‘Saldırı göstere göstere tertiplendi’

HDP İzmir İl Örgütü’ne yapılan saldırıda Deniz Poyraz'ın katledilmesini Yeşil Sol Parti, MARDEF, HDK, DİDF ile DİSK yayınladıkları yazılı açıklama ile kınadı.

HDP İzmir İl Örgütü’ne AKP’nin Suriye’de yetiştirdiği bir faşistin saldırısında parti çalışanı Deniz Poyraz’ın katledilmesine dönük tepkiler sürüyor. Yeşil Sol Parti, Maraş Demokratik Dernekler Federasyonu (MARDEF), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) ile Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) yaptıkları yazılı açıklamalarda saldırıyı kınadı 

Yeşil Sol Parti Eşsözcüleri Ayşe Erdem ve İbrahim Akın’ın imzasıyla “Bu saldırı sadece HDP’ye değil tüm demokrasi, barış ve özgürlük isteyenlere. Artık Yeter, Edi Bese!” başlıklı açıklama yapıldı. Açıklamada şöyle denildi:

“HDP’nin İzmir İl Teşkilatı’na yapılan vahşi saldırıyı kınıyoruz. Bu saldırı tüm demokrasi, barış, emek ve ekoloji mücadelesi yürütenlere karşı yapılmıştır; o yüzden hep birlikte buna karşı mücadele edelim. Bugün İzmir’den hepimizi yasa boğan, dehşete düşüren bir haber aldık. HDP İzmir İl Örgütü’nün binasına gelen bir kişi içeride görevli bir arkadaşımızı katletti, binayı kundaklamaya çalıştı. Parti yetkililerin açıklamasına göre aylardır bina önüne gelen bir kişi üzerinden provokasyonlar yapılmaya çalışıldığı, yetkililere şikayet edilmesine rağmen devletin güvenlik güçlerinin herhangi bir adım atmadığı ortaya çıktı. Sözün özü bu vahşi saldırı göstere göstere tertiplendi ve yapıldı.

İktidar, çoklu kriz sarmalının ve her türlü mafya-derin devlet ilişki ağının pisliğine batmış durumda. Ülke bir bütün olarak adeta müsilajla kaplanmış, nefes alamaz hale gelmiştir. İktidar, başta HDP olmak üzere tüm demokrasi inisiyatiflerini, barış taraftarlarını, emek ve ekoloji mücadelesi yürütenleri hedef göstererek; milliyetçiliği, ırkçılığı azdırarak içine yuvarlandığı güç durumdan çıkmaya çalışıyor. İzmir saldırısı bu genel havanın bir parçasıdır.

Yeşil Sol Parti olarak bileşeni olmaktan gurur duyduğumuz, her zaman dayanışma içinde birlikte mücadele yürüttüğümüz HDP’nin yanında olmaya, tüm gücümüzle ona omuz vermeye devam edeceğimizi bir kez daha açıklarız. Siyasi iktidarın muhalefeti baskılama aracına dönüşen Kobanê kumpas ve kapatma davalarına karşı gerçek adalet talebimizi yükseltmekten bir an bile geri durmayacağız.

Saldırıda hayatını kaybeden yoldaşımız Deniz Poyraz’ın yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı diliyoruz. Bu saldırıyı gerçekleştirenlerin, azmettiricilerinin bir an önce adalet önünde hesap vermesini talep ediyoruz. Bu talebin gerçekleşmesi için üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getireceğiz.

Tüm demokrasi, barış, özgürlük, emek ve ekoloji mücadelesi yürüten inisiyatifleri ve bireyleri HDP’yle dayanışmaya çağırıyoruz.”

‘SALDIRIYA TEŞVİK EDİLDİ, ORTAM HAZIRLANDI’

MARDEF tarafından yapılan açıklama ise “HDP’lilerin yargılandığı mahkemenin kolayca kimsenin giremeyeceği bahçesine giren bir grup faşist HDP’lilere saldırıyordu. Ellerinden gelse yakaladıkları her HDP’liyi IŞİD’in yaptığı gibi kanla boğmak istediklerini gösteren bir kin, nefret ve öfke içindeydiler” denildi.

