Kadınlar yol haritalarını belirliyor

Alışılmışın dışındaki yerel yönetimler anlayışıyla halka hizmet götürürken, kayyum eliyle hakları gasp edilen kadınlar, yeni döneme ilişkin yol haritalarını belirliyor. HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca, saldırıları boşa çıkaracaklarını vurguladı.

DBP ve HDP'li kadınlar tarafından "Böyle gitmez, kadınlar izin vermez" şiarıyla başlatılan kampanya kapsamındaki çalıştaylardan “Yerel yönetimler, kadın ve kayyumlar” konulu olanı düzenlendi. Üçüncü çalıştaylarını düzenleyen kadınlar, daha önce AKP'nin yaratmaya çalıştığı "makul kadın" kimliğini ve "Medyada cinsiyetçilik, militarizm, milliyetçilik" konulu çalıştay düzenlemişti. Kadınların Amed’de düzenlediği çalıştaya görevden alınan belediye eşbaşkanlar, kadın kurumlar temsilcileri, sivil toplum örgütleri, siyasi parti temsilcileri katıldı. Yaptıkları çalıştayları, neleri hedefledikleri ajansımıza değerlendiren HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca, gündemlerinde ne olduğunu anlattı. 

‘ÇALIŞTAYI KAYYUMLARIN BİRİNCİ YILINA DENK GETİRDİK’

Kadınlar olarak “Bu böyle gitmez kadınlar izin vermez” kampanyası başlattıklarını hatırlatan Konca, kadın hareketi olarak yıllara dayanan mücadelenin kazanımlarını AKP’nin darbeyi gerekçe göstererek, ellerinden almalarına izin vermeyeceklerine vurgu yaptı. “Kayyum kaybedecek kadın belediyeciliği kazanacak” temelinde bir çalıştay süreci başlattıklarını aktaran Konca, bu kampanyayı da kayyumların atanmasının ve Amed büyükşehir belediye eşbaşkanları Gültan Kışanak ile Fırat Anlı’nin tutuklamasının yıl dönümüne ve HDP’ye siyasi darbenin yapılmasının birinci yılına denk getirdiklerini söyledi. 

DBP’li belediyelere ve HDP’ye yönelik baskıların devlet politikasının değişmez stratejisinin bir parçası olarak günümüze kadar geldiğini vurgu yapan Konca, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece güncel, bugün yaşanan bir durum olduğunu düşünmüyoruz. Özellikle çözüm sürecinde 2013 ile 2015 yılları arasında 28 Şubat’ına kadar sürdürülen çözüm sürecinde Sayın Öcalan’ın Türkiye’nin demokratikleşmesi için yaptıkları ve HDP’nin yapabilecekleri düşündüğümüzde devlet şuna ikna oldu. Eğer Türkiye’de bir normalleşme süreci yaşanırsa demokrasi ve çoğulculuğun önünü açılır, aynı zamanda kadının siyasete katılımın önü açılır. Yüz yıldır dayattıkları tekçi devlet anlayışının çözmediği Kürt sorunu ve Alevi sorununu çözüleceği ve bu tekçi devletin kaybedeceği sonucuna vardı. Bunun için hem çözüm süreci bertaraf edildi hem de Dolmabahçe mutabakatı en yüksek perdeden Erdoğan’ın söylemleri ile inkar edilerek savaş ve iç kaos süreci başlatıldı. Bununla beraber Sayın Öcalan üzerindeki tecrit ağırlaştırılarak derinleştirildi.” 

‘DARBEDEN SONRA KÜRT KAZANIMLARI HEDEF ALINDI’

Çözüm sürecinde açıklanan yol haritasına Türkiye kamuoyunun da ciddi olumlu yaklaşım sergilediğini hatırlatan Konca, bu durumda kaybedeceğini anlayan iktidarın tekrardan çatışmalı süreci tetiklediğini, cumhuriyetin  kuruluş ayarlarına dönme anlayışıyla bütün bu süreci bertaraf ettiğini vurgu yaptı. Bir taraftan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin derinleştirildiğini diğer tarafında da darbenin adım adım örüldüğünün altını çizen Konca, “Bu darbenin yapılma biçiminin altındaki temel neden AKP iktidarına dönük bir şey değildi. Darbeden hemen sonra darbenin kapalı kalma durumu, yargılanmaların yapılma biçimi ve darbeyi Araştırma Komisyonu’nun mecliste ortaya çıkardığı rapora baktığımızda aslında darbe biliniyordu. Bu biçimde uygulandı ve sonradan yıllardır verdiğimiz mücadele ile kazanımlarımız hedef alındı. Aslında 15 Temmuz darbesinin ilk ayağı DBP’nin bütün belediyelerine gece yarısı KHK ile kayyum atanmasıyla başladı. Belediye eşbaşkanlarımızın meclis üyelerimizin tutuklanmasıyla devam etti. İkinci ayak olarak ise yerel yönetimlerde DBP’nin yapmak istediği alternatif yerel belediyecilik hedef alındı” dedi. 

‘DARBE BİZE YAPILDI’

DBP’nin yerel yönetimlerde yolsuzluk, hırsızlık, erkek egemen cinsiyetçi siyasete “dur” diyen bir belediyecilik anlayışı geliştirildiğinin altını çizen Konca, 2014 seçimleri ile de bu ciddi bir kazanım olarak yerel yönetimlerinin işleyişi olarak hayata geçildiğine vurgu yaptı. 7 Haziran seçimleri ile birlikte HDP’nin Türkiye’nin çoğulcu bütün yapılarını kucaklayan demokrasiyi esas alan bir siyasi programla kazandığını söyleyen Konca, “Hem yerelden Kürtlerin yönetim anlayışı değişti hem de Türkiye’de de başka bir siyaset yapma imkanının olduğunu gözler önüne serdik. Türkiye’deki halklar HDP’yi geleceğe dair büyük umut taşıdığı için bu devlet zihniyetini tekrardan eski ayarlarına ve kodlarına döndüren bir noktaya getirdi.  Darbe girişimi de bu anlamda gerekçe yapıldı. Darbe hem Kürdistan’da yerel yönetimler alanındaki siyasal kazanımları olan DBP’ye hem de Türkiye siyasetinde önemli bir değişimi esas alan HDP’ye karşı gerçekleştirildi” diye konuştu.  

