Şervan: Rejim yıkılmadan hiçbir Kürt rahat yaşayamaz

İktidarını Kürt soykırımına dayandıran faşist rejim yıkılmadan hiçbir Kürt’ün özgür olamayacağını ve rahat yaşayamayacağını belirten KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cafer Şervan, öncelikli hedefin AKP-MHP'nin yıkımı olması gerektiğini söyledi.

Tüm eylemlerin odağına, Kürt düşmanlığında tüm imkanlarını seferber eden faşist Türk devletini hedef almanın en doğrusu olduğunu kaydeden KCK Yürütme Konseyi Üyesi Şervan, “Uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayan faşist AKP-MHP iktidarı, Süleymaniye’den Şengal’e kadar tüm alanlardaki Kürt kazanımlarına saldırmakta ve dünya kamuoyu önünde katliam yapmaktadır. Tüm çalışmalarda ve direniş odaklarında TC faşizmini Bakur’da yenilgiye götürecek eylemlerin geliştirilmesi gerekir. Faşist AKP-MHP iktidarına büyük darbeler vurarak yenilgiye uğratılması sadece Kürtlere kazandırmayacak, Ortadoğu’daki tüm halklara da kazandıracaktır” dedi. 

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cafer Şervan, ANF’nin sorularını yanıtladı.

Kürt halkı, PKK’nin kuruluşunun 44. yılını kutladı. Gençliğin, kadının ve halkların mücadelesi ile gerillanın direnişi açısından nasıl bir yıl geride bırakıldı?

Her yılki mücadele ve örgütleme çalışmaları katlanarak devam etti; direniş alanlarında büyük kahramanlıkların ve şehadetlerin yaşandığı bir yıl oldu. AKP-MHP iktidarı, emperyalist güçler ve ihanetçi odaklarla birlikte hiçbir ahlaki kural tanımayarak büyük soykırım hareketlerini sürdürdü. Tüm bu saldırı ve imha yönelimlerine karşı hareket ve halk olarak partimizin öncülüğünde devrimci halk savaşı stratejisiyle karşılık verdik. Bu topyekun direniş alanlarında faşist ordunun işgal planları darbelenerek halkımız açısından tarihi sonuçlar ortaya çıkardı. Hareketimizin ve halkımızın her yönüyle katıldığı ‘Dem Dema Azadiyê Ye’ hamlesi önemli kazanımlar elde ederek her alanda süreklileşen eylemler yapıldı. Böylesine büyük kazanımları olan bir mücadele dönemin geçerek yeni yılı karşılamaya çalışıyoruz.

Gerilla karargahlarını Şubat’ta hedef alan düşmanın Garê’de aldığı büyük bozgunla yıl mücadelesi başlamış oldu. Gerilla güçlerimizin yeni savaş taktikleriyle geliştirdiği bu başarı, yeni bir dönemin savaş tarzını da ortaya çıkarmış oldu. Bunu hazmedemeyen sömürgeci faşist Türk devleti adeta intikam almak için Metîna, Zap ve Avaşîn alanlarına yeni işgal operasyonları başlattı ve bunlara karşı direniş odakları oluştu. Partimizin ideolojik, politik, örgütsel, toplumsal ve askeri tüm mücadele alanlarında Demokratik Modernite gerilla çizgisinin gereklerine göre hareket edilmesi başarıyı garantilemiştir. Partimizin ideolojik çizgisiyle bütünleşmiş olan bir gerilla mücadelesinin düşman karşısında başarılı olacağını, bu geçmiş dönemde çok açık olarak pratik sahada gördük ve yaşadık. En önemli gelişme ve halkımızın direnişine güç katan etkenlerin başında gerillanın bu direnişçi özelliği belirleyici olmuştur. Bu geçen süreçte hareket ve gerilla güçleri olarak bu çizgi üzerinde yoğunlaştık ve mücadele ettik. Gerilla ve halk direnişlerinde Önderliğin özgürlüğü en önemli gündem olmuştur. Bu anlamıyla uluslararası alanda Önderlik düşünce ve felsefesi başta Ortadoğu sahası olmak üzere, Avrupa sahalarında daha fazla tartışılacak düzeye gelmiştir.

