Erzincan: Dünya kadınlarına öncüyüz

KJK Koordinasyonu Üyesi Besê Erzincan, “Toplumsal örgütlenme düzeyimiz; erkek egemen sistem karşındaki direnişimiz, ideolojik, siyasi, askeri olarak geldiğimiz aşama, dünya kadınlarına öncülük misyonumuzu geliştirdi” dedi.

Kürt Kadın Hareketi olarak ideolojik anlamda son derece donanımlı olduklarını; sorunun artık sadece bazı kadın haklarının alınmasının ötesine geçtiğini belirten KJK Koordinasyonu Üyesi Besê Erzincan, “Bununla birlikte öz savunma, siyaset, sosyal alan, ekonomi, kültür, hukuk, basın vb. alanlarda yaşamın yeniden inşa edilmesidir” diye konuştu. Kürt Kadın Hareketi’nin dikkate alınıp kabul gördüğünü kaydeden Erzincan, şunları ifade etti: “Artık dünyada her yer devrim alanıdır. Kadınlar da bu devrimin temel öznesidir. Kadın birlikleri ve ittifaklarının geliştirilmesi, kadın özgürlük mücadelesi açısından stratejiktir.”

KJK Koordinasyonu Üyesi Besê Erzincan, ANF’nin sorularını yanıtladı.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, salgın koşullarına, salgının bahane gösterilere demokratik muhalefetin bastırılması çabalarına, baskı ve engellemelere rağmen kutlandı. Bu yılki kutlamaları nasıl buldunuz?

KJK olarak başlattığımız ‘Kadın Kırımına Karşı Özgür Kadını Ve Toplumu Savunuyoruz’ hamlemizin direniş ruhu temelinde bu 8 Mart’ı karşıladık. Kürt kadınları, zafer ruhuyla özgürlük yeminini yenileyerek büyük bir moral ve güçle her zamankinden daha fazla sokaklara, meydanlara döküldü. Devletlerin tüm kadın kırımı saldırılarına karşı kadın baharlaşması artık yaşanıyor.

Dünyada, Ortadoğu’da ve Kürdistan’da kadınlar, özgürlük çizgisine ilerleyişte kararlılıklarını coşkulu bir şekilde gösterdi. Özgürlük tutkusu ve ruhuyla tüm dünyada sokaklara indiler. ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganımız, bir kez daha küresel kadın sloganı olarak yankı buldu. Kürt kadınları ise zafer ruhuyla özgürlük yeminini yenileyerek büyük bir moral ve güçle her zamankinden daha fazla sokaklara, meydanlara döküldü.

8 Mart eylem ve söylemleri, kadınların özgür yaşamda ısrarını, güven ve kararlılığını yansıttı. Kadınlar, 8 Mart 2021 tarihini faşizme, diktatörlüklere, işgal saldırılarına rağmen güçlü bir şekilde kutladı. Bu yıl 8 Mart kutlamaları, yürüyüşleri, kadın devrim ruhunu güçlü bir şekilde yansıttı. 8 Mart eylemleri, kadınların 2021’de nasıl bir mücadele seyri izleyeceğini gösterdi.

8 Mart eylemlerinin temel gündemlerinden biri de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecritti. Kadınlar için tecridin kaldırılması neden önemlidir?

Önderliğimizin yarattığı özgür kadın hakikati, bugün tüm dünyada kadın özgürlük mücadelelerine öncülük ediyor. Doğrudur, Kürt kadınların ve dostlarının bu yılki 8 Mart eylemlerinde Türk devletinin Önderliğimize yönelik geliştirdiği tecrit nefretle kınandı. Başkan Apo gerçekliğinin daha fazla incelenmesinin, anlaşılmasının önemi ve aciliyeti, artık kadınlar tarafından daha fazla anlaşılıyor. Önderliğimiz, özgürleşmek isteyen tüm kadınların hakiki yoldaşıdır. Önderliğimiz öncülüğünde özgür kadınlık, özgür erkeklik temelinde yeni bir yaşam şekilleniyor. PKK ve PAJK, özgür-eşit yaşam felsefesinin pratikleştiği, alternatif yaşamın şekillendiği partiler olarak gelişip büyüyor. Önderliğimiz üzerindeki tecridi kadınların direnişi kaldıracaktır.

