Son nefese kadar direniş: Gülbahar Gûlhat

Kadın gerillalara hayranlık duyarak mücadeleye katılan Gülbahar Gûlhat, şehadetine kadar kararlı, cesur bir direniş sergiledi.

YJA-Star komutanlarından Gülbahar Gûlhat (Selma Kaya), mücadeleye 1991’de Batman’dan katılır. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'dan 1997 yılında Şam’da eğitim aldıktan sonra, tekrar özgür Kürdistan dağlarına yönünü çevirir. 16 yıl boyunca özgürlük mücadelesindeki cesaretli, kararlı ve iddia sahibi duruşu ile örnek bir kadın komuta düzeyine ulaşır. Kadim Botan kadının özelliklerini taşıyan Gülbahar Gûlhat, yanık sesiyle de ülkesindeki tüm yaşanmışlıkları dile getirir. Gülbahar Gûlhat, 4 Aralık 2007 tarihinde Gabar’da Türk ordusuyla girdiği çatışmada büyük bir direniş sergileyerek şehadete ulaşır.

'KADIN GERİLLALARA HAYRANLIK DUYARDIM'

Yurtsever bir ailede büyüyen Gülbahar Gûlhat, çok küçük yaşlarda gerillaları görür ve gerillaların özlü, sempatik yaklaşımlarından etkilenir. Gülbahar Gûlhat, 2007 yılında Kuzey alanına gitmeden önce gerilla kameralarına yaşam öyküsünü kısaca şöyle anlatıyordu:

"Daha çocuk yaşlarda gerillaya karşı çok büyük bir sevgi besliyordum. Gördüğüm kadın gerillalara hayranlık duyardım. Gerilla saflarına katılmayı çok istiyordum. Yaşımın küçük olmasından kaynaklı arkadaşlar katılımımı sürekli erteliyordu. 1991 yılında gerilla saflarına Botan’dan katıldım. İlk katıldığım süreçlerde gerillanın yaşam koşulları zorlayıcıydı. Gerçekten gerillayı özgür dağlarda birebir tüm güzellikleriyle tanımak çok güzel. Çünkü yaşamın her anı senden büyük bedel ve mücadele istiyor.”

'PKK'NİN PES ETMEYEN RUHUNU TANIDIM'

Botan’da kısa bir süre kalan Gûlhat, yönünü Behdinan'a çevirir. Burada bir kış kampında eğitim aldıktan sonra, 1992 yılında Güney Savaşı başlar. Gûlhat, Güney Savaşı’na ilişkin şunları dile getiriyordu:

“Güney Savaşı’nın başlangıcında Çiyayê Reş Alanı’nda yerimi aldım. Özgürlük hareketimiz olan PKK’ye karşı büyük bir imha ve inkâr konsepti vardı. İlk defa kızgın savaşın içerisinde kaldım. Düşmanın büyük kayıpları olurken, ilk defa yoldaşlarım yanı başımda hem yaralanıyor hem de şehit oluyorlardı. Bu bende büyük bir duygusal atmosfer yaratırken, aynı zamanda büyük bir mücadele gerekçesi oluyordu. Bu savaş kızgınlığının içerisinde PKK'nin direnişçi, pes etmeyen özgürlük ruhunu tanıdım, diyebilirim. PKK’deki yoldaşlık bağı her gün beni daha fazla yaşama bağlıyordu.”

ÖCALAN'LA DİYALOĞU

Güney Savaşı’ndan sonra, Zele’de belli bir süre eğitim alır. Artık savaşan kadın gerçeğini daha fazla sorgulamakta, yoldaşlığını daha anlamlı kılabilme ve özgür yarınlar için mücadeleyi yükseltme çabasındadır. Güney Savaşı’nda tecrübe almış bir gerilla olarak, yönünü 1993 yılında Serhat’a çevirir. Serhat’ta 4 yıl pratik yürüttükten sonra, Öcalan'dan eğitim almak üzere, 1997 yılında yönünü Şam’a verir.

Özgür Kürdistan dağlarına bir kez daha dönmeden önce Öcalan ile son diyaloğu şu şekildedir:

"Öcalan: Evet Gülbahar, aldığın sonuçlar nelerdir?