Yıl itibarıyla hareketimizin tüm kesimlerin katılımıyla başlattığı bu direniş, gerilla savaş tarihimizde en kapsamlı ve bir o kadar da en zorlu direnişi olmuştur. Uluslararası düzeyde ABD ve iş birlikçi KDP’den destek alan faşist AKP-MHP iktidarı, gerilla sahalarındaki direnişi ezebilmek için her türlü savaş suçu işleyerek tüm uluslararası savaş kurallarını hiçe sayarak en son geliştirilen kimyasal silahları kullanmaktan çekinmemiştir. Faşist soykırımcı TC devleti tüm gücünü seferber ederek mücadelemiz karşısında sonuç almak ve iktidarını sağlamlaştırmak istemektedir. Gerilla, Zendura, Werxelê ve Tepê Sor direniş kalelerinde düşmanın en son tekniğine karşı aylarca savaş tünellerinde savaşarak tarihin direnişini geliştirdi. Bu anlamıyla Garê direnişiyle başlatılan yeni dönemin gerilla taktikleri, başlatılan yeni işgal alanlarda etkili kullanılmıştır. Cumali ve Amaralar’ın Avaşîn’deki ortaya çıkardıkları direniş geleneği karşısında düşman yenilgisini kabul ederek bir kademe geri çekilmek zorunda kalmıştır. Faşist güçlerin iradeleri burada kırılmış ve yenilgilerini psikolojik savaşla gidermeye çalışmışlardır. Faşist sömürgeci TC devletinin Medya Savunma Alanları’nı tümden işgal etmesine gerilla direnişiyle karşı konuldu ve tüm saldırı planları boşa çıkarılmış oldu.

Geçmiş gerilla direnişleri açısından bu yılki direniş yeni bir aşamayı ifade ediyor. Sahada planları bozulan ve yenilen faşist AKP-MHP iktidarının sonu da görünmeye başlandı. Dışarıdan da istediği desteği tam alamayan sömürgeci güç, giderek psikolojik savaşa baş vurarak yenilgisini kapatmak istemektedir. Sonuç itibarıyla gerilla ve halkımızın direniş hamleleri her alanda yeni siyasi durumları ortaya çıkarmıştır. Mücadelemiz ve halkımız açısından yeni bir döneme girilmiştir. Gerilla güçlerimiz, kendisini her alanda yeni döneme göre mevzilendirmesini güçlendirecek ve topraklarını savunacaktır. Halkımız da güçlü ve sonuç alıcı eylemsel geliştirerek mücadelesini zafer hamlesine dönüştürmüş bulunmaktadır. Halkımız yıl boyunca tecride, faşizme ve işgale karşı Özgürlük Zamanı direniş hamlesini güçlü sahiplenmiştir. Yeni dönemde zengin eylem taktikleriyle zaferin yolunu açacaktır. Bunun yanında zindanlar ve yurt dışındaki halkımız en büyük eylemleriyle Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü amaçlayan süreci hızlandırdılar. Yüksek düzeyde kadınların eylemlerde öncülük etmesi etkili olmuştur. Kürt kadınların başta gerilla sahalarında ve halk serhildanlarındaki sürükleyici gücü büyük rol oynamıştır. Gençliğin aktif katılımı ve direnişi de eylemlerde motor güç olmuştur. Böylesine güçlü katılımlarla sömürgeci TC devleti ve faşist AKP-MHP iktidarının soykırımcı saldırıları ciddi ölçüde teşhir ve tecrit oldu. Bu anlamıyla halkımız her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük kazanmıştır.