Önümüzdeki dönemde yürütülecek mücadele stratejisi ve yöntemleri önem kazanıyor. Kadınlara dayatılanları dikkate alırsak bu yıldan itibaren hedefleri ve yapması gerekenler nedir?

Söylem ve tespitlerin yanında pratik/somut eylemleri ve örgütlenme çalışmalarını arttırmalıyız. Özgürlük mücadelesini yükseltmek için hamlesel yaklaşmalıyız. Sistem ile keskin bir hesaplaşma kopuşu yaşamalıyız. Özgürleşmek isteyen kadınlar olarak eğitim, örgütlenme ve eylemlilik, bizim için ekmek ve su kadar hayatidir.

Devlet ve iktidarlar kadınları eve kapatmanın değişik taktiklerini bulmaya çalışıyor. AKP-MHP-Ergenekon iktidarı da özelde Kürt kadınlarını sokaklardan, toplumsal yaşamdan, siyasetten çekmek için her türlü çirkin politikaları devreye koyuyor. Kadınları eve kapatma stratejisi, ölümü göstererek sıtmaya razı etmektir. Kadınların sürekli şiddet ve tecavüz sarmalı içinde tutulmasıdır. Kadın hareketleri olarak, egemen erkekliğin geliştirdiği bu strateji ve taktikleri boşa çıkartarak mücadelemizi derinleştireceğiz.

Kadınlar, toplumun en yoksul, işsiz kesimi olarak isyanlarını büyütüyor. Evde ücretsiz emekçi, dışarıda ucuz ve esnek emekçi konumlarını kabul etmiyorlar. Küçük yaşta evlilik, çok eşlilik, şiddet, intihar, katliam, her zamankinden daha fazladır. Tüm bunlar, kadınların sürekli bir isyan öznesi olmasını beraberinde getiriyor.

Diğer yandan devletlerin özel savaş politikaları ile kadınların uyuşturucuya, fuhuşa, ajanlığa teşvik edilmesi söz konusudur. Kadınların özgürlük potansiyeli, yapıcı, yönlendirici güçleri, bu yöntemlerle bitirilmek ya da saptırılmak isteniyor. Buna karşı da örgütlü kadın hareketlerinin daha özgün ve yetkin bir bilinçlenme, aydınlatma, örgütleme çalışması yapması ve tüm kadınları bu özel savaş politikalarından koruması gerekiyor.

Özel savaşın en etkili araçları olan medya-basın, kültür, spor da kadınlara dönük geliştirilen saldırılarda kullanılıyor. Bu alanlarda kadınlara dönük ciddi bir saldırı söz konusudur. Bunu boşa çıkarmak da örgütlü kadın mücadelesiyle gelişir. Kadınlar, bu alanda kendi alternatiflerini oluşturmalı.

Diğer önemli bir konu da kadınların savaşlar sonucunda maruz kaldığı göçler, mültecilik koşullarıdır. Kadın hareketleri olarak mülteci kadınların sorunlarına daha stratejik bir yaklaşım sergilemeliyiz. Kadın hareketleri, sivil toplum kuruluşları kadınları devletlerin elinden çıkarma çalışmaları, planlamaları ile yaklaşabilmeli.

Kadınların öz savunma ve örgütlülüklerini geliştirme hayati önem taşıyor. Öz savunma kadınların fiziki ve psikolojik olarak korunmasında stratejik bir boyuttur. Öz savunması olmayan bir kadın, kapitalist modernist sisteme karşı koyamaz.

Salgın koşularına rağmen kadın mücadelesi küresel düzeyde gelişiyor, büyüyor, hatta sistemi/devletleri çeşitli revizyonlara zorluyor. Siz nasıl bir tablo görüyorsunuz, mevcut halin teorik ve pratik yetersizlikleri nelerdir?

