KDP'nin ya benimsin ya düşmanın siyaseti halkın sabrını zorluyor!

KDP, Kürt kazanımları üzerinden bölgesel güçlerle pazarlıklarını sürdürüyor. Kürdistan'da "ya benimsin ya düşmanın" siyaseti yürüten KDP, Kürt kazanımlarını darbelemeye ve halkın sabrını zorlamaya devam ediyor.

Kürdistan Demokratik Partisi (KDP), AKP-MHP ittifakının dümeninde olduğu Türk devletinin istemi doğrultusunda Kürtlerin kazanımlarını darbeleyen planlar içerisinde yer almaya devam diyor.

KDP, Efrîn'den Bradost'a, Behdinan'dan Rojava'ya ve Zînê Wertê'den Maxmûr'a kadar Türk devletinin talebi doğrultusunda Kürtlerin kazanımlarını hedef alan pazarlıklar silsilesine, şimdi de Şengal'i ekledi.

3 Ağustos 2014 tarihinde DAİŞ'in saldırıları; Ekim 2017'de de Irak ordusu ve Heşdî Şabî'nin saldırıları üzerine bölgedeki güçlerini çeken KDP, 9 Ekim 2020'de, Irak merkezi hükümetiyle Şengal üzerine yeni bir anlaşma imzaladı.

Şengal'deki Êzidî Kürtlerin iradesini hiçe sayarak yapılan anlaşma, Êzidîler tarafından "Şengal ve Êzidîlerin satılması", "fermanın devamı" olarak nitelendirildi ve büyük tepkiyle karşılandı.

Kendisi dışındaki Kürtler üzerine de söz söylemeyi görev edinen KDP, uzunca bir süredir, başta Kürt Özgürlük Hareketi olmak üzere, diğer Kürt güçlerine karşı bölge güçleriyle çeşitli pazarlıklar içerisinde.

PKK'ye karşı başta Türk devleti olmak üzere tüm güçlerle pazarlık yapan ve söz konusu güçlerin saldırılarına siyasi, askeri, istihbarati, diplomatik ve ekonomik destek sunmaktan geri kalmayan KDP bunun ilk pratiğini Efrîn işgalinde yaptı.

KDP'NİN EFRÎN İŞGALİNDEKİ ROLÜ

Türk devleti 20 Ocak 2018'de Efrîn'e yönelik işgal saldırılarını başlattığında KDP'nin Rojava uzantısı ENKS'ye bağlı 6 tabur farklı farklı isimlerle işgal saldırılarında yer aldı. KDP, bu grupların saldırılarda, Kürdistan bölgesi bayrağını kullanmalarında hiçbir beis görmedi.

KDP'NİN BRADOST PAZARLIĞI

2019 yılında ise KDP, Şemdinli ile Rûbarok (Derecik) sınırından Güney Kürdistan'ın Mêrgesor, Soran ve Çoman bölgelerine kadar olan geniş bir alanı Türk devletinin işgaline açmış ve bölgenin hakim tepelerini Türk devletine teslim etmişti. Söz konusu hamle ile Türk devletinin Xinêrê'ye yönelik saldırılarının önü açılmıştı.

GIRÊ SPÎ VE SERÊKANIYÊ İŞGALİNDEKİ ROL

Aynı KDP, Türk devletinin 9 Ekim 2019 tarihinde başlattığı Girê Spî ve Serêkaniyê işgalleri sırasında da Türk devletinin işgalini "meşrulaştırma" çabasına girdi. Kürdistan Bölgesi Başbakanı Nêçîrvan Barzani 5 Kasım'da Hewlêr'de düzenlenen bir uluslararası konferansta, "Türk devletinin Kürtlere sorunu olmadığını, PKK ile sorunu olduğunu" savunarak, "Tek isteğimiz, Kürtlerin PKK ile aralarına mesafe koymasıdır" dedi.

