Halkın enflasyonu düşmedi…

TÜİK istatistiklerine göre enflasyon önceki aylara göre düştü. Ama evin ekonomisini çeviren kişiler için durum öyle değil. Sadece gıda değil doğalgaz, elektrik faturaları da halkın belini büküyor.

Türkiye’de döviz yükselmesiyle dikkati çeken ve açığa çıkan ekonomik kriz en çok da insanların alım gücünü etkiledi. Yaz aylarında artan ekonomik sıkıntılar ilk olarak gıda sektörünü vursa da kış aylarına doğru doğalgaz, elektrik faturaları halkın belini bükmeye başladı. TÜİK verilerine göre enflasyon diğer aylara göre düşmüş olsa da halka yansıyan fatura bir hayli yüksek.

Aslında elektrik faturalarında yüzde 10 indirime gidildi fakat aynı indirim uygulaması içerisinde dağıtım bedeline yüzde 15’lik bir zam yapıldı. Dolayısıyla kombilerin neredeyse tüm gün çalıştığı kış günlerinde elektrik faturaları da yükseldi. 

Öte yandan İstanbul henüz çok soğuk kış günleri yaşamıyor. Sıcaklıklar ortalama 10 gün kadar sıfırın altına düştü ama Aralık ayı ısınma ve elektrik faturaları şimdiden birçok kişinin bütçesini zorladı. Artan faturaları, hayat pahalılığını ve bunun yanı sıra tasarruf için neler yapıldığını İstanbul’da yaşayan emekli, çalışan, evli ve bekâr dört kadınla konuştuk.

ELEKTRİK FATURASININ YARISI VERGİ VE DAĞITIM BEDELİ

Eylem, İstanbul Üsküdar’da yaşayan genç bir kadın, tek başına kalıyor ve serbest gazetecilik yapıyor. Ağırlıklı olarak evde çalıştığı için kış aylarında özellikle ısınma konusunda kaygılı olduğunu dile getiriyor: “Ağırlıklı olarak evden yapıyorum işlerimi. Zaten dışarı çıksam da kombiyi kapatamıyorum. Döndüğümde evim buz gibi oluyor. Ama buna rağmen geceleri kapatıyorum. Aslında geçen yılla bu yıl arasında henüz bir kıyaslama yapamıyorum. Çünkü ikinci kışım bu evde ve daha önce doğalgaz teminat parasını taksitlerini ödediğim için çok hatırlamıyorum faturayı. Bir de asıl olarak Ocak ayı faturası daha belirleyici olacak. Ama çok gelmemesi için elimden geleni yapıyorum. Geceleri kapatıyorum mesela. Hep ‘tüm gün düşükte yansın ama kapatmayın’ diyenlerin aksine geçen yıl faydasını gördüğümü hatırlıyorum. Asıl olarak diğer aylara oranla elektrik faturasında bir yükselme var. Bulaşık makinam bile yok, bilgisayarım, buzdolabım ve her zaman açık olmayan bir televizyonum var. Kullanım bedelim 33 lira, 13,5 lira dağıtım, 11 küsur da vergi. Neredeyse kullanım kadar vergi ve dağıtım bedeli ödüyoruz.”

'ISINAMADIĞIMIZLA KALIYORUZ'

Maltepe’de oturan Zeynep Hanım emekli ve tek başına yaşıyor. Bir buçuk yıl önce kızını evlendirmiş. Şimdi emeklilik maaşıyla tek başına geçinmeye çalışıyor. Onun da özellikle kış aylarında kaygılı olduğu faturalar doğalgaz ve elektrik. Çoğu kez battaniye altında oturup doğalgazı çok düşükte yaktığını aktarıyor Zeynep Hanım ve ekliyor: “Zaten emekli maaşımla neye yetişeceğim ki? Gece yatarken kapatıyorum, dışarı çıkarken de öyle ama yine de kâr etmiyor. Doğalgazdan kıssan elektrik geliyor, ondan kıssan su fazla geliyor. Doğalgazı kısıp ya da kapatıp battaniye altında oturmama rağmen fatura düşmüyor, ısınamadığımla kalıyorum. 'Zam yapmadık, indirdik' diyorlar da değişen bir şey yok.” 

Sultan Hanım da Zeynep Hanım’ın dünürü, o da aynı sıkıntıları anlatıyor: “Eşim ve ben iki emekliyiz ama kıt kanaat geçiniyoruz. Faturalar özellikle bu kış korkulu rüyamız. Ülke 2019’da daha beter olacak diyorlar, bazen düşünüyorum, daha ne kadar beter olabilir? Kızımın küçük bir bebeği var, sabah akşam kombi açık, mecbur, el kadar bebek, kapatamazsın da kısamazsın da. 560 lira doğalgaz faturası gelmiş. Bu insanlar ne yapacak? Bebek bezi desen 90 lira. Gün geçtikçe her şeyin daha da kötüleştiğine öylece bakıyoruz.”

'HER ŞEYİN YARISINI ALIYORUZ!'

Nevin, İstanbul Çekmeköy’de yaşıyor, evli ve bir oğlu var. Nevin, merkezi sistem ısıtma kullanıyor. Yani ne kadar yakıt alırsa o kadar para ödüyor. O yüzden sürpriz bir fatura ile karşılaşmıyor. Ama onun da bu konuda aldığı önlemler var. Tüm gün oğlu okulda, kendisi ve eşi de işte olduğu için sensör taktırdığı ısınma sistemini kapatabiliyor. Yoksa tasarruf etmesi imkânsız. 3 kişilik bir aile olarak ortalama elektrik faturası ise 100 liranın üzerinde geliyor. O da Eylem gibi faturanın yarısının vergi ve dağıtım bedeli olmasından şikâyetçi ama asıl olarak gıda fiyatlarına dikkat çekiyor: 

"Faturadan çok market ve pazar alışverişi belimizi büküyor. Eskiden 100 liraya markete girince 5-6 ürün alabiliyordum, şimdi neredeyse 3 ürünle zor çıkıyorum. Et pahalı, tavuk, tuvalet kâğıdı, kadın pedi; aklına gelebilecek her şey çok pahalı. Pazarda 3-4 tane meyve, yarım yarım sebze, yeşillik alabiliyorum. Artık tam bir kilo aldığım bir şey neredeyse çok az. Bir de ucuz marketlerin indirim bültenlerini biriktiriyorum. Her gittiğim marketten istiyorum. Belli günlerde gidip ona göre ürün alıyorum. Yani şimdi bakanlar enflasyon düştü diye açıklama yapıyor ama 2019’un daha da kötü geçeceğini hepimiz biliyoruz ki şimdiden zaten her şey kötü. Bazen gidip marketten indirimde diye kuru gıda alıyorum ya da indirimde tuvalet kâğıdı, peçete stokluyorum çünkü önümü göremiyorum. Bazen eşim gülüyor, ‘savaş varmış gibi biriktiriyorsun’ diye ama yarın en adi malın bile kaç paraya satılacağı belli değil ki! Dolar artıyor, reyonlarında fiyat etiket değiştirme mesaisi başlıyor. Ben de garantiye alıyorum kendimi, küçük oğlum var, mecburum.”