Türk devletinin Serêkaniye’deki planının ispatı
Türk devletinin Serêkaniye’deki planının ispatı
Türk devletinin Serêkaniye’deki planının ispatı
Batı Kürdistan’ın Serêkaniyê kentinde silahlı gruplar ile Halk Savunma Birlikleri (YPG) arasındaki çatışmalar 8’inci gününde devam ederken, YPG karşısındaki silahlı grupları bizzat Türkiye örgütlüyor. ANF’nin ulaştığı bilgilere göre, Serêkaniye’de öldürülen çete üyelerinden biri Diyarbakır’ın Hani İlçesi’nden getirilen 7 kişiden biri. Öldürülen Mahmut Akyıldırım adlı kişinin Hani’deki ailesini arayan kişiler, aileden oğullarının cenazesini almalarını istedi.
Suriye’de başlayan devrim sürecinde ortaya çıkan halkların iradesi ile birlikte, statülerini ve çıkarlarını kaybedeceklerini düşünen bölge ve uluslararası güçler her fırsatta bu iradeyi kırma planlarını hayata geçirme peşinde. Bu güçlerin başında ise Türkiye gelmekte. Özgür Suriye Ordusu mensuplarını Adana ve Hatay gibi kentlerde askeri kamplarda eğiten, Antalya, İstanbul ve Urfa’da ise muhalifleri toplayarak, her fırsatta Batı Kürdistan’da ortaya çıkan halk iradesini kırma çabası içinde olan Türkiye, son olarak da sınır ötesi operasyon kararını meclisten çıkarmıştı. Bu karardan sonra, silahlı grupların Kürt bölgelerine yönelik saldırıları başladı. 27 Ekim 2012 tarihinde Batı Kürdistan’ın Efrin kentine bağlı Qestel Cindo Köyü’ne saldıran ve Türkmen olduğu belirtilen Emar Dadixi adlı kişiye bağlı silahlı grubun Türkiye’den silah ve mühimmat aldığı iddiaları ortaya atılmıştı.
BİR GRUP TÜRK YETKİLİ GAZETECİ KILIĞINDA ÇETELERLE GÖRÜŞTÜ
Bu saldırılarda silahlı gruplar sonuç alamazken, 8 Kasım 2012 tarihinde bu defa silahlı gruplar Urfa kentine bağlı Ceylanpınar İlçesi’nden Serêkaniyê’ye geçerek, bölgede rejim güçleri var diyerek saldırıda bulundu. Ancak 19 Kasım 2012’de bu saldırı halka ve YPG savunma güçlerine dönük oldu. Ağır kayıp veren silahlı gruplar 24 Kasım’da ateşkes istemek zorunda kaldılar, fakat 10 Aralık 2012 tarihinde yeniden saldırıda bulundular. Bu saldırılarda da ağır kayıp veren gruplar yine ateşkes istedi, ancak görüşmeler devam ederken, bir grup Türk yetkilinin gazeteci adı altında Serêkaniye’ye geçerek, silahlı gruplardan saldırılarına devam etmelerini ve bunun karşılığında her türlü desteğin verileceği vaadinde bulunduğu ortaya çıkmıştı. Yine o zamana kadar mayınlı olan ve kimsenin geçmesine izin verilmeyen sınırdan silahlı gruplar rahatlıkla girip çıkabiliyordu ve görüntüleri basına yansımıştı.
Ortaya çıkan görüntüler ve yapılan açıklamalara rağmen Türk yetkilileri silahlı gruplara yardım ettiğini kabul etmezken, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Suriye’deki çatışmalarda yaralananları tedavi ettikleri” mealinde bir açıklamada bulunarak, bir anlamda itirafta bulunuyordu.
Serêkaniye’de daha önce yapılan görüşmelerde kentten çıkacakları yönündeki anlaşmaya imza atan silahlı gruplar, 16 Ocak 2013 tarihinde bu defa tanklarla kente saldırı düzenledi. 8 gündür devam eden çatışmalarda Türkiye’nin de parmağının olduğu, bu grupları yönlendirdiği ve yardım ettiği yönünde birçok iddia orta atılmıştı.
DİYARBAKIR’DAN 7 KİŞİ GETİRTİLDİ
Birkaç gün önce ise Diyarbakır’ın Hani İlçesi’nden 7 kişinin Serêkaniyê’ye getirilerek silahlı grupların yanında sivil halka saldırdıkları, Kuzey Kürdistan’da 1990’lı yıllarda halka karşı uygulanan özel savaş yöntemlerini uyguladıkları yönünde bilgiler ortaya çıkmıştı. ANF ise bunları ispatlayan bilgilere ulaştı. Yerel kaynaklardan edinilen bilgilere göre Diyarbakır’ın Hani İlçesi’nde ikamet etmekte olan Raif Akyıldırım adlı yurttaş, kimliği belirsiz kişiler tarafından telefonla aranarak, oğlu Mahmut Akyıldırım’ın 3 gün önce Serêkaniye’deki bir çatışmada öldürüldüğü bildirildi ve cenazesini almaları istendi. Ancak cenazenin nereden alınacağı ise söylenmemiş. Bunun üzerine Raif Akyıldırım’ın büyük oğlu Sabri Akyıldırım, yanına aile çevresinden 3 kişiyi de alarak cenazeyi almak için Ceylanpınar’a doğru yola çıktı. Ailenin cenazeyi alıp almadığı hakkında şimdiye kadar herhangi bir bilgiye ulaşılamadı.
Serêkaniye’de çatıştıkları netleştirilen diğer 6 kişiden 3’ünün ise Nurullah Avcı, İbrahim Bilge ve soyadı öğrenilemeyen İbrahim olduğu öğrenildi.
MÜDAHALE İLE YAPAMADIĞINI KONTRA FAALİYETLERLE YAPMAK İSTİYOR
Serêkaniyê’de son günlerde ağır kayıp veren silahlı grupların özel savaş yöntemlerine başvurmaları, Kuzey Kürdistan’da devletin 1990’lı yıllarda kullandığı Hizbul-Kontra faaliyetleri ve faili meçhul cinayetleri akıllara getirdi. Uzmanlar ise, yaşananları “Türkiye’nin Kuzey Kürdistan’da başaramadığını bu faaliyetlerle Rojava’da gerçekleştirerek, buradaki halk iradesini kırmak istediği ve bu yolla giderek müdahale zeminini oluşturma hesaplarını yaptığı” şeklinde yorumladı.