'Konferans Kürtlerin irade beyanını ortaya koyacak'

'Konferans Kürtlerin irade beyanını ortaya koyacak'

Kürtlerin kaderini tayini açısından stratejik bir öneme sahip olan ve “Kuzey Kürdistan’da statü’ gündemiyle gerçekleştirilecek olan 2’inci konferansın hazırlık komisyonu üyesi Seydi Fırat, konferansın Kürtlerin statüsüne ilişkin irade beyanını ortaya koyacağını kaydetti. Konferansın tarihsel önemine dikkat çeken Fırat, “Konferansın bir geleceği inşa etme temeline kendisini ulaştırmak açısından önemli bir sorumluluğu var” dedi.

Kürtlerin kaderini tayini açısından stratejik bir öneme sahip olan 2’inci konferans, “Kuzey Kürdistan’da statü” gündemiyle 15-16 Haziran'da Amed’de gerçekleştirilecek. Kuzey Kürdistanlıların nasıl bir statü istediğinin belirlenmesi ve ortak taleplerde bir araya gelmesi amacıyla gerçekleştirilecek olan "Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı" Kürtlerin ulusal ve demokratik birliğini sağlamak için de bir adım olacak. Kürtlerin geleceğiyle ilgili önemli kararların alınacağı Kuzey Kürdistan konferansına yaklaşık 200 delege, 60 akademisyen ve kanaat önderi ile 47 kurumun temsilcilerinin davet edildi.

Amed’de 15-16 Haziran tarihlerinde düzenlenecek olan “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı” hazırlık komisyonu üyesi Seydi Fırat ANF’nin sorularını yanıtladı.

15-16 Haziran tarihlerinde düzenlenecek olan “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı”nın bir konferanstan ötede öneme sahip olduğunu ifade eden Fırat, konferansın özgürlük arayışlarının da somut bir ifadesi olduğunu belirten Fırat, konferansa 47 kurum, 60 aydın, kanaat önderleri ile eski siyasetçinin de katılacağı bilgisini verdi.

‘KUZEY KÜRDİSTAN KONFERANSI TARİHSEL YÖNÜYLE DE ÖNEMLİDİR’

“Bu konferans sıradan bir konferans değildir. Konferansın Kürtlerin birliği, Kürt sorunun çözümü açısından önemlidir” diyerek konferansın önemine dikkat çeken Fırat konferansa ilişkin, “Türkiye’de ve Kürdistan’da Kürt sorununa ilişkin çok sayıda konferans yapıldı. Bu konferans diğer tüm konferanslardan nitelik, özellikle yüklenen sorumluluk açısından çok daha fazla anlam ve öneme sahiptir. Bu konferans tarihsel yönüyle de önemlidir. Ankara, Amed, Hewler ve Avrupa’da birer konferansın gerçekleşmesi yönünde Sayın Öcalan’ın çağrısı olmuştu. Bu konferanslar esas itibarıyla siyasetin yeniden kurgulanması ve dinamiklerin yeniden bir çözüm ve mücadele perspektifi sunması açısından kurucu özelliğe sahiptir. Konferansın bir geleceği inşa etme temeline kendisini ulaştırmak açısından önemli bir sorumluluğu var” diye konuştu.

‘KÜRT SORUNU STATÜ SORUNUDUR’

Fırat konferansa, siyasi partiler sivil toplum örgütleri, inanç örgütlerinin de aralarında bulunduğu 47 kurum ve 60 aydın, akademisyen ile kanaat önderinin davet edildiğini belirtti.

Konferansın hazırlık komitesinde DTK, DDKD, KADEP, ÖSP, BDP, DÖKH, Azadi İnsiyatifi, Mezopotamya Aleviler Birliği, Ermeni Vakfı, Nubihar Derneği, Öze Dönüş Platformu, Ezidi Federasyonu, İslam Konferansı Koordinasyonu, Gençlik Bileşenleri, Barış Anneleri, Meya-Der ve Tuhad-Fed’in yer aldığını söyleyen Fırat, konferansın hazırlık çalışmalarına ilişkin bilgi verdiği konuşmasında, “Herkes kendi duyarlılığını, yaklaşımını yansıttı ve bu çerçevede çalışmalarımızı sürdük. Hazırlıklarımız tamamlanmak üzere. Konferansa yoğun ilgi olmasından kaynaklı biraz zorlanıyoruz. Ancak belli sayıda bir katılım gerçekleşebilecek, bu noktada sıkıntı yaşıyoruz. Birlik ve barış Kürt halkının tarihsel özlemidir. Bu tarihsel istemin her alanına katkı sunmak son derece heyecan vericidir” dedi.