Önümüzdeki mücadele yılında büyük başarıları ve halkımız açısından kalıcı sonuçları ortaya çıkaracağız. Bu dönem içinde nasıl ki gerilla sahalarında aldığı yenilgilerle düşman geri dönüşün hesabına girilmişse, Dem Dema Azadiyê Ye hamlesinin yeni eylemleriyle de faşist AKP-MHP iktidarının çöküşe doğru gideceği bir yıl olacaktır. Bununla birlikte güçlü mücadele direnişleriyle İmralı tecrit sisteminin kırıldığı bir yıl olacaktır. Halkımızın örgütlü gücü ve gerillanın kahraman direnişiyle bu süreci hep birlikte yaşayıp göreceğiz.

Önderliğimizin yol göstericiliği, direniş mevzilerini sonuna kadar bırakmayan onlarca kahraman yoldaşın şehadeti sayesinde kazandık. Yine her koşul altında eylem sahalarını terk etmeyen halkımızın kararlı duruşu ile bu süreç gerçekleşti. Tarihsel süreç itibarıyla böylesine yoğunca iç içe geçmiş, hareketimizin bir direniş geleneği vardır. Bunun yanında halkımız tüm direniş alanlarında görkemli katılımını geliştirerek dünya ilerici insanlığa öncülük etmesini bilmiştir. Tüm halklara faşizm karşısında nasıl direniş sergileneceğinin yol ve yöntemini geliştirmiştir.

Bu yılki parti kutlamalarında Önderliğimizin özgürlüğü daha büyük bir coşkuyla dile gelmiştir. Bu kutlamalarla büyük bir örgütleme yaratılırken, aynı zamanda halkımız bu duruşuyla güvenlik ve özgürlüklerini garantileme mücadelelerini vermişlerdir. Gerillanın kahramanca mücadelesi halkımızın direnişine öncülük etmiştir. Gençlik ve kadınlar tüm renkleriyle eylemlerde öncülük yaparak faşizme en büyük darbeyi vurmayı başarabilmişlerdir. Kadın ve gençlik, hareketimizin ve mücadelemizin öncü güçleridir. Örgütlü toplumu yaratmada, örgütlemede kadın ve gençliğin rolü belirleyici konumdadır. Faşist AKP-MHP iktidarının sonunu getirecek ve halkımızın örgütleyici gücünü oluşturacak olan da kadın ve gençliğin bütünlüklü temelde eylemlere katılımıyla gerçekleşecektir. Bu açıdan kadın ve gençlik hareketimizin başlattığı hamleler mücadeleye büyük güç verecektir. Bunların en temelinde ise kadın ve gençliğin gerilla alanlarına katılımını tüm zorluklara rağmen başarabilmektir. Bu yönüyle direniş mevzilerini güçlendirmek ve savaşı her alana taşırmak başarının temeli olacaktır. Zendura, Werxelê direnişlerinin öncüleri ve kahramanları genç ve kadın yoldaşlar olmuştur. En temel görev de bu kutsal davada kahramanca şehit düşen bu yoldaşların anılarını ve özlemlerini gerçekleştirmek olmalıdır.

Avrupa’daki halkımız neredeyse her gün eylemler geliştirerek hareketimizin başlattığı Özgürlük Zamanı hamlesine güçlü katılımı yapan kitlemiz oldu. Halen büyük bir özveri ve fedakarlıkla yaz kış demeden alanları terk etmeyen bir direniş geleneğine sahiplik ediyorlar. Bir taraftan işgalci güçlerin gerilla alanlarına dönük kimyasal saldırılarını protesto eylemleri geliştirirken, diğer taraftan Önder Apo’nun özgürlüğüne kilitlenen eylemlerinde süreklilik yakalanmıştır. Gençliğin son dönemlerdeki işgal ve radikal eylemleri önemli düzeyde kamuoyu yaratabilmiş ve düşmanın soykırım politikalarını daha fazla teşhir etmektedir. Yine kadınların bütün eylemlere kitlesel düzeyde katılımları büyük bir canlılık katmıştır.

