'Teslimiyet hedeflenirse görüşmelerden çözüm çıkmaz'

'Teslimiyet hedeflenirse görüşmelerden çözüm çıkmaz'

Barış Ýçin Öcalan’a Özgürlük Platformu, düzenlediði “Çözüm ve müzakere süreçlerinde liderlerin rolü” konulu uluslararası konferansın sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelere dikkat çekilirken, AKP hükümeti uyarıldı: “Teslimiyet hedeflenirse görüşmelerden çözüm çıkmaz.”

Barış Ýçin Öcalan’a Özgürlük Platformu’nun Ýstanbul’daki “Çözüm ve müzakere süreçlerinde liderlerin rolü” konulu konferans’ın sonuç bildirgesi yayınlandı. Bildirgede, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümündeki önemine dikkati çekerek, Öcalan’ın özgür bırakılması gerektiði kaydedildi. Sonuç bildirgesinde, Türkiye'de güçlü müzakere aşaması denilen aşamaya bir türlü gelinememesinin nedeni olarak da, “AKP Hükümetinin müzakere süreçlerini daha çok bir teslim alma ve oyalama süreci olarak görmesi” işaret edildi.

Barış Ýçin Öcalan’a Özgürlük Platformu’nun sonuç bildirgesinde Paris’te üç kadın Kürt siyasetçinin katledilmesine de deðinilerek, “9 Ocak 2013 tarihinde tüm Kürt halkının ve Türkiyeli devrimcilerin tanıdıðı; sevgi ve saygı duydukları üç Kürt kadınının alçakça, insanlık dışı kirli savaş örneði bir şekilde namertçe katledilmesi konuşmacılar ve katılımcılarca büyük bir acı ve öfke ile kınandı. Bunun sonucunda gelişen önerilerle konferansımızı üç kadın devrimciye Sakine Cansız, Fidan Doðan ve Leyla Şaylemez’e adadık. Bileşenler bu siyasi cinayeti lânetlerken, suikastın derhal aydınlatılması ve görüşme sürecinin müzakere sürecine evirilmesi için AKP hükümetine çaðrıda bulunmuşlardır” denildi.

‘ÖCALAN VE PKK’SÝZ BÝR ÇÖZÜM MÜMKÜN DEÐÝL’

Aydın, yazar, sanatçı, gazeteci ve siyasetçilerin içinde olduðu 200’e yakın davetli konuðun yoðun ilgi göstererek izlediði konferansın amacının, “Öcalan’ın özgürlüðünün anlam ve önemini gündemleştirmek” olduðunun tarif edildiði sonuç bildirgesinde, bu süreçte Öcalan ile yürütülen görüşmelerin öneminin, Öcalan ve PKK’siz bir çözümün mümkün olamayacaðının anlaşıldıðı kaydedildi.

Üç oturum olarak planlanan konferansın birinci oturumunda “Dünya deneyimleri: Halk önderlerinin rolü” başlıðında Ýspanya, Güney Afrika, Irak ve Türkiye’deki müzakere süreçlerinde halk önderlerinin yaklaşımları-deneyimleri paylaşıldı. Sonuç bildirgesinde, deneyimler neticesinde, birçok farklı siyasi kesimlerle yapılan görüşmelerden ortak bakışın çıkmadıðı; bölünmeye, istikrarsızlıða ve güvensizliðe neden olduðunun görüldüðü belirtildi.

‘TESLÝM ALMA HEDEFLENÝRSE GÖRÜŞMELERDEN ÇÖZÜM ÇIKMAZ’

“Türkiye bu konuda şanslı. Öcalan’ın muhataplıðı konusunda toplumsal hemfikirlik var. ‘Önce silah bırak’ demek güven vermiyor. ETA silah bıraktı; ancak devletin çözme iradesi yok ve Basklılara baskılar, tacizler devam ediyor. Uzlaşmak her konuda istediðimiz her şey olacak demek deðildir” tespitinde bulunan Barış Ýçin Öcalan’a Özgürlük Platformu, uzlaşmayı “her iki tarafın da tavize açık olabilmesi” şeklinde niteledi. Platform, şu uyarıyı da yaptı: “Ve en önemli sonuç müzakerelerin barışı saðlamasının koşulu müzakerecilerin özgür, dürüst, açık ve art niyetlerden arınmış olmasıdır. Karşısındakini teslim almak art niyeti ile yapılan görüşmelerden çözüm çıkmaz.”

