KDP zindanlarında korkunç işkenceler

Parastin’in eski üyesi Şêrwan Seid Yusuf Heci, KDP zindanlarındaki işkence ve asayiş içindeki yolsuzlukları açıkladı. DAİŞ'lilerin KDP cezaevlerinden rüşvetle serbest bırakıldığını anlatan Heci, Spîlk cezaevindeki korkunç işkenceleri anlattı.

KDP’nin Başûrê Kurdistan’da hem siyasi, askeri ve ekonomik anlamda Türk devleti ile giriştiği siyaset hem de içte yürüttüğü politikalar, 20 yıldır neler yaşandığının tablosunu gözler önüne seriyor. Gözaltı, tutuklama, kaçırma ve katledilmeyle gazeteciler ve aydınlar başta olmak üzere toplumun bir çok kesimi işkencelerden geçiriliyor. Dış siyaseti “ihanet çizgisi” olarak teşhir olan KDP’nin içte yaptıkları ise “baskı rejimi” olarak tanımlanıyor.

Başûrê Kurdistan’ı artık yürütemez ve yönetemez haline gelen KDP’nin perde arkasında yaptıkları bir bir ortaya çıkarken, bunlardan biri de KDP’nin istihbarat servisi olan Parastin’in eski üyesi olan Şêrwan Seid Yusuf Heci’nin olayı oldu. Heci, 11,5 yıl KDP cezaevlerinde kalırken gördüğü işkenceleri, KDP ve Parastin’in yaptıklarını, yapılan yolsuzlukları, KDP’nin DAİŞ’lileri para karşılığında nasıl bıraktığını ve Türkiye’ye teslim edilişini ANF’ye anlattı.

‘ÖNCE PEŞMERGE OLDUM’

Duhok’ bağlı Sersing bölgesinin Siyarê Köyün’den olduğunu belirten Heci, Berwari aşiretine mensup olduklarını söyledi. Babası Seid Simbêl’in halen KDP lideri Mesud Barzani’nin kardeşi Nihat Barzani’nin güvenlik sorumlusunu olduğunu belirten Heci, 1957’de ailesinin köylerinden ayrılarak Barzan bölgesine geçtiğini aktardı. Barzan’da Şêx Osman Barzani’nin yanında kaldıklarını ifade eden Heci, Aşbetal olduğunda ailece İran’a geçtiklerini kaydetti. 1976’da İran’da dünyaya geldiğini aktaran Heci, “ Halk 1991’de Saddam Hüseyin rejimine karşı ayaklandığında biz de o dönem Selahattin bölgesine gittik. Şimdiye kadar da ailemiz orada kalıyor. Aynı yıl ben peşmerge oldum ve 6 yıl boyunca peşmergelik yaptım” dedi.

PARASTIN İÇİN DE ÇALIŞTI

Ardından KDP istihbarat servisi olan Parastin’a geçtiğini kaydeden Heci, burada 8 yıl çalıştığını belirtti. İleri düzeyde sorumluluk aldığı Parastin’da 2005’te ayrıldığını belirten Heci, 2007 yılında ise KDP tarafından bir gece yarısı Hewlêr’de tutuklandığını söyledi. Heci, tutuklandığı zaman KDP ile bir ilişkisinin olmadığını belirterek, şunları söyledi:  Başûrê Kurdistan’da kim KDP’yi eleştirse ya da onların gerçekliğini ifade ettiğinde KDP herhangi bir gerekçe ile onu tutuklayıp cezaevine atabilir. Tutukladıkları kişilerin çoğu için de ajanlık, PKK’ye yardım ya da YNK’lilikle suçlayıp cezaevine atıyorlar. KDP eğer birini tutuklamak istiyorsa onun için birçok suç hazırlıyor. Bunu de hiçbir mahkeme ya da yargı durumu olmadan yapıyorlar. Benim durumum da böyle oldu”

‘İLK ALINDIĞIMDA MESİF CEZAEVİNE GÖTÜRDÜLER’

