Müslim: Rahatsızlık değil gurur duyulmalı

Müslim: Rahatsızlık değil gurur duyulmalı

PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, Rojava’da yürütülen geçici yönetim çalışmalarının daha önce yapılan tartışmalar ve alınan ortak kararlar çervesinde hazırlığının yürütüldüğünü söyledi. Kürtlerin canı pahasına, en üst düzeyde fedakarlıkla devrimini, bunun sistemini yarattığını belirten Müslim, Kürt halkının geleceğini yarattığı, bundan rahatsızlık değil, gurur duyulması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Kürt Yüksek Konseyi ve PYD’nin bu konuda diğer bileşenlerin onaylamadığı bir kararı uygulamasının kesinlikle söz konusu olmadığını da belirten Müslim, Özgür Politika Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

Geçici Yönetime ilişkin yürütülen çalışmaların daha önce yapılan tartışmalar ve alınan ortak kararlar çerçevesinde olduğunu söyleyen PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, “Kürt Yüksek Konseyi veya PYD’nin bu konuda diğer bileşenlerin onaylamadığı bir kararı uygulaması kesinlikle söz konusu değil. Şu an sadece anlaşma çerçevesinde varılan mutabakat uygulamaya, pratiğe konuluyor. Geçici Yönetimin oluşturulması, seçimlere gidilmesi ve bunun hazırlıklarının yapılması, Rojava’nın demokratik bir sistemle yönetilmesi yönünde karar alındı; o dönemde (Eniya Niştimanî Kurdên Suriyê) ENKS ve (Eniya Gelê Rojavayê Kurdistanê) EGRK içindeki tüm bileşenler bunu onayladı” dedi.

Rojava halkı üzerinde planlarını gerçekleştiremeyen kesimlerin daha sonrasında yaşadıkları bir rahatsızlık, pişmanlık durumu olduğunu da vurgulayan PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, şu an ortaya çıkan tepkilerin de buna bağlı olarak geliştiğini belirtti.

“Bu anlaşmanın ve Kürt Yüksek Konseyi’nin bir bileşeni olan EGRK, engellere ve ENKS bileşenlerinin ortaya koyduğu gerekçelere rağmen baştan itibaren çalışmalarını kesintisiz sürdürdü” diyen Müslim, sorunun daha çok ENKS bileşenlerinin tutumundan kaynaklandığını da kaydetti.

ENKS bileşenlerinin bir kesiminin Hewlêr Anlaşması’nın devam etmesini isterken, bir kesimi de devam etmesini istemediğini de sözlerine ekledi.

Olumlu tutum sergilemeleri gerektiğini de vurgulayan Müslim, “Kürt Yüksek Konseyi içinde yer alan 3 parti temsilcisinin olumlu tutum sergilemeleri durumunda çoğunluk sağlanarak, yani 10 üyeden 7-8 sayısının çoğunluğu ile Kürt Yüksek Konseyi’nin de bu anlaşmanın devam etmesi de gerçekleşecektir. Onların net tutum takınmasını bekliyoruz. Çekilecek olan ve bunun devamından yana olan kesimlerin kararlarını açıklamalarını bekliyoruz. El Parti, Azadi Partisi ve belki bir iki parti daha kendilerini geri çekme yönünde bir tutum sergiliyorlar. Kalan partiler ile de ihtiyaç duyulan üye sayısı tamamlanarak devam etmesi sağlanabilir. 

Sol Parti, Demokratik Sol Parti, El Parti (Nusrettin İbrahim), Birlik Partisi (Şewali) şu ana kadar olumlu tavır gösterdiler. Devamı yönünde karar almaları kendi tutumlarını netleştirmeleri durumunda 7 kişilik çoğunluk sağlanmış oluyor Kürt Yüksek Konseyi’nde” diyerek sözlerini sürdürdü. 

ENKS bileşenlerinin çoğunlukta Suriye Koalisyonu’na katılma kararı aldığını da hatırlatan Müslim, diğer partilerin ise hala kararını açıklamadığını, ikircikli bir tutum içinde olduklarını vurguladı.

“EGRK’den bağımsız kendi içlerinde yaşadıkları çelişkiler de var” diyen Müslim, koalisyon bileşiminin Kürt halkına bir şey vermeyeceğini, taleplerini karşılamayacağını, bilen partilerin mevcut olduğunu ve bu kesimlerin Kürt halkının çıkarlarına, ulusal çıkarlara göre hareket ederek tutumlarını belirlemelerini beklediklerini de kayadetti.

Müslim, Kürt halkının taleplerini karşılayacak biçimde birlik tutumunun sergilenmesinin öneminin de altını çizdi.

