Karasu: Aleviler kendi hakikatleriyle HDP’de yer almalıdır
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Mednuçe programlarından Hakikat Kapısı’na konuştu.
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Mednuçe programlarından Hakikat Kapısı’na konuştu.
KCK’nin Alevi politikasına ilişkin görüşlerini aktaran Karasu’yla yapılan söyleşide Karasu; Alevilerin Derin Devlet tarafından CHP’ye yönlendirildiğini, bunun bir özel savaş yöntemi olduğunu söyledi.
DAIŞ’ın Ortadoğu’ya yönelik saldırılarından sonra, Aleviler Kürt Özgürlük Hareketi’ne daha yakınlaştı. Ancak, henüz bir mesafe de var. Size göre Kürtler ve Aleviler neden yan yana gelmeli?
Demokrasi farklı toplulukların özgür ve eşit yaşamını ifade ediyor. Bu açıdan Alevi toplumu önceden kapalı bir toplumdu. Kendisini tanıtamıyordu ya da farklı tanıtılıyordu. Şimdi bu giderek kırılmaya başladı. Alevilik artık kendini dünyaya tanıtmış durumda.
DAIŞ bütün topluluklara düşman, özellikle kendi inancından olmayan farklı inanç kimliklerini tasfiye etmek istiyor. Aleviler bunu kendileri için tehlike olarak görüyor, bunun için DAIŞ’e karşı direnen Kürt Özgürlük Hareketi’ne bir sempati, bir eğilim gelişti. Ama şunu belirtmek isterim ki; Hareketimiz başından itibaren Aleviliğe karşı olumlu yaklaştı. Bırakalım önyargılı yaklaşmayı, aksine Alevilerin kendi kimliğiyle özgür yaşamını esas alan bir ideolojik, teorik ve politik yapıya sahip oldu. Çubuk Barajı’nda Apocu hareketin kuruluşunda yer alan 6 kişiden 4’ü Alevidir. Bu yönüyle hareketin kuruluşundan itibaren Alevi kimliğine yaklaşım doğru biçimde olmuştur. Onyıllardır verdiğimiz mücadele içinde Alevilerin kendi öz örgütlenmelerinin ortaya çıkması için de bu Hareket, çaba göstermiştir. 1990’lı yılların başında Kürdistan Aleviler Birliği kurulmuştur. Hatta bugün Aleviler kendi kimliklerine sahip çıkıyorlarsa, Türkiye’de Alevilik belli düzeylerde tartışılabiliyorsa bunda Kürt Özgürlük Hareketi’nin payı çok önemlidir.
Kürdistan Aleviler Birliği nasıl bir ihtiyaçla kurulmuştu?
Kürdistan Aleviler Birliği kurulduğunda ben Avrupa’daydım. O dönemde bizim Avrupa’daki kitlemizin yüzde 70’i Alevi kitlesiydi. Sadece Kürt Aleviler değil, o yıllarda pek çok Türk Alevi genci de harekete katıldı. Aleviler muhalif özelliklerinden dolayı ve devletin değişmesini istedikleri için, 12 Eylül’den sonra direnen tek güç olan PKK’ye yakınlaştılar. İşte Türk devleti bütün bunları gördü, Alevilerin harekete akmalarını önlemek için bir yumuşamaya gitti. Aleviler de bundan yararlandı, dernekler, vakıflar kurdular. Bunları kötü olarak görmüyoruz, ama bir tarihsel gerçeği ifade etmeye çalışıyoruz. Yani Alevilerin bize yakınlığı, sadece DAIŞ’le başlamadı, çok öncesi de var. Özellikle devlet Alevi Türklerin PKK gerçeğini görmesini engellemek için aleyhte propaganda yaptı. Bu yüzden bir kısım Alevi, PKK’ye devlet gibi bakıyorlardı; terörist diyorlardı, bölücü diyorlardı. Ama DAIŞ’e karşı duruş çok net olunca ve Rojava’da farklı etnik ve dinsel kimliklere özgürlük tanınınca Alevileri de, Süryanileri de etkiledi. Yine Şengal’de Ezidilere sahip çıkmamız da etkili oldu. Aleviler kendilerinin özgür ve demokratik yaşamının Kürt Özgürlük Hareketi’nin mücadelesinde ve paradigmasında var olduğunu gördü. Doğru olan da buydu.