Son süreçte HDP’ye dönük artan saldırıların birdenbire ortaya çıkmış saldılar olmadığı gibi birbirinden bağımsız da olmadığına vurgu yapılan açıklamada şöyle denildi: 

“Bu tür saldırılar, devletin desteği, kararı ve uygun özel örgütlülükleri olmadan yapılamaz. O nedenle devletin bütün aparatları, bütün birimleri bu saldırıların sorumlularıdırlar. Her gün HDP’nin olmadığı televizyonlarda HDP’ye küfreden mafyanın uşakları, sözde gazeteciler ve politikacılar, HDP’ye yönelik her türlü dıştalayıcı yaklaşıma ses çıkartmayanlar bu saldırıları teşvik etmiş, ortam hazırlamış, kolaylaştırmışlardır.

O nedenle MARDEF olarak bu saldırıyı sadece HDP’ye yapılmış bir saldırı olarak görmüyoruz. Bu saldırı bütün demokratik kurumlara, demokratik kazanımlara ve demokratik toplumsal kesimlere, yani bizlere karşı yapılmış saldırılardır. Buradan hareketle bütün demokratik kurum, kuruluş ve kamuoyu gibi MARDEF olarak bizler de bu saldırıyı şiddetle ve nefretle kınıyor, halklarımıza karşı yapılan bu saldırılara karşı her türlü meşru ve demokratik tepkiyi göstereceğimizi, gösterilen haklı tepkileri desteklediğimizi ifade etmek istiyoruz.”

‘FAŞİZME KARŞI HDP’Yİ BİRLİKTE SAVUNALIM’

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Yürütme Kurulu tarafından yapılan açıklamada ise şunlara dikkat çekildi:

“Bugün İzmir Konak ilçesindeki HDP parti binasına giren Onur Gencer adlı faşist katil, parti çalışanı Deniz Poyraz’ı katletti, parti binasını kundakladı. HDP’ye yönelik bu alçakça saldırıyı lanetliyoruz, halklarımıza ve Deniz Poyraz’ın ailesine başsağlığı ve metanet diliyoruz.

Bu katliamcı saldırının, HDP il binasını 7 gün 24 saat abluka altında tutan İzmir emniyet güçlerinin bilgisi ve yol vermesi dışında gerçekleştirilmiş olabileceği düşünülemez. Ülkeyi sürüklediği ağır siyasal, ekonomik, sosyal krizin üzerine, IŞİD çetelerinden uyuşturucu bağlantılarına kadar çete-mafya ilişkileri deşifre olan Saray iktidarının ve her fırsatta HDP’ye yönelik linç kampanyasına katılan medyanın bu saldırının faili olduğu aşikârdır. Siyasilere yapılan linç girişimlerine “bu daha iyi günleriniz” diyerek arka çıkan, “7 Haziran’ı unutmayın” diyerek ittifaklarına ve tabanına mesaj veren iktidar bu saldırı ile bakışları HDP’ye çevirerek Saray’daki iç çatlaklarını sıvamaya çalışmaktadır.

İktidar tam 6 yıldır, Kürt sorununu inkâr, imha, savaş ve işgal politikaları doğrultusunda bir OHAL ve darbe süreci işletmektedir. Katilin sosyal medyaya yansıyan portresi, iktidarın içerde ve dışarda yarattığı savaş ortamının ürünü olduğunu göstermektedir. HDP’yi yok etmek için gerçekleştirilen saldırılar da bunun parçasıdır. Anayasanın, yasaların çiğnenerek, eşbaşkanlarının, milletvekillerinin ve üyelerinin tutuklanmasından belediyelere kayyum atanması ve belediye eşbaşkanlarının tutuklanmasına, Kobanê Davası’na ve 400’ü aşkın kişiye siyaset yasağı istenen HDP kapatma davasına kadar sürdürülegelen bu saldırıların tüm anti faşist ve demokratik güçlere yönelik bir OHAL ve darbe süreci olduğu da çok iyi bilinmektedir. Gelinen nokta, hukukun araçsallaştırılmasından hukuk-dışılığın aleni olarak sahiplenildiği bir evreye varıldığını göstermektedir.

