PKK, 1995’ten beri Cenevre’ye uyuyor

PKK, 24 Ocak 1995'te Cenevre Konvansiyonlarını imzaladı ve Cenevre'de düzenlediği basın toplantısıyla duyurdu. PKK, bu taahhüdüne bağlı kaldı/kalıyor ama Türk devleti, Garê’de olduğu gibi hiçbir kuralı tanımıyor.

PKK, Cenevre Konvansiyonları dahil bütün uluslararası normları dikkate aldığı gibi siyasi ve askeri zihniyeti gereği esir aldığı düşman güçlerinin can güvenliğini korudu, insanlık onuruna aykırı davranmadı, koşullar oluştuğunda ve aracılar devreye girdiğinden herhangi bir karşılığa gerek duymadan teslim etti. Zaten bu konuda gösterilecek olumsuz bir örnek veya rapor da yok. Türk ordusunun Garê’deki esir asker, polis ve MİT elemanlarını öldürüp PKK’nin üzerine atması da kimseyi ikna edemedi. HPG, KCK ve Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanlığı’nın tüm detayları açıkladı; KCK Yürütme Konseyi Üyesi ‪Zübeyir Aydar da uluslararası bağımsız kurumları araştırmaya davet etti.

Savaşta tarafların insanlık ve savaş suçu işlemesini önlemeyi öngören Cenevre Konvansiyonları, 1949’da kabul edildi. Savaşta tarafların sivillere saldırmayacağı, askeri ve sivil hedefler arasında kesin ayrım yapılacağı, tarafsız kuruluşların sivil halka yardım etmekten alıkonulmayacağını ve esir alınan savaşçı veya askerlerin öldürülmeyeceğini garanti ediyor. Konvansiyonlar, savaş bölgelerinde yaşananları denetleme görevini ise Uluslararası Kızılhaç’a veriyor. Bu kapsamda, Kızılhaç savaş veya işgal bölgelerinde yaşananları araştırmak, esir savaşçılar veya askerlerle görüşmek ve onların serbest kalması için çalışma yürütme yetkisine sahiptir. 'Terörle mücadele' adı altında 1990'lı yıllardan beridir Cenevre Konvansiyonlarını sıklıkla çiğneyen Türkiye, esirlerin bulunduğu Garê bölgesine yoğun bombardıman yaparak bir kez daha çiğnemekte tereddüt etmedi. Konvansiyonlar temelinde konudan sorumlu uluslararası kurum ve kuruluşları bilgilendirmek ve onlardan yardım istemek yerine Irak topraklarında uluslararası yasalarla koruma altında olan kendi esir personelini öldürdü. PKK ise 1995’ten beri Cenevre Konvansiyonlarına uyuyor.

ÖCALAN ADINA AÇIKLANDI

Sözleşmeye imza atarak taahhütte bulunan PKK, 24 Ocak 1995'te Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan (PKK Genel Sekreteri sıfatıyla) adına Cenevre'de düzenlediği basın toplantısında duyurdu. İşte o açıklama:

Dünyanın gözü önünde anavatanımız Kürdistan'da bir imha savaşı yürütülüyor. Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan bu yana sistematik devlet politikalarıyla halkımızın varlığını inkar etmiştir. Kürt halkının kültürünü, dilini ve kimliğini yasaklayan Türk devleti, soykırım savaşı yürütüyor ve mümkün olan her türlü askeri araç ve güçlerini seferber ediyor.

İnsanlığın evrensel değerlerini onurlandıran PKK, halkımızın milli ve demokratik hakları için mücadele ediyor. Savaş, Türk devletinin politikasının bir sonucudur. Bu kirli ve kanlı macerada Türkiye, Kürt halkını birincil meşru askeri hedef ilan etti.

TÜRKİYE SÖZLEŞMELERİ ÇİĞNİYOR

Türk devleti Kürdistan'ı boşalttı: 3 bin köy yakıldı ve milyonlarca insan kaçmak zorunda kaldı. Gerilla ordusunu yenemeyen devletin askeri gücü, eşi benzeri görülmemiş bir şiddetle sivillerden intikam alıyor. Partimizin 15 bin üyesi şu anda hapishanelerde idam cezasıyla karşı karşıya.