MAXMÛR'A UYGULANAN AMBARGO

17 Temmuz 2019'da MİT'in Güney Kürdistan temsilcisi Osman Köse'nin Hewlêr'de öldürülmesi olayı sonrası KDP, saldırılarını yoğunlaştırdı. MİT'çi Köse'nin öldürülmesinden sonra Maxmûr Kampı'na ambargo uygulamaya başlayan KDP, bu ambargoyu buçuk yıldan fazladır sürdürüyor.

KDP, Türk devletinin kampa yönelik saldırılarını ise meşrulaştırma çalışıyor. Türk devletinin 16 Nisan 2020'de Maxmûr'da sivilleri hedef alarak gerçekleştirdiği saldırı sonrası Kürdistan Bölgesi Başkanı Nêçirvan Barzani, "Maxmûr kampı askeri faaliyetleri için kullanılıyor" diyerek saldırıları savunmaya çalışmıştı.

KDP'NİN ZÎNÎ WERTÊ HAMLESİ

Nitekim tarihler Nisan 2020'yi gösterdiğinde KDP bu sefer daha güneydeki Zînî Wertê'de bir hamleye girişti. KDP, idari olarak YNK'nin bölgesi olan Zînê Wertê'ye kendi pêşmergelerini konuşlandırarak, Raperin ile Soran bölgesi bağlantısını koparmayı ve Türk devletinin işgalini kolaylaştırmayı planladı.

KDP'nin bölgeye gitmesinden hemen sonra Türk savaş uçakları burada HPG gerillalarının konumlarını vurmaya başladı ve saldırıda 3 gerilla şehit düştü. Kürt kamuoyundan gelen yoğun tepkilere rağmen KDP koronavirüs tedbirleri kapsamında yaptığını iddia ettiği bu hamlesinden geri adım atmadı.

HEFTANİN'DE OYNANAN ROL

KDP, Türk devletinin işgal saldırılarına zemin hazırlama faaliyetlerini Haziran ayında başlayan Heftanin saldırıları sırasında da devam ettirdi. Güney Kürdistan halkının Türk savaş uçaklarıyla bombalanmasına sessiz kalan KDP, kendi güdümündeki bazı güçleri, Irak sınır muhafızları adı altında, Heftanin'in güneyi ve güneybatısına yerleştirerek işgali kolaylaştırma yoluna gitti. Aynı şekilde Zaxo-Behdinan güzergahlarını Türk ordusu ve istihbaratına açarak Heftanin'in güneyden de kuşatılmasında rol oynadı.

ŞELADIZÊ VE BAMERNÊ DİRENİŞLERİNE KARŞI TUTUMU

Aynı zamanda işgale karşı tepki gösteren Bamernê ve Şeladizê başta olmak üzere Behdinan halkını ise Türk devletine hedef gösterme, gözaltı ve tehditlerle sindirmeye çalıştı. 20 Haziran'da Türk devletinin gerçekleştirdiği hava saldırılarında Şeladizêli 5 genç katledilmişti. Katledilen gençlerden bazıları 2019 yılında Türk devletinin bölgedeki üslerine yürüyen gençlerdi. Gençlerin aileleri ise çocuklarının KDP asayişi tarafından verilen istihbaratla katledildiğini açıklamışlardı.

ŞENGAL HAMLESİ

Güney Kürdistan'dan Rojava'ya kadar Türk devletinin her hamlesinin içerisinde yer alan KDP, son aylarda ise gözünü Şengal'e dikmişti. Şengal ve Êzidîlere karşı yoğun bir kara propagandasının startını veren KDP, bu hamleyi de Irak merkezi hükümeti ile yapmayı uygun gördü.

Irak'ta ABD yanlısı Mustafa Kazimi'nin iktidara gelmesi ve KDP'li Fuad Hisên'in de Dışişleri Bakanlığı'na getirilmesi Şengal planı için ilk adım oldu. Ağustos ayında bir brifingde konuşan ABD'nin Yakın Doğu'dan Sorumlu Birinci Bakan Yardımcısı Joey Hood, Hewlêr, Bağdat ve Ankara’nın "ABD’nin danışmanlığında" ortak çalışmasını istemesi de söz konusu planın dış desteğine işaret ediyordu.