Tüm demokrasi ve özgürlük güçlerinin, OHAL ve darbelerle kaybedilen özgürlüklerin kazanılması, yaşanan toplumsal, ekonomik ve siyasi yozlaşma ve çürümeden kurtulmak için, birlikte mücadele etmekten başka şansı ve başka yolu yoktur. Tüm muhalefet güçlerinin de HDP’nin yanında açık ve eylemli tutum takınması, meşru siyaset alanının büsbütün ortadan kaldırılmaması için bugüne kadar üstlenmedikleri sorumluluğu yerine getirme fırsatı olacaktır.

Tüm demokrasi güçlerini bu saldırıyı faşizme karşı en geniş demokrasi ve özgürlük cephesinde buluşmak ve birlikte mücadele etmek için bir imkâna dönüştürmeye davet ediyoruz. Deniz Poyraz şahsında demokrasi mücadelesinde toprağa düşenlere borcumuzdur”

‘DENİZ BOYRAZ’IN KATLEDİLMESİNDE AKP/MHP SORUMLUDUR’

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF), yaptığı açıklamada HDP’ye yönelik ırkçı-faşist saldırıyı şiddetle kınadı, Deniz Boyraz’ın katledilmesinde AKP/MHP koalisyonun sorumlu olduğuna dikkat çekti. Açıklamanın devamında şunlara vurgu yapıldı:

“Bugün HDP İzmir il binasına ırkçı-faşist kişi yada kişiler tarafından yapılan alçak saldırıda, HDP üyesi Deniz Boyraz katledilmiştir. Başta Deniz'in ailesi olmak üzere, demokrasi ve barıştan yana olan herkesin acısını paylaşıyoruz. AKP-MHP hükümetinin sürekli hedef gösterdiği HDP'ye karşı yapılan bu saldırının tesadüf olmadığı biliniyor. HDP’den yapılan açıklamada, aynı saatlerde planlanan 40 kişilik yönetim toplantısı iptal edildi. Bu de bilginin önceden alınarak bir katliamın planlandığı olasılığını güçlendiriyor. 

Aylardır içerde kaos ortamı yaratarak baskı rejimini sağlamlaştırmaya, dış ve iç politikada yaşadığı çıkmazın üstünü saldırganlıkla, tehditlerle kapatmaya çalışan AKP-MHP kliği, HDP'yi hedef tahtasına koyarken, genel olarak bütün muhalifi susturmaya çalışmaktadır. Daha kısa bir süre önce Rize'de Meral Akşener’e yönelik düzenlenen saldırının ardından, Erdoğan “Daha bunlar ne ki” diyerek saldırıların da tek merkezden planlandığını açıkça ifade etmiştir. Düne kadar hükümet adına birçok saldırı ve katliamı gerçekleştiren Sedat Peker'in de, hükümetin halkları ve inançları karşı karşıya getirmek, kaos ortamı yaratmak için katliamlar planlamaktan çekinmediğini söylemişti. Dolayısıyla katliamın esas sorumlularının Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli iktidarı olduğunu göstermektedir. Saldırıları geri püskürtmenin ilk adımı HDP ile dayanışmayı güçlendirmektir. Bu saldırının sadece HDP ye dönük bir saldırı olduğunu düşünmek büyük yanılgı olur. 

AKP hükümeti son dönemlerde Türkiye'de yaratmaya çalıştığı kutuplaştırmayı Avrupa’ya da taşımaya çalıştı. ‘Osmanen Germania’ adı altında oluşan faşist mafya örgütlenmesini besleyerek, muhalifler burada da tehdit edilmeye, susturulmaya çalışıldı. AB-Türkiye ilişkilerinde yaşanan çıkar çatışmalar Avrupa ülkelerinde yaşayan göçmen emekçilerin sırtından çözülmeye, buradaki emekçilerin birlikte yaşam arzuları engellenmeye çalışıldı.

Demokratik, Türk ve Kürt halklarının eşit ve kardeşçe, barış içinde yaşadığı bir Türkiye bizlerin de özlemidir. Devlet eliyle halkların karşı karşıya getirme girişimlerinden tüm emekçiler gibi bizler de zarar göreceğiz. Almanya'da yaşayan tüm emekçileri İzmir’de gerçekleşen katliamı kınamaya, sorumluların hesap vermesi için yapılacak eylemlere destek vermeye çağırıyoruz.”

