Stockholm’de camiye ‘domuz ayaklı’ ırkçı saldırı
Stockholm’de camiye ‘domuz ayaklı’ ırkçı saldırı
Stockholm’de camiye ‘domuz ayaklı’ ırkçı saldırı
İsveç’in başkenti Stockholm’un güneyindeki Fittja semtinde bulunan caminin camlarını kıran kimliği belirlenemeyen kişiler camiye çok sayıda domuz ayağı attı.
Bölge Polis Şefi Ulf Janzen, saldırıyı gayrı menküle zarar ve bir halk grubuna nefret suçu olarak olarak sınıflandırdıklarını ve olayın açıklığa kavuşturulması için soruşturmanın başlatıldığını söyledi. Saldırının Pazar gecesi veya Pazertesi sabahı gerçekleştirildiğini tahmin ediliyor.
Bundan bir yıl önce belediye yönetiminin ezan okunmasına izin vermesinden sonra camiye yönelik eleştirilerde artış görülmüş, ırkçı gruplar cami önünde protesto gösterileri yapmışlardı.
Geçtiğimiz ay da İsveç’in Güney Batısındaki Limmerad yerleşim biriminde Rosenlund semtindeki camiye bayramın ilk günü namaz kılmak için gidenler caminin kapısında bir domuz kafasına rastlamışlardı.
SİYAHLARA VE MÜSLÜMANLARA KARŞI NEFRET SUÇLARI ARTTI
Suçluluğu Önleme Konseyi’nin (BRÅ) geçtiğimiz yıl yayımladığı istatistikler eşcinsellere yönelik nefret suçlarının azaldığını, buna karşın ırkçı ve yabancı düşmanlığından kaynaklanan suçlarda belirgin bir artış olduğunu gösteriyor. Geçtiğimiz yıl polise bildirilen 5520 nefret suçunun % 74’ünü yabancılara karşı işlenen suçlar oluşturuyor. Dini motifli nefret suçlarının % 42’si Müslümanlara yönelik. BRÅ geçtiğimiz yıl ilk kez okullarda nefret suçlarını belirlemek amacıyla bir araştırma yaptı. İlkokul 9. sınıf öğrencilerini kapsayan araştırma, nefret suçlarına maruz kalan her üç çocuktan ikisinin dinden ve ırkçılıktan kaynaklı suçlara maruz kaldığını ortaya koydu.
Afrikalılar daha çok ırkçılıktan kaynaklanan şiddete, Müslümanlar ve Yahudiler ayrımcıığa ve nefret suçlarına, Romanlar ve Samiler de yasa dışı ayrımcılığa uğruyor.
Yabancılara ve özellikle de Müslümanlara yönelik ayrımcılığın artmasının başta gelen nedeni “İslami terörle mücadele” bahanesiyle tüm Müslümanları potansiyel terörist olarak gören anlayışların ırkçı ve yabancı düşmanı partiler ve bir kısım medya ve politikacılar tarafından yaygınlaştırılması.
2010 yılında yapılan seçimlerde 5,7 oranında oy alan ve giderek oylarını % 10’lara çıkaran ırkçı ve yabancı düşmanı parti “İsveç Demokratları”nın yürüttüğü propagandaların bu artışta önemli bir payı var. Ancak siyahlar ve Müslümanlar başta olmak üzere göçmenlere yönelik nefret suçlarının artmasının esas sorumlusu İsveç hükümeti. İsveç Hükümeti’nin Birleşmiş Milletler ve uluslararası insan hakları örgütlerinin tüm eleştirilerine rağmen ırkçı ve faşist akımların serbestçe örgütlenmesine ve propaganda yapmalarına izin veriyor.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İSVEÇ HÜKÜMETİNİ SORGUYA ÇEKİYOR
Bu yılın Ağustos ayında Birleşmiş Milletler federasyonu ile birlikte 50 civarında insan hakları kuruluşu ırkçılık ve nefret suçlarının artmasına karşı önlem almayan İsveç hükümetini Birleşmiş Milletler’in Cenevre’de bulunan Irkçılığı Önleme Komitesi’ne bildirdi.
Raporda ırkçı örgütlerin okullarda ve internette serbesçe Müslümanlar, Yaudiler ve siyahlara karşı propaganda yaptıkları, Polisin göçmenleri çevirerek kimlik sorduğu, camilerin yağmalandığı ve Müslümanların saldırılara uğradıkları belirtiliyor. İsveç’in insan hakları için yeni bir kurum oluşturması, nefret suçlarını işleyenlere verilen cezaları artırması, nefret suçları konusunda adalet mekanizmasında çalışan personelin eğitimden geçirmesi talep ediliyor.
Ulusal azınlıkların ana dil eğitimlerinin güçlendirilmesi, Sami Halkının haklarının yasal güvence altına alınması için ILO Sözleşmesi’nin 169. maddesinin imzalanması, Romanlara yapılan ayrımcılığa karşı yasal önlemler alınması gibi talepler de BM’e verilen başvuruda yer alıyor.