Paramaz’ın babası: Ben de Kobanê’ye gitmek istiyorum
Paramaz’ın babası: Ben de Kobanê’ye gitmek istiyorum
Paramaz’ın babası: Ben de Kobanê’ye gitmek istiyorum
Kobanê direnişinde yaşamını yitiren enternasyonalist devrimci MLKP savaşçısı Suphi Nejat Ağırnaslı’nın (Paramaz Kızılbaş) anne ve babası yoldaşları olan çocuklarının peşinden Suruç’a geldi. Anne Nuran Ağırnaslı, “Kobanê direnişine katılmak onun izlediği çizgiye denk düşen bir karar oldu” derken, baba Hikmet Acun ise “Fırsatını bulursam ben de Kobanê’ye geçerim. Devrimci olmanın gereği bu. Nejat bana gol attı. Ben oraya Nejat orada şehit oldu diye değil, özgür bir toprak olduğu için gitmek istiyorum” dedi.
MLKP savaşçısı Suphi Nejat Ağırnaslı (Paramaz Kızılbaş), DAİŞ çetelerinin saldırılarına karşı Rojava devrimini savunmak için Kobanê’ye giden enternasyonalist devrimcilerdendi. Devrimciliği bir aile geleneği olarak devralan Ağırnaslı’nın anne ve babası Kobanê’nin yanı başında Suruç’un sınır köylerinde süren direniş nöbetine katılmak için geldi. “Yoldaşım” dediği oğlunun yaşamını yitirdiği Kobanê’nin hemen karşısındaki Mehser köyünde sorularımız yanıtlayan anne Nuran Ağırnaslı, 12 Eylül darbesinde kaçak oldukları için Nejat’ın 20 Eylül’de Söke’de kaçak olarak kaldıkları evde doğduğunu söyledi. 4 yaşına kadar kimliği çıkarılmayan Nejat’la birlikte Avrupa’da uzun yıllar sürgünde yaşamak zorunda kaldıklarını anlattı.
Nejat’ın, lise yıllarının ardından üniversite okumak için Türkiye’ye döndüğünü ve gelir gelmez de politik çevre edindiğini söyledi. Oğlunun ilk kez daha 16 yaşındayken ölüm orucundaki tutsaklara ilişkin bildiri dağıttığı zaman gözaltına alındığını söyleyen Ağırnaslı, en son 2011 yılındaki “KCK” davasında gözaltına alınan oğlunun, ardından serbest bırakıldığını belirtti.
‘BİR TARAFTAN YÜREĞİM YANIYOR, BİR TARAFTAN İSE…’
“Kobanê direnişi onun izlediği çizgiye denk düşen bir karar oldu” diyen Ağırnaslı, “Aldığı isimle enternasyonalist vurguyu yapmak istediğini düşünüyorum. Kürt değildi, Kürdistan topraklarında can verdi. Ermeni değildi bir Ermeni devrimcinin ismini aldı. Sürekli tercihi ezilenlerden yana oldu. Kobanê direnişini onun arkadaşlarının ağzından dinlemek doğru olur. Bütün bunları anlatırken yüreğim yanıyor bir taraftan, ama görüyorsunuz burada belki bir evden dört şehit, beş şehit çıkmış. Başarı bedel istiyor” dedi.
SUPHİ NEJAT’IN ANNESİNE YAZDIĞI MEKTUP
Anne Ağırnaslı, Suphi Nejat’ın Kobanê’ye giderken yazdığı mektubu okudu: “Anam sen sadeliğin ve duruluğunla benden hep farklıydın. Bu hayat sana pek iyi davranmadı. Üstelik ben de üzerine gittim. Affet beni. Sana verdiğim randevuyu bile tutamadım. Daha önceki mektubumda ‘bu bir veda değil randevuydu’ demiştim. ‘Güzel günlerimiz olacak’ diye. Emeğin çok büyük, ne diyebilirim ki. Eskiden bir kahve falında ‘seni koruyan bir kadın var’ gibi bir şey çıkmıştı. Sanırım o sendin. Seni çok seviyorum, hakkını helal et. Güzel anam, yoldaşım, arkadaşım, yarenim, dostum…”
‘SEVGİ DOLU BİR İNSANDI’
Suphi Nejat’tan, “Sevgi dolu bir insandı, tüm devrimciler gibi” diye bahseden anne Ağırnaslı, “Kobanê’ye giderken bize Latin Amerika’ya gideceğini söylemişti. KCK’den gözaltına alınmadan önce de Latin Amerika’ya gideceğini söylemişti, ben buna da pek inanmadım. Kendisini yolcu etmek istedim, ama kabul etmedi” dedi. Kobanê’yi çok önemli bir direnişin simgesi olarak gördüğünü ifade eden Ağırnaslı, “Hitlerin yenilmez denilen egemenliğinin yenilmesi gibi bir direniş. Enternasyonalist bir direnişin örneği veriliyor. Oğlumu da bunun bir parçası olarak görüyorum” dedi.
