Türkali, Pamuk ve Kemal vicdanlara seslendi
Türkali, Pamuk ve Kemal vicdanlara seslendi
Türkali, Pamuk ve Kemal vicdanlara seslendi
“Demokrasi ve Barış Konferansı” çağrıcıları arasında yer alan yazarlar Vedat Türkali, Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk, Rakel Dink konferansa yolladıkları mesajda vicdanlara seslenerek, kimliklerin ve kültürlerin kutsallığına vurgu yaptı.
“Demokrasi ve Barış Konferansı”nın çağrıcıları arasında yer alan, ancak katılamayan yazarlar Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Rakel Dink ve Vedat Türkali, konferansa mesaj gönderdi.
“Hepinizi sevgiyle selamlıyorum. Bedenen aranızda olamadığım için üzgünüm, ama kalbim ve fikirlerim sizlerle” diyerek mesajına başlayan Türkali, çözüm sürecinin normal seyri içerisinde devam ettiğini dile getirdi. Göründüğü kadarıyla da olumlu bir yanı olduğunu ifade eden Türkali, “Bir defa kan duracak. Bu bakımdan ben şahsen Öcalan'a büyük bir sevgi duyuyorum, başarı diliyorum. İyi bir şey yapıldı” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Newroz'daki mesajına değinen Türkali, “Bu uzun konuşmada kimi yerlere insanlar haliyle takılabilir. Şunu da söylememek olabilirdi diyebilirsiniz. Ama sonuca bakmak gerekir. Yaptığı etki çözüm yolunu açmıştır. Zaten istenilen de bu yolun açılması. Yolu açtı, dağı temizliyor. Karayılan'ın da bence tutumu doğru bir tutumdur. Ülkeyi yavaşça kendi yollarından terk etme yöntemiyle olayı bitiriyorlar. Gördüğüm kadarıyla, daima da hazır bekliyorlar. Ki bu da haklı bir durum. Çünkü o kadar çok acıya mal olmuş ki bu olay, öyle kolayca feda edilecek bir durum yok ortada.Şunu iyi bilmek lazım; Türkiye'de Kürt meselesinin çözümü yalnız başına bir çözüm olarak net bir sona varmaz. Türkiye'de özellikle Ermeni meselesini de birlikte çözmek lazım. Bugün mesela Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, Ermenice kurslar açtılar. Ermeni dilini öğretmek için de çaba sarf ediyorlar. Ve yalnızca Kürtlere yönelik değil Ermenilere de aynı itinayı gösteriyorlar. Bu bence çok önemli bir şey” diye kaydetti.
VİCDANLARA SESLENİŞ
“Hükümete düşen Kürt ve Ermeni sorununu, yani Türkiye'de yaşayan tüm insanların sorununu çözmektir” diyen Türkali, şunları belirtti: “Bu ülkede yalnızca Türk olarak değil Ermeni, Yahudi, Çingene, Kürt, Gürcü, Lazlar olarak yaşıyoruz. Bugün biz hepimiz, bu ortak vatan içerisinde hep birlikte bu vatana sahip çıkmalıyız. Bunun temeli de mutlaka ve mutlaka demokrasi, özgürlük ve bunların dayandığı sağlam bir anayasa ile oluşur. Erdoğan başkanlık sistemini istiyor. Zinhar verilmesin. Başkanlık sistemi Kürtlere de zarar verir. Gerçekten demokratik bir düzen, özgür bir düzen ve bütün insanların anayasal haklara sahip çıktığı ve devletin de kendisine sahip çıktığı bir ülke yaşanası bir ülke olur. O ülke aynı zamanda Ortadoğu'da bugün ki gibi bir savaş provokasyonunun değil, dostluk kardeşlik dayanışma çabalarının zirvesi haline gelebilir. Hepimiz mutlu oluruz. Konferansta vicdanı olan, memleket sevgisi olan, insan sevgisi olan herkesin, bu yolda kendine düşen vazifeyi üstlenmesi lazım. Kardeşliği istiyorum, sevgiyi istiyorum, herkesin vicdanı doğrultusunda yaşama özgürlüğünü savunuyorum. Hepimize kolay gelsin.”
KÜLTÜR VURGUSU
Yazar Yaşar Kemal mesajında, konferansa katılamadığını ancak her fırsat buldukça söylediği, yazdığı düşüncelerle seslendiğini dile getirerek, “Dileğim bu sözlere gerek kalmayacak günlerin gelmesi.