Geçtiğimiz yıldan beri yürütülen ve giderek büyüyen Dem Dema Azadiyê Ye hamlesini, hamleye katılımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hamlenin ikinci yılında yoğun bir katılım ve mücadele verilerek faşist AKP-MHP iktidarı çökme noktasına getirildi. Faşist rejim, artık halklara sunacakları hiçbir çözümleri kalmamış, adeta uzatmalara oynamaktadır. Kürdistan’ın dört parçasında hamleye katılım çok yüksek düzeyde olmuştur.

İşgalci güçler, Rojava Devrimi’ni geriletmek ve yıkmak için her türlü ittifak ve özel savaş yöntemlerini devrede tutmaktadır. İşgalci güçlerin Rojava topraklarında olduğu bir süreçte tek görev, onları oradan söküp atmak olmalıdır. Rojava’daki devrimci kazanımlarını koruma ve geliştirmenin en önemli şartı işgal altındaki topraklarını özgürleştirmekten geçmektedir. Rojava Devrimi, Suriye halkların özgürlüğü ve Ortadoğu toplumların devrimini hedeflemiş bir güç olarak kendisini görmelidir. Bu inanç ve anlayışla yaklaşırsa devrimin savunması da daha güçlü gelişebilecektir. Eğer Rojava, parça-bütün ilişkisini doğru yakalamak istiyorsa bu hamleye ve gerilla direnişine en büyük sahipliği yaparak devrimi koruyabilir ve geliştirebilir.

Rojava Devrimi üzerine tehdit başından beri hiç bitmedi, günümüzde değişik ittifak güçleriyle birlikte devam etmektedir. İşgalci Türk devleti her gün yeni saldırı planları yaparak adeta fırsat beklemektedir. Devrimi tasfiye ve geriletmek için her türlü girişime girmekten çekinmeyecektir. Rojava devrim güçleri her alanda bunu gündemlerinde sıcak tutmalıdır.

Rojava devrim güçleri hazırlıklarını yapmalı ve düşmana en iyi cevabı sahada vermelidir. Aslında bu saldırılarla faşist AKP-MHP iktidarının sonu da gelebilir, onun için oldukça temkinli yaklaşmaktalar. Bu faşist yönetim uzun bir süredir Türkiye ve Kürdistan’da savaş suçları işlemektedir. Artık onlar da kendileri açısından hesap verme günlerin yakın olduğunu görüyor.

Irak, Başûr ve Şengal’de Dem Dema Azadiyê Ye hamlesinin sahiplenmesi önemli bir düzey kazanmış ve örgütlemelerini geliştirmişlerdir. İşgalci TC ve onun ortak hareket eden işbirlikçi KDP güçleri Irak’taki kaotik ortamdan yararlanmak isteyecekleridir. Irak’taki son seçim ittifaklarında birlikte hareket ederek kendilerine göre bir yönetim oluşturmak istemişlerdir. Bu seçimlerde ortaya çıkan sonuçları fırsat bilerek Şengal ve Maxmûr alanlarına TC ve KDP ortak saldırı planları yapabilir. KDP bu seçimlerde zayıf düşmüş ve büyük bir oy kaybına uğramıştır. Şengal ve Êzidî halkımızın meşru savunması karşısında KDP, bu alanlara direk saldırma cesaretinde bulunamaz. Irak’la yaptıkları 9 Ekim Anlaşması’nın hiçbir meşruiyeti kalmamıştır. Irak yönetimi de bu durumu bildiğinden dolayı açıktan KDP ile ortak hareket etmekten kaçınmıştır. Bu açıdan önümüzdeki süreçte Şengal ve Maxmûr’daki halkımız Özgürlük Zamanı hamlemizin geliştirmesinde öncülük düzeyde rol oynamaya devam edeceklerdir.

