Basın açıklamasına katıldıkları için gözaltına alınan ve 3 yıldır cezaevinde bulunan tutuklu öðrenciler Baran Nayır ve Ali Deniz Kılıç, 28 Haziran’da bir kez daha kim karşısına çıkacak. Tutuklu öðrenciler yazdıkları mektupta, AKP Hükümeti’nin tutuklama terörüne dikkat çekti.
Ümraniye'de iki yıl önce DTP'nin kapatılmasını protesto etmek için düzenlenen basın açıklanmasına katılmak isterken gözaltına alınan üniversite öðrencileri Baran Nayır ve Ali Deniz Kılıç cezaevinden gönderdikleri mektupta, AKP Hükümeti’nin tutuklama terörüne dikkat çekti.
Yaklaşık 3 yıldır Tekirdað 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde olan 21 yaşındaki Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı öðrencisi Baran Nayır yazdıðı mektupta, 2009 yılında düzenlenen bir basın açıklaması nedeniyle Genç-Sen üyesi Ali Deniz Kılıç ile beraber gözaltına alındıklarını ve çıkarıldıkları mahkeme tarafından TCK’nın 220/6 maddesi gerekçe gösterilerek tutuklandıklarını hatırlattı.
“Yasanın içeriði malum; ‘örgüt adına suç işleyenler, örgüt üyesi olmasalar da örgüt üyesi olarak yargılanırlar”! O halde biz de barış isteðimizi ifade ettiðimiz bir basın açıklamasına katıldıðımız için “terör örgütü üyesi gibi çalışanlardan’ olmuş olduk” diyen Nayır, geçen yıl Mart ayında savcılık tahliyelerini istemelerine raðmen ancak heyetin bunu kabul etmediðini ve ‘delillerin’ incelemesinin iki yılda tamamlandıðını söyledi. Nayır, şöyle devam etti: “Bizimle bir baðlantısının olmadıðı ortaya çıktı ve kamera kayıtlarıyla da doðrulandı ancak dikkate alınmadı. Bizi gözaltına alan, hakkımızda tutanak tutan polisler ise iki yıl mahkemeye gelmediler. Geçtiðimiz mahkeme bahsi geçen polisler sonunda mahkemeye gelebilmişlerdi. Hakkımızda öyle çelişkili ifadeler vermişlerdi ki, o mahkemede söyledikleri “tutukluluk halimizin devam” nedeni olarak kabul gördü. Ancak verdikleri ifadelere inanabilmek mümkün deðildi. Bir mahkememiz daha böyle geçti.”
Kendisini ve Kılıç’ın tutuklu bulunan üniversite öðrencilerinden yalnızca ikisi olduklarını ifade eden Nayır, üniversite öðrencilerine yönelik gözaltı ve tutuklamalara dikkat çekti. “Ýki silahlı görevli eşliðinde sınava giren, tanımadıðı sınıf arkadaşlarını özlemek zorunda bırakılan öðrencilerden yalnızca ikisiyiz” ifadesini kullanan Nayır, “AKP iktidarı besbelli ki öðrenci olma halini ‘suçlu’ kavramı ile eşitlemeye hevesli. Ama beceremeyecektir. Cezaevlerine nazire yaparcasına kampüs adı verilmesi aslında durumun izahı niteliðindedir. Cezaevleri üniversiteye, üniversiteler de cezaevine dönüşmüş durumda! Bütün bunları yaparak yaratmak istedikleri korku imparatorluðu her geçen gün biraz daha zayıflamaktadır. Özgürlük, barış ve kardeşlik bilincimizse her gün bileylenmektedir. Çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz” dedi.
‘AKP, TOTALÝTER VE OTOKRATÝK BÝR REJÝM KURMA ÇABASINDA’
Kandıra 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde yine 3 yıldır tutuklu bulunan Ali Deniz Kılıç ise, “Beni ve tutuklu yüzlerce gazeteciyi, öðrenciyi, akademisyeni, aydını anlamak için yola AKP’den çıkmak gerekmektedir” ifadesiyle başladıðı mektubunda, AKP’nin ustalık dönemi icraatlarının temelinde totaliter ve otokratik bir rejim kurma çabası bulunduðunu söyledi.
AKP’ni bugün Ýktidara geldiði ilk günden farklı bir pozisyonda durduðuna işaret eden Kılıç, “O gün eskinin statükosu karşısında mazlum rolünü oynayan AKP, bugün gerçek mazlumların sofralarına oturan aç kurt misali, toplumun tüm kesimlerini hedef tahtasında görmektedir. ABD’nin ‘model ülke’ olarak AKP aracılıðıyla yeniden şekillendirdiði Türkiye’de ‘ileri demokrasi’ diye kavramsallaştırılan tragedya halkların karşısına baskı ve zulüm olarak çıkageldi” dedi.
Kılıç, “AKP yeni bir savaş konseptini yürürlüðe soktu” ifadesini kullandıðı mektubunda bu savaşın sadece Suriye ile deðil olmadıðını, AKP’nin bu savaşı işçilere, Kürtlere, kadınlara, aydınlara, gazetecilere ve öðrencilere olmak üzere toplumun tüm kesimlerine yönelik açtıðını kaydetti.
Kılıç, “AKP, öðrencileri, siyasetçileri, aydınları, gazetecileri neredeyse ‘fazla düşünmek, fazla sorgulamak’ gibi nedenlerle tutukluyor vaziyette. Hazırladıðı yeni yargı paketi ile organize oyunlarla susturmaya çalıştıðı toplumu, derin bir sessizliðe gömmek istiyor” dedi.
Cezaevlerine yansıyan atmosferi de işte bu gelişmelerin oluşturduðunu söyleyen Kılıç, “Anlayacaðınız buralar hiç boş kalmıyor” ifadesini kullandı.
4 Nisan’da düzenlenen mahkemede yine “Güçlü suç delillerine” dayanarak tutukluluk hallerinin devamına karar verildiðini hatırlatan Kılıç, 28 Haziran görülecek duruşmayı hatırlattı ve “Bizleri sindirmeye, yok etmeye ve güneşli günleri karartmaya çalışanlara raðmen dimdik bir şekilde yerimde olacaðım. O güne kadar kendinize iyi bakın görüşmek dileðiyle çokça selamlar” dedi.