Türkiye, imzaladığı uluslararası sözleşmeleri hiçe sayarak basının, AGİT'in ve uluslararası insan hakları gözlemcilerinin Kürdistan'ı ziyaret etmelerini ve durumu kendileri izlemelerini de engelliyor. Devlet, Uluslararası Kızıl Haç Komitesi’nin (ICRC) Kürdistan'ı ziyaret etme yönündeki insani çabalarını reddetti. Türkiye imzacı olmasına rağmen 12 Ağustos 1949 Cenevre Sözleşmelerine hiçbir zaman uymamış ve 1977 Birinci Protokolünü imzalamayı reddetmiştir.

TÜRKİYE KİRLİ SAVAŞTA ISRARLI

10 yıllık savaş 34 bin kişinin hayatına mal oldu. Savaş hiçbir zaman partimizin seçimi olmadı. Halkımıza empoze edildi. Kategorik olarak ifade ediyoruz: Bu savaşın bitmesini istiyoruz ve demokratik, eşitlikçi ve hukuki bir çözümden yanayız. Bu talep, 1993’te 83 gün süren tek taraflı ateşkes ilan edilmesiyle kanıtlandı. Türkiye ise kirli savaşta ısrarını sürdürüyor.

PKK BAŞVURU YAPTI

Türkiye'yi siyasi bir çözüm aramaya zorlayana kadar savaşmaya devam edeceğiz. Türkiye'yi uluslararası yasalara uymaya ve sivillere yönelik saldırılarını durdurmaya çağırıyoruz. PKK, bu çatışmada taraf olarak her zaman savaş konvansiyonlarına uymuştur. Bu tür bir kabulü gösteren ilgili başvuru, PKK Genel Sekreteri Abdullah Öcalan adına 23 Ocak 1995’te Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne ve diğer ilgili organlara yapılmıştır.

PKK SORUMLULUK ÜSTLENDİ

Beyanname ayrıca aşağıdaki noktaları da içerir:

1. PKK, Türk devlet güçleri ile savaşında, çatışmaların yürütülmesi ve savaş mağdurlarının korunmasına ilişkin 1949 Cenevre Sözleşmelerine ve 1977 Birinci Protokolüne saygı göstermeyi ve bu yükümlülükleri, kendi kuvvetleri ve kendi kontrolü altındaki alanlar içinde hukuki olarak uygulama sorumluluğunu üstlenir.

MEŞRU SALDIRI HEDEFLERİ

2. Herhangi bir şüpheye son vermek için, PKK aşağıdaki grupları Türk güvenlik güçlerinin bir parçası olarak ve dolayısıyla meşru saldırı hedefleri olarak görmektedir:

a - Türk silahlı kuvvetlerinin üyeleri;

b - Türk kontrgerilla güçlerinin üyeleri;

c - Türk İstihbarat Servisi (MIT) üyeleri;

d - Türk jandarma mensupları;

e - köy korucuları.

PKK, yukarıdaki kategorilerden birine girmedikçe memurları güvenlik güçlerinin üyesi olarak görmemektedir.

SAVAŞ ESİRİ MUAMELESİ

3. PKK, yakalanan Türk güvenlik güçleri mensuplarına savaş esiri muamelesi yapacaktır.

4. PKK, bu açıklamayı ve 1949 Cenevre Sözleşmesi ile 1977 Birinci Protokolünün kurallarını kuvvetlerine yayacak ve ICRC'den yardım isteyecektir. Bu kurallara uyulmasını ve bunları ihlal edenlerin cezalandırılmasını sağlamak için bir disiplin sistemi benimsemiştir. Komuta sorumluluğu ilkesini kabul eder.

ULUSLARARASI MUHATAPLARI ÇAĞIRDI

PKK, ICRC'nin hizmet teklifini kabul edecektir.

5. PKK, Türk hükümetini aynı taahhütleri vermeye ve ICRC'den hizmet teklifini kabul etmeye çağırmaktadır.

Son olarak; PKK, Cenevre Sözleşmelerine, BM'ye, AGİT'e, Avrupa Konseyi'ne ve ICRC'e, savaşı sona erdirmek veya Türk devleti ile PKK’nin uluslararası çerçevede yükümlülüklerine saygı duymasını sağlamak için gerekli adımları atmaya çağırır.