Sonuç bildirgesinde, konferansın ikinci oturumunda “Kürt sorununda çözümsüzlüðü aşmak: Kürtlerin özgürlük mücadelesi” başlıðının tartışıldıðı hatırlatılarak, bu başlıkta Kürt sorununun tarihsel arka planının ele alındıðı ifade edildi ve şu hususlara deðinildi: “Kürt sorunu tarihsel ve uluslararası bir sorundur. Kürtlerin kaderini tarih boyunca başka güçler belirlemiştir. Emperyalist güçler Ortadoðu’yu her zaman kendi çıkarlarına göre dizayn ettiler. Bu dizaynda ulus- devlet yaklaşımı izleyerek küçük büyük ülkeler yarattılar, sınırlar çizdiler.

Herkese üzerinde söz sahibi olacaðı bir toprak düştü; ancak Kürtler için hiçbir zaman ulus-devlet belirlemediler. Çok daha vahimi Kasrı Şirin anlaşması ile Ýran sınırı çizildi, Kürdistan ikiye bölündü. Lozan anlaşması ile Türkiye Sınırları son halini aldı. Kürdistan dörde bölündü. 10 yıllardır Kürtleri bölücülükle suçlayanlar 1600’lü yıllardan beri Kürdistan coðrafyasını parçalayıp bölüyorlar. Kürt halkını dünyanın dört bir yanına sürgün edip darmadaðın ediyorlar. Tam bir ‘yavuz hırsız-ev sahibi’ misali. Bugün de, genelde Ortadoðu’ya özelde Kürdistan’a ilişkin belirlemeler de üç ülkenin ismi geçmektedir. Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar. 1 milyon nüfusa sahip Katar 50 milyon nüfusa sahip Kürdistan’la ilgili karar vericidir.”

Kürtlere dönük tarihsel arka planı da bulunan eşitsizliðe sessiz kalmasının beklenmemesi gerektiðinin belirtildiði bildirgede, Kürtlerin, başkalarının çizeceði kadere razı olmasının mümkün olamayacaðı kaydedildi.

“YOL TEMÝZLÝÐݔ

Kürtlerin ulus olarak tanınma ve statü taleplerinin bulunduðuna dikkati çeken Barış Ýçin Öcalan’a Özgürlük Platformu, ancak bu tanınma gerçekleşirse Kürt sorununun çözülebileceðini ve bu tanınmanın da anayasada güvence altına alınması gerektiðini ifade etti: “Özellikle Türkiye’deki Kürtler uzun yıllar boyunca politikleşmemiş olduðu için, uygulanan asimilasyon politikaları başarılı oldu. Ancak son 35-40 yıldır politikleşip mücadele ederek bugün devleti zorlayan bir güç haline gelmiştir. Böylesi bir güç açıða çıkaran özgürlük hareketi çözüm sürecinde yok sayılamaz. Kürtler eşit haklarla birlikte yaşamı öngörmektedir. Bu da özerklik, federasyon benzeri yöntemlerle olabilir; Yol temizliði olarak tabir edilen mevcut TMK, TCK ve seçim yasalarında deðişiklikler derhal yapılmalıdır.”

‘ERDOÐAN, ÖCALAN’LA BÝRLÝKTE TARÝHE GEÇMEK ÝSTÝYORSA...’