Gülbahar: Başkanım, bu sahaya gelmeden önce şimdiki gibi derin bir düşünce tarzının bende olmadığını belirtebilirim. Gerillada geçirdiğim pratiklerden Önderlik çözümlemeleri sayesinde sonuç çıkartarak, tecrübe edindiğimi belirtebilirim. Özellikle Önderlik, Kürt gerçeği ve kadın komuta kişiliği üzerine derin yoğunlaşmalarım olmuştur.

Öcalan: Çözümleme gücünü yakaladım, diyorsun. Eskisinden çok farklı bir konuma geldin, öyle mi?

Gülbahar: Evet Başkanım.

Öcalan: Bu temelde yoldaşlarına güç veren, savaşım tarzında yetersizliklere yer vermeyen bir tarzla katılmalısın. Başarılı olacağına emin misin? Kendine güveniyor musun?

Gülbahar: Evet Başkanım, sizden aldığım güçle özgürlük mücadelesine öncülük edeceğime inanıyorum.

Öcalan: Yük olmayan, tersine yük kaldıran bir başarı sözü verebilir misin, heval?

Gülbahar: Söz veriyorum, Başkanım.

Öcalan: Bu temelde üstün başarılar diliyorum."

'EN ZORLANDIĞIM DÖNEM 15 ŞUBAT'TI...'

Öcalan'dan aldığı eğitimi 1997 sonbaharında tamamlayan Gülbahar Gûlhat, yine kızgın savaş dönemlerinden biri olan 1997-1998 Güney Savaşı’nda ön mevzilerde yerini alır.

Kendine güvenen komuta kişiliğinden ötürü arkadaşları da onun cesareti, kararlılığı ve sürekli başarıya kilitlenen kişiliğinden güç alır. Yıllarca dağlarda kalmasına rağmen, onu en çok etkileyen durumun Uluslararası Komplo süreci olduğunu şöyle dile getirir:

"Benim için örgüt içerisinde en fazla zorlandığım dönem ‘15 Şubat 1999 Uluslararası Komplo’ süreci oldu. Çünkü Önderliğin herkes üzerinde büyük emekleri oldu, özelde biz kadrolar üzerine büyük emekleri oldu. Önderlik esaret koşullarının nedenlerine ilişkin yapmış olduğu bir belirlemede; ‘Sahte dostluklar ve eksik yoldaşlık esaretime yol açtı’ diyor. Bunun üzerine çok yoğunlaştım. Ancak özgürlük uğruna girmiş olduğumuz bu yolu zaferle taçlandırarak Önderliğe cevap olabileceğim kanaatine vardım.’’

'24 SAAT ÖNDERLİK İLE YAŞIYORMUŞ GİBİ...'

Güney sahasının birçok eyaletinde 1997’den 2007 yıllarına kadar komuta düzeyinde görev alan Gülbahar Gûlhat, 2007 yılında yönünü Botan’ın Gabar alanına çevirir. Hep Kuzey Kürdistan dağlarında savaşma iddia ve isteğinde olan Gûlhat, yeniden Kuzey topraklarına gitmesine dair şunları söyler:

“Benim için yeniden Kuzey topraklarına ayak basmak, yeniden Önderlik sahasına kavuşma anlamına gelmektedir. Bunun için 24 saat Önderlikle yaşıyormuş gibi, hep yenilik içinde olan başarma iddiamla katılmaya çalışacağım. Şehit Erdal Sincar, bana hep ‘Sen tam Botan alanında gerillacılık yapabilecek bir kişiliğe sahipsin, sana vasiyetimdir, bir gün gidersen Kuzey'e; Botan’a, özelde Gabar alanına git’ derdi. Çoğu şehit yoldaş bana aynı şeyleri söylemişti, bunun için şehitlerimizin vasiyetini bu alana giderek sahip çıkmak istiyorum.”

Sıradan bir katılımı ve yenilgiyi asla kabul etmediğini söyleyen Gülbahar Gûlhat, Gabar’da Türk ordusuyla girdiği çatışmada büyük bir direniş göstererek şehadete ulaştı.