Kuzey Kürdistan konferansının açıklanan gündeminde yer alan, “Süreç değerlendirmesi, Kuzey Kürdistan’daki statü ve anayasalar, Kuzey Kürdistan’da toplumsal sorunlar ve çözüm arayışları, Kuzey Kürdistan’da ulusal birlik ve ortak tutum” başlıklarının her birinin Kürt halkının kaderi açısından stratejik öneme sahip olduğuna dikkat çeken Fırat, konferansın Kürtlerin statüsüne ilişkin irade beyanını da ortaya koyacağını kaydetti.

“Kürt sorunu esas itibariyle bir statü sorunudur” diyen DTK Daimi Meclis üyesi ve Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı” hazırlık komisyonu üyesi Seydi Fırat konferansın gündemine ilişkin ise “Kürtler esas olarak ne istiyor, bunu konferansta tartışıp belli konferansta bir karar birliğine varmaları çok önemlidir. Kürt sorunun çözümü statü ile alakalı bir durumdur. Kürtlerin kendini yönetme hakkıyla ilgili bir durumdur. Bugün Türkiye koşulları içerisinde Türkiye halkıyla birlikte bu statü nasıl inşa edileceğine ilişkin bir tartışma yürütülmesi önemlidir. Geçmişte statüye yönelik birçok siyasi oluşum görüşlerini ortaya koydu. Bu konferansta da bunun açığa çıkması konferansın temel gündem maddelerinden biridir” diye konuştu.

‘SORUNUN ÇÖZÜMÜ TÜRKİYE’NİN DEMOKRATİKLEŞMESİNE DE KATKI SUNACAK’

İmralı’da başlatılan ve PKK’nin stratejik adımlarıyla devam eden “barış” sürecine ilişkin bazı kesimlerin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile Türk devleti arasındaki görüşmeleri bazı çevrelerin “Öcalan-MİT” görüşmesi olarak sunmasını da değerlendiren Fırat, bu yöndeki ifadelerle sürecin baltalanmak istendiğine işaret etti. Fırat şöyle konuştu: “Burada yapılmak istenen görüşmeleri daha çok dışlamaya yöneliktir. Bu yaklaşımlar çözüme hizmet etmiyor. Sayın Öcalan tüm savunmalarında politik perspektiflerini ortaya koymuştur. Ve Türk devletiyle yapılan tüm görüşmeler bu politik çerçeve ekseninde gelişmektedir. Politik çerçevede, politik argümanlarla soruna yaklaşıldığı takdirde sorunu çözme imkanı olur. Bu kesimlerin soruna yaklaşımı sorunu çözümsüz kılmak amacı taşımaktadır.”

Kürt sorunun sadece Kürtleri ilgilendirmediğini ifade eden Fırat konferansın amacına ilişkin şunları kaydetti: “Sayın Öcalan’ın yaklaşımı tüm dinamiklerin bir biçimiyle sürece katılması, örgütlülükler ortak bir irade oluşturarak bir irade geliştirme yönündedir. Konferansımızın da amacı budur. Sırf kendisiyle sınırlı bir çerçeve değildir. Sayın Öcalan’ın sorunun çözümü için ana dinamiklere seslenerek, sorunun çözümüne ilişkin sürece katılmaya davet eden bir yaklaşım sergiliyor başından bu yana. Yani sorunun çözümü hiçbir zaman bu dinamiklere kapatılmadı bu çok önemlidir. Bu sorunla herkes bir biçimiyle ilintilidir. Kürt hareketi süreci kimseye kapatmıyor. Tam tersi herkesi sürece katılmaya çağırıyor. En ahlaki en sonuç alıcı tutum budur. Çeşitli güçler bu dinamikleri bir biçimde dağıtmaya, süreçle olan ilişkilerini geriletmeye yönelik yaklaşımları olabilir, bazıları kendini geri çekebilir de ancak bu yöntemler sorunun çözümü için yararlı yöntemler değildir. Soruna katkı sunma yönünde bir düşüncesi olan bu zeminde sorunun çözümünü inşa etme yolunda yaklaşım ortaya koyacaktır. Bu çerçevenin en iyi düzeyde koordineli olarak inşa edilmesi hem Türkiye’nin demokratikleşmesine hem Kürt sorunun çözümüne hem de Kürdistan’ın diğer parçalarındaki sorunu çözmeye katkı sunacaktır. Konferansın da amacına ulaşması için doğru anlaşılması gerekiyor.”

Sorunun çözümünden yana olan kimsenin ilgisiz kalamayacağını söyleyen Fırat, sorunun çözümüne katkı sunmak isteyenlerin ise bu sorumluluk çerçevesinde hareket ettiklerini kaydederek sözlerini tamamladı.