Tutsaklardan Êzidîler için kampanya

Tutsaklardan Êzidîler için kampanya

Her türlü ihlal ve hukuksuzlukla da mücadele eden siyasi tutsaklar, kısıtlı imkan ve zor şartlar altında da olsa insanlık dersi vererek, Êzidî halkıyla dayanışma için maddi yardım kampanyası başlattı. Böylesine anlamlı bir kampanyaya katılan hasta tutsaklar ise aylardır “jandarma yok, araç yok” gibi türlü gerekçelerle insanlık dışı bir tavırla hastanelere sevkleri engelleniyor.

Sincan 2 Nolu F Tipi, Amasya, Nevşehir, Yozgat, Afyon, Dinar, İnebolu, Çankırı ve Çorum cezaevlerindeki tutsaklar, Şengal halkıyla dayanışma adına maddi yardım kampanyası başlattı. Tutsaklar, ailelerinin kendilerine gönderdiği harçlıklarını Êzidî halkının yaşadığı koşullar karşısında hem maddi katkı sunmaya hem de dikkat çekip sorumluluk yaratmaya çalışıyor.

Siyasi tutsaklar, ailelerinden kendilerine gelen paraları TUHAD-FED Ankara Temsilciliği aracılığıyla Êzidî halkına ulaştıracak. Yürütülecek kampanyanın süresiz olarak olduğu bildirildi. Tutsaklar, halkların Êzidî halkıyla dayanışma içinde olmasını ve kampanyaya destek vermesini de istedi.

'TÜM TOPLUM DUYARLI OLMALI'

Kampanyaya dair ANF'ye bilgi veren TUHAD-FED Ankara Temsilcisi Hava Özcan, dört duvar arasındaki tutsakların kendi harçlıklarını Êzidî halkına destek olarak sunmasının büyük bir anlam taşıdığı vurguladı. Özcan, bu ateşin batıyı da güneyi de kuzeyi de bir gün yakabileceğine işaret ederek, "Bu ateş her yeri yakabilir. Onun için insanların Êzidî halkına destek vermelerini, yanlarında olmalarını görmek istiyoruz" dedi.

HALKLARIN DAYANIŞMASI ÖNEMLİ

Hükümetin sessizliği ve duyarsızlığının ciddi bir kaygı oluşturduğunu da belirten Özcan, "Dolayısıyla halkımızın AKP hükümetinden çok fazla bir beklenti içinde olması da gerekmiyor. IŞİD denen insanlık düşmanı barbarlar topluluğu, Türkiye'nin desteğiyle oluşturuldu. Bu kadar katliama, vahşete imza atan bu insanlık düşmanları için bugünün başbakanı olan Ahmet Davutoğlu, 'öfke patlaması' diyerek, Türkiye'nin zaten IŞİD'e bakışını açıklıyor. Buradan hareketle bizler için önemli olan AKP hükümetinin değil, toplumun, halkların birbirleriyle olan dayanışmalarıdır" diye konuştu.

'HASTA TUTSAKLAR AYLARDIR HASTANELERE GÖTÜRÜLMÜYOR'

Cezaevlerinde bugün "terörist" denilerek olmadık insanlık dışı muamelelere maruz bırakılan siyasi tutsakların, Êzidî halkı için elinde avucunda ne varsa paylaşarak insanlık dersi verdiğine işaret eden Özcan, "Hasta tutsakları hastanelere götürmüyorlar. Yaklaşık 4 aydır 'jandarma yok, araç yok' gibi bahanelerle hasta insanlar, hücrelerinde kaderleriyle baş başa bırakılmış durumda. Oysaki Sayın Öcalan'ın her defasında olduğu gibi daha iki gün önce yaptığı görüşmede de müzakere sürecinin hasta tutsaklara can vermeyecekse bir anlamı olmadığını vurguladı. Bu noktada tamamen insani anlam taşıyan bu durum, Kürt sorununda çözüm sürecinde yürütülen müzakerelere bağlı kalmaksızın acilen adım atılması gereken bir husustur" diyerek, Adalet Bakanlığı'na ve hükümete çağrıda bulundu.

'YETER ARTIK, SOMUT GELİŞMELER OLSUN'

Hasta tutsakların ölüm hücrelerinden çıkarılması gerektiğinin altını çizen Özcan, "Bu hasta tutsakların çoğu kanserli. 62. hükümetin başbakanı Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz günlerde çözüm sürecine dair somut adımlar atılacağına ve sürecin kararlılıkla yürütüleceğine dair açıklamalarının artık pratikleşmesini istiyoruz. Buna da bu insani adımı atarak, hasta tutsakların özgürlüğüne kavuşmasıyla gerçekleştirebilirler" ifadelerinde bulundu.

NEVŞEHİR CEZAEVİ'NDE 'PES' DEDİRTEN KEYFİ UYGULAMALAR

Nevşehir Cezaevi'ndeki siyasi tutsakların kaldıkları odalara takılan kameraları, tutsakların "odalara kamera takmayın" diyerek söktüklerini belirten Özcan, bunun üzerine cezaevi idaresinin de tutsaklar hakkında disiplin soruşturması açarak, çeşitli cezalar verildiğini söyledi.

"Zaten Türkiye cezaevlerinde yattıkları ceza sürelerinden çok anlamsız disiplin cezalarıyla daha fazla ceza almış olduklarına dikkat çeken Özcan, Nevşehir Cezaevi'nden sevki çıktığı halde "disiplin cezaları" gerekçe gösterilerek sevklerin engellendiğini vurguladı. Ayrıca tahliyesi olanların da aynı gerekçeyle tahliye edilmediğine işaret eden Özcan, bu uygulamaların birer işkence olduğunu ifade etti.