Adalet Nöbeti’ndeki Boltan: Sessizlik masumane bir tavır değil

9 yıldır tutsak olan savaş gazisi oğlu Civan Boltan’a yapılan işkence ve kötü muamelelerin duyulması, hukuki adımların atılması için 18 gündür ‘Adalet Nöbeti’nde olan Hakkı Boltan, “Sessizlik masumane bir tavır değil, herkes sesini yükseltmelidir” dedi.

Yakınlarının Kürdistan ve Türkiye’deki hapishanelerde maruz kaldıkları hak ihlalleri ve işkenceleri teşhir etmek, onlarla dayanışmak, sivil toplum örgütlerinin, kamu kuruluşlarının ve hukukçuların çığlıklarına cevap vermelerini sağlamak amacıyla ailelerin Amed Barosu’nda başlattıkları Adalet Nöbeti devam ediyor.

Eylemlerinin 18’inci gününde olan tutsak yakınları, talepleri karşılanana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini vurguluyor.

TEDAVİSİ YAPILMADAN HAPSEDİLDİ

İlk günden beri oğlu Civan Boltan için nöbette olan tutsak yakınlarından biri de Hakkı Boltan.

Oğlu Civan, 2008 yılında ‘polise taş attığı’ gerekçesiyle tutuklandı. 6 ay hapis yattıktan sonra serbest bırakıldı.

Hapishaneden çıktığı gibi bir açıklama yaparak, “İşkence gördük, daha çok öfkelendik. Ben ıslah yerine daha çok öfkelendim. Cezaevinden çıktıktan sonra yeşil kartımız iptal edildi. Okulu da bırakmak zorunda kaldım. Farklı gözle baktıkları için okutmadılar ve okuyamadım” demişti.

Civan, davası sürerken gerillaya katıldı. 2012 yılında Bingöl’de girdiği çatışmada ağır yaralandı. “Öldü” denilerek ceset torbasına konuldu ancak hastane morgunda yaşadığı anlaşıldı.

Bomba elinde patlamıştı Civan Boltan’ın. Sağ kolu kopmuş, sol gözü tamamen, sağ gözü ise yüzde 70 oranında görme yetisini kaybetmişti. Kafasına isabet eden şarapnel parçası ise hala duruyor. Koğuştaki arkadaşlarının yardımına ihtiyaç duyuyor.

Civan hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 95 yıl hapis istendi.

ÖMÜR BOYU HAPİS

Askerler arazide bulmuştu Civan Boltan’ı. Cansız yatıyordu. Öldüğünü sanmış olmalılar ki ceset torbasına koyarak Bingöl’deki hastane morguna kaldırmışlardı. Doktorlar Civan’ın yaşadığını fark etmiş ve tedavisine başlamışlardı.

Daha sonra Diyarbakır T Tipi Cezaevi’ne konuldu Civan. Hakkında 3 ayrı iddianame hazırlandı. Özel Yetkili Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde birleştirilen iddianamede, Civan hakkında 3 kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 154 yıl hapis cezası istendi.

Mahkeme daha sonra kararını açıkladı ve Boltan’ı, “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik vahim nitelikte eylem yapmak” ile katıldığı diğer suçlardan ağırlaştırılmış ömür boyu ve 95 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırdı.

AİHM’E BAŞVURU

Civan Boltan’a verilen hapis cezasının Yargıtay tarafından onanmasının ardından avukatı Mehdi Özdemir, “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz” hükmü kapsamında, müvekkiline verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının işkence, insanlık dışı kötü muamele iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaptı. Mahkeme başvuruyu reddetti.

İç hukuk yollarının tükenmesi sonucunda Özdemir, bu kez müvekkilinin aldığı ağırlaştırılmış hapis cezasının işkence, insanlık dışı kötü muamele olduğunu, verilen kararla Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin işkence yasağını düzenleyen 3’üncü maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle AİHM’e başvurdu.

