Nusaybin Davası: Emniyet delil karartıyor

Nusaybin Davası'nın duruşması 4'üncü gününde devam ediyor. Avukatlar, Türk yargısının düşman hukukunu uyguladığına dikkat çekerken, emniyetin de delil kararttığını açıkladı.

Mardin’in Nusaybin ilçesindeki soykırımcı saldırılar sırasında ilan edilen 'sokağa çıkma yasağı'nda tutuklanan 53 kişi hakkında açılan davanın 4’üncü duruşması 4'üncü gününde devam ediyor. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) binasındaki konferans salonunda Mardin 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmada, bir kısım tutsak ile avukatları katıldı.

Savcı, tutsakların tutukluluklarının devamını isterken, tutsak avukatları da savunma yaptı. 

AV. DAĞHAN'DAN MAHKEMEYE: SİZ YARGILANACAKSINIZ

Av. Gülbin Şahin Dağhan, "Bu dosya burada bitecek bir dosya değil. Anayasa Mahkemesi'ne gidecek. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidecek ve orada yargılamalar yapılacak. Orada bizim tavrımız değil sizin tavrınız yargılanacak” dedi. 

Gözaltı sürecinde yaşanan işkenceleri hatırlatan Dağhan, “Hastaneye götürüldüklerinde işkenceye uğradılar. Müvekkillerimizin ifadeleri yarım saatte alınmış görünüyor. Bu ifadelerin yarım saatte alınması mümkün değil" diye belirtti.

‘İŞKENCEDEKİ İFADELER ÇIKARILSIN'

Avukat Rengin Ergül ise "Emniyette işkence altında alınan ifadelerin dosyadan çıkarılmasını talep ediyoruz. Müvekkillerimiz verdikleri savunmalardan dolayı cezaevinde hücre cezasına konuluyor. Kendileri ile görüşemiyoruz” dedi.

'YARGI VE EMNİYET DELİL KARARTIYOR'

İşkence gören 12 çocuğun kaldığı nezarethanenin kamera kayıtlarını istediklerini belirten Ergül, ancak kamera kayıtlarının silindiğinin söylendiğini belirtti. Ergül, emniyet ve yargının delil kararttığına dikkat çekti.

Avukatlardan Önder Elçi de, dosyada müvekkilinin 3 ayrı kod adı olduğunu kaydederek, "Bu kod adlarından hangisi benim müvekkilime ait? Çok ciddiyetsiz hazırlanmış bir iddianame" dedi.

'TRAFİK KAZASINDA ÖLEN POLİS DOSYADA NE ARIYOR?'

Av. Zuhat Bilen de, "Eğer dosyaya gerçekten bir hukukçu eli dokunmuş olsaydı; trafik kazasında yaşamını yitiren bir polis memurunun ölümünden müvekkiller sorumlu tutulmazdı. Yine, 'ayağıma çivi battı, şikayetçiyim' diyen bir polis memurunun şikayeti kabul edilmezdi" diye konuştu.

'DÜŞMAN HUKUKU!'

Bilen, "Müvekkillerimin her biri ülkenin başka bir kentindeki cezaevine gönderildi. Biri Bandırma'da, biri Tokat'ta, biri Erzurum ve diğeri ise Elazığ'da. Şimdi bunun gerekçesi nedir? Hangisi ile avukat olarak görüşebileceğiz. Aileleri nasıl görüşecek. Bu düşman hukukunun bir parçasıdır" diye kaydetti.

Av. Necip Dağ da şöyle dedi: "Nusaybin'de tarihte görülmemiş silahlar kullandı. Mahalleler yıkıldı. Bu insanlar da o mahallelerden çıktı. Bu nedenle swap örneklerinde barut izi ve atış artıklarının çıkması hayatın olağan akışına aykırı da değildir."

Ardından konuşan Av. Gülistan Duran da gözaltı sürecini hatırlatarak, şunları ifade etti: "Bir avukat olarak emniyete gittiğimde müvekkilim ifadesi alınacak durumda değildi. O kadar işkence yapılmıştı ki; ‘artık ne yazarsanız yazın. İmzayı atacağım’ diyecek durumdaydı" dedi. kullandığı şeklindeki tutanağa imza atmak zorunda kaldım.”

Duruşmaya öğlen arası verildi.