Suruç AKSM Kobanêlilerin yaşam merkezi oldu
Suruç AKSM Kobanêlilerin yaşam merkezi oldu
Suruç AKSM Kobanêlilerin yaşam merkezi oldu
Kobanêlilerin DAİŞ çetelerinin katliam girişimine karşı sığındığı Suruç’un Amara Kültür ve Sanat Merkezi, Kobanêliler için bir yaşam merkezine döndü. Kriz masası, bilgi işlem çalışmalarına ev sahipliği yapan merkez, üst katını da Kobanêliler için tedavi revirine çevirirken, çadır kentlerde de kültür, sanat çalışmaları yürütüyor.
DAİŞ çetelerinin Kobanê’ye yönelik başlattığı saldırılar ardından topraklarından göç etmek zorunda kalan Kobanêliler, Urfa’nın Suruç ilçesine geçti. Urfa, ilçeleri ve birçok kente dağılan Kobanêlilerden yaklaşık 65 bini Suruç ve köylerine yerleşti. Devlet, AFAD üzerinden 6 bin 200 Kobanêliyi barındırırken, geriye kalan Kobanêlilere DBP’li belediyeler adına Suruç Belediyesi ve Suruç halkı kucak açtı. Rojava Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin koordine ettiği çalışmalarda aktif rol oynayan kurumlardan biriside ilçe belediyesine ait Amara Kültür ve Sanat Merkezi oldu. Merkez Kobanêlilere kapısını açmanın yanında, çalışmalarında koordine merkezi halini aldı. Merkezi çalışanlarından Mehmet Karakış, merkezlerinin kültür ve sanat çalışmalarının yanı sıra gelen Kobanêliler için bir yaşam merkezine döndüğünü ifade etti.
‘GÖÇLE GAZLI MÜDAHALE BAŞLADI’
Göç esnasında çok trajik durumlarla karşılaştıklarını ifade eden Karakış, “Türkiye hükümeti iki tarafa da müdahale ediyordu. Bir yandan gazla ve tazyikli suyla bize müdahale ederken, diğer yandan Kobanêli ailelere müdahale ediyordu ve bu müdahaleler çok ağırdı” şeklinde konuştu. Suruç’un bir anda binlerce insanın göçüyle karşılaştığını belirten Karakış, ne yapılması gerektiği noktasında zorlandıklarını dile getirdi. Karakış, kültür çalışanları olarak ilk yaptıkları işin Kobanêli aileleri kültür merkezine yerleştirmek olduğunu söyledi.
‘KÜLTÜR MERKEZİ BİR KOMPLEKS HALİNE GELDİ’
Kültür çalışanları olarak çalışmalarını bıraktıklarını ve gelenlerin ihtiyaçlarıyla ilgilenmenin yanında yaşadıkları savaş psikolojisinden çıkarmaya dönük çalışma başlattıklarını ifade eden Karakış, adım adım çalışmaların bir sisteme oturtulduğunu ve Kobanêliler için bir yaşam merkezi oluşturduklarını belirtti. Karakış, “2 ay boyunca ailelerle birlikteydik ve kültür merkezi bir kompleks haline geldi. Kriz masası, bilgi işlem merkezine döndük. Binamızın üst katını hastaneye çevirdik. Şu an bile gönüllüler çerçevesinde tüm çalışmalar kültür merkezinde yürütülüyor” dedi.
‘ÇOCUKLARIN TERAPİYE İHTİYACI VAR’
Çalışmaları yürütürken bir eksiğin daha farkına vardıklarını dile getiren Karakış, kadınların ciddi anlamda maneviyata, çocukların ise terapiye ihtiyaç duyduklarını söyledi. Merkez olarak kamplarda kültür çadırı kurma kararı aldıklarını söyleyen Karakış, “İlk çadırımızı da Arin Mirkan Çadır kentinde kurduk. Eğitmenlerimiz aracılığıyla, tiyatro, drama, folklor, müzik, erbane gibi dersler veriliyor. Arin Mirkan Çadır Kentinde ilk tiyatro oyunu çıktı. Tüm kamplarda, sınır hattında ise Miştenur tepesinin karşısında sergilendi. Bütün kamplarda kültür sanat çalışmaları devam ediyor” ifadelerini kullandı.
‘SEFERBERLİĞE UYDUK’
Amara Kültür ve Sanat çalışanı Cihan Yıldıztekin ise, DAİŞ çetelerinin saldırılarından bu yana 4 aydır seferberlik ruhuyla çalışmalarına devam ettiklerini ifade etti. İlk etapta yeme, içme, barınma noktasında Kobanêli ailelere yardım ettiklerini söyleyen Yıldıztekin, çadır kentlerde 5 kültür çadırı kurduklarını ve bu çadırlarda erbane, tiyatro, drama, folklor, bağlama gibi derslerin devam ettiğini dile getirdi.
ERBANELİ KADINLAR SINIRA
Çalışmalarını özellikle kadın ve çocuklar üzerinden yürüttüklerini söyleyen Yıldıztekin, “Kursiyerlerimizden kadın erbane grupları çıkardık ve çeşitli programlar yaptık. Moral, motivasyon açısından çadır kentlerde çocuklara, gençlere yönelik konserler düzenledik” dedi. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne dönük bazı çalışmaları olduğunu dile getiren Yıldıztekin, tüm bölgedeki kültür merkezlerinde bulunan kadınlardan ve Kobanêli kadınlardan oluşan 100 kadınla sınırda erbane gösterileri yapacaklarını sözlerine ekledi.