Cezaevinde \'intihar\'a soruşturma talebi redddedildi

Cezaevinde \'intihar\'a soruşturma talebi redddedildi

Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi\'nde intihar teşebbüsünde bulunduktan sonra, yaralı olarak Midyat M Tipi Kapalı Cezaevi\'ne sevk edilen ve burada tutulduğu hücrede yaşamını yitiren Abdulvahit Kılıç ile ilgili Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi\'ne yapılan itiraz başvurusu reddedildi. İHD Diyarbakır Şubesi Cezaevi Komisyonu Üyesi Avukat Muhterem Süren, Anayasa Mahkemesi\'ne itiraz edeceklerini belirterek, \"Başvurunun reddedilerek takipsizlik kararı verilmesi, Türkiye\'nin taraf olduğu AİHS sözleşmesinin işkence ve kötü muamele, yaşam hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edilmesi anlamına gelir\" dedi.

Diyarbakır\'da bir toplumsal gösteriye katıldığı gerekçesi ile gözaltına alındıktan sonra Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi\'nde konulan Abdulvahit Kılıç isimli tutsak, 27 Haziran 2012 tarihinde politik nedenlerden ötürü boğazını keserek intihar girişiminde bulunmuştu. Koğuşta bulunan arkadaşları tarafından yaraya tampon uygulanarak müdahale edilen Kılıç, kaldırıldığı hastanede tedavi altına alınmıştı. Kılıç tedavisi tamamlanmadan boğazında 20 santimlik bir kesikle apar topar Midyat M Tipi kapalı Cezaevi\'ne sevk edilmişti. Sevk edildiği cezaevinde ise, bir hücrede tutulan Kılıç yaşamını yitirmişti. Cezaevi yetkilileri Kılıç\'ın ailesini arayarak, \"Vahit Kılıç gömleği ile kendini asarak intihar etti\" iddiasında bulunmuştu. 

Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı, resen başlatmış olduğu soruşturmada Kılıç\'ın ölümünü \"hiçbir şüpheye yer bırakmayacak\" şekilde intihar vakası olarak değerlendirerek, takipsizlik kararı vermişti. Ancak Kılıç ailesi, ölümü şüpheli bularak İHD Diyarbakır Şubesine başvurarak hukuki yardım talebinde bulunmuştu. İHD Diyarbakır Şubesi Cezaevi komisyonu üyesi avukatlar da, hem ailenin talebi, hem de sevk işlemi sırasında tespit ettikleri bazı usulsüz uygulamaların olduğu gerekçesiyle, tekrardan soruşturmanın başlatılması yönünde Mardin Ağır Ceza Mahkemesi\'ne başvuruda bulunmuştu. Mahkeme Mardin Cumhuriyet Savcılığını tarafından verilen takipsizlik kararını yerinde bularak, avukatların talebini geri çevirdi. 

Mahkemenin vermiş olduğu takipsizlik kararının, Türkiye\'nin taraf olduğu AİHS\'nin işkence ve kötü muamele, yaşam hakkı ve adil yargılanma hakkının ihlali anlamına geldiğini belirten İHD Diyarbakır Şubesi Cezaevleri Komisyonu Üyesi Avukat Muhterem Süren, takipsizlik kararı üzerine Anayasa Mahkemesi\'ne bireysel başvuruda bulunacaklarını kaydetti. Soruşturmanın açılması talebi ile yaptıkları başvuruda, soruşturmanın açılmasını gerektirecek önemde gerekçeler ortaya koyduklarını dile getiren Süren, \"Öncelikli itirazımız şuydu: Müvekkilimiz, Diyarbakır D Tipi\'nde intihara teşebbüs etmişti. Uzmanların şöyle bir görüşü var: \'İntihara meyilli bir insan eylemini tamamlamak ister.\' Böyle bir durumda olan bir şahıs, psikolojik destek sağlanmadan ve yarası dahi tam olarak iyileşmeden başka bir cezaevine sevki yapıldı. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Kılıç, psikolojik bir destek görmeliydi ve yarasının tam olarak iyileşmesi beklenmeliydi. Psikolojik bir destek sağlanmadan bir cezaevine nakledilmekle yetinilmedi, tek başına müşahede odasında tutuldu. İntihara meyilli bir şahısın bir hücrede tutulması başlı başına bir eziyettir, bir işkence yöntemidir\" diye konuştu. 

