Pala: Her ev, Kürtçe için okul olmalı

ARSİSA yöneticisi Mahmut Pala, “Her ev, Kürtçe için bir okul; anne ve babalar da birer öğretmen olmalıdır” diyerek, her alanda Kürtçe konuşma ve yazma çağrısında bulundu.

Van Dil Araştırmaları, Sanat ve Kültür Derneği Yöneticisi Mahmut Pala, bir halkı var edenin dil olduğunu belirterek, bir halkın ancak diliyle tanındığını, dil olmadığı takdirde o halkın da var olmasının imkansız olacağını söyledi.

Türkiye’de Kürt dili üzerindeki yasaklar devam ediyor. Kürtçe konuşmanın ve şarkı söylemenin dahi yasakladığı bu dönemde toplumun birçok kesiminden Kürtçeye sahip çıkma çağrısı geliyor. 

Van Dil Araştırmaları, Sanat ve Kültür Derneği (ARSİSA) Yöneticisi Mahmut Pala ve Yazar Şahabettin Demir, ANF’ye konuştu. 

Kürtlerin, tarih boyunca kendi dili, kültürü ve onuru için mücadele eden bir halk olduğunu vurgulayan Pala, şunları ifade etti: “Devlet, Kürt dilini asimile etmek için çaba gösterirken, maalesef Kürtlerin de kendi dillerin  sahip çıkma konusunda yeterli çaba göstermediğini görüyoruz. Bu topraklarda birçok yabancı dil serbestçe konuşuluyor ve eğitimi veriliyor ama maalesef Kürtçe hala yasaklı durumda. Bu yasak, Türk devletinin ayıbıdır. Kürtçe hutbe bile okunamaması, Kürt diline tahammülsüzlüğün göstergesidir. Bu yasakçı zihniyete karşı Kürtler kendi dillerini bilmeli, okumalı ve yazmalı. Bunları yaptığında kendini daha iyi tanır, geleceğe sağlam adımlar atar. Tüm Kürtler kendi dillerine sahip çıkmalıdır. Dilimize sahip çıkmazsak gittikçe yok olmaya doğru gider. Devletin amacı da tam olarak budur. Kendi dilimizi konuşmalı ve yazmalıyız.”

ÇOCUKLARINIZLA KÜRTÇE KONUŞUN

Kürt anne ve babaların, çocuklarıyla kendi anadilini konuşması, daha ileriye taşınması için çaba göstermesi gerektiğini kaydeden Pala, şöyle devam etti: “Bir insan, dilini bilmese kendisini de bilemez. Bugün hem devlet kurumlarında hem de özel sektörde Kürtçenin konuşulması yasak. Bu yasak ve baskılara rağmen Kürt halkı kendi dili için mücadele etmekten vazgeçmedi. Bu açıdan her Kürt, hayatın her alanında dilini konuşmalı, yazmalı ve kendini ifade etmelidir. Bireyin kendi diline sahip çıkması ve çocuklarıyla Kürtçe konuşması topluma olumlu yansıyacak ve toplum da kendi diline sahip çıkacaktır. Bu çabayı gösterdiğimizde biz Kürtleri daha aydın bir gelecek bekliyor olacak.” 

ÇOCUKLAR EBEVEYNLERİNİ ÖRNEK ALIR

“Her ev, Kürtçe için bir okul, anne ve babalar ise birer öğretmen olmalıdır” diyen Pala, şunları dile getirdi: “Anne ve babalar evlerinde Kürtçe konuşursa, Kürtçe düşünürse, Kürtçe yazarsa ve işlerini Kürtçe yaparsa çocuklar da onları örnek alır. Bir diğer önemli konu ise çocukların dışarıda, çarşıda, okulda Türkçe konuşmak zorunda kalmasıdır. Bu durum çocukların kendi ana dillerinden uzaklaşmasına neden oluyor. Çocukların kendi dillerinden uzaklaşmaması ve unutmaması için anne ve babaları ile diğer aile büyükleri evlerinde Kürtçe konuşmalı ve yaşamlarını Kürtçe üzerinde inşa etmelidir. Eğer çocukların yaşamı bu şekilde olmasa kendi dillerini, geleceklerini ve yaşam gerekçelerini kaybedecektir. Çünkü dil olmasa yaşam da olmaz. Kendimize ve milletimize sahip çıkmak istiyorsak dilimize sahip çıkmalıyız, her yerde Kürtçe konuşmalıyız ve yazmalıyız. En önemlisi de anne ve babalardır. Bazen konuşmamıza Kürtçe başlıyoruz ama daha sonra Türkçe devam ediyoruz. Bu konuşma tarzını bırakmalıyız. Kürtçe konuşmasını bilmeyen bir Kürt, bu durumdan utanmalıdır. Bu amaçla herkes, her ortamda Kürtçe konuşmalıdır.”

ASİMİLASYON İNSANLIK SUÇUDUR

Yazar Şahabettin Demir ise Kürtlere uygulanan asimilasyonun tıpkı soykırım gibi bir insanlık suçu olduğunu belirterek, cumhuriyetin kuruluşundan itibaren bu suçun işlenmeye devam edildiğini söyledi. Demir, şöyle konuştu: “Kürt dili şu an var olmakla yok olmak arasında kritik bir zaman aralığını yaşıyor. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne taraf olan Türkiye’nin koyduğu çekinceler neden kaldırılmıyor? 30 milyondan fazla nüfusu olan Kürtler, kendi dilini serbestçe konuşamıyor. Her etnik grubun kendi dilini, kimliğini geliştirmesi, ana dilde eğitim öğretim görmesi, kültürel bir hak olarak değerlendirilmeli. Bir halkın dili seçmeli ders olamaz. Mardin’de Artuklu Üniversitesi'nde Kürdoloji açıldı, sonuç ortada. Bu yüzden en başından beri Kürtçenin anayasal olarak tanımlanması elzemdir. Buna göre ana dil öncelikli eğitim dilidir, bu dünyanın her yerinde böyle. Okuryazarlık ana dili aracılığıyla öğretilir. Çok dilli eğitim bu ülkeyi bölmez. Kürtler için bu yüzyıl varlık mücadelesi olmuş. Kürt ulusunun gerçek yurdu onun ana dilidir.”

Kürtler arasında son dönemde günlük iletişim dilinin Türkçe olmaya başlandığını vurgulayan Demir, Kürt dilinin geleceği için ailelere büyük görev düştüğünü ve yaşamın her alanında çocuklarıyla Kürtçe konuşmaya öncelik vermelerini istedi.