Erdoğan kurtuluşunu savaşta arıyor

Erdoğan seçimin muhasebesini yapacağız dediği konuşmasında bile Kürtlere saldıracağını, Irak ve Suriye’deki Kürtleri ezeceğini ilan ediyor. Bunun için ABD, Rusya, İran ve Irak dahil birçok güç ve devletle bitmeyen pazarlıklar yapıyor.

Faşist Erdoğan yönetiminin Türkiye’nin çıkmazlarını derinleştirdiği açık. AKP 2015’ten beri aralıksız biçimde Kürt halkına karşı bir saldırı halinde. "Türkiye yüz yılı" diyerek Cumhuriyetin ikinci yüz yılına Kürtler olmadan ‘’Tek Millet Tek Devlet’’ soykırım planının zaferiyle girmek istediler. Bu açıdan Türkiye bir bütün olarak operasyon alanı olarak ele alındı.       

Erdoğan 31 Mart’ta seçimi kaybetti. Seçim gecesi yaptığı açıklamada seçimde halkın verdiği mesajları değerlendireceğini söyledi. Ama aynı konuşmada ‘’Kürtlere ölümcül darbeyi indireceğini’’ de vurguladı. Kürtlere ölümü ve yok etmeyi hedef yapan bir zihniyet ve yönetim seçimlerden nasıl ve hangi sonuçları çıkaracak? Açık ki, çıkaracakları bir sonuç yok. Kafa aynı kafa. Bunun anlamı savaş ve saldırılar devam eder, milyarlarca dolar ve binlerce insanın yaşamı heba olacak. Bu durumda ekonomi ve hukuk sisteminin düzelme ihtimali kalmaz.

Kurdistan’ı AKP-MHP hükümeti "Teröristan" diye tanımladı. Rojava’da Kürtlerin yaşadığı sınır boylarını daha önce terör koridoru diye adlandırmışlardı. Ancak bu onlara yetmedi şimdi bütün Kurdistan’ı düşman ve operasyon alanı olarak ilan ediyorlar. Kürt halkının varlığını tanımaya yanaşmıyorlar. Bir halkın varlığı tanınırsa halk olmaktan gelen doğal hakları da tanınır. Türkiye’de on milyonları bulan bir Kürt nüfus var. Ama onların ana dilleriyle eğitim görme hakları bile tanınmıyor. Erdoğan dilin önemi ve geliştirilmesi için nutuklar atıyor ama iş Kürtlere geldi mi, onların dilini mecliste ‘’bilinmeyen bir dil’’ diye tutanaklara geçiriyor. Kürt kavramı zihinlere çarpmasın, akıllara gelmesin çabası içindeler.

Türkiye Kürtler için hep bir özel savaş alanıydı. Kürtler her açıdan hedeftiler. Onlar üzerinde kesintisiz ve bitimsiz operasyonlar devam etti. Ancak 2015’ten sonra Kürtler ‘’Çöktürme Planı’’yla daha ağır bir saldırı kıskacına alındı. Böyle bir imhayı önlerine koyanlar açık ki, Kürtlerle sınırlı kalamazlardı. Bu planın sorunsuz yürümesi için bütün Türkiye’yi bir operasyon alanına çevirdiler. Darbe girişimi var diyerek orduya ve devletin içine dönük operasyonlara başladılar. Bu operasyonlar hala devam ediyor. Fetullahçı diye yüz bini aşan sayıda insanı memurluktan attılar. Generallerden sıradan memura, Kürt ve demokrat olan insanlara, akademisyenlere kadar bir temizlik yaptılar. Bu operasyonlar hala devam ediyor.

Kürtlere karşı savaşı sürdürmek ve kamuoyunun desteğini sağlamak için bütün Türkiye halkları bu operasyonların hedefi oldu. Özellikle basın eliyle sürdürülen psikolojik harekatların hedefi Türkiye halkının tümüydü. Türkiye halklarını düşünemez, nereye gidildiğini bilemez hale getirdiler. Sonuçta Türkiye’yi militarize ederek faşist bir rejim kurmak istediler. Bütün kurumların içini boşalttılar. Basını özel savaş elemanlarıyla doldurdular. Hitlerin yönetim biçimini kendilerine model aldılar. Marjinal ırkçı MHP Türkiye’yi yönetir hale geldi. MHP’nin Türkiye halklarına vereceği ne var? Varlığı ve misyonu devletin karanlık, kirli işlerini yapmaktır. Ama Erdoğan onlara devletin bütün olanaklarını peşkeş çekti.

Tamam, bu politika ve sistem tıkandı. Erdoğan seçim muhasebesini yapacak, bu çıkmazdan çıkacak diye bir beklenti olabilir mi? Olmaz. Çünkü AKP’nin kendisi bir parti olma vasfını yitirmiştir. Bu parti Erdoğan’ın iktidarı için bir araç haline getirilmiştir. İçinde tartışma ve demokratik düzeltme mekanizmaları kalmamıştır. Kendilerine kaybettirenin bu savaş ve Kürt karşıtlığı olduğunu kim söyleyecek? Erdoğan’ın etrafında siyasi bir kimlik kalmamıştır.

Erdoğan seçimin muhasebesini yapacağız dediği konuşmasında bile Kürtlere saldıracağını, Irak ve Suriye’deki Kürtleri ezeceğini ilan ediyor. Bunun için ABD, Rusya, İran ve Irak dahil birçok güç ve devletle bitmeyen pazarlıklar yapıyor. Dünyayı Kürtlerin karşısına çıkarmak istiyor. Kürtlerin her şeyini terörle özdeşleştirerek bütün çözüm yollarını kapatıyor. Kürtleri bir ortak ve güç kaynağı olarak görmüyor. Onlara göre Kürtler ayaklarına vurulmuş bir prangadır. Bölgede yayılmacı emelleri önünde engeldirler. Onun için Kürtlerden kurtulmak gerekir.

Erdoğan’ın MHP’yle olan ortaklığını çözen ve anlam verenler var mı? Tam olarak var denilemez. Bu karanlık ve kanlı ortaklık Türkiye’de sorgulanmadı, araştırılıp hak ettiği gibi tartışılmadı. Bahçeli seçimden sonra bile hala Türkiye’ye ayar vermeye, siyaseti hizaya getirmeye çalışıyor! Erdoğan, seçim yenilgisini tartışacağını söylüyor ama MHP’yi hiç ağzına almıyor. MHP’yle birleşenler nasıl Kürtlerden oy alabilir, destek görebilir? Bunu bile ağızlarına almıyorlar.

Sonuç olarak Erdoğan’ın gerçek bir seçim muhasebesi yapma şansı yoktur. Girdiği çıkmazdan dönme iradesi ve gücüne sahip değildir. Bildiği ve yaptığı Kürtleri öldürmek ve ezmek eylemine devam edecektir. MHP ve Ergenekon’dan yollarını ayırma gücü kalmamıştır. Batmış birisi olarak Kürtleri batırmaya devam edecektir. Kürt halkı ve demokratik çevreler bu gerçekler ışığında süreci doğru değerlendirmelidirler.

Kaynak: Yeni Özgür Politika