Tutuklandığında Hewlêr’de bulunan Mesif Cezaevine götürüldüğünü belirten Heci, şunları aktardı: “Beni Hewlêr’de gece yarısı başıma silah dayayarak, tutukladılar. Ardından Mesif’te bulunan Parastin’in yerine götürdüler. Mesud Barzani’nin oğlu Veysi Barzani gelip  başıma bir torba geçirdi. Beni iki katlı bir yere götürdüler. Alt katında onlar kalıyordu. Üst katını da işkence yeri olarak kullanıyorlardı. Bana Mesif’teki cezaevinde yaklaşık 2 ay 8 gün işkence ettiler. 2 ay sonra gözüm kapalı bir şekilde bir yere götürdüler. Götürdükleri yerde etrafımda Veysi Barzani, Mesud Barzani’nin kardeşi Sîdad Barzani, Nezat Halî Dolameri, Zübeyir Barzani’nin oğlu Berewan Barzani ve Asayişin Genel sorumlusu Misto Samet vardı ve beni sorguluyorlardı. Üzerinde durdukları temel sorulardan biri de Kusret Resul sana ne talimat verdi sorusuydu. Söylememem halinde eşime tecavüz etmekle tehdit ediyorlardı. Ben de onlara siz partili değil BAAS’lısınız dedim. Bunlar Kürtlük değildir dediğimde ise bana tokat atarak karşılık verdiler.”

 

SPÎLK’DEKİ VAHŞET!

Mesif Cezaevinden sonra Barzan bölgesinde bulunan Spîlk Cezaevine götürüldüğünü söyleyen Heci, her iki yerin de resmi olmayan yerler olduğunu kaydetti. Bu yerlerin pek bilinmediğini de aktaran Heci, şöyle devam etti: “Beni 6 yıl Spîlk Cezaevinde tuttular. Ben burada yaklaşık bir metre olan bir hücrede tutuldum. Elektrik yoktu, bazen su ve ekmek de vermiyorlardı. Kimi zamanda eskimiş kuru ekmekleri ve bozulmuş peynir veriyorlardı. Aylarca yıkanamadım. Ben 2013’e kadar burada tutuldum. Spîlk cezaevi korkunç bir yerdi. Oraya giden zaten ölü olarak giderdi. Öyle vahşi işkenceler ediyorlardı ki durmak cesaret istiyordu. Kimilerini ölene kadar dövüyorlardı. İşkence ettikleri insanların etlerini pense ile koparıyorlardı. İnsanların parmak tırnaklarının arasına iğne batırıyorlardı. Yine parmaklarını zımbalıyorlardı. Ya da ellerini arkadan kelepçeleyerek saatlerce öyle bekletiyorlardı. Onlarca insanı bu tür işkencelerle öldürdüler. Kimilerini intihar etti diye gösterdiler. Sadece Spîlk’de değil bir çok yerde bu işkenceleri yapıyorlardı. Bu işkenceleri kimseye de duyuramıyorsun. Sözüm ona insan hakları örgütlerinden gelenler var dı onlar da onlara bağlı kişilerdi”

ÖLÜM ORUCUNDAN SONRA SERBEST BIRAKILDI

Yapılan işkencelerin dayanılmaz olduğunu belirten Heci, en sonunda ölüm orucuna girdiğini belirterek, şunlara yer verdi: “Beni bırakmalarının nedeni ise ben ölüm orucu girmiştim ve 33 gün sürmüştü. Ya ben ölecektim ya da beni bırakacaklardı. Mesud Barzani’in yanından bir iki heyet gelip beni ölüm orucundan vazgeçirmeye çalışıyordu. Fakat ben kabul etmedim. Bir çok yol denediler ama ben o tutumumdan vazgeçmedim. Bir ayın sonunda beni tekrar Mesif’e Parastin’in yanına götürdüler.  Bir gün sonra babamı aramışlar, Mesrur Barzani babama ‘git oğlunu al götür’  demiş. Beni bırakırlarken de eğer YNK’nin yanına giderseniz seni öldürürüz diye tehdit ettiler. Babam beni alıp eve götürdü. Ben 130 kilodan 48 kiloya inmiştim.”

