Türk devletinin sivil yurttaşları katletmekle beraber kazanılmış ve inşaa edilmiş kurumları hedef almaya başladığını  belirten DBP Marmara Bölge Eşsözcüsü Vildan Doğan, şu hakikati unutmamak gerektiğini söyledi: “Sayın Abdullah Öcalan’ın yıllar öncesinde belirlediği gibi ‘ulus-devlet anlayışı er ya da geç yıkılmaya mahkumdur’ fikriyatının gerçekliği, BAAS rejiminin devrilmesinde bir kez daha görüldü.” 

ANF’ye konuşan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Marmara Bölge Eşsözcüsü Vildan Doğan, BAAS dikta rejiminin son saldırıyla birlikte 12 günde nasıl devrilebildiğinin büyük bir soru işareti olduğunu belirterek, süreci okumak için çok farklı açılara da bakmak gerektiğini söyledi. Doğan, “HAMAS’ın 7 Ekim saldırısı. Sonlarında İsrail’in HAMAS ve Hizbullah’ı vurması. Lübnan’da yapılan ateşkes. Rusya ve İran’ın karşılık vermeden Suriye’den çekilmesi. ABD’nin sessizliği. Bunların hepsi bir arada görülmeli” dedi.  

TÜRKİYE’NİN HEDEFİ KÜRT KAZANIMLARI

Türkiye’nin bu süreçte Kürt kazanımlarına yönelik saldırılara başladığına işaret eden Doğan, şunları söyledi: “Türkiye, elbette bu süreçte mümkün olduğu kadar Kürt kazanımlarına ve bölgelerine saldırılarını yapacaktır. Rejimin çökmesiyle beraber oluşabilecek bu aralıkta, çözümsüzlüğü dayatan bir devletin tek hedefi, Kürt’ün ve Kürt dostlarının nerede bir kazanımı varsa onu yok etmek üzere olacağı biliniyor. Sivil yurttaşları katletmekle beraber kazanılmış ve inşaa edilmiş kurumları hedef almaya başladı. Şu hakikati unutmamak gerekir; Sayın Abdullah Öcalan’ın yıllar öncesinde belirlediği gibi ‘ulus-devlet anlayışı er ya da geç yıkılmaya mahkumdur’ fikriyatının gerçekliği, BAAS rejiminin devrilmesinde bir kez daha görüldü.” 

SALDIRILARA KARŞI BİR ARADA DURMAYILIZ

Türkiye’nin Kürtlere yönelik saldırılarının devam edeceğini dile getiren Doğan, özellikle Türkiyeli muhalif güçlerin bu süreçte Rojava’yı savunmaları ve saldırılara karşı durmaları gerektiğini söyleyen Doğan, şöyle devam etti: “Kobanî ve Minbic’in özgürleştirilmiş olmasını kabul etmeyen, zaten Kürtlerin imhası üzerine kurulu bir devletken saldırılarının sürekli ve yoğun olacağı görülüyor. Sadece Kürtler değil, Türkiye’deki tüm muhalif güçler, tüm ezilen halklar buna karşı bir olmalıdır.”