Yani su yolunu buldu, diyorsunuz…
Evet buldu, buluyor. Çünkü bu hareket aynı zamanda Alevilerin de hareketidir, Ezidilerin de hareketidir, Hıristiyanların da hareketidir, bütün inançların hareketidir. Çünkü bizim açımızdan her kimlik değerlidir. Hepsine değer veriyoruz, hepsinin de birbirine değer vermesini istiyoruz. Bu açıdan Aleviler gerçek hareketlerini, bu yönüyle hakikati bulmuşlardır.
CHP ALEVİLERİN HAKKINI SAVUNAMAZ
Seçim süreci başladı ve özellikle AKP’den çok CHP’nin antipropagandaları dikkat çekiyor. CHP’nin gözünü diktiği taban, yine Alevi taban. AKP ile HDP’nin ittifak iddiaları da bu çevreden dile getiriliyor. Ve yine en çok Alevilerin kafası karışıyor. Özellikle 28 Şubat’ta birlikte yapılan açıklamadan sonra Alevilerin üzerinde çeşitli oyunlar oynanmaya başladı. Gerçi Türkiye’nin resmi tarihi bunu görmek için bir belgesel niteliğinde ama Alevilerin CHP’den kopması için neleri görmesi gerekiyor?
Aleviler yıllarca maniple edildi. Biraz da şeriat korkusuyla CHP’ye oy verdiler. Biz tabii CHP’ye neden oy verdiler de demiyoruz, hatta bunu anlıyoruz da. Çünkü alternatif yoktu. Geçmişte Aleviler hep özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren hareketlere, sola-sosyalizme yakın oldular. CHP’yi de sol görüyorlardı ve iyi çözemedikleri için CHP’ye oy veriyorlardı. Ama bugün öyle değil, bugün bir alternatif var. CHP bir devlet partisi. Devlet şekillenirken Türk-İslam senteziyle şekillenmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı, ilk kurulan kurumlardan biridir. Geçmişte Alevileri farklı demokrasi güçlerine kaymasın diye, farklı siyasal kesimler yararlanmasın diye, devletin istihbarat örgütleri bizzat CHP’ye yönlendirmiştir. Derin devletin içinde Alevi Bürosu vardı, şimdi de vardır. Hala CHP içinde belirli kesimler devletle ilişkilidirler, görevleri Alevileri devlete ve CHP’ye yamamaktır. Siz de belirttiğiniz gibi Türkiye tarihi, Osmanlı tarihinden çok farklı değildir. En önemli Alevi merkezi Dersim’dir. Orada bir soykırım yaşandı, bu soykırım hem Alevi soykırımı hem Kürt soykırımıydı. Çorum, Maraş katliamları hep bu devlet zamanında yaşandı.
Bu anlamda Alevilerin partisi HDP’dir. HDP’de kimlikler-inançlar erimiyor, herkes kendi kimliğiyle var oluyor. Aleviler kendilerini HDP’de grupsal olarak orada ifade edebilirler. Bu yönüyle Alevilerin, kendi farklılığını kabul ederek yer veren bir partiyi seçmeleri gerekiyor. CHP ise ulus devletçidir ve gelen herkesi eritiyor. Tek tip olan devlet bugün Kürtleri Türkleştirmek, Alevileri de Sünnileştirmek istiyor. Bu bakımdan CHP, Alevilerin oy vereceği yer olamaz. AKP ile ittifak iddiaları, HDP’nin Alevilerin de umudu olmasına yönelik bir iftiradır, gerçekle kesinlikle alakası yoktur. 28 Şubat’ta okunan o 10 madde ise sadece Kürtlerin değil; Alevilerin, Çerkeslerin, Ermenilerin, Ezidilerin, Süryanilerin, Arapların herkesin özgür ve demokratik yaşamını ifade edecek bir programdır. Bu bakımdan Aleviler de içindedir. Başkanlık sisteminde anlaşıldığı safsatadır, bizim için esas olan demokrasidir. Demokrasinin olmadığı, demokratik toplumun olmadığı yerde başkanlık otoriter eğilimi daha fazla ortaya çıkarır. Başkanlık sisteminin uygulandığı yer denince akla Amerika geliyor ama Amerika’da başkanlık topluluklar ve yerel demokrasinin üzerinde yükselmiştir. Amerika tarihinde devletçilik yoktur.
