TKP/ML birinci kongresini yaptığını duyurdu

TKP/ML kuruluşundan 47 yıl sonra 1’inci kongresini yaptı.

Yazılı bir açıklama yapan TKP-ML Merkez Komite Siyasi Büro şunları belirtti: “Partimiz TKP-ML, kuruluşundan 47 yıl sonra 1. Kongre’sini gerçekleştirmiş bulunuyor. Kongremiz sınıf düşmanlarımızın ve Partimizi içten darbelemek isteyen sol görünümlü sağ oportünist çizgi sahiplerinin saldırıları altında gerçekleştirildi. Kongremizin tarihsel önemi, Partimize yönelik gerçekleştirilen düşman saldırılarıyla birlikte Partimizi darbeleyip tasfiye ederek, militanlarımızda, taraftarlarımızda ve halkımızda “umut kırımı” ve “güven bunalımı” yaratmak isteyenlere dur demesidir. Bununla yetinmeyip kuruluşundan itibaren resmi bir programa sahip olmayan Partimizi bir programa kavuşturmasıdır.

1.Kongre’mizin önemi gerek düşmanın yoğun saldırıları ve gerekse de darbeci tasfiyeci çizgi sahiplerinin uyguladığı deşifrasyon ve ihbar furyası altında son derece yoğun bir gündem ve temsili değil doğrudan demokrasiyi işleterek gerçekleştirmesinden kaynaklıdır. Partimiz, bir yandan gücü ve gerçekliği oranında sınıf mücadelesinin gündemlerinden kopmamış, diğer yandan ise kendi içinde sorunlarını tartışmış ve kongresinde de bu sonuçları sentezlemiş durumdadır.

Partimiz, Alman emperyalizmi ve TC faşizminin ortaklaşa gerçekleştirdiği merkezi saldırı sonrasında, birliğine yönelen görünürde “sol” oportünist gerçekte sağ oportünist darbeci tasfiyeci çizgi sahiplerini, kongre ya da konferansa taşımak istemiş, bu yönlü bir iki çizgi mücadelesi içinde olmuş, ne var ki bu çizgi sahipleri “hizip” ilan ettikleri Partimizle bu platformda hesaplaşmaktan özellikle kaçmışlardır. Partimiz, bu çizgi sahipleriyle merkezi platformlarda mücadeleyi zorlamış ancak bu çizgi sahipleri kendilerini ısrarla Parti iradesine dayatmış, var olan krizi değil Partiyi çözmeyi ve böylece kendi iktidarlarını korumayı ve Partiyi bölmeyi tercih etmişlerdir. Ardından da Partiyi sahiplenen kadrolarımıza, üyelerimize, militanlarımıza ve taraftarlarımıza yönelmişlerdir. Bu koşullar altında Partimizi sahiplenen MLM’ler bir Örgütlenme Komitesi kurmuşlardır.

Örgütlenme Komitesi bir yandan sınıf mücadelesinin gündemlerine müdahale ederken diğer yandan Partinin yeniden örgütlenmesini önüne koymuş, Parti iradesinin merkezileşmesi için çalışmalarına başlamıştır. Bu sürecin başlangıcında Parti üyemiz Nubar Ozanyan yoldaş Rojava’da şehit düşmüştür. Partili kimliğimizin özü ve özeti olan Nubar Ozanyan yoldaşın kaybı, Partimiz açısından ağır bir darbe olmuştur. ÖK bu süreç içinde Parti güçlerimizin korunmasında, faaliyetimizin kesintisiz devamında, gerilla güçlerimizin sevk ve idare edilmesinde ve en önemlisi de merkezi platformumuzun örgütlenmesinde çalışmalarına devam etmiş, önüne çıkan kimi engellemelere karşı uluslararası düzeyde etki yaratan bir kampanya yürütmüştür. Bu pratik, Partimizin iddia ve cüretini dosta da düşmana da göstermiştir.

8.Konferans’ımızdan on yıl sonra toplanan Kongre irademiz, Konferans’tan günümüze kadar geçen süreyi incelemiş, başta 8. Konferans’ımızın iradesini devrettiği 8. PMK olmak üzere Partimizin bütün faaliyet alanlarını değerlendirmiş ve kimi sonuçlar çıkarmıştır.

On yıl gibi Parti tarihimiz açısından oldukça uzun ve tüzüğümüz açısından kabul edilemez bir süre boyunca 8. PMK’nın en önemli başarısızlığını Partiyi merkezi bir iradeye taşıyamaması olarak tespit eden Kongremiz, Partiyi bu kaostan çıkarmak amacıyla kurulan ÖK’nın faaliyetini de değerlendirmiş, kimi eksikliklerine rağmen kuruluş amacını yerine getirmesinden dolayı başarılı bulmuştur.

Kongremiz 8. PMK önderliğini ideolojik, politik, örgütsel ve askeri olarak değerlendirmiş, 8. Konferans’ın 8. PMK’ya ve Partinin önüne koyduğu ve dört ana yönelim olarak tanımladığı görevleri, kimi dönemlerde atılan ileri adımlara rağmen esasta yerine getirmede başarısız kaldığını tespit etmiştir.

Önderlik demek her şeyden önce ideolojik önderliktir. 8. PMK bırakalım Partiye ideolojik önderlik etmeyi, kendisi ideolojik bir sorun olarak Partinin karşısına çıkmış ve nihayetinde iradesini yitiren bir organa dönüşmüştür. Politik alanda yaşanan kimi gelişmeleri tahlil etme ve Partinin önüne görev olarak koymasına rağmen, bu adımları süreklileştirmediği ve denetlemediği için başarısız kalmıştır. Örgütsel alanda kadro ve halef yetiştirme politikası olmasına rağmen, bırakalım Partiyi örgütsel olarak ileriye taşımayı, daha geri bir pozisyona savurmuştur. Parti çevresinde sayısız ileri militan olmasına ve faaliyetin önemli bir kısmı bu yoldaşlarca omuzlanmasına rağmen, bu yoldaşları partilileştirmek üzere bir yönelim izlenmemiştir. Askeri olarak ise Dersim’de gerilla savaşının ilk adımları atılmasına rağmen, ortaya çıkan gelişmeye doğru müdahale edilmemiş, gerilla savaşının yaşadığı tıkanmanın ve kendini tekrar etmesinin önüne geçilememiştir. Rojava’da atılan adımlar ise Partinin darbeci tasfiyeci saldırıya maruz kalması nedeniyle gerektiği gibi değerlendirilememiştir.

Bu noktada Kongremiz yaşanan sürecin sorumluluğunu sadece 8. PMK olarak değerlendirmemiş, Partinin bu süreçteki rolü ve oportünist tavrı üzerinde de durmuştur. Önderliğin belirleyici olduğu yerde, haklar ve görevler paylaşımında, bir bütün olarak Partinin önderlik üzerinde denetim, sorgulama ve hesap sorma görevini yerine getirmediği üzerinde durmuş ve bu tavrı mahkum etmiştir…”