MİT şebekeleri trafiği anlattı

İç Güvenlik Güçleri’nce düzenlenen operasyonlarda yakalanan hücre elemanları itiraflarda bulundu. MİT'in Kuzey ve Doğu Suriye’deki suikast, bombalı saldırı, kaçakçılık ve kalpazanlık gibi birçok suçun talimatını verdiğini anlattı.

Türk devleti, Kuzey ve Doğu Suriye’de izlediği yayılmacı hedeflerine ulaşmak için sadece işgal saldırılarıyla yetinmiyor. ÖSO-DAİŞ-MİT elemanlarını bir araya getirerek kurduğu hücre yapılanmalarıyla bölgedeki önemli şahsiyetlere suikastlar düzenliyor; Özerk Yönetim kurumlarını ve alt yapı tesislerini hedef alıyor. Yine sahte para aktarımı, kaçakçılık vb. birçok suçta da MİT’in izine rastlanılıyor. Tüm bu suçlar için gerekli kaynak ve mühimmatlar Serêkaniyê ve Girê Spî gibi işgal altındaki bölgelerinden sevk ediliyor.

Türk işgali altındaki bölgelerde kurulan MİT-DAİŞ organize merkezinin talimatlarını Kuzey ve Doğu Suriye’deki hücrelere Ebu Ömer ve Emel Muhammed Ali İsa adlı kişiler iletiyor. Türkiye numaralarıyla iletişimlerin kurulduğu hücrelere finansal destek Türk havale şirketleri üzerinden yapılıyor. ANF, yakalanan DAİŞ-MİT elemanlarının itiraflarına ulaştı.

Ahmed Abdulhamid El Merdud: Suriye’nin Bukemal bölgesi doğumluyum. 2017’de DAİŞ’e katıldım. Şeriat ve askeri eğitim gördükten sonra camide çalışmalar yürüttüm. Ardından Baxoz’a, Bisera’ya, sonra Reqa’ya göç ettik. Bukemal’dan tanıdığım Abdullah Ahmed El Cuma adlı MİT elemanı bana ÖSO için çalışma teklifi getirdi. Kendisi MİT ve ÖSO’ya bağlı bir hücrede çalışıyordu.

Abdullah Ahmed El Cuma: Suriye’nin Bukemal bölgesindenim. Muhammed El Cuma, Cindul Fırat adlı hücreyle çalışmamı istedi. Askeri noktalar ve araçların görüntülerini çekmemi istedi. Yaptıklarım karşılığında para alıyordum. Benden askeri savaşçı ve komutanları öldürmemi istediler. Bu yaptıklarımın talimatını Türkiye’de kalan Muhammed El Cemi (Muhammed El Rixati) verdi.

Hasan Ali Muhammed: Eyn Îsalıyım. Emel adlı MİT elemanı yanıma geldi. Birlikte Serêkaniyê ve Girê Spî’den gelen mayınları kaçakçılık yoluyla hücrelere ulaştırıyorduk. Emel’in getirdiği mayınları Reqa’ya ben götürüyordum. Emel’i de kaçak yollarla ben Reqa’ya götürüyordum. Emel, Reqa’da eşi Serhan’ı görüyordu.

Nadir Muhammed Saruh Halil: Emel, benim Türk devletine bağlı gruplara katılmamı istedi. İlk eylemim Emel’in isteğiyle sahte 100 dolarların piyasaya dağıtılmasıydı. İkinci eylemim ise Emel’in getirdiği mayınlardı. Üçüncü eylemim de cinayetti. Emel benden içki getirmemi istedi. İçkiyi getirdiğimde içeride bir adam vardı. İlk defa görüyordum. Geç kaldığımızı söylemek için yanlarına gittiğimde onları yan yana uzanmış şekilde gördüm. İlişkiye girdiklerini düşündüm. Ardından fark ettim ki Emel, adamı bıçaklamıştı. Sonrasında Ebu Ömer beni arayarak eylemlerin sorumlusu olduğunu belirterek beni kutladı. Dördüncü eylemimde bir petrol istasyonunu patlatmamı istediler. Beşinci eylemimde de bir mayın ve susturucuyu Salih adlı MİT elemanının evinin arkasındaki harabeye gönderdim. Yaptığım eylemler için bana Türkiye denetimindeki bölgelerden para ve telefon gönderdiler.

Serhan İsa Avni: Eşim Emel Muhammed Ali İsa tarafından MİT-DAİŞ hücre çalışmalarına dahil oldum. Talimatları Ebu Ömer’den alıyorduk. Emel bana siyah bir poşet içerisinde tabanca getirerek Reqa’da verdiği bir adrese götürmemi istedi. Bunun karşılığında bana 300 dolar verdiler. Yine birçok defa mayın gibi mühimmatları götürüp getirdim. Benden tanıdığım güvenilir birini istediler. Ben de yeğenim Ala İbrahim Hasani’yi çağırdım. Ala’yı çağırarak istenenleri anlattım. Ona birkaç gün içerisinde Girê Spî’ye gideceğimi söyledim. Paket falan gelirse Ala alacaktı. Dêrazor’a gittiğimde Ala’yı aramışlar ve 3 mayın göndermişlerdi. Eşim Emel sürekli Türkiye denetimindeki bölgelere gidip geliyordu. Girê Spî-Serêkaniyê’deki merkez bizi yönetiyordu.

Ala İbrahim Hasani: Reqalıyım. Hücre içerisindeki görevim mayınların ve mühimmatların transferiydi. Dayım Serhan İsa beni hücreye kattı. Serhan İsa, Türk istihbaratının elemanıdır. Ardından Ebu Ömer adlı biriyle tanıştı. Öncesinde bir kadın benimle konuşarak, ‘Dayının emaneti var’ diyerek verdiği adrese gittiğimde bir çanta içerisinde 3 mayın verdiler. Getiren kişinin adı Hasan Ali Muhammed’di. Ebu Ömer beni Türkiye numarasıyla arayarak talimatları veriyordu. Götürdüğüm mayınların fotoğraflarını çekip Ebu Ömer’e gönderiyordum.