Kürt siyasetçi Çelik’in davasının ikinci duruşması görüldü

Almanya'nın Hamburg kentinde davası devam eden Kürt siyasi tutsak Mustafa Çelik, duruşmada hakime “Mücadelemi anlamak için, Kürt tarihini bilmeniz gerekir” dedi.

Bremen'deki evinde Ocak ayında gözaltına alınan Xarpêt (Elazığ) Palu nüfusuna kayıtlı 43 yaşındaki Mustafa Çelik'in davası, bugün Hamburg Yüksek Bölge Mahkemesi’nde devam etti. Çelik'in avukatı Heinz R. Schmitt, ilk duruşmada Çelik'in ciddi sağlık sorunları olduğunu, doktor heyetince kontrol edilmesi gerektiğini belirtmişti. İkinci duruşmada ise hakim Taeubner, Çelik’in sağlık durumun duruşmaya engel olmadığını savundu.

Hakim, kendisini “tanımak” istediğini belirtince Çelik, Ağustos 2016’da 2,5 yılla yargılandığı davayı hatırlattı. Ancak mahkeme heyetine bu yetmeyince Çelik, yüzyıllardır soykırım ve katliama tabi tutulmuş sömürge halkın bir bireyi olduğuna dikkat çekerek, hakime hitaben, “Bunu anlamak, sizin için zor olacaktır. Güney Afrikalı siyahi biri beni anlar; Güney Amerikalı bir Aztek, bir Maya beni anlar; ancak sizin için bu biraz zor olacaktır. Mustafa Çelik dediğiniz bir ağacın yaprağıdır. Beni anlamak için ağacın tarihini bilmeniz gerekir” diye konuştu.

İlk duruşmanın görüldüğü Perşembe günü, Çelik'in PKK üyesi olduğunu iddia eden ve cezalandırılmasını isteyen savcılık, demokratik eylemleri de suç unsuru olarak göstermişti. İddianamede Çelik’in kod adı “Ahmet” olarak geçiyor. Bugünkü duruşmada Çelik, gerçek adının “Amed” olduğunu belirterek “Amed Kürtçe bir isim ve yasaklı olduğu için resmiyette Mustafa olarak geçiyor. Ailem ve çevremden bana Mustafa diyen yok. Sokakta biri ’Mustafa' diye çağırsa dönüp bakmam. Beni bu isimle tanıyan yok!” ifadelerini kullandı.

Türkçeyi okulda zorla ve dayakla öğrendiğini belirten Çelik, 1980 darbesinden sonra Türkiye’deki baskının daha sistematik boyuta vardığına dikkat çekti. Çelik, hakime dönerek şunları söyledi: “Siz beni merak ediyorsunuz öyle mi? Yine ben şanslıydım; sadece okulda dayak yedim. Köyümdeki diğer çocuklar askerler tarafından katledildi.”

Babasının tutuklanıp işkenceden geçirildiğini ve hapse girmemesi için 15 yaşında Almanya’ya gönderildiğini anlatan Çelik, “Burada yaşamayı hiç istemedim. Zaten ruhen Almanya’da değilim” dedi.

1996’da önce Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yanına, PKK akademisine gittiğini, 10-11 ay sonra da gerillaya katıldığını belirten Çelik o günleri ise şöyle anlattı: “O dönem Kürdistan’da 4 bin 800 köy yakıldı, binlerce kişi yargısız infaz edilerek kurban gitti. O dönem Almanya’da bir karar vermem gerekti: Ya okuyup aile kuracaktım, çalışıp para kazanacaktım. Ya da askerler tarafından tecavüze uğrayan kadınlar ve yakılan, yıkılan köylere karşı mücadele etmek. Amed dağları tercih etti. Yine olsa yine aynı kararı verirdim. Kürtlere uygulanan soykırım devam ediyor. Üç yıl Türk askerine karşı Kürdistan dağlarında yaşadım. Yedi kez yaralandım. Ağustos 1999’da da gerilla, Türk devleti sınırlarından çekildi.”

Sağlık durumuna ilişkin 2001’den bu yana her gün acı çektiğini belirten Çelik, nadir görülen kimura hastalığına yakalandığını söyledi. 2008 yılına kadar bu hastalığın hayati tehlike teşkil ettiğini ve artık kronikleştiğini de sözlerine ekleyen Çelik, 2018’de serbest bırakıldığı dönemde ağrılarının arttığını, kulak, göz, ağız, diş ve gırtlak ağrısı çektiğini ve yedi ay boyunca kortizon kullandığını anlattı. Son birkaç haftadır da ellerinde şişme ve ayak topuğunda da ağrıların dayanılmaz olduğunu söyledi.

Tutukluluk şartlarına ilişkin konuşan Çelik, gününün23 saatini güvenlik bölgesindeki hücresinde kapalı olarak geçirdiğini vurgulayarak, bu durumun zorbalık olduğunu vurguladı.

Çelik’in duruşması 9 Temmuz Perşembe günü saat 11’de devam edecek. Bu duruşmada şahitler dinlenecek ve tıbbi rapor açıklanacak. Bir sonraki duruşma 10 Temmuz’da ve üç haftalık aradan sonra 29 Temmuz’da devam edecek.