Türkiye Barış Meclisi Diyarbakır Girişimi tarafından düzenlenen "Çözüm Sürecinin Neresindeyiz" pqaneli düzenlendi. Panelde konuşan BDP Muş Milletvekili Sırrı SAkık, sorunun muhatabı oldukları halde 'demokratikleşme paketi'nden haberdar olmadıklarını söyledi. 

Türkiye Barış Meclisi Diyarbakır Girişimi tarafından düzenlenen panelde konuşan Sırrı Sakık "İlk kez devlet Kürtlerle masada oturmuş, mücadele yönteminin iflas ettiğini belirtmiştir. Ancak sorunun muhatabı olmamıza rağmen demokratikleşme paketinden haberdar değiliz. Yine de barışla ilgili ümidimizi koruyoruz" dedi.

Sürecin şeffaf şekilde devam etmesi gerektiğini kaydeden Sakık, "Gelin Akil İnsanların raporlarında yazanları hayata geçirelim. 30 Eylül'de bir paket açıklanacak ve bizim içeriğinden haberimiz yok. Efendi-köle ilişkisi ile barış sağlanamaz. BDP ve Kürt halkı muhatap alınmadan sürecin sağlıklı şekilde hayata geçirilmesi sözkonusu olamaz. Bu süreçte ortaklaşmalıyız. Manifestomuz sayın Öcalan'ın 21 Mart'ta Diyarbakır'daki Newroz kutlamalarında ortak vatan adını koyduğu o çizgiyi Kürt halkı olarak bu coğrafyanın ruhuna uygun buluyoruz" dedi. 

Panelde konuşan Akil İnsanlar Heyeti Karadeniz Bölgesi Grubu Üyesi Oral Çalışlar da, çatışma ortamından silahsız ortama geçiş konusunda çözüm sürecinde gösterdikleri cesaret ve atılganlık nedeniyle teşekkür edecekleri iki kişinin olduğunu, bunlardan birinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ikincisinin de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olduğunu belirtti.

Çalışlar, Türkiye'nin demokratikleşme ve demokratik hamle yapma konusunda yeni bir sıçramanın eşiğinde olduğunu ancak bunun kolay olmadığını vurgulayarak, şöyle dedi:

"Türkiye çok önemli mesafeler kat etti. Militarizm, tarihinin en büyük darbelerinden birini yedi Ergenekon ve Balyoz davaları ile. Bu duruma gelmemizde Kürt hareketinin, özgürlük, barış ve demokrasi taleplerinin büyük rolü olduğunu kabul etmeliyiz. Türkiye 7 aydır süreci çatışmasızlık anlamında başarı ile sürdürüyor. Bunun giderek demokratik siyasi müzakere sürecine evrilmesi gerekir. Ancak sabırlı olunmalıdır. Çözüm paketi umarız herkesin istediği doğrultuda Türkiye'nin demokratikleşmesine derinlemesine hizmet edecek bir doğrultuda çıksın. Paketin açıklanmasından sonraki süreç danışma süreci olarak görülebilir. Çünkü pakette yer alacak konular ertesi gün gerçekleşecek şeyler değil. Bir kısmı Anayasa Değişikliği gerektirecek. Bunu bir tartışma süreci olarak anlamak gerekir."

Akil İnsanlar Heyeti Güneydoğu Anadolu Bölgesi Grubu üyesi Fazıl Hüsnü Erdem ise derin acılara neden olan sorunların bugünden yarına çözülecek sorunlar olmadığını vurgulayarak, "Çözüm sürecinde sabırlı olmalıyız" dedi.

Erdem, heyet olarak gerçekleştirdikleri görüşmelerde sabırsızlığı gözlemlediklerini ifade ederek, şunları kaydetti: "Ocak ayından bu yana önemli kazanımlar oldu. PKK ve BDP kanadı AKP hükümetinin seçime yaklaşıldığı bir süreçte sorunu çözecek demokratikleşme paketini bir çırpıda hayata geçiremeyeceğini, bunun gerçekçi olmadığını biliyor. Ancak buna rağmen adım atılmadığı gerekçesiyle geri çekilmenin durdurulmasında siyasi bir takım hedefler var. Hükümetin adım atmaması halinde PKK'nın teslimiyetçi bir tavır içinde olmadığını tabanına iletmek, Öcalan'ın rolünü ve pozisyonu güçlendirip kendi ifadesi ile 'araçsal' konumdan 'stratejik' konuma geçirmek, hükümeti radikal olmasa dahi bir takım sembolik adımlar atmaya zorlamak gibi."

Erdem, demokratikleşme paketinin Kürtler tarafından kabul ve destek görebilmesinin tek koşulunun pakette yer almayan hakların ilerleyen süreçte tanınacağını dair taahüde yer verilmesi olduğunu kaydetti.  Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi Grubu üyesi Celalettin Can ise çözüm sürecinde iki taraf arasında güven problemi olduğunu belirterek, bunun aşılabilmesi için tarafların birbirine güven verici adımları atması gerektiğini söyledi. Can, Akil İnsanların da aralarında yer aldığı 'Diyalog ve Takip Grubu' kurulmasını önererek, bu grubun tarafları izleyerek sürecin sağlıklı şekilde işlemesine katkı sunabileceğini belirtti.