Sınır dışı edilen İsveçli Gazeteci Olsson’un Taksim haberi

Sınır dışı edilen İsveçli Gazeteci Olsson’un Taksim haberi

Lice’de bir Kürt gencin ölümü ve 8 kişinin yaralanması ile sonuçlanan jandarma saldırısını protesto etmek amacıyla 29 Haziran günü Taksim’de yapılan gösteride gözaltına alındıktan sonra sınır dışı edilen İsveçli Gazeteci Sarah Olsson’un geçtiğimiz ayın başında Taksim’deki direnişle ilgili bir haber yaptığı ortaya çıktı.

Friatidning’de (Özgür Gazete) 4 Haziran günü “Türkiye: “Polis bizi yaralama hakkı olduğunu düşünüyor” başlıklı haberinde Olsson, Taksim direnişinin dördüncü gecesi Skype aracılığıyla Taksim’de gösteri yapan 29 yaşındaki Ongun Burak Güzel’le bağlantı kuruyor ve izlenimlerini şu cümlelerle aktarıyor: “Protesto şarkıları söyleyen ve tencerelere vuran insanların çıkardıkları gürültülerden ne dediğini duymak güç. Ancak polisin iki kez yaraladığı Ongun Burak Güzel kızgın.”

Olsson, Güzel’in  kendisine söylediklerini şu cümlelerle aktarıyor: “Cuma akşamı başladı. Parkta sakin ve barışcıl bir gösteri vardı. Sabah saat 05.00’te polisler geldi, çadırları yıkmaya ve gaz bombaları atmaya başladı. Koştuk ve gazdan kurtulmaya çalıştık. Bir gaz bombasını alıp geri attım. Bunu gören bir polis bacaklarıma vurmaya başladı.”

Güzel oradan güçlükle uzaklaştığını ve kendisini sırtına taşıyan bir arkadaşının yaşamını kurtarmak için tıpkı ateşler içinde savaştan kaçar gibi koştuğunu söylüyor. Her şeyin bir savaş filmi gibi olduğunu belirten Güzel konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Sedyede bir delikanlı gördüm, Amerikalı bir turist, belki sadece 15 yaşında, orada sadece oturuyordu. Polisin ansızın attığı gaz bombası yüzüne geldi  ve bir gözünü kaybetti. Polis bizi sakatlama hakkının olduğunu düşünüyor. Tamamiyle insanlık dışı davranıyor. Bize hayvandan beter muamele yapıyor.”

Olsson, Güzel’in iki gün sonra topallamasına rağmen yeniden meydana gittiğini ve gösteriye katıldığını, polisin sıktığı plastik mermilerin dizine isabet etmesi sonucu bir kez daha yaralandığını aktarıyor.

Gerçek adını söylemeye cesaret edemeyen ve kendini Sadun Deniz olarak kendini tanıtan bir genç Gezi Parkı’nın yıkılmasına karşı başlatılan küçük bir protestonun Türkiye’de demokrasi isteyen bir harekete dönüştüğünü vurguladıktan sonra şunları söylüyor.

“İnsanlar kendi haklarını savunuyor; ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, demokratik katılım ve kendi yaşam biçimlerini seçme hakkı. Başbakan Erdoğan kendisine oy vermeyen % 50’yi yok sayacağını ve sanki yoklarmış gibi davranabileceğini sanıyor. Ama artık insanlar seslerini duyuruyor. Bu bir demokrasi çağrısıdır. Dünyanın diğer kesiminin Türkiye’nin demokratik bir devlet  olduğu manipülasyonlarına inanmamaları için bir çağrıdır.”

Sadun, göstericilerin olanların “Türk baharı” veya “Türk yazı” olarak nitelenmesine karşı olduğunu, bunun Batılıların bakış açısı olduğunu dile getirdikten sonra “Amaç hükümeti devirmek değil. Bu bir “Occupy Hareketi” de değil. Bu tamamıyla farklı. Kendine özgü bir hareket” diyor.