Türkiye’nin çetelere desteğini unutan Gül, BM’ye akıl verdi!

Türkiye’nin çetelere desteğini unutan Gül, BM’ye akıl verdi!

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun açılış konuşmalarına Suriye krizi damgasını verdi. Obama, Suriye rejiminin 21 Ağustos’ta kimyasal silah kullandığına dair kanıtların açık olduğunu söyledi. Türk Cumhurbaşkanı Gül ise Türkiye’nin çetelere verdiği desteği görmezden gelerek, Suriye’de örgütlenen aşırı gruplara dikkat çekti.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 68’inci Toplantısı açılış konuşmalarıyla başladı. BM Genel Kurulu'na hitap eden liderler Suriye krizine ilişkin görüşlerini dile getirdiler. Suriye'deki rejimin 21 Ağustos'ta kimyasal silah kullandığına dair kanıtların açık olduğunu söyleyen ABD Başkanı Barack Obama, dünyanın Suriye konusunda verdiği cevabın zayıf olduğunu savundu.

Uluslararası toplumun Suriye krizini çözmek zorunda olduğunu belirten Obama “Suriye hükümeti, kimyasal silah depolarına ilişkin bilgileri vererek ilk adımı attı. Şimdi bu taahhütlerin yerine getirilmesini sağlamak için güçlü bir BMGK karar çıkmalı. Verilen sözler yerine getirilmezse, bunun sonuçları olmalı. Ben askeri müdahalenin tek başına barışı sağlayacağını düşünmüyorum. Suriye'yi kimin yöneteceğine Suriye halkı karar verecek. Ama kendi halkını öldüren bir liderin iktidarda kalması düşünülemez” diye konuştu. 

“ABD’NİN ORTADOĞU POLİTİKASI İKİ NOKTAYA ODAKLANACAK”

ABD'nin yakın gelecekteki Ortadoğu politikasının iki noktaya odaklanacağını belirten Obama devamla şöyle konuştu: “Bu noktalar; İran'ın nükleer programı ve Arap-İsrail çatışmasıdır. Bu sorunlar, bölgesel sorunların temelinde yatıyor. İran'la ilişkilerde diplomatik yol denenmeli. ABD Mısır'daki geçici hükümetle yapıcı bir ilişkiye sahip olacak. Ancak Mısır'daki askeri yönetim demokrasiyle bağdaşmayan kararlar verdi. ABD'nin Mısır'a desteği demokratik gelişime bağlıdır.

ABD’nin İsrail'in güvenliğinden asla vazgeçmeyeceğine dikkat çeken Obama “Bir Yahudi devletinin varlığı asla yadsınamayacak. İsrail'de Batı Şeria'nın işgali, olumsuzdur fakat İsrailli çocuklar, barış içerisinde yaşamalıdır. Onların evlerine roketlerin atılmasını kabul edemeyiz” şeklinde konuşmasını sürdürdü. 

BM Genel Kurulu’na hitap eden Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de konuşmasının büyük bir bölümünü Suriye’ye ayırdı. Etkin ve güvenilir bir BM’ye herkesin ihtiyacı olduğunu belirten Gül, “BM, uluslararası barış ve güvenliğin muhafazası için harekete geçme yeteneğine sahip olmalıdır. Güvenliği, adaleti ve insanların temel hak ve özgürlüklerini koruyabilmelidir. Kuvvete dayanan siyaset uğruna bu asli sorumluluğunu asla terk etmemelidir” dedi.

Güvenlik Konseyi’nin tepkisiz kalmasının, saldırgan rejimleri cesaretlendirdiğini savunan Gül sözlerini şöyle sürdürdü: “Acımasız eylemlerin faillerini adalete ve hukuka teslim etmeye muktedir bir BM’ye ihtiyacımız var. BM’nin kurucularının tasavvur ettiği gerçek barışçı bir dünyaya ancak böyle bir BM’yle ulaşabiliriz. Bu asli bir hedef olmanın ötesinde, acil bir ihtiyaçtır.” 

GÜL: SURİYE’DE AŞIRI GRUPLAR GÜÇLENİYOR

Türkiye’nin, Suriye’nin kimyasal silah stokunun tasfiyesi için ABD ile Rusya arasında varılan anlaşmayı memnuniyetle karşıladığını ve desteklediğini savunan Gül “Bu anlaşma, somut bir BM Güvenlik Konseyi kararına tahvil edilmelidir. Bu stok tamamıyla imha edildiğinde, Suriye halkı ve bölge rahat bir nefes alacaktır. Suriye’nin komşusu olarak Türkiye, bu silahların tamamen ve doğrulanabilir şekilde imhasını herkesten daha fazla istemektedir. Ancak, bu silahların daha bir ay önce Suriyeli sivillere karşı kullanıldığını göz ardı edemeyiz. İnsanlığa karşı işlenen bu suçun faillerinin, yaptıklarının hesabını vermesi ve adalete teslim edilmesi gerekmektedir” diye konuştu.

“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Suriye’de asli sorumluluğunu yerine getirmedeki başarısızlığı utanç vericidir” diyen Gül, Batı Kürdistan ve Suriye’de çatışan radikal dini gruplara desteğini unutarak şunları söyledi: “Aşırı güçlerin nasıl beslendiğini biliyoruz. Aşırı gruplar bir ülkede kök saldıklarında, özerk yapılar oluştururlar ve sadece o ülkede değil, o ülkenin sınırları dışında da, ciddi bir güvenlik tehdidine dönüşürler. Sonuçta, bu tür örgütlerin tasfiyesi, bir ülkede güvenliğin sağlanmasının önündeki en büyük zorluk olur. Bu tehdidin farkında olmalıyız ve kararsız kalarak kaybedilen her gün, Suriye’de barışa ulaşma imkanından biraz daha uzaklaşıldığını idrak etmeliyiz.”