Özgürlük Zamanı hamlesinin başarısı kadınlar açısından her zamankinden daha fazla çalışma, örgütlenme, direnme zamanıdır. Kadınlar özgür ve bağımsız yaşamlarını kendileri kuracaklardır. Kadın öncülüğü en etkin ve aktif biçimde tüm toplumda temsiliyetinin gerçekleşmesi başarıyı getirecektir. Kürt kadınları yaşamın her alanında özgürlük ve direniş̧ eylemliliklerine, çalışmalarına öncülük ederek özgür toplum inşasını başarıya ulaştıracaktır. Daha fazla eylemler geliştirilerek özgürlüğün temelleri atılmış olacaktır. Ancak bu temelde Önderliğimizin fiziki özgürlüğünü, Kürdistan’ın kurtuluşunu ve özgürlüklerini yakalayabilecektir.

Hamle boyunca İmralı tecrit sistemi ve Önder Apo’nun direnişi, hareketimiz ve halkımız açısından belirleyici bir öneme sahip olmuştur. Kapitalist sistemin yarattığı ve faşist TC devleti tarafından yönetilen İmralı tecrit ve işkence tabutluğunda hareket ve halk olarak çıkaracağımız önemli dersler vardır. Faşist rejimin tüm uygulamalarına karşı Önder Apo geliştirdiği sistem ve paradigmayla direnişini sürdürmüş, İmralı tabutluğunu işlemez hale getirmesini bilmiştir. Bu kadar uzun tecrit ve işkence sisteminin sürdürülmesinde en büyük yetersizliği bizler yaşıyoruz. Önderliğimizin mücadelesi sonucu yaratılan imkanları yeterince doğru kullanmadığımızdan dolayı, bu sistemin sürdürülmesinde faşist rejim kendisi açısından güç almaktadır. Onun için halkımızın tüm bileşenleriyle Önderliğimizin özgürlüğünü esas alan eylemleri merkezi düzeyde kitlesel kılmamız önemli olacaktır.

Önümüzdeki mücadele yılında olası yaşanacak gelişmeler neler olabilir, hazırlıklar ne düzeydedir?

Önümüzdeki dönem açısından Dem Dema Azadiyê Ye hamlesinin büyük başarılarla gündemi yakalayacağı şimdiden görülmüştür. Ortadoğu ve Kürdistan’ın dört parçasında hareketimizin eylemsel ve toplumsal gücüyle aktif olduğu bir dönemi yaşamaktayız. Özgürlük Zamanı hamlesiyle dört parça Kürdistan’daki halkımızın özgürlüğü hedeflenmiş ve planlanmıştır. Ortaya çıkan eylem ve örgütlenme çalışmaları ile tüm Kürtler kazanmıştır. Partimizin 44. mücadele döneminde de gerillanın direnişi ve hamlenin eylemleri sürece damgasını vuracaktır. Bu açıdan Kürdistan’ın her bölgesi ve parçasında bu hamleye karşı duyarlılığı artırmak ve örgütlemeyi sıklaştırmak önemli olacaktır. Tüm eylemlerin odağına, Kürt düşmanlığında tüm imkanlarını seferber eden faşist Türk devletini hedef almak en doğrusudur. Faşist AKP-MHP iktidarı tüm Kürtlerin ve dostlarının düşmanlığını yapmaktadır. Tamamen iktidarını Kürt soykırımına dayandıran faşist rejim yıkılmadan hiçbir Kürt özgür olamaz ve rahat yaşayamaz. Uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayan faşist AKP-MHP iktidarı Süleymaniye’den Şengal’e kadar tüm alanlardaki Kürt kazanımlarına saldırmakta ve dünya kamuoyu önünde katliam yapmaktadır. Şimdiye kadar bireysel düzeydeki tepkiler dışında dünya kamuoyunda katliamlara karşı sessiz kalma vardır. Tüm çalışmalarda ve direniş odaklarında TC faşizmini Bakur’da yenilgiye götürecek eylemlerin geliştirilmesi gerekir. Faşist AKP-MHP iktidarına büyük darbeler vurarak yenilgiye uğratılması sadece Kürtlere kazandırmayacak, Ortadoğu’daki tüm Arap halklarına kazandıracaktır. Bu açıdan siyaset olarak öncelikli hedeflerin iyi tespit edilmesi gerekir. Bu yönlü doğru yapılmayan analizler ve planlamalar tarihsel süreç içinde hep kaybetmişlerdir. Bu açıdan her yerde ipliği pazara çıkmış olan AKP-MHP faşist iktidarını yenilgiye uğratmak en temel görevimiz olmalıdır. Bununla birlikte Rêber Apo’nun özgürlüğü ve işgallerin önünü almak öncelikli çalışmalar olmalıdır. Bundan dolayı başlatılan hamlemizin her parçanın özgünlüğüne dayalı özgün planlamaları ve sloganları belirlenmiştir. Önümüzdeki mücadele yılında hamlenin genel hedeflerine hizmet edecek düzeyde eylemlerin örgütlenmesi büyük başarıları sağlayabilecektir. Hamlenin sürekliliğini ve temposunu hiç düşürmemek gerekir. Bu süreçte hareketimiz parçalı duruşu ve kesintili eylemleri kabul etmez. Faşist rejimi yıkmak, Önder Apo’nun özgürlüğünü hedeflemek, işgal saldırılarına son vermek, çok yoğun ve zengin eylemlerin pratikleşmesiyle gerçekleşir. Böylesine hassas ve kritik süreçten geçtiğimizin bilinciyle hareket ve halk olarak topyekun mücadeleye seferberlik ruhuyla katılmamız gerekir. Süreç itibarıyla düşmanın imha ve soykırım saldırıların şiddetlendiği bir süreci yaşadığımız gibi, bununla birlikte halk olarak özgürlüğe yakın olduğu bir mücadele döneminden geçmekteyiz.