Yapılan sevk işleminin usulsüz yapılmış olduğunu düşündüklerini söyleyen Süren, \"Elimizdeki dosyada iki ayrı dilekçede, iki ayrı imza bulunuyor. Biri A. Vahit Kılıç\'a ait olduğunu düşündüğümüz imza. Diyarbakır D Tipi Cezaevi\'nin intihar girişimine yönelik almış olduğu bir ifade tutanağı. Biz biliyoruz ki, Kılıç okuma ve yazması pek de iyi olmayan biri. Dilekçenin altına attığı imza da çok basit bir imza. Diğeri, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı\'na sevk talebi ile yazılmış bir dilekçe. Gayet düzgün bir imza. İlk bakışta dahi iki imzanın birbirinden farklı olduğu anlaşılıyor. Biz imzaların sahte olduğunu düşünüyoruz. Tabi bu da yapılacak inceleme ile kesinlik kazanacak\" dedi.

Soruşturma talebinin reddedilmesiyle Türkiye\'nin taraf olduğu AİHS sözleşmesinin bazı maddelerinin ihlal edildiğini belirten Süren, \"Biz bütün bu itirazlarımızı sunmamıza rağmen, maalesef itirazımız reddedildi. Ağır Ceza Mahkemesi, takipsizliğin doğru olduğu yönünde bir karar verdi. Kılıç böyle bir durumda iken, hücrede tutulması eziyettir, burada AİHS 3. maddesi (işkence ve kötü muamele) ihlal edilmiştir. Yine devletin koruması altında iken yaşamını yitirmesi nedeniyle AİHS 2. maddesi (yaşam hakkı) ihlal edilmiştir. Yine bizce etkili bir soruşturma söz konusu olmamıştır. Ve bu gerekçeyle biz AİHS 6. maddesinin (Adil yargılanma hakkı) ihlal edildiğini düşünüyoruz\" diyerek AİHM\'de görülen \"Kamel Ketreb-Fransa\" davası ile bu dava arasında benzerlikler olduğunu ve AİHM\'in Fransa\'yı kusurlu bularak, tazminata hükmettiğini söyledi. Süren, \"Fransa\'da Kamel Ketreb, cezaevinde tutulduğu bir hücrede intihar etmek sureti ile yaşamını yitirmiş. Ve AİHM burada Fransa\'yı haksız bulmuş. Tazminata hükmetmiş. Birincisi, böyle bir şahsın hücrede tutulması işkence ve kötü muameledir demiş, ikincisi kendi denetimi altında bulunan bir şahsın yaşamını yitirmesi de yaşam hakkının ihlalidir denilmiş\" diye konuştu. 

Son dönemlerde cezaevlerinde yaşanan ölüm olaylarının ciddi oranda artış gösterdiğine dikkat çeken Süren, \"Cezaevlerinde şüpheli veya şüphesiz ölümler son zamanlarda çok fazla arttı. Bilindiği gibi Urfa Cezaevi\'nde çıkan yangında mahpuslardan 13\'ü yaşamını yitirmişti. Ardından başka cezaevlerinde ölümler devam etti. Biz şu anda cezaevlerinde yaşanan ölümlerle ilgili 3 dosya ile ilgileniyoruz. Kılıç\'ın dosyasına itiraz ederken, aynı zamanda Siirt E Tipi Kapalı Cezaevi\'nde intihar ettiği şüphesi ile yaşamını yitiren Volkan Moray\'ın da takipsizlik kararına itiraz edeceğiz. Bunun yanında bildiğiniz gibi Ramazan Atar adında bir çocuk Diyarbakır E Tipi Cezaevi\'nde yine intihar ettiği gerekçesi ile yaşamının yitirdi. Onun da soruşturmasına dahil olduk. Son bir hafta içerisinde, cezaevlerinde yaşanan ölümlerle ilgili 3 dosyaya işlem yapıyoruz. Bu da cezaevlerindeki ölümlerin, ihlallerin ne kadar arttığını gösteren bir durumdur bizce\" dedi.