Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Mersin ve Adana şubeleri, “Barış yolunda umut hakkı” başlığıyla Mersin Yenişehir Belediyesi Akademi Konferans Salonu’nda bir panel düzenledi.
Panelin açılışında konuşan ÖHD Mersin Şubesi Eşbaşkanı Melek Saraldı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), tahliye olasılığı bulunmayan ağırlaştırılmış müebbet cezasını “işkence ve kötü muamele yasağı” kapsamında bir hak ihlali olarak değerlendirdiğini belirtti.
UMUT HAKKI
AİHM’in Önder Apo hakkında verdiği ihlal kararının Türkiye tarafından uygulanmadığını söyleyen Melek Saraldı, umut hakkının aynı zamanda bir yaşam hakkı olduğunu ifade etti.
DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, panelde yaptığı konuşmada Önder Apo’nun dünyanın tanık olduğu en ağır tecrit ve izolasyon koşullarına maruz bırakıldığını kaydetti. Çiçek, umut hakkı tartışmasının yalnızca Önder Apo’nun kişisel durumu üzerinden değil, Kürt halkının kolektif varlık mücadelesi üzerinden ele alınması gerektiğini vurguladı.
HUKUK KAPISINDAN İÇERİ GİRMEK
“Varlığı inkar edilen bir halkın önce varlıksal hukukun kabul edilmesi yani varlığının kabul edilmesi, bedeninin kabul edilmesi gerekir” diyen Çiçek, Önder Apo’nun da kişisel hukuku yerine halkının kolektif hukukunu önceleyen bir yaklaşım benimsediğini ifade etti. Çiçek, Önder Apo’nun temel amacının, “Kürt halkının hukuk kapısından içeri girmesi” olduğunu vurguladı.
Çiçek şöyle konuştu: “Abdullah Öcalan'ın temel amacı, yani kendi deyimiyle 52 yıllık maratonun, 52 yıllık mücadelesinin temel amacı, Kürt halkının hukuk kapısından içeri girmesidir. Varlığı, adı, bedeni inkar edilmiş bir toplumun, bir ulusun egemenlik alanından dolayı işaretlenen, ideolojik olarak da hani bir ideolojik baskı aleti olarak da görebilmiş."
SİSTEMATİK TECRİT VE HUKUKSUZLUK
“Bütün hukuk düzeni Kürtler ve Öcalan söz konusu olduğunda rafa kaldırılıyor” diyen Çiçek, bu durumu tesadüfi değil, ulus devletin tarihsel tercihleriyle açıklanabilecek yapısal bir durum olarak değerlendirdi.
Ulus devletin, kendisi için tehdit olarak gördüğü dinamikleri hukuki zeminde yok etmeye çalıştığını belirten Çiçek, tecrit sisteminin de bu anlayıştan beslendiğini söyledi.
Çiçek, “Umut hakkı aynı zamanda muhatabının varlığına saygı duymayan ya da muhatabının varlığını tanımayan bir zihin dünyasına da işaret ediyor” ifadelerini kullandı.