Mücadele yılı itibarıyla gerilla direnişlerinde şimdiden elde edilen büyük başarılar halkımıza yol göstermektedir. Avaşîn’de ilerleyemeyen işgalci güçler geri çekilmek zorunda kalmış, gerillanın hamlesel düzeydeki eylemleriyle diğer işgal alanlarında da düşmanı kısa sürede söküp atılacağı günler yakındır. Her gün büyük propagandayla psikolojik savaşa dönüştürdüğü teknikleri de gerillanın direnişi karşısında sonuç almamaya başlamıştır.

Önderliğimizin paradigması ve halkımızın direnişiyle Ortadoğu’da ve dünyada model olan Rojava Devrimini savunma ve sahiplenme durumu daha fazla gündeme gelecektir. Şimdiden birçok halk ve devletlerin Rojava statüsünü kabul edecek düzeyde tartışmalar yaptığı görülmektedir. Bu-nunla birlikte Suriye krizi tüm yoğunluğu ile devam etse de, işgalci güçlerin eskisi gibi rahat etmeyeceği bir sürece girmiş olduk. Birçok çevre artık TC’nın Kuzey Suriye ve Rojava’da işgal ettiği alanlardan çıkarılması için diplomatik görüşmeler başlatmıştır. Arap ülkeleri yeniden Suriye rejimiyle diplomatik ilişkilerini normalleştirerek sürece dahil olmuşlardır. Bunun yanında ABD ve Rusya yeni işgal saldırılarına kolay kolay onay vermeyecek, TC ile sahada çatışmalı bir duruma gelmişlerdir. Bu açıdan mücadelemizin her alanda büyük kazanma imkanları artmıştır. Önder Apo’nun siyasi ve askeri krizlere dönük ortaya çıkardığı çözüm projeleri birçok çevre tarafından kabul görülmektedir. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne daha fazla yakın olacağımız bir dönem içerisinde olacağız. Bu açıdan halk olarak en büyük görev ve sorumluluğumuz tüm alanlarda kesintisiz ve kitlesel eylemleri örgütlemek olmalıdır. Halk ve hareket olarak tüm çalışmalarımızın merkezinde Önder Apo’nun özgürlüğü hedeflenmelidir.