Ama Türkiye’nin böyle bir tarihi yok.
Tabii Ortadoğu’nun, Türkiye’nin böyle bir tarihi yok. Türkiye gibi demokratik toplumun, demokratik değerlerin olmadığı yerlerde başkanlık sistemi gibi tek kişiye dayalı sistemler, gerçekten de otoriterleşmeye götürür. Kürt sorunu demokratikleşme sorunudur, demokrasiyle çözülür. Kendine güya akademisyen, yazar diyenler var, diyorlar ki ‘AKP otoriter olabilir ama Kürt sorununu da çözebilir’. Hayır, otoriterleşmenin olduğu yerde Kürt sorunu çözülemez. Bu açıdan demokratikleşmenin olmadığı her şey bizim karşımızdadır, biz demokratikleşmenin gelişmediği her duruma, her tutuma, her sisteme, her anlayışa karşıyız. Bizim için ölçü demokratikleşmedir. Demokrasi var mı, özgürlükler var mı biz buna bakarız. İç güvenlik paketini çıkaran, otoriterleşen bir rejim Kürt sorunun da çözemez, Alevi sorununu da çözemez. Ama biz bir mücadele yürütüyoruz, zorluyoruz yani.
28 Şubat’ta gündeme 10 maddeyle Türkiye’nin demokratikleşmesi oturmuştur. AKP iç güvenlik paketiyle otoriterleşmeyi Türkiye’yi dayatırken, Önder Apo ise demokratikleşmeyi ve Kürt sorununun çözümünü gündeme koymuştur. Bu bir mücadeledir.
Her ne kadar AKP silah bırakmayı öne çıkarsa da, aslında siz başta Aleviler olmak üzere toplumun diğer kesimlerine diyorsunuz ki; hayır bizim silah bırakmak diye bir önceliğimiz yok. O 10 maddenin Türkiye’nin esas önceliği olmasını istiyoruz. Öyle mi?
Tabii tabii, biz demokratikleşme temelinde silahlı mücadelenin bırakılmasının mümkün olduğunu söylüyoruz. Kürt sorunu çözülse, silah bırakmak herkesin hayrınadır. Kürtlerin, Alevilerin sorunu çözüldüğünde insanlar niye silahlı direnişe başvursun ki? Bir otoriterleşme olduğu için insanlar direniyor. Gezi olayları da bunun için çıktı, Kobane olayları da bunun için çıktı, bizim silahlı direnişimiz de bunun için çıktı. Yani ‘anlaştılar’ demek bir demagojidir, CHP sadece kendisinden kopacak oyları engellemeye çalışıyor, Aleviler yine kendinde kalsın istiyor. CHP demokrasi getirebilir mi? Getiremez. Demokrasi getiremeyeceği halde, Alevilerin oyları bana gelsin diyor. Bu tuzağı bozmak gerekiyor.
Biz silahla da mücadele ettik, şimdi de başka türlü mücadele ediyoruz. Bu AKP’yi demokratikleşmeye çekme mücadelesidir. Ama AKP adım atıyor mu, atmıyor. Demokratik zihniyet var mı, yok. O zaman bizim yarattığımız zemini kimin değerlendirmesi gerekiyor? Demokrasi güçlerinin değerlendirmesi gerekiyor. O zaman başta Aleviler olmak üzere o 10 maddeye sahip çıkılmalıdır. Seçimde de HDP etrafında birleşmelidir. HDP Aleviler için hayırlıdır, kesinlikle kendilerinin partisidir.
Alevilerin en önemli kaygılarından biri sekülerlik. Şimdiye kadar sanki CHP dışında bir partiye oy verirlerse, Türkiye’ye şeriat gelecek gibi bir yanılgı içindeydiler. Ancak Alevi belleği nasıl bir bellektir ki bütün yaşananları unutabiliyor? Kendisine bu kadar zarar veren bir kuruma, bir partiye, bir devlete bu kadar bağlı olmak nasıl bir şey sizce?