İKİNCİ SEFER TUTUKLANMA VE TÜRKİYE’YE TESLİM EDİLİŞ

İkinci sefer ise 2017’de tutuklandığını ifade eden Heci, bu sefer de 2022 yılına kadar ellerinde kaldığını söyledi. İkinci defa alınana kadar gördüğü işkencelerin üzerinden bıraktığı sağlık sorunlarıyla uğraştığını söyleyen Heci, bu durumun tamamlanmadan KDP’nin tekrar kendisini cezaevine attığını aktardı. Heci, 5 yıl aradan sonra bırakıldığında ise sürecin şöyle ilerlediğini anlattı: “ Bu sefer genel asayiş yerinde tutukluydum. Bırakıldığımda beni ailemle birlikte önceden hazırladıkları pasaportla Türkiye’ye gönderdiler. Yaklaşık 6 ay orada kaldım. İstanbul’a götürmüşlerdi. Parastin’in sorumlusu beni üç şart ile bırakacaklarını söyledi. ‘Birincisi artık Başûrê Kurdistan’da yaşayamazsın. İkincisi hiçbir gazete televizyon ve ajansına konuşmayacaksın. Üçüncüsü ise bizimle çalışan ailen ile hiçbir şekilde ilişki kurmayacaksın’ dediler. Özellikle babam ile iletişim kurmamamı söylediler. Beni bir gece eşim ve çocuklarım ile birlikte uçağa bindirip İstanbul’a gönderdiler. Burada da MİT’in takibi altındaydım. Hewlêr’de kalan bütün mal varlığıma da kendilerinin hazırladıkları yasalarla el koydular. İstihbarat ‘tan tut asayişe kadar bütün kurumları şirketler gibi insanları soyuyorlar. Bu şekilde çok büyük yolsuzluklar yaptılar. Barzani ailesi Başur’da yaşam adına bir şey bırakmadı”

Heci,  daha sonra bir yolunu bularak Türkiye’den kaçtığını ve Başûrê Kurdistan’a geldiğini söyledi.

‘KDP’NİN GENEL ASAYİŞİ BİR YOLSUZLUK MERKEZİ’

KDP’nin genel asayişinden de çok büyük yolsuzlukların olduğunu kaydeden Heci, DAİŞ’lilerin burada para karşılığında bırakıldığına değinerek, şu ifadelere yer verdi: “Para karşılığında DAİŞ’lilerin çoğunu serbest bıraktılar. Bir DAİŞ’liyi 18 ay kaldıktan sonra 30 bin dolar karşılığında bıraktılar. Yine Hewlêr’e saldırmaya gelen bir DAİŞ’li 13 ay kaldıktan sonra 50 bin dolara bırakıldı. Bunlar neye göre oluyor. Nasıl oluyor. Ayrıca DAİŞ’in üst düzey bir yöneticisi benim tutuklu kaldığım cezaevindeydi. 16 ay sonra 40 bin dolara bırakıldı. O DAİŞ’li kendisi de bana söyledi. Böylesi yüzlerce örnek var. Hepsi de halen farklı farklı biçimleri ile yaşanıyor. Asayiş bir yolsuzluk merkezi haline gelmiş”

SERDEŞ OSMAN’I MESRUR BARZANİ KATLETTİ

2010’de katledilen gazeteci Serdeşt Osman olayına değinen Heci, Osman’ın Mesrur Barzani tarafından katledildiğini belirterek, “ Yine Serdeşt Osman adlı gazeteci KDP ve Barzani ailesini Facebook üzerinde yazdığı bir yazıda eleştirdiği için kaçırılıp katledildi. Cenazesi ise Musul yakınlarında bulundu. Onu öldürdü diye birini yakaladılar. Fakat çok iyi biliyoruz ki onu öldüren Mesrur Barzani’dir. Bunu Osman’ın ailesi de biliyor. Bu şekilde onlarca kişiyi katlettiler” dedi.

‘BU İŞKENCELER BEN TUTUKLANMADAN ÖNCE DE OLUYORDU’

Bu tür işkencelerin ve katledilmelerin sadece tutuklandığı süreçte yaşanmadığının da altını çizen Heci, KDP ile birlikte çalıştığı zamanlarda da asayişten Parastin’a kadar bir çok KDP oluşumunun cezaevlerinde yaptıklarına yer verdi. Heci, kimi zaman bunlara karşı çıktığını da belirterek, “ Parastin’da tutuklanan bir çok kişi vücuduna elektrik verilerek işkence ediliyordu. Bu tür cezaevleri korkunç yerlerdi. 60 metrekarelik yerlere 167 kişi koyuyorduk. Ben Parastin üyes olduğum zaman da sorgu odalarında pek çok insana işkence yapıldığını gördüm. Diğer işkence türü ise kaba dayaktı. Bunlar birçok kez şahitlik ettim. Hatta kimi zaman önüne de geçmeye çalıştım. Fakat tekrar yapıyorlardı” diye konuştu.