Paristeki cinayet tetikçisi hariç, bilinenleri daha fazla olan bir olay. Bu tür olaylarda bilinen ve açık olanı yok saymak için, projektörü sürekli bilinmeyen üzerine tutmak ve bilinmeyenleri çoðaltmaya çalışmak da bilinen bir karartma yöntemidir.
Deðerlendirmelerin ekseriyeti bu cinayetle amaçlananın, henüz yeni başlayan Türk-Kürt müzakerelerinin provoke edilmesi üzerine kurulu. Hükümeti ve PKKyi, daha başlarken zorda bırakarak, savaşın sürmesini isteyen güçlerin işi deniliyor.
Bu cinayetle Öcalan ve PKKye, Erdoðan ve devlete aynı anda, ortak ve tarafları aynı şiddette etkileyecek bir mesaj falan verilmiş deðildir. Mesaj tek taraflıdır; Öcalana, PKKye ve Kürt halkınadır. Bu açıdan Arınçın ve bir kısım yazarın üzüntüleri Türk tarafının ortak hissiyatı deðildir. Erdoðan, Fetullahçılar ve medyanın derin sevinci, muhataplarımız bulundukları hiçbir yerde kendilerini emniyet içinde hissetmemeli duygusudur. Bunu anlamak hiç de zor deðil.
Bu cinayetin organizatörleri şöyle düşünmektedir: Can derdine düşmüş bir siyasal güçle müzakere daha kolay olacaktır. Çünkü siyasi taleplerin önüne can güvenliði geçecektir. Nitekim bu tasarıma uygun olarak, Kürt halk Önderi Öcalanla görüşmelerin başlamasıyla birlikte, gerilla alanlarına yönelik hava saldırılarında çok büyük bir artış görülmektedir. Sakine Cansız ve arkadaşlarının katledilmesiyle , sadece gerilla alanı deðil, siyasal faaliyetlerin yoðun olduðu Avrupanın da saldırı hedefi olduðu gösterilmek istenmiştir.
Türk devletinin, PKK yöneticilerini öldürmek amacıyla, geçmişte ve bugün onlarca deneme yaptıðı bilinmektedir. Bu durumu kendisi açısından meşru bir hak saymaktadır. Erdoðanın nerede olurlarsa olsunlar, inlerinde rahat edemeyecekler açıklaması bu düşüncenin yansımasıydı. Ýslamcı-Türkçü zihniyet bir tek şartla deðişebilir: Kürt siyasetçileri ve komutanlarını öldürmenin pahalıya mal olacaðını anladıðı zaman
Tam da bu noktada devreye ABD giriyor. Otuz yıllık gerilla mücadelesi karşısında hiçbir başarı elde edemeyen Türk devletine, her seferinde bu kez başaracaksın, bir kez daha denemekte yarar var telkininde bulunan ABDdir. ABDnin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, 16 Ekim 2012 tarihinde, TV kanallarının Ankara temsilcileriyle bir toplantı yaptı. Ricciardone bu toplantıda, PKK yöneticilerine karşı Türkiyeye Bin Ladin taktiði önerdiklerini, Türkiyenin bu öneriyi kabul etmediðini belirtti. Peki Bin ladin taktiði nedir?
Pariste 7.65lik tabancayla yapılanı, heronlar, helikopterler, suikast timleri, bombalarla gerçekleştirerek ölü ele geçirmenin adıdır.
Bu cinayetten iki gün sonra, 11 Ocakta ABD Dışişleri Bakanlıðı sözcüsü Victoria Nuland bir açıklama yaptı. Ýş olsun mukabilinde; görüşmelerin genel anlamda pozitif bir gelişme olduðunu düşünüyoruz dedi. Her konuşmasının sonunu terörü kınamakla bitiren Nuland, her nedense Paristeki terörist eylemi kınamadı. Eylem bir terörist eylem niteliðinde mi deðildi? Yoksa katledilenler Ladin taktiði ile katledilmeyi haketmiş kişiler miydi? Olayın içinde ABD yetiştirmesi Türk Gladyosu olduðu için mi ABD olayı görmezden geliyor?
Bizce öyle
Dünyanın deðişik bölgelerinde, askeri diktatörlükleri ve despot yönetimleri açıkça destekleyen bir güç olması itibariyle ABD, dış politikasında devlet terörünü mazur gören ve destekleyen bir konumdadır.
ABD, bugüne kadar Kürt sorununun diyalog ve siyasal yöntemlerle çözümü için bir tek öneri yapmadı. Sömürgeci dört devletle ilişkilerinde, Kürt halkını hep kullanılacak bir malzeme gibi gördü. Kürtlerin haklı ve meşru mücadelesini ayda bir yaptıðı açıklamalarla terörizmle suçladı.
Türk gladyosu böyle bir cinayeti işlemezmiş. Asaladan sonra, Türk istihbaratı yurt dışında hiçbir eylem yapmamışmış
Öyle mi?
Türk devletinin 1998 yılında yurt dışında iki bilinen cinayeti var.
Kürt Halk Önderi Öcalanın Suriyeden çıktıðı günlerdi. 17 Kasım 1998 günü Rusyada, Petersburgda, Rusya Devlet Başkanı Yeltsinin Azınlıklar Danışmanı Galina Starowojoya, evinin önünde yaylım ateşine tutularak katledildi. Starowojoya Rusyada, Öcalana siyasi statü isteyen siyasetçilerin en önde gelen ismiydi.
Öcalana siyasi statü verilmesini kim, hangi ülkeler istemiyordu?
Çok açık: Türkiye Cumhuriyeti ve ABD.
Bir hafta sonra ikinci cinayet 21 Kasım 1998 günü Ýranda işlendi. Ýran Eski Çalışma Bakanı Dariush Forouhar ve eşi Pervaneh öldürüldüler. Forouhar, öldürülmeden birkaç gün önce, Ýran hükümetine başvurarak, Öcalan lehine bir miting için izin istemişti. Ýran bu başvuruyu doðruladı. Türkiye gazeteleri bu cinayetleri, Ýtalyaya Gözdaðı haberleri ile sundu. Ýki cinayetin failleri de yakalanmadı. Rusya ve Ýran ise bu olayları geçiştirdiler.
Ýran istihbaratı, deðişik tarihlerde, Türkiye içinde onlarca muhalifini katletti. Rusya, çok yakın bir zamanda Çeçen liderlerini Zeytinburnunda katletti. Demek ki istihbarat örgütlerinin sen benimkini görme ben de seninkini tarzındamutakabiliyet anlaşmaları ve görmezden gelme jestleri de varmış
Fransa devleti ve istihbaratı henüz faili tespit edememiş olabilir. Ama şurası kesindir; bu cinayeti hangi ülke istihbaratının işlediðini çoktan biliyor.
Bir hatırlatma ile bitirelim:
MÝT Müsteşarı Hakan Fidan 3 Ocak 2012 tarihinde,yurt dışında görev yapan büyükelçileri ile Ankarada bir toplantı yaptı. Fidan, büyükelçilere MÝTin yeniden yapılanması çerçevesinde dış istihbarata aðırlık verilmeye başlandıðını belirtirken, müzakereler sürecinde, Kürtlere ve PKKye karşı yurtdışında izlenmesi gereken politika ve yapılması gerekenleri de anlattı.
Son dakika haberi: Belçika Genkte Kürt Kültür Derneði yakıldı. Moskovada yaşayan 76 yaşındaki Aslan Usayan isimli bir Kürt işadamı uðradıðı silahlı saldırı sonucunda yaşamını yitirdi.