Demokratik Suriye Kongresi başlamadan iki gün önce Urfa’da bir toplantı gerçekleşti. Toplantı AKP yönetimindeki Türk devleti moderatörlüğünde yapıldı; 15 Türkmen ve Arap Sünni aşiret bir araya getirilerek Aşiretler Birliği kurulduğu açıklandı. Aşiret Birliği başkanlığına Ali Envar El Bursan, yardımcılıklarına ise Ahmet Abbud, Cuğani, Ömer Dede ve Enver Gtaf getirildi. Bu şahıslar, Hesekê çevresinde YPG ve PYD’ye karşı aktif mücadele içinde olacaklarını açıkladı. Bu açıklamadan sonra yaşanan gelişmeler, bunun sadece bir açıklama olmadığını gösterdi.
TOPLANTIDAN SONRA YAŞANANLAR
Hatırlanacağı gibi 2012 yılında Serêkaniyê'ye yönelik saldırıların planı da Urfa’da yapılmıştı. Şimdiye kadar Urfa’da yapılan planlar sonrasında Cizîrê ve Kobanê'ye; Antep’te yapılan planlarla da Efrîn’e yönelik saldırıların olduğu ortaya çıktı. Urfa’da yapılan bu toplantıdan sonra Cizîrê Kantonu'nda bir dizi saldırı gerçekleşti:
* Toplantıdan yaklaşık bir hafta sonra ilk saldırı Tel Temir’e oldu. Üç bomba yüklü araba ile Tel Temir şehir merkezinde intihar saldırısı yapıldı. 28 sivil yaşamını yitirdi. 50’den fazla kişi yaralandı. Yaşamını yitirenlerin bir bölümü Süryani, bir bölümü Asuri bir bölümü de Kürt'tü. Yaralılar da aynı halklardandı.
* İkinci saldırı ise 30 Aralık'ta Girê Sipî Asayişi'ne yönelikti. Sabaha karşı 5 kişiden oluştuğu tespit edilen bir grup, Asayiş’in içinde intihar saldırısı gerçekleştirmek istedi. İki kişi üzerine bağlanmış patlayıcıları patlattı. Patlamalar sonunda çatışma başladı. Bir kişi ise üzerine bağlı bombaları patlatmasına fırsat verilmeden sağ yakalandı. Yaşanan çatışmada da 3 çete üyesi öldürüldü. Girê Sipî halkı, öldürülenlerin cenazelerini gördü. Hangi köyden, kimin oğlu olduğunu ve bir süre önce Türkiye’ye çalışma adıyla gittiklerini söyledi.
* Üçüncü saldırı Qamişlo’da Asuri, Suriye halklarına ait iki restorana yönelik oldu. Bu saldırı da Girê Sipî saldırısıyla aynı gün gerçekleşti. İki saldırı arasında sadece saat farkı vardı. Bu saldırıda 13’ü Asuri toplam 18 sivil yaşamını yitirdi. 30 üzerinde sivil de yaralandı.
Her üç saldırı 20 gün içinde peş peşe geldi. Bu saldırılar Urfa’daki aşiretler toplantısından sonra oldu. Aşiretler Birliği adına yapılan açıklamada aslında bu saldırıların sinyali verilmişti.
BURKAN EL FIRAT UYARMIŞTI
Aslında Burkan El Firat, bu girişimin tehlikesine işaret etmişti. Aşiretler Birliği adı altında yapılan örgütlenmeye dikkat çeken Burkan El Firat, Urfa toplantısında bir araya getirilen aşiretlerin çevrede tehlikeli çalışmaları olduğunu, bunun için herkesin duyarlı olması gerektiğini açıklamıştı. Ancak Burkan El Firat’ın bu uyarı açıklamalarının üzerinden daha 10 gün geçmeden Girê Sipî ve Qamişlo saldırıları oldu.
SALDIRILARIN AMAÇ VE HEDEFİ
Her üç saldırı da Rojava’da her halktan, kültürden, inançtan topluluktan kesimlerin içinde olduğu Demokratik Suriye Hamlesi'nin yapıldığı bir süreçten sonra gelişti. 8 Aralık'ta Dêrik’te toplanan ve 9 Aralık'ta sonuçlanan Demokratik Suriye Kongresi'nden sonra bu saldırıların gelişmesinden Demokratik Suriye Hamlesi'nin hedef olduğunu görmek mümkün. Saldırılarda seçilen hedeflere bakıldığında arkasındaki güçler ve amaçları da açığa çıkıyor. Her üç saldırıda da Arap, Türken, Süryani ve Asurilerin hedef alındığı açıktır. Aslında bu saldırılarla Arap, Türkmen, Süryani, Asuri halklarına 'Kürtlerle sorununu çözmeye çalışırsanız hedefimiz olursunuz' mesajı veriliyor. Bu halklar katliamlarla korkutularak Kürtlerden dolayısıyla demokratik bir Suriye’nin kurulmasından uzaklaştırılmak isteniyor. Kürtler, Asuriler, Süryaniler, Türkmenler bu saldırıların verdiği bu mesajı iyi anlıyor. Bu saldırıların amacının da ne olduğunu biliyor.
SALDIRILARIN ARKASINDAKİ GÜÇLER
Urfa’da toplantı yaparak Aşiretler Birliği oluşturduklarını duyuran 15 Sünni Türkmen ve Arap aşireti, saldırıların failidir. Ancak bu aşiretleri bir araya getirip örgütleyen ve her türlü desteği veren ise Erdoğan yönetimindeki Türk devletidir. Bu durum, Rojava Devrimi başladığından beri tekrarlanan bir tarzdır. İsim ve aşiretler deşifre olunca, yeni bir toplantı, isim ve önlerine plan konularak sahaya sürülür. Döngü bu şekilde. Urfa ve Antep, Türk devletinin Rojava’ya karşı özel savaşın merkezleridir. Rojava güçleri de bütün bunların farkında ve ona göre yeni tedbirler alıyorlar.