Bazı kavramları yerli yerine oturtmak gerekiyor. Alevilik de bir inançtır ve bütün inançlar metafiziktir. Sanat da metafiziktir. Yani insan, toplum metafiziksiz yaşayamaz. Manevi değerler önemlidir. Bu bakımdan önemli olan bütün toplumun metafizik değerlerinin gelişmesidir. Bu bakımdan batının pozitivist kavramlarıyla olayları-olguları değerlendirmek yanlıştır. Batının pozitivist kavramları, sola-sosyalistlere de yansıdı. Ne yaptılar, dedeleri kovdular. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Batının o laikçi yaklaşımı bütün manevi değerleri öldüren, insanı maddiyatçı bir kültüre sokan bir yaklaşımdır. Ortadoğu uygarlığı manevi bir uygarlıktır, batı uygarlığı maddi bir uygarlıktır. Maddi uygarlık; insanı bir metafizik olmaktan, duygusu-düşüncesi olan bir varlıktan olmaktan çıkarıyor, sadece konformist metaların peşinde koşturan bir birey haline getiriyor. Batının pozitivist değerleri toplumu dağıtıyor. Alevilik toplumsal bir değerdir, toplum dağıldığı zaman Alevilik kalır mı?
Bu yüzden CHP olmadan laiklik olmaz düşüncesi bir saptırmadır. Önemli olan demokrasi ve özgürlükleri savunmaktır. CHP’nin savunduğu laiklik, pozitivizmdir. Klasik sosyalizmde, inançları değersiz görmek vardı. Ama inançları değerli görmek lazım. Bu açıdan bütün inançların birbirine saygılı olacağı bir sistem kurmak lazım. Sen ne Hıristiyanlığı ortadan kaldırabilirsin, ne Yahudiliği, ne İslamiyeti, ne Aleviliği. Doğrusu, devletin herhangi bir inançtan yana olmamasıdır.
Devletin inançlarla arasına mesafe koyması mı gerekiyor?
Biz devlet ve iktidara karşıyız zaten. Ama siyasete karşı değiliz. Aleviler de siyasetle uğraşsın, Hıristiyanlar da, Yahudiler de, Ezidiler de. Siyaset demek, toplumun kendi işleriyle uğraşması demektir. Toplumun kendi işleri için karar vermesi demektir. Bu güzel bir şeydir. Ama şimdi siyaset, sadece devlet ve iktidar olarak algılanıyor. İşte biz o siyasete karşıyız. O devlet ve iktidar inanca bulaştığı zaman, inanç bir istismar konusu oluyor. Ya da onu bir saldırı aracına, başka toplulukları ezme aracına dönüştürüyor. Bizim zihniyetimizde devlet ve iktidar yok, toplumu güç yapma var, toplumun örgütlenmesi var. Bu bakımdan demokratik konfederal sistem diyoruz, devletin giderek sönmesini hedefleyen ve sadece bir koordinasyon yapan bir sistem öngörüyoruz.
ALEVİLER DE ORTADOĞULUDUR
Bu açıdan Alevilerin bu algısını değiştirmek önemlidir. Aleviler de Ortadoğuludur. Ortadoğu, güzeldir. Ortadoğu, manevi uygarlıktır. Hatta Alevilik değerleri İslamiyet olmadan önce de vardı. İslamiyetle tanıştı, yeni bir biçime kavuştu. Avrupa ve batı şu anda manevi boşluk yaşıyor. Biraz Hıristiyanlık onları ayakta tutuyor. Ama hakim olan inanç değildir, hakim olan kapitalizmdir, daha fazla sömürüdür. Bunun neresi güzeldir? Daha fazla maddiyatın, paranın, sermayenin değil; daha fazla adaletin, eşitliğin, vicdanın dünyasını yaratmak istiyoruz. Hakikat da budur işte. Aleviler de hakikat kapısı diye tarif edilen de budur: Maddi dünyadan çıkıp manevi dünyaya, vicdan, adalet, hak, eşitlik dünyasına geçmektir.
