bir 'kayıplarını arama' eylemlilikleri var. Ne zamanki sıcak çatışma olduðu zaman bu eylemliklerin gölgelendiðini görmek mümkün. Nihai sonuç masaya oturulması ve kadınların bu masada yer almasıdır" dedi. Üstündað, barış için kadınların direniş içinde olması gerektiðini sözlerine ekledi.
‘CESUR BÝR KADIN ÇATIŞMALARIN ÇÖZÜMÜNDE BELÝRLEYÝCÝDÝR’
Ýran'dan gelen Yekitiya Jinên Demokrat Üyesi Pervanah Heidari de, Ýranlı kadınların cinsiyet kimlikleri nedeniyle her alanda ayrımcılıða uðradıðını belirtti. Kadınlar ile erkeklerin her yerde ayrıldıðına dikkat çeken Heidari, şiddet uygulamalarının ev içinde de dışında da arttıðını söyledi. Şiddeti destekleyen kurumlar nedeniyle çok sayıda kadının da tutuklu olduðunu aktaran Heidari, bir kırmızı çizginin olduðunu ve kadınların o çizgiyi aşamadıðını siyasetçi ya da hukukçu olamadıðını kaydetti. Bu konuda uluslararası alanda da çalışmalar yapıldıðını ifade eden Heidari, birçok kadının cezaevinde olduðunu hatırlattı. Heidari, "Cinsiyet eşitliði saðlanmadıðı sürece bunun saðlanamayacaðı ortada. Kadınlar siyasi hayata girdikleri zaman erkeklerin kadınları anlaması zor oluyor. Diaspora içinde kadınlar ile erkekler arasında bir dayanışma var. Burada demokrasiden bahsediyorlar. Kadınların liderlik rolleri tartışılan konular oluyor" dedi. Kürt halkının gelişmeye çok açık bir toplum olduðunu ifade eden Heidari, özellikle kadınların yeniliðe çok daha fazla açık olduðunu söyledi. Kürt sorununun siyasal bir sorun olduðunu ve uluslararası bir desteðe ihtiyacı olduðunu dile getiren Heidari, kadınlar müzakerelerin parçası olduðunda herşeyin daha güzel olduðunu ve olacaðını ifade etti. Kürt sorununun barışçıl ve medeni bir şekilde çözülmesi için çok sayıda bedel ödendiðini belirten Heidari, "Cesur bir kadın çatışmaların çözümünde önemli olabilir" ifadesini kullandı.
Toplantıda Kürtçe tercüme konusunda sıkıntı yaşanması, anadilde eðitimin ve profesyonel tercümenin öneminin hatırlatılmasını beraberinde getirdi. Toplantı soru-cevap bölümü ile devam ediyor.