Tarihte Kürtler açısından en büyük fırsatın ortaya çıktığı bir dönemden geçildiğini de söyleyen Müslim, “Bunun Kürtler lehine, başarıyla sonuçlanması, halkın umutlarına cevap verilmesi için küçük-büyük tüm Kurdistani ve demokrat kesimler sorumlu. Öncelikle bunun bilinciyle hareket edilerek bireysel çıkarlara dayalı günübirlik yaklaşımlar bir kenara bırakılmalı” dedi.

Kürtlerin canı pahasına, en üst düzeyde fedakarlıkla devrimini, bunun sistemini yarattığını belirten Müslim, Kürt halkının geleceğini yarattığı, bundan rahatsızlık değil, gurur duyulması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Rojava devrimi sürecinde Hewler Anlaşması’nın, 11 Temmuz’da Eniya Niştimanî Kurdên Suriyê (ENKS) ve Eniya Gelê Rojavayê Kurdistanê (EGRK) arasında imzalandığını hatırlattı. Rojava halkının iradesini temsil edecek ENKS ve EGRK’nin 5’er temsilcinin yer alacağı Kürt Yüksek Konseyi’nin oluşturulmasının da kararlaştırıldığını vurgulayan Müslim, “Biz bu karar ardından çalışmalarımıza başladık” dedi.

Güney Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin PYD’nin anlaşmayı ihlal ettiği biçimindeki eleştirilerini de değerlendiren Müslim, bu açıklamaların gerçeği yansıtmadığını belirtti.

“PYD olarak baştan itibaren anlaşma öncesi yapılan tartışmaların çerçevesi ve anlaşma maddelerine sadık kaldık, yerine getirilmesi için tüm çabayı sergiledik ve halen de bu anlaşmaya ters düşen bir yaklaşımımız yok” diye devam eden Müslim, anlaşamadan hemen sonra 24 Temmuz’da Qamışlo’da toplanarak, Kürt Yüksek Konseyi’ni oluşturduklarını da kaydetti. Üç uzman komitenin oluşturulduğunu da vurgulayan Müslim, Konseyin EGRK bileşenleri olarak çalışmalarda aktif yer aldıklarını da söyledi. Ortaya çıkan sorunların ENKS bileşenlerinin tutumundan kaynaklandığını da söyleyen Müslim, “İstikrarlı bir yaklaşım sergilenmedi ve ikircikli bir tutum sergilendi. Bu dönemde Rojava’da bazı yerleşim yerleri de halkın denetimine geçti. Kobanê, Efrîn ve Dêrik bölgesinde bazı bölgeler ele geçirildi, halk kendi kendisini yönetti” diyerek sözlerini sürdürdü.

ENKS’nin ortaya çıkardığı engellerin de bu aşamadan sonra başladığını vurgulayan Müslim şöyle devam etti: “Halkın denetimi ele geçirdiği alanlardaki maddi değerlerin paylaşılmasını, bir kısmının onların denetiminde olmasını istediler. Suriye rejimini ardından halkın, YPG’nin ele geçirdiği tüm değerler üzerinde hak talep ettiler. Silah, kamu binaları, araç vb. gibi ele geçirilen değerlerin yarısının kendilerine verilmesini, onlarla paylaşılmasını talep ettiler. Oysa Rojava Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Asayiş güçleri bir kesimin, bir partinin değil, ulusal oluşumlardır ve silah var ise bu güçlere verilmesi gerekir. Bu taleplerinin karşılanmaması ardından sorunlar baş gösterdi.” 

ENKS içinde yer alan bazı partilerin Hewler anlaşmasının uygulanmaması, Kürt Yüksek Konseyi’nin boşa çıkarılması için sonrasında engel çıkarmaya başladıklarını da vurgulayan Müslim, “Şunun da etkisi olduğu görülüyor. Hewlêr Anlaşması ve sonrasında ilan edilen Kürt Yüksek Konseyi ardından Türkiye tepki gösterdi ve Güney Kürdistan yönetimine baskı uygulamaya başladı” dedi. Bu yaklaşımlara rağmen, halkın tutumunun birlik yönünde olduğunu da Müslim sözlerine ekledi.

Bölgelerin halkın denetimine geçmesinin Hewler Anlaşması’na ters bir tutum olmadığını da kaydeden Müslim, “Yine kesinlikle Hewlêr Anlaşması’nda ele geçirilen alanlarda maddi değerlerin ENKS ya da EGRK bileşenleriyle paylaşılması yönünde bir madde de yok” dedi.

YPG’nin Rojava halkının meşru silahlı gücü olarak tanınması, diğer kesimlerin güçlerinin YPG’ye katılarak birleşmesi, YPG dışında başka bir silahlı gücün olmamasının da Hewler Anlaşması öncesinde tartışılarak, kabul edildiğini de belirten Müslim, sonrasında bunun tersi yönünde belirtilen söylemlerin gerçeklikten uzak, gerekçe olarak öne sürülen belirlemeler olduğunu da vurguladı.