Bu anlamda sizin önerdiğiniz demokratik toplum örgütlenmesi ile Alevi toplumunun örgütlenmesi birbirine benziyor değil mi? Mesela Alevi cemleri…
Evet biz Hakikat Kapısı’nın kadın özgürlüğünden geçtiğine inanıyoruz. Sırrı hakikat denilen şey, kadın özgürlüğüdür. Aleviler hak sahibidir, vicdan sahibidir diyoruz ya; bu ancak kadın özgürlüğü olunca olur. Çünkü bu değerlerin zayıflaması, erkeğin kadın üzerindeki egemenliğiyle başlamış. Devlet, iktidar hepsi erkek egemenliği üzerinden şekillenmiş. Hakikat öyle kaybedilmiş. Hakikat yerine yalan, dolan, zulüm,sömürü, baskı gelmiş. Bunların hepsi hakikat yitimiyle olmuş.
Şimdi Aleviler hakikat kapısı diyor ama, bence eleştirmek lazım. Alevi derneklerinin yöneticilerinin hepsi erkek. Sadece cemlerde, ibadetlerde kadınlar var. Tamam bu olumludur ama kadının bu kadar dışlandığı yerde hakikatı nasıl bulacaksınız, hakikat kapısından nasıl içeri gireceksiniz? Köylerde öyledir mesela. Ama şimdi şehirlere gitmişler, modernite kadınları dışlamıştır. Modernite Alevileri kendi gerçeğinden, özgürlükçü olma gerçeğinden koparmıştır. Sen batıya bakma, kapitalizme bakma; 100 yıl önceki Aleviliğin gerçeğine bak, kadının yerine bak, oradaki sorunları çözme biçimine bak, toplumun birbiriyle dayanışmasına bak. Hakikat oradadır. Mesela Alevi örgütleri hemen eşbaşkanlık modeline geçmelidir.
Bu açıdan Kürt Hareketi’nin ortaya koyduğu bir model de var.
Kürt Hareketi’ndeki kadınların neredeyse yarıya yakını da Alevilerdir. Alevilerdeki kadın özgürlüğü bizim harekette temsilini buluyor. Eğer hakikati bulacaklarsa, kesinlikle kadından başlayacaklar. İlk önce sen evinde bir hak-adaleti yaşat değil mi? Ondan sonra de ki, her yerde hak-adaleti savunacağım. Aleviler için bir CHP ilüzyondur, bir kendini kandırmadır.
İşin garip tarafı Alevilerin önemli bir kesimi Diyanet’i CHP’nin kurduğunu, İmam Hatiplerin CHP döneminde de yaygınlaştığını, Çorum Katliamı dışındaki bütün Alevi katliamlarının CHP’nin iktidar ya da iktidar ortağı olduğu dönemde yaşandığını ya bilmiyor ya da bildiği halde oy veriyor. Bu da aslında bir sosyopsikolojik vaka. Ne dersiniz?
Hepsinde derin devletin parmağı var. Derin devlet kimdi eskiden? O geleneğin içinde yer alan kesimlerdi.
CHP İÇİNDEKİ DERİN DEVLETİN FİNANSE ETTİĞİ İSİMLERİ BİLİYORUZ
Özellikle CHP’nin beslediği bir düşünce var ki, Kürt Özgürlük Hareketi’ni Sünni bir hareket olarak tanımlıyorlar. Ama bütün bunlara rağmen Kürt Özgürlük Hareketi ve bileşenlerinin de bu uçurumu daha da küçültme konusunda çaba harcamaları gerekmiyor mu?
Kürt Özgürlük Hareketi ne Sünnidir, ne Alevidir, ne Ezididir, ne Süryanidir, ne Yahudi, ne Hıristiyandır. Hepsidir. Bu konuda mesela AKP diyor ki, PKK’de Aleviler var. Sünni toplumunu PKK’den uzaklaştırmak için bunları söylüyorlar. Bunu MİT yapıyor. CHP de diyor ki, PKK Sünni bir harekettir. Bunların hepsi özel savaştır. Halbuki PKK’nin pratiği ortadadır. Kürt Özgürlük Hareketi içinde binlerce Alevi genci şehittir. Bunlara kimsenin itibar etmemesi lazım. Biz Türkiye’de inançların ve halkların kardeşliğini yaratmak istiyoruz. Türklerin, Kürtlerin, Çerkeslerin, Arapların, Sünnilerin, Alevilerin, Ezidilerin… Ezidilere kim sahip çıktı?
