Serkan Tosun’u ailesi ve arkadaşları anlattı
Serkan Tosun’u ailesi ve arkadaşları anlattı
Serkan Tosun’u ailesi ve arkadaşları anlattı
İstanbul'dan giderek Batı Kürdistan devrimine katılan ve Serêkaniyê'deki çatışmalar sırasında hayatını kaybeden MLKP'li Serkan Tosun bugün son yolculuğuna uğurlanıyor. Ailesi "Onunla gurur duyuyoruz" derken, arkadaşları Tosun'u "mütavazi, güven veren, haksızlığa karşı" biri olarak anlatıyor.
Muş Varto doğumlu Serkan Tosun, İstanbul’a göç ettiklerinde 10 yaşındaydı. 10 kişilik nüfusuyla Gazi Mahallesi’nde bir gecekonduya yerleşen Tosun ailesi, bir çorap atölyesi ile geçinmeye başladı. Evin 7. çocuğu olan Serkan da İstanbul’a göç etmeleriyle yarım kalan ilkokul eğitimini dahi tamamlayamadı, 10 yaşındayken çorap atölyesinde çalışmaya başladı.
Gazi Mahallesi’nin devrimci atmosferi, Kürt Alevi olan ailesinin siyasi kimliği, daha çocuk yaşlarda onu sosyalist mücadeleyle tanıştırdı.
Onu ölümüne bu mücadeleye iten ise Che'nin de dediği gibi “dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kişiye karşı yapılan haksızlığı daima yüreğinin en derin yerinde hissetmesiydi.”
Devrime olan inancı, onun görüşünde olmayanlarda dahi büyük saygı uyandırdı. Üstlendiği her görevi başarıyla yerine getirmesi, emekçiliği, mütevazılığı, samimiyeti, güvenirliği ve sevgi dolu kalbi ile onu tanıyan herkeste özel bir yer edindi.
AİLESİ: GURUR DUYUYORUZ
Ağabeyi Kayhan Tosun, “Mülayim birisiydi, çevrede sevilirdi. Hep gözlerinin içi gülerdi” diyor ilk olarak. Emekçi ve çok çalışkan olan kardeşinin, ailesine de çok değer verdiğini söyleyen Tosun, haftalığının hepsini eve getirip bıraktığını anlattı, “Hep ezilen taraftaydı. Haksızlığa karşı gelirdi” dedi. Tosun, kardeşiyle gurur duyduğunu söyledi ve ekledi:“Acımız büyük ama başımız dik.” Kardeşinin her zaman “Ben öleceksem bu yolda öleceğim, devrim için öleceğim” dediğini aktaran Tosun, “Gönlünce, inancıyla bu yola baş koydu, mücadelesini verdi” dedi.
Diğer ağabeyi Erkan Tosun ise “Güzel, onurlu bir devrimciydi. Kendi düşünceleri doğrultusunda inanarak gitti. Abisi olarak onun yürüdüğü yola saygı duyuyorum” dedi. Erkan Tosun da kardeşinin çalışkanlığına vurgu yaparak, “Bizde emeği çok” dedi. Tosun, herkesle iyi ilişkileri olduğunu ifade ederek, “Bütün yoldaşlarını selamlıyorum” dedi.
25 yaşındaki kardeşi Soner Tosun ise abi-kardeş gibi değil, arkadaş gibi olduklarını anlatarak şunları söyledi:
“Her şeyi paylaşırdık, dertleşirdik. Çevresindekilere hep iyilik yapardı. Beni ya da başka birini bir kere bile kırmadı.
Gözü karaydı, korkmazdı. Çok kararlıydı, kim gelirse gelsin durduramazdı. Bir amacı vardı, insanların eşit olmasından yanaydı. Yoksulların ezilmemesini isterdi. Her zaman ‘ben ezilen halkların yanındayım’ derdi. Giderken ‘belki uzun süre görüşemeyiz’ dedi. Ben caydırmaya çalıştım, yok derdi, ‘hayatta olmaz.’ Her aldığım cevap ‘kesinlikle bir daha böyle konuşmayacaksın’ olurdu.”
Ablası Filiz Tosun, son 3 yıldır görmediğini ve onu çok özlediğini dile getirdi. Abla Tosun, şöyle konuştu: “Çok güzel bir insandı. Serkan çok cesurdu, güleç yüzlüydü. Konuşurken ışık saçıyordu. Gözleri ışıl ışıldı. Gözleriyle konuşuyordu. Çok temiz bir insandı. Serkan’ı çok seviyorum. Ailesine çok değer veriyordu, sahipleniyordu. Çok paylaşımcıydı. Disiplinli bir insandı. Görevine, dostluğuna, arkadaşlığına sadıktı. Haksızlığa karşıydı. Halkını savunuyordu. Çok güvenilirdi. Çok güçlüydü. Hep yanlışlıklara karşıydı. Gurur duyuyorum kardeşimle. Halkın onuru, şerefidir.”