Kadın hareketlerinin, feminizmin gelişimiyle belli bir düşünce yapılanmasına; teorik ve ideolojik belirlemelere sahip olduğunu biliyoruz. Birinci, ikinci, üçüncü feminist dalgalar hem eylemsel hem düşünsel temelde çok önemli bir kadın mücadelesi yürüttüler. Halen de yürütüyorlar. Bu mücadeleler, kadınlar için önemli bir miras oluşturdu, ancak kadın özgürlük mücadelesini bütünlüklü görme, değerlendirme, mücadele etme boyutuyla eksik kaldı. Kapitalist modernist yaşam biçimini aşma, alternatifi yaratma gücünü göstermede zayıf kaldılar. Günümüzde giderek tüm bunların farkına varma, tartışma ve aşma çabaları, arayışları da görmezden gelinemez.

Sınıf ve ulus temelli devrimlerde, kadın sorunu/cins çelişkisi görmezden gelindi. Kadın sorunu tali görüldü. Devrimci partilerde egemen erkek karakter aşılamadı. Kadın özgün örgütlülükleri dağıtıldı. Kadın sorunu devrim sonrasına bırakıldı. Devrim sonrası ise evlerine geri gönderilip yeniden mülkleştirildiler. Ekonomik hayata atılmaları, özgürlük ideolojisinden kopuk geliştiği için mevcut konumlarını değiştirmedi. Hatta yaşam koşulları kimi yerlerde daha da zorlaştı. Günümüzde kadın bilincinin ve hareketlerinin gelişmesiyle klasik komünist ve sosyalist partilerin bu yaklaşımı itibar görmüyor. Marksist-Leninist parti yapılanmaları özeleştiriler veriyor ve bu durum aşılmaya çalışılıyor. Kadın özgürlük mücadelesinin geldiği düzey, zorunlu olarak kadını yardımcı ve yedek pozisyonda gören anlayışların aşılmasını da beraberinde getiriyor.

Anarşist hareketler de bireysel özgürlükle ya da sadece devleti reddetmeyle sorunların çözülmediğini anladı. Bu anlamda demokratik konfederalizm, kadın özgürlüğü konusunda yenilenme çabası içerisindeler. Anarşist hareketten kadınlar da bu konuda önemli bir gelişim kat etti.

Diğer yandan Latin Amerika ve Doğu Avrupa ülkelerinde gelişen kadın eylemlerini doğru ele almak, değerlendirmek gerekir. Latin Amerika’da, Doğu Avrupa’da yükselen kadın mücadeleleri, dünyada çok ses getirdi ve dünya kadınlarının da desteğini aldı. Milyonlarca kadın, kürtaj haklarını sürekli eylemlerle elde etti.

Bu da gösteriyor ki; eğer kadınlar olarak daha radikal ve örgütlü mücadele edersek mutlaka sonuç alabiliriz. Dar taleplerle mücadele sınırlandırılmamalı. Bu da kadın hareketlerinin bir eksikliğidir. Bu tip kadın hareketleri daha örgütlü programlarla kendilerini pratikleştirmeli. Kadınlar istemlerini radikalleştirmeli, egemen erkekliği temsil eden devlet yapılanmalarına karşı alternatif sistem ve yapılanmalarını oluşturarak mücadele etmeli. Rojava Devrimi, dünyadaki kadın hareketlerine, çok büyük bir örnek oluşturdu. Kadınlarda hem umut hem de inanç geliştirdi.

Devletlerin çeşitli palyatif adımlarına gelince. Evet, partilerinin başkanlıklarına, çeşitli bakanlıklara kadınlar atanıyor. Bu durum, yükselen kadın özgürlük mücadelelerini kendi sistemleri içine almak, kadında bireyciliği geliştirmek, popüler siyaset içinde eritmek, kadını evcilleştirmek amaçlı yürütülen strateji ve politikalardır. Sahte özgürlük söylemleri ile kadınları ve halkları kandırmaya çalışıyorlar. Sistem içindeki kadınları da radikal özgürlük çizgisine çekmeliyiz. Kapitalist modernite tarafından liberal feminist akımla radikal kadın özgürlük hareketleri etkisizleştirilmeye çalışılıyor. Bu anlamda duyarlı olmak kadar, örgütlü olmak da önemlidir.