Platform, “Kürt sorununun çözümünde Abdullah Öcalan’ın Rolü: Neden Öcalan’a Özgürlük” başlıðında yaptıkları tartışmalarda da ön plana çıkan görüşleri sonuç bildirgesinde açıkladı: “Öcalan’ın Tutukluluk ve Yargılanma süreçleri hukuksudur, evrensel hukuk normlarına aykırıdır. Mandela ve Öcalan arasında hem mücadele yöntemleri, hem iktidarın onlara yaklaşımı ve hem de barışçıl çözüm iradesi konusunda benzerlikler oldukça yoðundur. Gerçek müzakerelerin Mandela’nın örgütü ile görüşmesi saðlandıktan ve özgür bırakılmasından sonra gelişmiştir; bu nedenle Öcalan da özgür olmalıdır. Öcalan tarihin yoðunlaştırıp somutlaştırdıðı bir liderdir. Bu tarihsel rolü nedeniyle Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü onun özgürlüðünden geçer. Güney Afrika’da Bota çözümü engelleyen kişi olarak tarihe geçti ve şu anda kimse onun adını bilmiyor, De Klerk ise Mandela’yı serbest bıraktıktan sonra onunla birlikte barış ödülünü aldı ve bütün dünya onun adını biliyor. Burada tarihe nasıl geçeceðine karar verecek olan Başbakan Erdoðan’dır. Ama asla unutmamalıdır, nasıl ki De Klerk, Mandela ile birlikte tarihe geçti ise; o da Öcalan ile birlikte tarihe geçecektir.”

Platform, deðerlendirmesinde dünya deneyimlerinin çatışma süreçlerinin çözümünde müzakerelerin başarıya ulaşmasında liderlerin rolünün önemli olduðunu gösterdiðine dikkat çekerek, yine dünyanın hiçbir yerinde politik müzakere süreçlerinde müzakere yürüten güçlerin esir pozisyonunda kalmamış olduðunu hatırlattı. “Barış ve demokrasi süreçleri bir güven zemini üzerine kurulacaðından tarafların koşullarının eşit pozisyonda olması müzakerelerin zorunlu koşuludur” diyen Platform, “Bu nedenle başlayan görüşmelerin bir müzakereye dönüşebilmesi için Sayın Öcalan'ın özgürlüðü bir zorunluluktur” ifadelerini kullandı.

Barış sürecinin sadece silahların susması ile deðil aynı zamanda adalet zemininde yükselmesi ile gerçekleşebileceðini açıklayan Platform, “Kürt hareketinin ve liderinin çözüm sürecinin saðlıklı bir şekilde gelişebilmesi için ortaya koymuş olduðu talepler tüm dünyadaki taleplerle benzerdir. Türkiye'de güçlü müzakere aşaması denilen aşamaya bir türlü gelinememesinin nedeni AKP Hükümetinin müzakere süreçlerini daha çok bir teslim alma ve oyalama süreci olarak görmesidir” eleştirisinde bulundu.

‘SÜRECÝN ETKÝLENMEMESÝ ÝÇÝN ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜÐÜ ŞART’

Barış Ýçin Öcalan’a Özgürlük Platformu’nun sonuç bildirgesinde, küresel ve bölgesel güçleri iyi bilen biri olarak Kürt Halk Önderi Öcalan'ın güçlerin müzakere sürecini etkilememesi ve iç dinamiklerin daha etkin rol oynaması için müzakere sürecinde merkezi bir rol oynaması gerektiði ifade edilerek, şöyle denildi: “Sayın Öcalan'ın ortaya koymuş olduðu barış iradesi karşısında hükümetin tavırsal yaklaşımı bu sürecin henüz müzakere süreci olarak tanımlanamayacaðının göstergesidir. Tüm demokrasi ve barışçıl çözüm yanlıları; Türkiye Hükümetinin bu görüşmeleri çözüm müzakerelerine dönüştürmesi için, “Öcalan’ın Özgürlük Koşullarının” saðlanması konusunda ortak bir tavır ve yoðun bir çaba içerisine girmelidir. Her kaybedilecek zaman, Lice’de, Hakkâri’de ve en son Paris’te olduðu gibi kaybedilen ve katledilen bir insan olacaktır.”