Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dair hazırlanan 6 aylık rapor, Çand Amed Kongre Merkezi’nde açıkladı.
Rapor, Türkiye cezaevlerinde hak ihlallerinin münferit değil, sistematik ve yapısal bir insan hakları krizine dönüştüğünü ortaya koyuyor.
Raporda öne çıkan veriler şöyle:
- 631 hasta tutuklu, tedaviye erişemediği, kelepçeli muayene ve ağız içi arama gibi insanlık dışı uygulamalara maruz kaldığı için yaşam mücadelesi veriyor.
- 400 ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü, yıllardır tekli hücrelerde sosyal izolasyon altında tutuluyor.
- 359 siyasi tutuklu, infaz sürelerini tamamlamış olmasına rağmen keyfi gerekçelerle tahliye edilmiyor.
- 200’e yakın Rojavalı ve Rojhilatlı tutuklu, “vatansız” statüsünde sayılıp, savunma ve görüş haklarından mahrum bırakılıyor.
- 327 kadın tutuklu, hem politik kimliklerinden hem de cinsiyetlerinden dolayı infaz rejimi kapsamında ayrımcı ve cinsiyetçi muamelelere maruz kalıyor.
SİSTEMATİK İHLALLER
Raporda öne çıkan bazı ihlaller şöyle sıralandı:
- Tedavi ve ilaç erişiminin engellenmesi, Adli Tıp Kurumu’nun taraflı raporları,
- İnfaz yakma uygulamaları: “İdare ve Gözlem Kurulları” aracılığıyla ceza süresi dolmuş kişilerin tahliyesinin engellenmesi,
- Sürgün, kötü muamele, disiplin cezaları ve sosyal hakların kısıtlanması,
- Kadın tutuklulara yönelik yapısal eşitsizlik ve hak ihlalleri,
- Vatansız statüsündeki tutukluların görünmez kılınması ve savunma hakkının ortadan kaldırılması.
İLK ADIM CEZAEVLERİ İLE ATILMALI
Raporda, infaz sisteminin “hukuk devleti ilkeleriyle çeliştiği” ve “intikamcı bir anlayışla” işletildiği vurgulandı. Siyasi tutsaklara yönelik uygulamaların barış ve demokratik çözüm süreçlerini zedelediği belirtilerek, umut hakkının tanınması, infazda eşitlik, ve siyasi tutsaklara yönelik düşman ceza hukukuna son verilmesi çağrısı yapıldı.
Rapor, “Siyasi tutsaklar onurumuzdur” sloganıyla sona erdi.