Kadınlar olarak küçük, büyük tüm fırsatları değerlendirmeliyiz. Her alana, çalışmaya örgütlü kadın kimliğiyle ortak talepleri yansıtmak önemlidir. Kadın özgürlük ideolojisi/çizgisi ile girilen her çalışmada, mekanda başarı kazanacağımız kesindir. Sisteme karşı örgütlü ve ortak bir mücadele gerekir.

Diğer önemli bir konu da topluma ve erkeğe yaklaşımdaki eksikliklerimizdir. Önemli bir erkek kitlesi kadın özgürlük çizgisini anlamak ve bu çizgiye katılmak istiyor. Kadın hareketleri olarak bu konuya stratejik yaklaşmalıyız. Egemen erkekliğin çözülüşü, egemen erkeğin öldürülmesi gündemlerimize daha fazla girmeliydi. Egemen erkekliğin değişimi ve dönüşümü için özel planlamalara gidilmeli. Bu temelde topluma, erkeklere yönelik eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık vererek birlikte mücadele süreçleri geliştirmeliyiz.

Günümüzde ekolojik, insan hakları, sivil toplum kurumlarında çok önemli bir kadın, gençlik katılımı ve öncülüğü var. Kadın hareketleri ile birleşerek son derece etkili bir mücadele yürütebilirler.

Jineoloji, kadın özgürlük hareketlerinin, insanlık devrimlerinin gelişmesinde ve büyümesinde stratejik bir rol oynuyor. Jineoloji ile büyük bir kadın uyanışı, bilinçlenmesi, hakikati gelişiyor. Jineoloji temelinde geliştirilecek örgütlenme ve eylemliliklerle kadın hareketleri çok daha güçlü mücadele yürütecek.

Gençlik ve kadın hareketlerinin ortaklaşması, hiçbir dönemde bu kadar gelişmemişti. Bu durum, önümüzdeki dönem için ne vaat ediyor?

Evet, yeni dönem itibarıyla çok daha iç içe ve birlikte mücadele eden, direnen bir süreç yaşanacak. Kapitalist modernist sistem en fazla gençliği, özelde de genç kadınları hedefliyor. Genç kadınlar toplumun en fazla ezilen, sömürülen, eşitsizliğe, şiddete uğrayan kesimidir. Çocuklar ve gençler daha yaşamın başında iradesizleştirilme politikalarına maruz kalıyor... Bu nedenle de kadın hareketleri ve gençlik hareketleri, bu süreçten sonra da ortak mücadeleyi geliştirecek. Mücadelemiz alternatif yaşam alanları oluşturdu. Genç kadınlar bu alanlarda da yerlerini alarak mücadelelerini geliştirebilir.

Mevcut kadın hareketleri de giderek daha fazla ortak mücadeleyi geliştiriyor. Kürt Kadın Hareketi burada nasıl bir rol oynuyor?

Stratejik kadın özgürlük manifestoları, programları ve pratiklerini geliştirme; bütünlüklü kadın devrimi perspektifleri, inşa stratejileri yaratma eğiliminde ciddi bir gelişme olduğunu teslim etmeliyiz. Önderliğimizin kadın özgürlük ideolojisi, manifestosu, kadın devrimi perspektifi biliniyor. Önderliğimiz kadın öncülüğünde yeni bir yaşamı hedefliyor ve mücadeleyle bunu yaratıyor. Dolayısıyla Kürt Kadın Hareketi olarak ideolojik anlamda son derece donanımlıyız. Önderliğimizin savunmaları, kadın özgürlük çözümlemeleri, tezleri anlaşıldıkça, derinleştikçe kadınlar erkek egemen sistemden kopuşu gerçekleştiriyor ve yeni bir toplumsallığa ulaşıyor. Kadın devrimini; kadın örgütlülükleri, eylemleri, inşa ile geliştiriyoruz.

