GÖRÜNTÜLÜ

Garzan'da talanın fotoğrafları: Mezarlıkta halen kemikler var

Yıkılıp talan edildikten sonra sekiz yıl boyunca girişi yasaklanan Garzan Mezarlığı’nın son hali görüntülendi. Mezarlığın sekiz yıl boyunca incelenmemesine tepki gösteren bölge sakinleri, mezarlıkta hala kemik olduğu iddiasında bulundu.

GARZAN ŞEHİTLİĞİ

Bedlîs’in Oleka Jor ile Oleka Jêr köylerinin arasında bulunan ve 267 cenazenin yer aldığı Garzan Mezarlığı, 8-17 Aralık 2017 tarihleri arasında saldırıya uğramıştı. Mezarlık, önce mezar taşlarının kırılmasıyla hedef alınmış, ardından 14-17 Aralık tarihleri arasında mezarlığa giren askerler, kepçelerle bütün mezarları kazarak cenazeleri çıkarmıştı. Çıkarılan cenazeler ise kutulara konulmuştu.

Saldırı yalnızca mezarlarla sınırlı kalmamış, mezarlık içinde bulunan cami ve akademi de aynı şekilde kepçelerle yıkılmıştı. Olayın ortaya çıkmasının ardından başvuru yapan cenaze sahibi ailelere, cenazelerin İstanbul’a götürüldüğü bilgisi verilmişti.

Yıkımdan sonra mezarlığın tepesine karakol inşa eden askerler, mezarlığa gidişleri yedi yıl boyunca yasakladı. Bölgeye hâlâ GBT ile gidilirken, aradan geçen sekiz yılda mezarlıktan geriye sadece toprak ve bazı kırık taşların kaldığı ortaya çıktı.


Bölgede çektiğimiz fotoğraf ve görüntülerde, mezarlığın sadece duvarının sağlam kaldığı görülürken, açılan mezarlıklardan geriye ise yığınak halinde bırakılan toprak parçaları kaldı. Yasak nedeniyle detaylı incelemenin yapılmadığı mezarlıkta hâlâ kemikler olduğu iddia edilirken, bölge halkı mezarlıkta detaylı inceleme yapılması ve tahrip edilen alanın daha fazla kimsesiz bırakılmaması için çağrıda bulundu.

MEZARLIĞA SEKİZ YIL BOYUNCA GİRİLEMEDİ

Saldırının ardından İstanbul'a götürülen 267 cenazeden sadece 24'ü bu süre zarfında ailelere teslim edildi. Cenazelerin İstanbul'a kaçırılmasının ardından DNA testi veren bazı aileler, yıllardır test sonucunu bekliyor. Bu süreçte, cenazelerin Adli Tıp Kurumu (ATK) incelemesinden sonra Kilyos'ta bir kaldırıma gömüldüğü ortaya çıktı. DNA örneğiyle cenazesini oradan alan aileler, yaşananları "vahşet" olarak tanımlarken, DNA eşleşmesi çıkmayan cenazelerin ise nerede olduğu halâ bilinmiyor.

Ailelerin mücadelesi devam ederken, girişi yasak olduğu mezarlık bu yıl ilk kez görüntülenebildi. GBT kontrolü sonrası bölgeye geçişe izin verilirken, yol üzerinde bulunan mezarlığın tanınmaz bir hale geldiği görüldü.

KÖYLÜLER: HÂLÂ KEMİKLER OLABİLİR  

Sadece taş parçaları ve toprağın kaldığı mezarlıkta, mezar yerlerinin de şekil değiştirdiği ve tanınmaz hale geldiği görüldü. Mezarlık içinde bulunan cami ve akademiden ise bir taş parçası dahi kalmazken, bölgenin eskiden mezarlık olduğunu gösteren tek ibare, yıkılmaya yüz tutmuş mezarlık duvarı oldu.

Aradan geçen zamanda daha da tahrip edilen mezarlıkta, yasak nedeniyle bu süre zarfında herhangi bir inceleme yapılmadı. Bölgede yaşayan köylüler, mezarlıkta detaylı bir inceleme ve çalışması yapılması çağrısında bulunurken, çobanlık yapan bazı kişilerin mezarlık bölgesinde kemiklere rastladığı iddiasını dile getirdi.

Mezarlığın bu halde bırakılmasının ve ziyaret edilememesinin hem vicdani hem de insani olmadığını belirten bölge sakinleri, insan hakları savunucuları ile siyasetçilere mezarlığın ziyaret edilmesi çağrısında bulundu. Yapılacak incelemeyle iddia edilen kemiklerin de açığa çıkabileceğini belirten köylüler, "O mezarlarda hala ruh var" sözleriyle, gözleri önünde yaşanan vahşetin unutulmaması gerektiğini ifade etti.

'HAFIZASIZLAŞTIRMA HEDEFLENDİ’

Konuya dair görüştüğümüz Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Bitlis Milletvekilli Semra Çağlar Gökalp, mezarlıkla ilgili Meclis’e bir araştırma önergesi verdiklerini söyledi. Talanın, hafızasızlaştırmayı hedeflediğini belirten Semra Çağlar Gökalp, yaşananları “Bir halkın hafızasının, yas hakkının ve insan onurunun sistemli bir biçimde yok sayılması” sözleriyle özetledi.

Semra Çağlar Gökalp, Garzan Mezarlığı’na yönelik saldırının münferit olmadığına dikkat çekerek, “Bu durum, Kürt halkına yönelik uzun soluklu hafızasızlaştırma politikalarının bir devamıdır. Şêx Seîd’in, Seyîd Rıza’nın, Seîdê Kurdî’nin mezarlarının bilinmemesiyle Garzan’da cenazelere yönelik saldırı, aynı zihniyetin ürünüdür” dedi.

'HERHANGİ BİR SORUŞTURMA VE İNCELEME YAPILMADI’

Bölgedeki askeri yasak uygulamalarına da değinen Semra Gökalp, Şêx Cûma bölgesinde son on yıldır askeri yasak bölge ilanlarıyla Garzan Mezarlığı’ndaki hakikatin üzerinin örtülmeye çalışıldığını ifade etti.

1 Mayıs’ta bir heyetle birlikte mezarlık alanına gittiklerini belirten Semra Gökalp, “O kadar değişmişti ki neredeyse tanıyamadık. Mezarlık görüntüsü tamamen yok edilmeye çalışılmış. İçindeki küçük cami bile yıkılmıştı” dedi.

Semra Gökalp, 2017’den bu yana herhangi bir inceleme ya da soruşturma yapılmadığını, bölgeye heyetlerin gitmesine izin verilmediğini ve mezarlık çevresindeki köylerin sürekli abluka altında tutulduğunu söyledi.

Semra Gökalp, Garzan Mezarlığı’ndaki hak ihlallerinin araştırılmasının, Türkiye’de geçmişle yüzleşmenin ve adaletin tesisi için bir “iyi niyet adımı” olacağını ifade ederek, "Adaletin ve toplumsal barışın yolu, ölüye saygıdan ve geçmişle yüzleşmekten geçer" dedi.