Özgür basın çalışanları tutsak gazeteciler için eylemdeydi
Özgür basın çalışanları tutsak gazeteciler için eylemdeydi
Özgür basın çalışanları tutsak gazeteciler için eylemdeydi
Özgür basın çalışanları, “KCK Basın Komitesi” adı altında iki seneye yakın bir süredir tutuklu yargılanan 22 gazeteciye destek için Galatasaray Meydanı’nda açıklamada bulundu. Eylemde konuşan Eren Keskin, "özgür basın geleneği yıllardır kendisine imkansız olarak sunulan bir gerçeğin peşine düştü" dedi. BDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de “Hakikati yazmaktan başka hiçbir derdi olmayan insanlar hapiste yatıyor. Hiçbir gazetecilik faaliyeti onları suçlu yapmaz. Gerçeği yazdıkları için rehin alınmışlardır" diye konuştu.
Özgür Gündem, DİHA, Azadiya Welat ve Fırat Dağıtım'ın çağrısıyla 22'si tutuklu 46 gazetecinin yargılandığı "KCK Basın Komitesi" adı altında yargılandığı dava öncesi Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması düzenlendi. BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak, BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan, BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün de hazır bulunduğu eylemde, özgür basın çalışanları hep bir ağızdan rehin tutulan arkadaşlarının serbest bırakılmasını istedi.
Polisin ablukaya aldığı Galatasaray meydanında, yargılanan Özgür basın çalışanlarının fotoğraflarıyla alana gelen gazeteciler, yargı tarafından rehin tutulan meslektaşlarının derhal serbest bırakılmasını istedi. Eylemde, “Rehineleri bırakın” pankartını açan özgür basın çalışanları, “Özgür basın susturulamaz”, “Özgür basın onurumuzdur”, “Devlet sansürüne hayır”, “Yaşasın özgür basın, kahrolsun Toma’lı basın” sloganları atılırken, özgür basın çalışanları adına açıklamayı Özgür Gündem Gazetesi Yazı İşleri Müdürü avukat Eren Keskin okudu.
TETİK ÇEKEN ELLERE İNAT KÜRDİSTAN GERÇEĞİ HEP YAZILDI
Keskin, 25 Eylül günü bir kez daha özgür basın geleneği ve bu geleneğin mensubu olan gazetecilerin yargılanacağına dikkat çekerek sözlerine başladı. Özgür basın geleneğinin yıllardır kendisine imkansız olarak sunulan bir gerçeğin peşine düştüğünü vurgulayan Keskin, “bu öyle bir gerçekliktir ki ona ulaşıldığında coğrafyada taşlar yerine oturacak ve coğrafya demokratikleşecektir. Bu gerçeklik dört parçaya bölünmüş bir coğrafyanın gerçekliğidir" diye konuştu. Bu geleneğin Kürdistan'da yaşanan hak ihlallerini, yakılan yıkılan köyleri, gözaltında kaybedilen insanları, kontrgerilla cinayetlerini, gözaltında tecavüze maruz kalanları, kaybedilen çocukları anlatmak için yola çıktığını altını çizen Keskin, “ Bu yolda çıkış hiç de kolay olmamıştır. Gerçeği gizlemek adına ortaya çıkan militer güçler, özgür gazetecilik geleneğimize her türlü saldırıyı reva görmüşlerdir. Binalarımız bombalanmış, muhabirlerimiz ve yazarlarımız katledilmiş, küçük çocuk dağıtımcılarımız yok edilmişlerdir” dedi.
Ancak bu saldırıların özgür gazetecilik geleneğini daha da güçlendirdiğini vurgulayan Keskin, tetik çeken ellere inat Kürdistan gerçekliği, yaşanan acıların dile getirilmesine hep devam edildiğini söyledi.
20 Aralık 2011 tarihinde yapılan operasyon sonucu 22’si tutuklu 46 gazetecinin yargılandığı davayı hatırlatan Keskin, “arkadaşlarımız hiçbir demokratik hukuk ilkesine dayanmayan bir iddianameyle suçlanıp yargılanıyorlar. Bağımlı yargı gerçeğin görülmesini ve duyulmasını engellemek için son çırpınışlarda" diye konuştu. Keskin, 25 Eylül Silivri'de görülecek olan davaya katılma çağrısı yaptı.
APÊ MUSA’NIN KÜÇÜK GENERALLERİ GÖREVDE
Keskin’den sonra Gündem Gazetesinin eski Yazı İşleri Müdürü olan BDP Eş Genel Başkanı Gülten Kışanak söz aldı. Türkiye'de özgür basın için verilen mücadele ile demokrasi için verilen mücadelenin eşzamanlı bir mücadele olduğunu belirten Kışanak, “bu ülkede hakkını, hukukunu arayanların mücadelesi ile basın özgürlüğü mücadelesi at başı gitmektedir. Basın özgür olmadan, kalemler özgür olmadan, kameralar özgür olmadan hiçbir şey özgür olamaz” diye konuştu.
90'lı yıllarda özgür basın çalışanlarının devlet tarafından öldürüldüğünü hatırlatan Kışanak, "bu şiddet bu devlet terörü gerçekleri ortadan kaldırabildi mi?" diye sordu. Geçmişin baskıcı yönetimini şimdi AKP Hükümeti'nin devraldığını belirten Kışanak, “bu nedenle gerçeği yazanları cezaevine gönderen yönetim baskıcıdır. Katliamların görülmemesi için önce basını susturuyorlar. Peki, sonuç ne oldu? Gerçekler ortadan kalktı mı? Ape Musa'nın küçük generalleri bu onurlu duruşu hep sahiplendiler" dedi. AKP'nin gücünün de özgür basını susturamaya yetmeyeceğine vurgulayan Kışanak, “bize düşen özgür basına sahip çıkmaktır. Gerçekler her eve her okula her fabrikaya ulaşmalıdır. Yalanın saltanatını bozabilirsek demokrasi de barış da gelecektir" diye konuştu
YAPTIKLARI HAKİKATİ YAZMAKTI
Kışanak’ın ardından BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü söz aldı. Büyük baskılar altında haber ulaştırmaya çalışan gazetecilerin cezaevinde olduğunu hatırlatan Kürkçü, “Hakikati yazmaktan başka hiçbir derdi olmayan insanlar hapiste yatıyor. Hiçbir gazetecilik faaliyeti onları suçlu yapmaz. Gerçeği yazdıkları için rehin alınmışlardır" dedi.
Türkiye Gazeteciler Sendikası adına açıklama yapan gazeteci Arzu Demir de Türkiye'de cezaevlerinde toplam 64 gazetecinin bulunduğunu belirti. Demir, "gazetecilerin hapsedildiği, haklarında soruşturmaların açıldığı, sansürlendiği, alanlarda polis tarafından tartaklandığı işten atıldığı bir ülkede demokrasiden bahsedilemez" diye hatırlatarak, özgür basın çalışanlarının derhal serbest bırakılmasını istedi.