‘BELEDİYELER KARAKOL HALİNE GETİRİLDİ’

Kürt siyasal hareketine topyekûn bir saldırı söz konusu  olduğuna vurgu yapan Konca, “Kayyumlar atanırken hukuken gerekçe bulamadılar. Türkiye’de zaten hiçbir zaman evrensel hukuk değerleriyle örtüşen hukuk anlayışıyla olmadı. 12 Eylül Kenan Evren anayasasının yarattığı bir hukuk anlayışı vardı. Buna rağmen aslında belediyelerimizi almak için gerekçe bulamadılar. Sonra adeta darbeyi kendileri için bir fırsat bilerek panzer ve zırhlı araçlarla belediyeleri sararak el koydular. Bununla birlikte belediye eş başkanlarımızı tutuklandılar, belediye çalışanlarımız işten çıkarıldılar. Şu an şiddet yönetimiyle belediyelerimize el koydular. Hukuki bir yolla belediyeleri alamadıkları için şiddetle belediyeleri aldılar. İktidar ilk olarak eş başkanlık sistemimizi hedef alarak kadın belediye eş başkanlarımızı tutukladı ve kadın kurumlarımızı kapattı. Belediye bünyesinde bizler kadına karşı şiddet üzerinde çalışma yürütürken, çocuk gelinler önüne geçmek için ve yoksullukla mücadeleye dönük çalışma yapılırken kayyum atandıktan sonra bu kurumlar polise teslim edildi. Kurumlarımız kuran kursları olarak AKP’nin kurumlarına teslim edildi. Şuan halkın belediyeleri karakol haline getirildi” dedi. 

 

YOL HARİTASI BELİRLENİYOR

 

Konca, Kürt siyasetine yönelik yapılan saldırıların meşrulaştırılarak toplumun tüm kesimlerine yaydırılarak faşizmin kabul ettirilmeye çalışıldığını söyledi. OHAL ve devlet şiddetine karşı başlattıkları çalıştaylarla ilgili bilgi veren Konca, “HDP Kadın Meclisi olarak bize geri itmeye çalışan eve hapsetmeye çalışan cezaevinde rehin tutmaya çalışan ve bize sokağı kapatmaya çalışan KHK’leri gerekçe yaparak bütün sokakları polise bırakan anlayışa mücadele etmek için çalışmalarımızı ‘Bu böyle gitmez kadınlar izin vermez’ şiarıyla çalıştaylarımızı gerçekleştirdik. Hem DBP’ye yönelik kayyum saldırıları hem de 4 Kasım siyasi darbe girişimiyle HDP’ye yönelimin birinci yılının olması vesilesiyle son 3 yılı tartışıyoruz. Topyekûn bize karşı yapılan saldırıları değerlendirerek, bedel ödeyerek elde ettiğimiz kazanımları, kayyumları ve siyasi rehine politikalarını boşa çıkarmak için bütün kadınlar olarak toplanıyoruz. İdeolojik, politik bu saldırıların tarihsel arka planını tartışıp ve hangi eylem etkinliklerle yola devam edeceğimizi netleştiriyoruz.” 

‘TECRİT SAVAŞI TIRMANDIRIR’

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tecrit koşullarına da değinen Konca, “Sayın Öcalan’ın durumuna ilişin yaratılan spekülasyonlarda aslında bütün bu süreçleri sonucu olarak topyekun demokrasiye ve Kürt sorununun çözümüne dönük geliştirilen mücadelenin ve direnişin kırılmasına dönüktür. Aslında Rojava’da, Şengal’de ve Güney Kürdistan’da gerçekleşen direnişlere karşı bir tehdit olarak aslında tekrar Sayın Öcalan’ın durumu gündeme konulmak isteniyor. Çünkü bir bütün Kürt halkının iradesi karşısında Türkiye’nin demokrasisi karşısında adeta bir darbeyi meşrulaştırma darbeyi meşrulaştırma ve bunu bir sistem haline getirme anlayışı söz konusudur. Sayın Öcalan Türkiye’nin barışı ve demokrasisi Kürt sorunun çözümü konusunda da emekleri vardır. Bu gün bunların tekrar gündem gelmemesi için tekrardan toplumda bir umudun oluşmaması için ciddi tehditlerle bütün demokrasi güçleri ve Kürt halkı bu tecritle tekrar gündemleştirme ve gerilimli savaşı tırmandırmaya dayalı bir yaklaşımdır. Türkiye kamuoyu bu konu halkın da duyarlı olması gerekiyor. Nasıl bizler çözüm sürecini kucakladık büyük bir moral ve motivasyon oluştur bununla beraber Türkiye’nin ekonomisi ile itibari arttı bu gün de bu tecridin ve Sayın Öcalan’ın sağlık güvenlik durumuna ilişkin doğru bir bilginin verilmesi için kamuoyunun bu konuda duyarlı olması gerekiyor. Bizler HDP olarak bu konudaki çağrılarımızı yeniliyoruz. Bu konuda bir sonuç alınana kadar çalışmalarımızı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.