‘HAHİKATİN PEŞİNDEYDİ’
Suphi Nejat için “Çok da bu dünyaya ait bir insan değildi” diyen baba Hikmet Acun, “Kayıtsızdı bu dünyaya karşı, ama aynı zamanda bu dünyanın değiştirilmesi ve yeniden inşa edilmesi için çok istekliydi. Marksizm’e bu nedenle çok önem verdi. Hakikatin peşindeydi. Kürtlerle ilişkilenmesi Türkiye’deki sol grupların ilişkilenmesinden farklıydı. Çünkü Nejat, Kürtlerin hakikatini ve var oluş çabasını gördü. Dünyayı çok fazla sorgulayan bir insandı. Okurken de yazarın neyi söylediğine değil neyi söylemediğine bakardı. Çok naif, duru ve saf bir çocuktu” diye anlattı.
‘O İNSANLIĞIN KOBANÊ’DE OLDUĞUNU GÖRDÜ’
Baba Acun, Suphi Nejat’ın Kobanê’ye gitmeden 4-5 ay önce Rojava’ya gitmek için hazırlık yaptığını sonradan öğrendiklerini, arkadaşlarına hissettirmeden onlarla zaman geçirdiğini ve bir nevi veda ettiğini de anlattı. Acun, “Kitaplardan okuduğu devrimi canlı canlı görmek istedi. Giderken bıraktığı mektubunda da hiç büyük laflar etmedi. ‘Çocuk kalmak istiyorum’ dedi. Dünyayı değiştirmek için gereken temizliği ve saflığı temsil ediyordu. Oraya gitti ve o insanlığın çocuğunun Kobanê’de olduğunu gördü. O çocuk orada büyütülmeye çalışılıyor ve onun dünyanın çocuğu olacağını görerek oraya gitti. Giderken de sonuna da hazırlanarak gitmişti. Oradaki insanlarla nasıl ilişki kurduğunu da biliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘SOLCULARDAKİ KÜRTLERE BAKIŞI DEĞİŞTİRDİ’
Onun hayatını kaybedişinin Türkiye’nin batısındaki insanlara çok sert çarptığını vurgulayan Acun sözlerini şöyle sürdürdü: “Solculardaki Kürtlere, Kobanê direnişine bakışı da değiştirdi. Onlara göre, kendileri için mücadele eden bir Kürt özgürlük hareketi var, biz devrimciyiz, Kürt özgürlük hareketinin yanında da olalım, gibi ilişkileniyorlardı. Nejat, Kürtlerin üzerine serili bu tülü yırttı ve hakikat yüzünü gösterdi. Dünyada geleceğe dair bir şey gösterilecekse burada, bu anın içinde olmak gerekiyor dedi. Sanırım başardı da. Onun ölümünden sonra gençler kendilerini çok fazla sorgulamaya başladı. Olması gereken bir yerde değilsen yanlış yerdesindir. Şimdi Kobanê’de değilsen yanlış yerdesin dedirtti. Bunları sorgulattı Nejat. İyi de etti” dedi.
‘NEJAT BANA GOL ATTI’
Kendisinin de Kobanê’ye geçmeyi arzu ettiğini dile getiren Acun, şunları söyledi: “Fırsatını bulursam karşıya giderim. Nejat bana gol attı. Bir devrimci olarak benim de karşıda olmam gerekiyor. ‘Benim oğlum orada şehit oldu’ cümlesi bana yakışan bir cümle değil. O benim yoldaşım. Ben ona hiç oğlum diye yaklaşmadım, zaten Nejat da buna izin vermezdi. Oğlum orada yatıyor diye bakmıyorum, orada binlerce insan yatıyor. Nejat istisna değil. Şehit olanlar üzerinden biz Kobanê’yi anlayamayız. Onların gelecek üzerine bir tahayyülleri var. Onun üzerinden savaşıyorlar ve onun iradesini oluşturmaya çalışıyorlar. Bizim bakmamız gereken yer ölüler değil. Şayet ölüler bizimle konuşmaya başlarsa, çok başka konuşurlar. Ölüler bizimle konuşmadan bizim konuşmamız gerekiyor ve Kobanê’de olmamız gerekiyor. Miştenur’a (Suphi Nejat’ın yaşamını yitirdiği tepe) bakıp, ‘Ah Nejat’ diye iç çekmiyorum. Miştenur’un bize temsil ettiği şey Nejat’ın ölümü değil. Orada özgür bir toprak var, o toprağa geldik.”