Tursun: Saltıkalp’ın ölümü polis cinayeti
Tursun: Saltıkalp’ın ölümü polis cinayeti
Tursun: Saltıkalp’ın ölümü polis cinayeti
Cizre’de polis aracının ezdiği 17 yaşındaki Sinan Saltıkalp’in ölümünü “polis cinayetinin bir başka versiyonu” olarak nitelendiren Baran Tursun Vakfı Başkanı Mehmet Tursun, Saltıkalp’in PVSK kanununun 133. kurbanı olduğunu söyledi. Tursun, şüpheli biçimde ölen asker ve polis aileleri ile polis şiddeti mağduru aileleri olarak Federasyon kurma çalışmalarının son aşamaya geldiğini de açıkladı.
Türkiye’nin çok övündüğü “dünyada tek çocuk bayramı”nın kutlandığı gün olan 23 Nisan’da polis aracının ezdiği, 4 aydır verdiği yaşam mücadelesini iki gün önce kaybeden Sinan Saltıkalp’in ölümü, ülkenin utanç abidesi olan “çocuk katliamları”nı bir kez daha gündeme getirdi.
Çocuk katliamları, AKP’nin “çözüm” diye adlandırdığı süreçte temel gündemler arasında yer alıyor ve adaleti bekliyor. Yüzlerce çocuğun katledildiği Türkiye’de bilinen bilinmeyen tüm çocuk ölümleri kılıfına uydurularak cezasız bırakılıyor.
Yargının da çocuk katillerini akladığı çocuk katliamları halkasına bir zincir de iki gün önce eklendi. Türkiye’nin ‘çocuk bayramı’ olarak kutladığı 23 Nisan 2013 günü Cizre’de polis aracının ezdiği 17 yaşındaki Sinan Saltıkalp, 4 ayı aşkın bir süredir verdiği yaşam mücadelesini iki gün önce noktaladı.
PVSK’NİN 133. KURBANI
Uluslararası Baran Tursun Vakfı (Baran-Sav) Başkanı Mehmet Tursun, Saltıkalp’in ölümünün 2007 yılında PVSK’deki ‘vur emri’ ile yakından bağlantılı olduğuna dikkat çekti. Saltıkalp’in PVSK’deki söz konusu düzenleme ardından polisin ‘133. kurbanı’ olduğunu ifade eden Tursun, “eskiden işkence yaparak adam öldürürlerdi. Kıyıda köşede, göl kenarında faili meçhul olarak öldürüyordu. Artık direkt öldürüyor. Ya da araçla ezerek öldürüyor. Vali, kaymakam ve bakandan da hoşgörü görüyor polisler. Bu nedenle adam ezdirme suretiyle trafik kazası süsü vererek insan öldürüyor” dedi.
‘POLİS CİNAYETLERİNİN BAŞKA BİR VERSİYONU’
Diyarbakır’da 11 Şubat’ta polis aracının ezdiği Şahin Öner olayını hatırlatan Tursun, “Diyarbakır Valisi polislere sahip çıktı. ‘Elinde bomba patladı’ demişti. Bu onların elinde patladı. Polis bu cinayetleri işlerken hoşgörü görüyor. Davalar beraatla sonuçlanıyor. Savcıyla, hakime göre bunlar trafik kazaları. Bize göre polis cinayetinin başka bir versiyonudur. Biz, Sinan Saltıkalp olayını normal bir kaza olarak görmüyoruz. Cinayetin farklı versiyonudur. Kendilerini mahkemede kurtarmak için ‘trafik kazası’ süsü veriyorlar. Bu cinayettir. Kamuoyu nezdinde bu katilleri mahkum ettirmemiz gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.
“Genellikle davalar bile açılmıyor. Kurtuluyor bu katiller. Gönlünden beraat geçen hakim ve savcılar bu şekilde olayları istiyor” diyen Tursun, Şahin Öner olayında da devletin Diyarbakır’da suçüstü yakalandığını ve yapılacak tanımın “cinayet” olduğunu ifade etti
MAĞDUR AİLELER İÇİN FEDERASYON KURULACAK
Polis ya da askerin işlediği suçlara dönük yeni çalışmaları olduğunu söyleyen Tursun, “Sivil toplum örgütleriyle yeni çalışmalar yürütüyoruz. Şüpheli biçimde yaşamlarını yitirmiş asker ve polis aileleri ile polis şiddeti mağduru aileleri aynı çatı altında toplama çalışmalarımız var. Federasyon kurma çalışmamız var. Bu yönlü çalışmamız son aşamasına geldi. Yakında kamuoyuna açıklayacağız ancak ilk kez size açıklıyorum” dedi.
YAHYA MENEKŞE KATLİAMI AKILLARDA
Saltıkalp’in ölümüyle sonuçlanan olay, Cizre’de 2008 yılındaki 15 Şubat protestoları esnasında polis panzerinin ezdiği 16 yaşındaki Yahya Menekşe davasını da akıllara getirdi. Menekşe’nin öldürüldüğü olayın ardından bir buçuk yıl geçtikten sonra 7 polis yargılandı. Menekşe’yi ezerek öldüren panzerin şoförü polis O.Y. hakkında “taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan açılan davada bile 2 yıl sonra keşif yapılmıştı. Menekşe’nin panzerin altında kalarak yaşamını yitirdiğine dair raporlar olmasına rağmen Cizre 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamanın Şubat ayındaki karar duruşmasında sanık polis hakkında beraat kararı verildi.
ADALETİ BEKLİYOR
“Çözüm” nidalarıyla toplumda ciddi demokratik ve barışçıl beklentiler yaratan AKP’nin bu süreçte önünde duran bir başka gündem de çocuk katliamları. Adaletle buluşmayı ve aydınlatılmayı bekleyen çocuk katliamlarıyla yüzleşmek bir yana, demokratik çözüm sürecinde bile 2 çocuk polis aracının ezmesi sonucu hayatlarını kaybetti.
Bu durum İHD’nin 1988-2012 yıllarını kapsayan verileri de tekrardan kamuoyunun gündemine getirdi. İHD’nin 24 yıllık dönemi kapsayan verilerine göre 563 çocuk hayatını kaybetti. Verilere göre AKP hükümeti döneminde 183 çocuk, gerek yerleşim alanlarına yakın yerlerdeki patlayıcılar nedeniyle gerekse de asker ve polis tarafından kırsal bölgelerde ya da toplumsal olaylar sırasında yaşamlarından oldu. AKP hükümeti döneminde meydana gelen Uğur Kaymaz, Enes Ata, Ceylan Önkol, Yahya Menekşe gibi onlarca çocuk katliamı da aydınlatılmayı bekliyor.
GERÇEK SADECE RAKAM VE VERİLERLE TANIMLANAMAZ OLSA DA…
Türkiye’nin son çeyrek yüzyılının utanç abidesi olarak halen aydınlatılmayı bekleyen çocuk katliamlarının yıllara göre dağılımını tekrardan hatırlatacak olursak; 1989’da 2, 1990’da 21, 1991’de 12, 1992’de 116, 1993’de 66, 1994’te 86, 1995’te 7, 1996’da 6, 1997’de 7, 1998’de 2, 1999’da 12, 2000’de 3, 2004’te 1, 2006’da 8, 2008’de 1, 2009’da 3, 2010’da 6, 2011’de 28, 2012’de 10 ve 2013’te 2 çocuk yaşamlarını yitirdi.