Evet bu nasıl bir Sünni örgüt ki, gidip Ezidileri soykırımdan kurtarmak için savaştı?
DAIŞ’e karşı savaşan gerillalarımızın çoğu Sünni ailelerde büyümüş gençlerdir. Şu anda PKK korkusu olmasa, Alevilere neler yaparlar belli değil. Alevilere sesleniyorum, Aleviler vicdanlı olmalı. Şimdi Güney Kürdistan’da Kakailer var, İran’da Yaresaniler var, onlar da Alevi. Gitsinler baksınlar, onlar en çok kimi güvence görüyorlar? PKK olmazsa ortadan kaldırılacaklarını düşünüyorlar. 30 yıldır Dersim’deyiz. O gerilla kimdir? Koçgiri’de gerilla savaştı. O gerilla kimdir? Yakın zamanda Alişer Koçgiri, hava saldırısında şehit düşmedi mi? Koçgiri’nin en değerli evlatlarından, en değerli komutanlarından biriydi. Sara arkadaş, Dersim’in gerçekten özüdür. Aleviliğin o kadın özünü temsil ediyordu. Bu antipropagandalar; bir yandan AKP’nin, bir yandan CHP’nin Alevileri hareketten koparma kaynaklı oyunlarıdır. CHP içinde Alevileri devlete bağlamak isteyen kişiler var, isim vermek istemiyorum ama biz kimler olduğunu biliyoruz. Derin devletle iç içe olan hangi milletvekilleridir, biliyoruz. Devlet Alevileri CHP’ye bağlamak için onları finanse ediyor.
Özellikle Sivas Katliamı’ndan sonra Alevi inanç mücadelesi başka bir seyir izledi, çeşitli kurumlaşmalar oldu, cemevleri yaygınlaştı. Bu anlamda Aleviler, Kürt Özgürlük Hareketi’yle alanlarda yan yana da geldiler. HDP’nin içinde de Alevilerin yer aldığını biliyoruz. Sizce HDP’nin Alevilere yönelik politikaları nasıl olmalı?
HDP’nin yapacağı şeyler var tabii. Ama Aleviler hakkındaki kararları Aleviler vermeli. HDP, Alevi örgütlerini muhatap almalıdır. Bu bakımdan HDP örgütlü Alevi topluluklarıyla ilişkilerini daha da sıklaştırmalı. Derneklerle, federasyonlarla, ocaklarla daha çok muhatap olmalı. Böyle olursa doğru bir Alevi politikasına kavuşur.
Aleviler Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasını istiyor, evet kaldırılmalıdır tabii. Diyanet işleri Başkanlığı, lüzumsuz bir kurumdur. Böyle bir fetva kurumu olamaz. Alevilerin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda bir bölümü olması da yanlıştır. Aleviler örgütlenmeli kendi eğitimini kendileri yapmalıdır. Devlete bulaşmasınlar, devlete-iktidara bulaşmak kötü bir şeydir. Kötülükler oradan kaynaklanıyor. İnançları birbirine kavga ettiren de bu iktidar anlayışıdır.
Zorunlu din dersleri de kaldırılmalıdır, cemevleri ibadet yeri olarak tanınmalıdır. Ama Alevilik sadece bir ritüele dönüştürülmemelidir. Esas Alevilik sosyal-kültürel bir olaydır ve o cemler de o sosyal-kültürel sorunları çözme yeridir. Belirli konularda cem yapılır, yoksa her gün cem yapılmaz. Her cemin bir adı, bir amacı vardır. Toplumsallıktan kopuk cemevleri fetişizmi yapmak doğru değildir.
Yani cemevleri kültürel kurumlara da mı dönüşmeli diyorsunuz?