KİRLİ PAZARLIĞA ULUSLARARASI DESTEK

Nitekim KDP ile Irak merkezi hükümeti 9 Ekim tarihinde Birleşmiş Milletler (BM) Irak Özel Temsilcisi Jeanine Hennis-Plasschaert’ın gözetiminde Şengal üzerine bir anlaşma imzaladı. Êzidîlerin iradesinin hiçe sayıldığı anlaşmada tarafların güvenlik, idari ve yeniden inşa konularında anlaştığı belirtiliyor.

ÊZIDÎLERE KARŞI KOMPLO

Ancak anlaşmanın detaylarına bakıldığında ise "pêşmergenin Şengal'e dönmeyeceği", "KDP'li kaymakamın görevden alınacağı" ve KDP'nin eski hükümranlığının sürmeyeceği konuları göze çarpıyor. Anlaşmanın "Şengal ve çevresinde PKK ve ona bağlı güçlerin varlığına son verileceği, PKK’ye bağlı güçlerin bölgede herhangi bir rol üstlenmesine müsaade edilmeyeceği" maddesi ise KDP'nin niyetinin Şengal'e dönmekten ziyade, bölgede irade olan Êzidîleri darbelemek olduğu görülüyor.

Anlaşmada PKK ismi zikredilerek, Êzidîlerin örgütlülüğü hedef alıyor. Nitekim, DAİŞ'in 3 Ağustos'taki saldırıları sonrası bölgeye gelerek, yüzbinlerce Êzidî'yi DAİŞ vahşetinden kurtaran ve Şengal'i özgürleştiren HPG güçleri, Nisan 2018'de resmi olarak Şengal'den çekilmişti.

'TARTIŞMALI BÖLGELER' İÇİN DE PAZARLIKLAR YAPILIYOR

KDP'nin Şengal anlaşmasından sonra, Irak merkezi hükümeti ile Kürdistan Bölgesi arasında 140'ıncı madde kapsamındaki Kerkük, Germiyan gibi tartışmalı bölgeler için de benzer anlaşmalar yapmak için görüşmelere başladığı belirtiliyor.

DİĞER BİR HEDEF İSE ROJAVA

Diğer yandan KDP'nin Şengal hamlesi hem başta Kerkük olmak üzere Güney Kürdistan için büyük tehdit arz ettiği gibi, Rojava için de büyük tehlike arz ediyor. Çünkü KDP, Şengal hamlesiyle eş zamanlı olarak Rojava-Başûr sınırında da bir süredir yeni karakollar inşa ederek, hendekler kazıp sınıra güç yığıyor.

REFERANDUMDA OLDUĞU GİBİ YİNE YANLIŞ HESAP YAPILIYOR

Kürt halkının kazanımlarına karşı Rojava'da cihatçı çete grupları ve Türk devleti, Behdinan'da Türk devleti, Şengal'de Irak merkezi hükümetiyle hareket eden KDP, söz konusu adımlarla bölgesel ve uluslararası güçlerin kendisine alan açacağını hesaplıyor. Ancak KDP, yine 2017 yılındaki "bağımsızlık referandumu"nda yaptığı gibi yanlış hesap yapıyor.

Nitekim KDP'nin bugün ittifak yaptığı güçler, 2017 referandumunda Kürtlere karşı ortak hareket etmiş ve sınırda tanklar yürütmüşlerdi. Nihayetinde ise KDP'nin yanlış hesapları sonucu Kürdistan bölgesinin topraklarının yarısı kaybedilmişti. Aynı şekilde KDP; Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê işgalinden de umduğunu elde etmedi.

HALKIN SABRININ SINIRLARI ZORLANIYOR

KDP'nin son yıllarda yaptığı hamleler, artık Kürt halkında "yanlış hesap"tan ziyade "pazarlık ve işbirlikçilik" olarak okunuyor, tepkilerin birikmesine neden oluyor. Kürtlerin bu pazarlıklar sonucu yeni bir darbe almasının karşısında KDP'nin biriken öfke karşısındaki nasıl bir direnç göstereceği merak ediliyor.