Musul sorunu demokratik ulus ve ortak şehir yaklaşımıyla çözülür
Şengal bir demokratik özerklik projesi sundu. Şengal böyle bir özerk bölge olduğunda Musul özerk bölgesi içinde kendi özerkliği olan bir özgür bölge de olabilir.
Şengal bir demokratik özerklik projesi sundu. Şengal böyle bir özerk bölge olduğunda Musul özerk bölgesi içinde kendi özerkliği olan bir özgür bölge de olabilir.
DAİŞ Musul’dan çıkarıldı. Telafer şehir merkezinde Irak ordusu ve Haşdi Şabi hakimiyeti sağladı. Musul ve çevresinden DAİŞ atılmış olsa da Musul sorununun çözüldüğü ve DAİŞ’in Irak’ta yenilgiye uğratıldığı anlamına gelmiyor. Hatta Musul sorunu yeni başlıyor. Musul sorunu esas olarak şimdi çözüm bekliyor. Şunu vurgulamalıyız; Musul nasıl bir siyasal ve toplumsal sistem haline gelirse Irak’ın da karakteri belirlenmiş olur. Çevresiyle birlikte demokratikleşmiş, yerel demokrasiye kavuşmuş ve özyönetimine sahip bir Musul, Irak’ın demokratikleşmesine hizmet eder, güç katar. Irak’ın demokratikleşmesi böyle gerçekleşir. Demokratik olmayan bir Musul ise Irak’ta otoriter bir sistemi koşullar, mezhep ve etnik çatışmalara zemin olur. Bu da sadece Musul’u değil, tüm Irak’ı ve Ortadoğu’yu etkiler. Musul ve çevresi demokratikleşirse tüm Irak’ı ve Ortadoğu’yu da bu doğrultuda etkiler. Musul ve çevresindeki etnik ve dinsel çatışmalar da sadece Irak’a değil, tüm Ortadoğu’ya yayılır. Bu bakımdan Musul’un geleceği Irak’ın ve Ortadoğu’nun geleceğine yön verecektir.
Irak ve Musul’un tarihi düşünüldüğünde demokratikleşme dışında sorunlara bir çözüm bulunamaz. Demokratikleşme dışındaki her yaklaşım savaş, çatışma ve yıkım demektir. Sadece demokratikleşme Musul’da sorunları çözer, etnik ve dinsel toplulukları barış ve istikrar içinde yaşatabilir. Bu açıdan hiçbir etnik ve dinsel topluluğun Musul üzerinde hakimiyet kurma iddiasında bulunmaması gerekir. Musul, Arapların, Kürtlerin, Türkmenlerin, Asuri-Süryanilerin, Şebek Kürtlerinin ve Êzîdîlerin şehridir. Merkezi Irak hükümeti bu gerçeği dikkate almadan askeri güçle ve bazı işbirlikçilerle hakim olmayı düşünürse yanlış yapar. Böyle Musul’a ne hakim olunabilir ne de istikrar sağlanabilir. Nasıl ki Ortadoğu ülkelerinde sorunlar demokratik ulus ve ortak vatan anlayışıyla çözülebiliyorsa, Musul’da da sadece ve sadece demokratik ulus ve ortak şehir anlayışıyla sorunlar çözülebilir.
Musul’u Musullular, demokratik ulus ve yerel demokrasi anlayışıyla yönetmelidir. Musul’u merkezi iktidar yönetmeye kalkarsa hiçbir zaman istikrar sağlanamaz. Ya da Musul bizimdir anlayışıyla yönetilemez. Musul Arapların, Kürtlerin, Asurilerin, Türkmenlerin şehridir. Kim sadece bize ait derse Musul’da çatışmanın fitilini ateşlemiş olur. Artık şu şehir Kürtlerin, şu şehir Arapların, şu şehir Farsların ya da Türklerindir anlayışıyla yaklaşmak yanlıştır. Şehir nüfus oranı ne olursa olsun o şehirde oturan herkesin şehridir. Bu açıdan Musul da Kerkük de böyledir. Demokratik yaklaşım içinde olunduğunda hiçbir sorun çıkmaz. Demokratik yaklaşımın çözemeyeceği sorun olmaz. Çünkü demokrasi hakimiyetle ilgili değildir, toplumun kendi kendini yönetmesi ve güç olmasıyla ilgili bir konudur.