Serkan Tosun, ailesinin yanı sıra genç yaşında çevresindeki büyük-küçük herkesin büyük sevgi ve saygısını kazandı. Alevilikte kankardeşliği anlamına gelen musaibi Mürsel Koç, çocukluktan beri hep beraber olduklarını anlatarak, şöyle konuştu:
“Birbirimizi çok sever, güvenirdik. Musaipliğin abi-kardeşten farkı yoktur. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Aynı yerde çalışıyorduk zaten, hep beraber gezerdik. Her sıkıntımızı paylaştık. Bir sorun olduğu zaman yapıcı bir şekilde yaklaşırdı. Birinin sıkıntısı olduğu zaman gider dinler, çözmeye çalışırdı. Maneviyat yönünden çok yüksek bir insandı. Kendini kolay kolay ifade edemezdi. Diliyle anlatamazdı, bakışlarıyla hareketleriyle anlatırdı. Kimseye derdini yansıtmazdı, onu üzmemek için, hep dinlerdi. Ne zaman ihtiyacım olsa bakıyorum yanımda. Bir sorunumu anlatsam, sessizce dinler, hiçbir şey söylemez, ertesi gün bakmışım çözmüş. Söz değil hep icrattı yani. Çok konuşmazdı ama duruşuyla, bakışıyla, gülüşüyle onu net bir şekilde yansıtırdı. İdealine inancı çok büyüktü. Çok çalışırdı, hiç boş şeylerle uğraştığını görmedim. Düşüncesine çok saygım vardı.”
‘ÖYLE VEYA BÖYLE DEVRİM OLACAK’
Serkan’ı çocukluğundan beri tanıyan ağabeyinin arkadaşı Hacı Işık ise Serkan’ın çocukluğundan beri bu yola sevdalı olduğunu söyledi. Işık, şöyle konuştu: “’Halk için yapılacak ne varsa canımı bile feda ederim’ diyordu. Bizim toplumumuz ezilen bir toplum. İnsanların kandırıldığını görüyordu. Her zaman ‘Bu ülke ABD’nin menfaatleriyle yönetiliyor’ diyordu, bunu içine sindiremiyordu. İnsanların ezilmesini görünce ‘Bu böyle olmaz’ derdi. Ben tartışırdım, ‘Sen mi değiştireceksin’ derdim, ‘Her şeyi görüyorsun, görmemezlikten geliyorsun ya da bilmiyorsun. Öyle veya böyle devrim olacak’ derdi.”
Çevresindeki büyük küçük herkesin sevgisini saygısını kazandığını anlatan Işık, “Farklı bir çocuktu, sevgisiyle saygısıyla… Ben doğma büyüme Gazi’liyim. Çevremde Serkan kadar bu yola inanmış başka insan görmedim gerçekten. ‘Sonunda ölüm de olsa korkmuyorum, canımı bu yola feda ederim’ diyordu. Fakir gariban insanlar için, ezilenler için mücadele ediyordu. Ama hep insanların bir gün eşit bir dünyada yaşayacağını söylüyordu, ‘Elbet bir gün devrim olacak’ diyordu” diye konuştu.
Işık, Serkan’ın hiçbir zamanını boş geçirmediğini belirterek, tek sosyal aktivitesinin barajda balık tutmak olduğunu kaydetti.
ROJAVA’DAKİ MÜCADELEDE YER ALMAK İSTEDİ
Tosun’un MLKP’li yoldaşları da O’nun herkeste bir güven yarattığını vurguladı.
“Şehit düşenlerin arkasından güzellemeler yapılır ama Serkan gerçekten bunları hak eden birisiydi. Yapmacılık yoktu, mütevazılık en belirgin özelliğiydi, mütevazılık ve karşısındakine özgüven vermesi.”
Serkan için “Müthiş bir samimiyet” ifadesini kullanan yoldaşı, ekledi: “Devrime olan samimiyet de bunda var, dostlarına olan samimiyet de bunda var. Her türlü duyguyu içten yaşayan birisiydi. Rojava’ya götüren en önemli sebep orada yer almak istemiştir, bu mücadele yer almak, o deneyimleri yaşamak istemiştir.”