‘SALDIRI, DEMOKRASİYİ VE HALK İRADESİNİ HEDEF ALMAKTADIR’

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da saldırıya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, kışkırtıcı, hedef gösterici ve ayrıştırıcı bir siyasetin Türkiye'yi oldukça karanlık bir sürece götürdüğünü belirterek, “Böylesi bir ortamda HDP İzmir İl Binasını hedef alan ve parti çalışanı Deniz Poyraz'ın öldürülmesiyle sonuçlanan saldırı, demokrasiyi, halk iradesini ve ülkemizin geleceğini hedef almaktadır. Saldırıyı lanetliyor, Deniz Poyraz'ın yakınlarına, sevenlerine ve HDP'ye başsağlığı diliyoruz. Yaşanan saldırı maalesef göz göre göre gelmiştir. Bugüne kadar siyasi muhaliflere ve gazetecilere yönelik ‘faili malum’ şiddet eylemlerinin cezasız kalması, bu tip saldırılar için cesaret verici bir ortam yaratmaktadır. Siyasi muhalefete yönelik saldırıların ardından ‘Daha neler olacak neler, bunlar iyi günler’ şeklindeki söylemler hafızalardaki yerini korumaktadır” dedi.

Saldırganın Suriye iç savaşına katılmış olması dikkatle değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Çerkezoğlu, “Ülkemizin geleceği için bu saldırının aydınlatılması ve bu saldırı ile gerçek bir hesaplaşma şarttır. Sadece tetikçi değil, arkasındaki güçler, azmettiriciler, yol göstericiler ve tahrik edenler açığa çıkarılmalı ve hesap sorulmalıdır. Kapısında her an polis bekleyen, partililerin kapıya çıkıp basına açıklama bile yapamadıkları, ‘etrafında kuş uçurtulmayan’ bir binaya silahlı bir saldırının bu kadar rahatça yapılmasının sorumluları derhal hesap vermelidir. Kimsenin koltuğu, kimsenin iktidarı bu ülkeden kıymetli değildir. Kimsenin siyasi hesapları yiten tek bir candan önemli değildir. Demokratik bir ülkeye kavuşmak için bu saldırının üstünün örtülmesine izin vermemek bütün emek ve demokrasi güçlerinin ortak sorumluluğudur” diye belirtti. 

ANTİ DEMOKRATİK UYGULAMALAR TEHLİKELİ BİR GİDİŞATA EVRİLİYOR

Yazılı bir açıklama yapan Mezopotamya Ekoloji Hareketi de, HDP İzmir İl Binasına yapılan saldırıyı kınadı.

“Ülkemizde son süreçle beraber yaşananlardan görüldüğü üzere, her türden demokratik itiraza karşı antidemokratik uygulamalar ve müdahaleler sonucu ülkenin açıkça tehlikeli bir gidişata evirildiğini görmekteyiz. Doğa talanına karşı, Van’ın Gürpınar ilçesinin Yolbaşı köyünde toprağını savunan köylülere onlarca güvenlik gücü ve korucu ile yapılan silahlı müdahale, bunun açık bir örneği iken, bir gecede ilga edilen İstanbul Sözleşmesinden ötürü sokağa çıkan kadınlara karşı uygulamaya konulan müdahale, gözaltı, tutuklama furyası meseleyi özetlemektedir. Yine halkın seçtiği belediye başkanlarına atanan kayyumlar, dokunulmazlığı kaldırılan vekiller ve aynı sürecin benzeri sonucu Boğaziçi Üniversitesine atanan kayyumla, seçimle gelenler yerine atama usulü yönetim tarzı, demokratik siyasete vurulan darbeyi göstermektedir” diyen Mezopotamya Ekoloji Hareketi şöyle devam etti: “Yine ülkenin 3. büyük partisi ve demokratik muhalefetin sesi olan Halkların Demokratik Partisi’nin binalarına, üyelerine, vekillerine, belediye başkanlarına yapılan provoke saldırılardan sonra bugün İzmir’in Konak ilçesindeki parti binası silahla basılmıştır. Açıkça bir saldırı olduğu bariz olan, herhangi bir çatışma dahi olmadığı ortaya çıkmış, bunun sonucunda parti çalışanı ve üyesi olan Deniz Poyraz silahlı saldırı sonucu yaşamını kaybetmiştir.”

Açıklamada ailenin üzüntüsünün paylaşıldığı da belirtildi.