Tabii tabi, yani bir ritüelin yapıldığı yer değil, toplumsal ilişkilerin sağlandığı, adaletin sağlandığı dayanışma ilişkilerinin sağlandığı, kadınla erkekin eşit yaşadığı yerler olmalıdır. Cemevleri bunu sağlamalıdır. Bir de ‘erkanname’ diye bir şey var. Gazi Üniversitesi’nden çıkarılan bir tür Alevi fetvası. Ben Sara ve Rojbin arkadaşın cenazelerinde dinledim. Böyle bir şey yok, bu uydurmadır, inanç mühendisliği yapmaktır, inancı değiştirmektir. Geçmişte dedeler nasıl cenaze kaldırıyorsa, öyle olmalıdır. Alevilik merkezileştirilemez, bu Aleviliğe ideolojik bir saldırıdır. Aleviler bu erkannameyi kabul etmemelidir.
Devletin sınırlarını çizdiği inanç sistemi, tek tipleştirmeye de hizmet ediyor değil mi?
Evet bu olamaz. Alevilik merkezileştiği an, kendi değerlerinden kopar. Siyasete ve devlete dayanan bir Alevilik ortaya çıkar. Merkezin olduğu yerde demokrasi olmaz zaten. Onun için demokratik konfederal olunmalıdır, her ocak, her dedelik kurumu kendi eğitimini-örgütlenmesini yapabilirr ve onlar bir konfederal ilişki içinde olabilir. Ama merkeziyetçilik Aleviliğe ihanettir. Kim Aleviliği merkeziyetçi bir yapıya büründürmek istiyorsa, o Aleviliğe ihanet içindedir.
ÖZGÜR KÜRDİSTAN’DA DERSİM ÖZERK OLACAKTIR
Alevilerin en önemli bir sorunu, beyaz soykırım da denilen kültürel soykırım. Başta Dersim olmak üzere bütün Aleviler bu beyaz soykırımın mağduru durumunda. Örneğin Dersim’de eskiden Kırmancki yapılan ibadetler tamamen unutulmuş durumda. Bu anlamda Hareketiniz tarafından Alevilerin kendi özlerine dönmesi konusunda yaptığı çağrılar ve öneriler vardı. Sizce bu beyaz soykırıma karşı nasıl mücadele edilmeli?
Beyaz soykırıma karşı Aleviler kendi inanç kurumlarını, akademilerini oluşturmalılar. Toplum mühendisliği yapan, Aleviliği Şialaştırmaya ve Sünnileştirmeye çalışan anlayışlara karşı çıkmalıdırlar. Biz herkesin olduğu gibi olmasını istiyoruz. Ezidiler Ezidi gibi olmalı, Sünniler, Aleviler, Hıristiyanlar. Kimse birbirine benzememeli. Tabii ki Dersim önemlidir. Eğer Türkiye demokratikleşecek, Kürdistan özgürleşecekse Dersim özerk olmalıdır. Kendi yerel demokrasisine, kendi meclisine, kendi inanç kurumlarına sahip olmalı, kendi kendini yönetmelidir.
Kürdistan’ın içinde özerk bir Dersim diyorsunuz…
Evet Kürdistan’ın içinde özerk bir Dersim. Nasıl ki şimdi Güney Kürdistan’da Şengal’in özerk olmasını, Telafer’de Türkmenlerin özerk olmasını savunuyorsak; Dersim için de savunuyoruz. Dersim kendi inancı ve kültürüyle Kürdistan’da özerk olmalıdır. Evet Kürttürler ama özgünlükleri vardır, tek bir potada eritemezsin. Bu açıdan soykırıma karşı bütün Alevilere de genel bir kültürel özerklik gerekiyor. Türkmenlerin, Çepnilerin, Bektaşilerin, Hubyarların, Sinemillilerin, Ağuçanların hepsinin kendi özerkliği olmalı. Türkiye’de Alevilerin kendi kendini yönetmeleri sağlanmalı. Bunlar parçalamaya değil, daha fazla birleştirmeye hizmet eder. Şunu da belirtmek istiyorum; Aleviler diyor ki, bizim değerlerimiz güzeldir. Evet doğrudur ama bu güzellik, Alevilik devletten-iktidardan uzak kaldığı içindir. Şimdi gidip devletten nemalanmak isteyenler var. Gelsin devlet cemevi yapsın diyorlar. Sen bir dedenin bir ihtiyacını sağlayamıyorsan, o zaman toplum olmaktan çıkmışsın, bireycilleşmişsindir. Dede beş kuruş devletten alırsa, haramdır. Pir Sultan’ın dediği gibi Hızır Paşa sofrasına oturmaktır. Pir Sultan’ın köpeği o sofraya oturmamış, yememiştir. Kim devlete yanaşıyorsa, Aleviler onları toplumsallığından uzaklaştırmalarıdır.
