Erdoğan’ın ‘iyi niyet adımları’ - Erdal Er
Erdoğan’ın ‘iyi niyet adımları’ - Erdal Er
Erdoğan’ın ‘iyi niyet adımları’ - Erdal Er
Başlıktaki ‘iyi niyet adımları’ cümlesi Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait.
‘İyi niyet adımları…’
Görünürde cümle gayet şık duruyor. Ancak Erdoğan’ın yaptıklarının şık ve insani olduğunu söylememiz için bir neden yok. Zira bizzat kendisinin emirleriyle Kürdistan’da savaş hala devam ediyor. Bu gerçeği yok sayan Erdoğan, son günlerde gittiği her yerde, konuştuğu her platformda devletle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan arasındaki istişareyi kast ederek ’iyi niyet adımları atıyoruz, iyilik yapıyoruz, daha ne istiyorsunuz’ açıklaması ve serzenişinde bulunuyor. Aslında Kürtlere hakaret ediyor, toplumun zekasıyla dalga geçiyor. Önce bir halkın varlığını sorun haline getireceksiniz, tepesine bomba yağdıracaksınız, sonra da ‘daha ne istiyorsunuz’ diyeceksiniz?
Hükümet ile Kürt halkının iyi ve kötülerinin aynı olmadığını yaşananlar bize fazlasıyla öğretti. Kürt kimliği, kültürü üzerindeki yasaklar, baskılar, siyasi, askeri operasyonlar, hava saldırıları ve Roboski katliamı bu ayrıma sunulacak en iyi örnekleri oluşturuyor.
Geçmiş tecrübeleri dikkate alarak söylenenler üzerinden değil de, yaşananlar üzerinden Erdoğan’ın ‘iyi niyet adımları’nın Kürt halkının toplumsal hayatındaki karşılığına bakalım;
31 Aralık’ta Lice’de 10 gerilla katledildi.
7 Ocak 2013 tarihinde Çukurca’da 14 gerilla katledildi.
Aynı günler ve sonrasından kitlesel gözaltılar yapıldı ve çok sayıda kişi tutuklandı.
9 Ocak’ta Paris katliamı yapıldı. Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez hayatını kaybetti.
Nusaybin ilçe merkezinde bir gerilla infaz edildi.
14 Ocak’ta Medya Savunma Alanları’ı Türk Savaş uçakları tarafından bombalandı ve 7 gerilla yaşamını yitirdi.
Tabloyu özetlersek; 31 Aralık 2012 tarihinden 14 Ocak 2013 tarihleri arasında tespit edilen 35 Kürt genci, gerillası, siyasetçisi katledildi.
Erdoğan’ın ‘iyi niyet adımları’ bomba, silah olup 15 günde 35 Kürt insanın katledilmesine neden oldu. Neredeyse her güne üç cenaze düşüyor. Peki, bu cenazeler Türk tarafına ait olsaydı ne olurdu? Kıyamet kopardı. Ortada barış lafı bile kalmazdı. Demeki ‘Kürt ölünce iyi’, ‘Türk ölünce kötü’ ayrımı yapan zihniyet insanlıktan nasibini almamıştır. Oysa olması gereken acılarda eşitliği salamaktır. Kimse ölmesin, kimse de kimsenin ölümüne sevinmesin.
DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk Amed’te Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in cenaze töreninde yaptığı konuşmada Erdoğan’a yukarıdaki kanlı tabloyu hatırlatmış ve söyle demişti; ‘Barış Kandil’i bombalayarak, Kürt gençlerinin, Kürt halkının başına bomba yağdırarak sağlayamazsınız.’
Peki, Ahmet Türk kötü bir şey mi söyledi?
Hayır!
Aksine hepimizin geleceği adına iyi şeyler söyledi. Ancak Erdoğan’a göre bunlar iyi değil, kötü ifadeler. Ahmet Türk’e partisinin grup toplantısında bağıra çağıra yanıt verdi ve ‘bizi kimse yolumuzdan alı koyamaz, Kandil’i bombalamaya devam edeceğiz.’
Buyrun burdan yakin!
On yıldır Erdoğan’ın bu işi yaptığını hatırlatmaya gerek var mı? On yıldır bombalıyorsun da ne yaptın, çözdün mü?
Erdoğan’ın yolu barış yolu değil, savaş yoludur! Kürtlerin tepesine bomba yağdırarak, bununla övünerek, Kürtleri yok sayarak, hakaret ederek barış sağlanmaz. Sağlansa da bu Kürtlerin değil Erdoğan ve ulemasının barışı olur. Buda herkes için felaket ve kan demektir. Yeniden anlıyoruz ki Erdoğan’ın barışıyla toplumun barışı aynı şey değil. Zira Erdoğan, yürüdüğü yollun taşlarını Kürt gençlerinin kanıyla döşemeye devam ediyor. Oğluna çürük raporu alıp başkalarının çocuklarının hayatı üzerinden kabadayılık yapıyor. Kullandığı nefret ve tahrik edici dil ise sadece telafisi imkansız yıkımlara neden olmuyor, gelecek kuşakların barışı inşa etmesinide imkanzı hale getiriyor.
Sonuç olarak, yanlış atılmış adımlar doğru ve herkesin yararına olan barışı sağlamaz. Oysa önümüzde çok zaman kalmadı. Bahara az kaldı. Erdoğan’ın zik-zakları, tutarsız açıklamaları, hakaretleri ve tehditleri sabırları tükenmek üzere. Bir önceki yıl bu zamanlar KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cemil Bayık; ‘Erdoğan dua ediyor ki kış bitmesin’ açıklamaısnda bulunmuş ve sonrasında yaşananlar ise hepimizin malumu. Ancak dua ile olacak iş değil. Erdoğan istese de istemese de kış bitecek.
Medya Savunma Alanları’nda benim anladığım şu; bu bahar ya barış yoluna girilecek ya da büyük bir savaş başlayacak. Bu topraklarda, bu dağlarda kıyamet kopacak. Bununda sorumlusu ‘Kandil’e bomba yağdırmaya devam edeceğiz’ diyen, Suriye’ye savaş ilan eden, İran’a karşı savaş hazırlığı yapan Erdoğan ve onu destekleyenlerdir. Toplumun bu felaketin önüne geçmesi, Erdoğan’ın savaş yoluna ‘dur’ demesi, herkesin sorumlu davranması her şeyden daha önemlidir.