Musul’u sadece şehir içi olarak da görmemek gerekir. Musul, çevresiyle bir bütünü ifade eder. Zaten günümüzde de her şehir çevresiyle bir il ya da vilayet oluşturur. Musul çevresindeki Kürtler, Êzîdîler, Asuriler, Türkmenler ve Şebeklerle birlikte bir ildir. Bu açıdan çevresiyle birlikte özerk bir yapıya kavuşması önemlidir. Tüm toplumsal kesimler örgütlü demokratik toplum haline gelir; bunlar da kendi aralarında demokratik konfederal bir sistem oluşturur. Bu da Musul’un merkezi hükümet karşısında özerkliğini ifade eder. Musul özerk bir bölge olursa bu özerk bölge içinde farklı topluluklar da kendi özerkliklerini yaşarlar. Musul çevresiyle birlikte hükümetler karşısında özerk olur. Êzîdîler, Türkmenler, Kürtler, Asuri-Süryaniler ve Araplar da böyle bir Musul içinde kendi özerkliklerini yaşarlar. Her topluluk hem genel meclis ve yönetim içinde yer alır, hem de bulunduğu yerdeki meclisler ve yönetimleriyle özerk olurlar.
Bu tür yerel demokrasi ve özerklikler siyasal birliği güçlendirir. Demokratik ulus, ortak vatan ve ortak şehir anlayışı sadece ve sadece birlik fikrini güçlendirir. Böyle demokratik yaklaşımın olduğu hiçbir yerde ayrımcı anlayış ve pratikler görülmez. Bu çerçevede Şengal’in ve Telafer’in özerk yönetime kavuşmaları sadece birliği güçlendirir. Özerk Şengal’in Başurê Kurdîstan’la da, Irak hükümetiyle de ilişkileri güçlü ve sağlıklı hale gelir. Ayrılıkçı eğilimler ortaya çıkmaz. Merkezi ulus devletler artık ilk önce yerel demokrasi haline, sonra da birliği güçlenmiş demokratik ulus ve ortak vatan haline gelecektir. Kim Irak’ta ya da Musul’da ya da Kerkük’te tek millet, tek vatan, tek devlet, tek bayrak derse kaybeder. Şu anda Türkiye’de Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı tek millet, tek vatan, tek devlet, tek bayrak diyerek istikrarsızlığı süreklileştiriyor ve birliği engelliyor. Bu tek tekler sonunda tek dil, tek din ve tek mezhebe de götürüyor. Böyle bir yaklaşımın olduğu yerde istikrar ve barış sağlanabilir mi?
Irak’ta Kerkük ve Musul şimdi tartışmalı durumdadır. Bunu yaratan, tekçi zihniyetlerdir. Demokratik ulus, ortak vatan, ortak şehir zihniyetinin olduğu yerde kavga da tartışma da son bulur. Yoksa tartışma ve kavgaları bitirmek mümkün değildir. 21. yüzyıla 19. ve 20. yüzyıl paradigmalarıyla bakılamaz. 21. yüzyıl demokrasi ve özgürlükler yüzyılı olacaksa paradigma değişikliği şarttır. Bu açıdan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın demokratik ulus ve demokratik konfederalizm anlayışına dayalı yeni paradigması Ortadoğu’da tüm sorunlara ilaçtır. Bu ilacın içildiği her yerde siyasal ve toplumsal hastalıklar son bulur.
Musul DAİŞ’ten kurtarıldı. Eğer Şii hükümet buraya ben hakim olacağım derse, Musul ve Çevresinde Êzidîlerin, Asuri-Süryanilerin Türkmenlerin, Kürtlerin kendi dili ve kimliğiyle özyönetim haklarını tanımazsa ne Musul istikrara kavuşur ne de kendileri iflah olur. Demokratik karakterde olmayan Bağdat sürekli istikrarsızlık üretir. Farklı kimlikleri baskıyla egemenlik altında tutmak olur ki bu da Bağdat’a hayır getirmez. Ne Saddam dönemi gibi Şiiler ötekileştirilmeli, ne de Sünniler, Kürtler ve Asuri-Süryaniler. Merkezi olmayan bir sistem içinde her yerel kendi kendini yönetirse, Irak böyle bir sistem benimserse istikrarsızlığı aşar ve bölgenin etkin bir devleti haline gelir.
Şengal bir demokratik özerklik projesi sundu. Şengal böyle bir özerk bölge olduğunda Musul özerk bölgesi içinde kendi özerkliği olan bir özgür bölge de olabilir. Telafer Türkmenleri için de benzer bir yol düşünülebilir. Böyle bir Irak zayıflamaz, güçlenir. Böyle bir Irak’ta Kürtler de demokratik federasyonlarıyla Irak’a güç katarlar. Kuşkusuz Başurê Kurdîstan Federasyonu da yerel demokrasi ve özerk bölgelere dayalı bir demokratik federasyon olursa güçlenir ve Irak’ın toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel faaliyetlerinde daha etkin hale gelebilir.
Kaynak: Yeni Özgür Politika