Hep dedim ve diyorum, dünya çiçekli bir kültür bahçesidir. Her çiçeğin kendine özgü rengi, kokusu var. Dünyamız, bu bin çiçeğinden dolayı güzel. zengin, çeşitlidir. Kültürler her zaman birbirlerini beslemişlerdir. Kültürlerin alışverişi kültürlerin birbirini ezmesi değil, birbirlerini zenginleştirmesidir, beslemesidir. Bir çiçeğin yok edilmesi dünyadan bir rengin, bir kokunun, bir aşılanmanın da yok edilmesidir. Kültürü yozlaşmış bir halk, dumura uğramıştır. Yaratıcı gücü kalmamıştır, ölüme mahkum edilmiştir. Bir kültürün yok edilmesi insanlığımızdan da bir parçanın yok edilmesidir” dedi.
Bir toplum, hoşgörüsü kadar güçlü, sağlam, haklı olduğunu dile getiren Kemal, “Zulmü kadar zalim, yaratıcılıktan yoksun, zayıftır. Irkçılık ise en korkunç hastalıktır. İnsanlık yıkımının altında, insanların yüreğine nefret tohumlarının altında ırkçılık vardır. Türkiye’yi düşünce düşmanlığına, demokrasi düşmanlığına itmekte. Kuşaklarımızın bağışlamayacağı felaketlerde ırkçılığın büyük payı olmuştur.
Bize gereken demokrasicilik oynamaya kalkışmadan demokrasi kisvesi altında hiçbir gayri insani baskı düzeni sürdürmeyen demokratik bir düzenin kurulmasıdır. Demokrasi bir gereksinmedir. Demokrasi bir denge düzenidir. İnsanların onuruyla yaşadığı, kimsenin temel insan haklarından yoksun bırakılmadığı bir düzendir” diye kaydetti.
‘ÇÖZÜLMEYECEK SORUN YOKTUR’
Onuruyla yaşamak, kendi dilini ve kültürünü de onurla taşımak ve yaşatmak demek olduğunun altını çizen Kemal, “Bu temel bir insan hakkıdır. Bir dil de salt konuşulmakla yaşamaz. Bir dilin yaşaması için, o dilde eğitim olması, dil kurumları, akademileri, enstitüleri olması gerekir. Yirmi yıldan fazladır Kürt sorunu konusunda yazdıklarımı Bu Bir Çağrıdır kitabımda bir araya getirdim. Önsözde söylediklerimin bazılarını size tekrarlıyorum: Çok hatalar yaptık ama umutsuzluğa düşmenin gereği yok. Bir ülke insanları insanca yaşamayı, mutluluğu, güzelliği seçecekse, bu evrensel insan haklarından, düşünce özgürlüğünden geçer. Dilini ve onurunu istemek en temel ve doğal haktır. Bu ülkede yaşayan herkesin diline, dinine, tüm insan haklarına sahip olduğu, onuruyla yaşadığı gerçek bir demokraside çözülmeyecek sorun yoktur. Hele ki habire itildiği çözümsüzlüğe kardeşlik bağları ile direnen Türklerle Kürtler arasında” dedi.
‘YÜREĞİMİZLE EL ELE VERELİM’
“Ey Türk halkı, Kürt halkı, bu toprakların kültür zenginliği olan tüm halklar, sözüm hepinizedir” diyen Kemal, “Bugün bu ülkede yaratıcılığımız eksilmişse, vicdanımız vurdumduymaz olmuşsa, şiddet hayatımızın her alanında üstümüze çökmüşse, hiçbir kuruma güvenimiz kalmamışsa, bunlar bir kuşak ömrü süregelen bir kirli savaşın insanlığımızda açtığı yaralardır. Ben diyorum ki, bu yaraların sağılması bizim elimizde. Ülkemizin onurunu, ekmeğini, kültür zenginliğini kurtarmak elimizde. Gelin de doğru dürüst bir demokratik düzenin kurulması için aklımızla, yüreğimizle el ele verelim. Bu bir çağrıdır. Sözüm sizedir” diye belirtti.
Yazar Orhan Pamuk ise mesajında şunları dile getirdi: “Konferansın barış ruhuna uygun anlayış ve hoşgörüyle geçmesini ve başarılı olmasını diliyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.”
Rakel Dink'in ise konferansa gönderdiği mesajda, ”Bu konferansın Türkiye'deki barış ve demokrasi kültürüne ve mücadelelerine önemli bi katkı sunacağına inanıyorum. Farkı olanların eşitliği sağlanırsa, gelecek geçmişle yüzleşme üzerine kurulursa özgürlük ve demokrasi gerçekleşir” dedi.