Aleviler müzakere sürecini de yakından izliyorlar, neler olduğunu merak ediyorlar ve orada konuşulan şeyin doğrudan kendi kaderleri olduğunu da biliyorlar. Aleviler, Kürt Özgürlük Hareketi’nin bir Alevi yöneticisinin ağzından duymak isterler sanırım: Ne oluyor, ne aşamada süreç?
Bu sürecin bütün amacı, Önderlik ve bizim açımızdan Türkiye’nin demokratikleşmesidir. Daha müzakereye geçilmemiştir. Ama Önder Apo Türkiye’nin demokratikleşmesini gündeme koymuştur. Aleviler dışlanacak, Türk ve Kürt Sünniler anlaşacak diye bir şey külliyen yalandır. Kürdün sorunu çözülecek, Alevinin sorunu çözülmeyecek. Böyle demokratikleşme olur mu? Aleviler rahat olmalıdır ve hiçbir maniplasyona aldanmamalıdır. Bu bir iftiradır.
Biz Şengal’de Ezidilere sahip çıktık. Biz Ezidilere sahip çıkmazsak, bu Kürtlük yok olsun dedik. Aynı biçimde Alevilere sahip çıkmazsak da, bu Kürtlük yok olsun diyebiliriz. Biz böyle bir hareketiz. Sadece Alevi Kürtlerin değil, Alevi Türklerin de savunucusuyuz. O yüzden Aleviler bu sürece destek versinler, AKP’nin ne yapıp yapmadığına bakmasınlar. 10 madde konuşulsun, tartışılsın, sahip çıkılsın.
Sorun çözülürse silah da bırakılır ama sorun çözülmezse bu halk silahı bırakmaz. Silahı bırak gel demokratik siyaset yap diyorlar, demokratik siyaset demokrasinin olduğu yerde olur. Türkiye demokrat mıdır? Onlar otoriterleşmeyi, biz demokratikleşmeyi dayatıyoruz. Sürecin karakteri budur. Bundan en fazla kazançlı çıkacak kesimlerden biri de Alevilerdir, böyle bilsinler.
HDP KAZANIRSA, HAZİRAN HAREKETİ DE KAZANACAKTIR
Müzakare sürecine Alevilerin destek vermesini istediniz. Bu anlamda Haziran seçimleri bir fırsat olarak ortaya çıkıyor. Seçimlerle ilgili Alevilere ne demek istersiniz?
HDP kazanırsa, Aleviler kazanacaktır. Kürtlerin de, Alevilerin de, Çerkeslerin de partisi HDP’dir. Yunanistan’ın Syriza’sı Türkiye’de HDP’dir. Bu vesileyle ÖDP’ye ve Haziran Hareketi’ne de sesleniyorum: HDP ile ittifak yapsınlar. HDP’nin CHP ile birlikte olmasını savunmak, ipe un sürmektir. Syriza, PASOK’la bir olsaydı böyle bir zafer kazanır mıydı? Bir de kendilerinin daha fazla sosyalist olduklarına dair ifadeleri oluyor, bu ayıptır. Biz kapitalizme, modernizme karşı en tutarlı mücadeleyi veren hareketiz. Bu yaklaşım CHP’ye oy vermeye devam edebilirsiniz anlamına gelir. CHP, AKP’nin iktidar olmasını sağlayan partidir. Bu bir sınavdır, burada doğru tutum almazlarla kendileri çok zarar görürler. Bu kendilerinin de güç olacağı bir dönemdir, HDP’nin kazanması demek ÖDP’nin de, Haziran Hareketi’nin de kazanması demektir. Bu vesileyle 12 Eylül’ün devrimciler üzerinde kurduğu hegemonya kırılacaktır. HDP’nin kazandığı bir ülkede hiç kimse hegemonya peşinde koşamayacaktır. CHP de değişecektir, AKP de. Değişmezlerse ikisi de yok olup gidecektir.