KCK: Rêber Apo’nun özgürlüğünü sağlama mücadelesi boyutlandırılmalı

KCK, AK Bakanlar Komitesinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a ilişkin aldığı kararın gecikmiş ve yetersiz olmasına rağmen takipçisi olmak gerektiğini belirtti. KCK, Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü için mücadele büyütülmesi gerektiğini ifade etti.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, şöyle:

“Avrupa Konseyi(AK) Bakanlar Komitesi gecikmiş biçimde olsa da Türkiye’deki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının Avrupa Konseyi ceza hukuk normlarına aykırı olduğunu ifade eden bir karar aldı. Bir yıl içinde Türkiye’den Avrupa Konseyi hukuk normlarına uymayan bu ceza biçimi konusunda nasıl bir değişikliğe gidecekleri yönünde açıklama beklemektedirler. Aslında Türkiye’ye daha önce de bu yönlü bir uyarıda bulunmuşlardı. Şimdi Türkiye’ye bir yıl daha zaman tanımaları sıra Kürtlere geldiğinde Avrupa’nın da kendi yasa ve kararlarını yerinde ve zamanında uygulamadığı görüldü. Demokrasi ve hukuktan söz eden Avrupa’nın bu konuda ciddi bir zaaf içinde olduğu bir daha görülmüştür.

Gecikmiş de olsa, hala zamana da yayılsa Bakanlar Komitesinin kararının gelecek açısından olumlu sonuçları olacaktır. Türkiye’de idamın kalkması nasıl ki Rêber Apo’ya yönelik idam kararından sonra gerçekleştiyse; ağırlaştırılmış müebbet hapsin kaldırılması da Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü mücadelesi sonucu olacaktır. Çünkü Bakanlar Komitesini böyle bir karar almaya zorlayan Kürt halkı ve dostlarının mücadelesi olmuştur.

23 yıldır İmralı’da tek kişiye özel yasalar uygulanmaktadır. Bu gerçeklik bile İmralı’da dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bir zulüm ve işkence düzeninin varlığını gösterir. Rêber Apo’dan Kürtlere özgürlük bilinci kazandırdığı için intikam alınmaktadır. Bu nedenle dünyanın hiçbir yerinde olmayan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası icat edilmiştir. Bunu Avrupa Konseyine üye olan Türkiye yapmıştır. Hem de Avrupa hukuk normlarının kabul etmediği bir ceza biçimi olduğu halde bu yola başvurmuştur. Kuşkusuz Türk devletinin bu yola başvurmasına yol açan Avrupa’nın siyasi ve ekonomik çıkarlarını her türlü normun üstünde tutmasıdır.

İmralı’daki ağır tecrit sisteminin sorumlularının başında Avrupa Konseyi gelmektedir. Baştan beri buradaki hukuksuzluğun ve işkence düzeninin farkındadırlar. Nitekim Avrupa Konseyinin bir kurumu olan CPT, 3 yıl önce İmralı’daki tecridin işkence olduğunu kabul etmiştir. Bu tecridin kaldırılmasını istemiştir. Ancak Türk devleti Avrupa’nın oportünist tutumunu bildiğinden ağır tecridi kaldırmamıştır. Avrupa Konseyi Rêber Apo’ya verilen ağır müebbet hapsin Avrupa yasalarına uymadığını 3 yıl önce CPT üzerinden Türkiye’ye iletmesine rağmen daha yeni gündeme almış ve yeterli etkide olmayan bir karar vermiştir. İmralı’daki ağır tecrit ağırlaştırılmış müebbet cezasının bir parçası ve sonucu olarak uygulanmasına rağmen bu konuda açık bir tutum ortaya koymamıştır. Bu nedenle alınan karar başta Kürt halkı olmak üzere Kürt dostları, demokrasi güçleri ve hukuk kurumları tarafından yetersiz bulunmuştur. Ancak karar yetersiz olsa da Bakanlar Komitesinin aldığı kararın takipçisi olmak ve müebbet hapis cezasının bir an önce kaldırılması için sorumluluğunu yerine getirmesini sağlamak gerekmektedir.

Bakanlar Komitesinin kararı gecikmiş de olsa bu karar müebbet hapsin kaldırılması için bir adım olduğu gibi tecridin sürdürülmesini daha da zorlaştıracaktır. Kürt halkının mücadelesi Türk devletinin faşist ve demokratik olmayan karakterini o kadar teşhir ediyor ki, faşist rejimin yüzündeki tüm özel savaş maskeleri bir bir düşmektedir. Özgürlük mücadelemiz içeride Türk devletini zayıflatıp teşhir ettiği gibi dış dünyada da teşhir edip zayıflatmakta ve sonunu yakınlaştırmaktadır.

Tecride karşı mücadele ve Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlama mücadelesi 2021 yılında çok önemli boyutlara ulaştı. Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü dünya demokrasi güçlerinin gündemlerinden biri haline geldi. Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü doğrultusunda yürütülen mücadelenin yarattığı gelişmeler Avrupa Bakanlar Komitesinin aldığı kararla birlikte düşünüldüğünde komplonun 24. yılı Rêber Apo’nun özgürlüğü yolunda önemli sonuçlar doğuracak; Rêber Apo’nun özgürlüğünü güncel bir gerçeklik haline getirecektir. Zaten halkımız da Kürt dostları ve dünya demokrasi güçleri de artık Önderlikle buluşmak istiyor; özgürlüğünün zamanı geldi diyor.

Halkımız ve dostları Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü için mücadele ederken hukuk mücadelesini de sürdürmelidir. Çünkü Bakanlar Komitesinin aldığı karar Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması için verilen mücadele ile hukuk mücadelesinin birleşik bir başarısıdır. Bu açıdan 24. komplo yılında her iki yönlü mücadele yürütülerek Kürt halkının özgürlüğü ile Rêber Apo’nun özgürlüğünü sağlama mücadelesi boyutlandırılmalıdır.

Soykırımcı sömürgeci Türk devleti çok yönlü mücadeleyle yıkılma noktasına getirilmiştir. Adaletsiz, hukuksuz bir devlet olduğunun gösterilmesi meşruiyetini ortadan kaldıracağından yıkılmasını beraberinde getirecektir.

Rêber Apo’nun ve Kürt halkının özgürlüğünü yakınlaştıran tüm mücadele güçlerini saygıyla selamlıyor, bu mücadelenin Özgür Önderlik, Özgür Kürdistan, Demokratik Türkiye ve Demokratik Ortadoğu ile taçlandırılacağı sözümüzü yineliyoruz.”