Civan, bedensel engellerine rağmen halen hapishanede tutuluyor. Orada tutulduğu yetmezmiş gibi, diğer tutsaklar gibi o da idarenin baskısı, kötü muamele ve işkencesine maruz kalıyor.

‘HUKUK EŞİT İŞLEMİYOR’

Babası Hakkı Boltan, diğer aileler ile birlikte Diyarbakır Barosu Hizmet Binası’nda 18 gündür oğlunun durumuna ilişkin eylemini sürdürüyor.

Baba Boltan, eylemlerinin nedenlerine, amaçlarına ve kamuoyundaki sessizliğe dair ANF’ye konuştu.

Gün gittikçe tutsaklar üzerindeki baskıların arttığına dikkat çeken Boltan, bu baskıların giderek çeşitlilik gösterdiğini belirtti. Söz konusu baskınların hapishanelerle sınırlı kalmadığını söyleyen Boltan, etki alanının genişlediğini ifade etti.

Boltan, hapishanelere ilişkin her gün yeni bir şeyin çıktığını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Son olarak da infaz yasası çıktı. İnfazı tamamlanan tutsaklar serbest bırakılmıyor. Yarın öbür gün bizim çocuklarımızın da infazı bitecek ama onları salmayacaklar. Bu yapılanların hukuk çerçevesinde yeri yoktur. Çünkü hukuk, eşitlik çizgisini içerisinde barındırır. A veya B kişisi için ayrı hukuk işlemez. Ama Türkiye’de çocuklarımıza yönelik hukuk, tamamen eşitlik ve adaletten uzaktır. Bizim talebimiz bunların ortadan kaldırılmasına ilişkindir.”

‘TALEPLERİMİZ KABUL EDİLİNCEYE KADAR BURADAYIZ’

Boltan, en azından mevcut hukuk ilkelerine göre hareket edilirse bugün yaşanan hak ihlallerinin hiçbirinin yaşanmayacağının altını çizerek, “Kendi hukuk anlayışlarına göre hareket etseler bile, infazı bitenleri bırakmaları gerekiyor. Kötü niyetleri ve düşmanca yaklaşımlarla hareket ettikleri için bugün bu taleplerimizi duymuyorlar. Siyasi tutsakların dışındaki mahpuslara, bizim talep ettiğimiz başlıklar uygulanabiliyor. Ancak söz konusu siyasi tutsaklar ve talep eden bizler olunca, olması gerekenler uygulanmıyor. Neden adli mahpuslara yasa işliyor? Çünkü siyasi tutsaklar doğanın kendilerine sağladığı temel haklarını talep ettikleri tutsak edilmişler. O yüzden de çocuklarımıza düşmanca yaklaşılıyor ve yasal hakları bile onlara tanınmıyor. AİHM’in verdiği kararlar bile tanınmıyor. O yüzden de biz, taleplerimiz kabul edilinceye kadar süresiz olarak burada oturacağız” diye konuştu.

‘SESSİZLİK GÜNAHKARLIKTIR’

Sivil toplum örgütlerine, kamu kuruluşlarına, hukukçulara ve toplumun tüm kesimlerine destek çağrısında bulunduklarını, sessizliğin kimseye bir faydasının olmayacağını söyleyen Boltan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Bugün bize destek verenler aslında kendilerine destek vermiş olurlar. Çünkü adalet hepimize lazımdır. Sessizlik masumane bir tavır değildir. Sessizliğin de bir amacı vardır; ya kaygıyı ya da menfaati içerir. Sessizliğe bürünen kurumlar ve uluslar arası mekanizmalar için de geçerlidir bu. O yüzden bu sessiz kalma durumu, tamamen günahkarlıktır. Adalet ve özgür bir yaşam için ses çıkarmak mühimdir. Dolayısıyla herkesin barış ve adil, özgür yaşam çığlığını içinde hapsetmemelidir. Olabildiğince haykırmalılar. Bugün bizim burada yaptığımız da budur.”