Önderliğimizin kadın tezleri, perspektifleri dünya kadınlarında büyük heyecan ve sevinç uyandırıyor.

Dünyadaki kadın örgütlerinin ortak mücadeleye doğru evrilen bir yaklaşımı olduğu görülüyor. Kadın özgürlük hareketleri geçmiş kadın tarihinden, mirasından daha güçlü sonuçlar çıkarıyor. Kadınlar, birbirlerinin tecrübelerinden çok daha fazla yararlanıyor. Eksiklikler, yetmezlikler hızla tamamlanıyor ve kapitalist modernist sistem karşıtı hareketler giderek büyüyor. Enternasyonal çalışmaların farklı kavramlar ve çalışmalarla yeniden güçleneceği bir dönem içindeyiz. Artık dünyada her yer devrim alanıdır. Kadınlar da bu devrimin temel öznesidir. Kadın birliklerinin, ittifaklarının geliştirilmesi kadın özgürlük mücadelesi açısından stratejiktir.

Demokratik ulus, demokratik konfederalizm, dünyada da kadın öncülüğünde demokratik kadın konfederalizminin örgütlenmesiyle gelişecek. Dolayısıyla sorun sadece bazı kadın haklarının alınmasının ötesindedir. Bununla birlikte öz savunma, siyaset, sosyal alan, ekonomi, kültür, hukuk, basın vb. alanlarda yaşamın yeniden inşa edilmesidir.

Kürt Kadın Hareketi ve ittifaklarının rolünü biraz daha açabilir misiniz?

Kürt kadınlar olarak toplumda yarattığımız örgütlü düzey; erkek egemen sistem karşındaki direnişimiz, ideolojik, siyasi, askeri, pratik olarak geldiğimiz aşama, öncülük misyonumuzu doğalında geliştirdi. Dünya kadınları açısından öncülük rol ve misyonumuzu ortaya çıkardı. Kürt Kadın Hareketi, kabul görüyor, dikkate alınıyor.

Rojava Kadın Devrimi, dünya kadınlarına büyük ilham kaynağı oluyor. Kürdistan’ın her yerinde geliştirilen eşbaşkanlık sistemi, kadınlar tarafından çok büyük destek görüp benimseniyor. Öz savunma anlayışımız, dünya kadınlarınca örnek alınıyor. Kürt-Arap ittifakı en çok da kadınlar üzerinden oluşuyor; Arap kadınlar da Önderliğimizin ideolojisiyle tanıştıkça müthiş bir heyecan duyuyor Fars kadınlar açısından da önemli bir etkileme düzeyimiz söz konusu. Türkiyeli kadınlarla ortaklaşma düzeyi zaten 90’lı yıllardan beri var. Tüm sol ve sosyalist kadın hareketlerinin ortak cephesi temelinde örgütlenen KBDH çalışmalarıyla bunu daha da derinleştireceğiz. Savunma anlayışı ve değişim/dönüşüm yaklaşımıyla Türkiyeli kadınlarda bir örgütlülük oluşturacak ve bu kadın birliği de önemli rol oynayacak.

Rojava’da Kürt kadınlar, demokratik bir Ortadoğu’nun yaratılmasının öncüsü konumunda.

Rojhilatê Kurdistan’da kadın özgürlük mücadelesini hiçbir güç engelleyemez.

Başûrê Kurdistan’da hakiki devrim, kadınların demokrasi mücadelesiyle gelişecek.

Şengal’de kadın özgürlüğünün 73. Ferman sonrası gelişimi çarpıcıdır. Şengal Özerk Yönetimi’nin resmileşmesi, kadınların direnişiyle mümkün olacak.

Kadınların toplumsal alandaki direnişi, nasıl ki tüm gerillaya güç vermekteyse gerillanın dağdaki direnişi de tüm kadınlara büyük güç, moral kaynağı oluyor. Gerilla, dağda, ovada, zindanda, evde, yurt dışında tüm insanlarımıza, demokrasi ve özgürlük güçlerine büyük bir güç veriyor.