Şengal'in tanığı gazeteciler: Amaçları Rojava'yı cendereye almak
Gazeteciler Abdurrahman Gök ve İsmail Eskin, AKP ile anlaşan Barzani'nin esas amacının bölgede etkin bir güç olan Rojava'daki güçleri cendere altına almak olduğunu vurguladı.
Gazeteciler Abdurrahman Gök ve İsmail Eskin, AKP ile anlaşan Barzani'nin esas amacının bölgede etkin bir güç olan Rojava'daki güçleri cendere altına almak olduğunu vurguladı.
KDP güçlerinin Êzidîlerden oluşan YBŞ ve YJŞ savaşçılarına saldırmasını değerlendiren 73'üncü fermanın tanığı deneyimli gazeteciler Abdurrahman Gök ve İsmail Eskin, AKP ile anlaşan Barzani'nin esas amacının bölgede etkin bir güç olan Rojava'daki güçleri cendere altına almak olduğunu vurguladı.
KDP’ye bağlı silahlı güçlerin 2 Mart günü Êzidî YBŞ ve YJŞ güçlerinin kontrolündeki Şengal’in Xanesor beldesine saldırmasıyla başlayan gerginlik tırmanıyor. YBŞ güçlerinden bir savaşçının, KDP güçlerinden ise çok sayıda kişinin yaşamını yitirdiği saldırıda, aralarında 4 gazetecinin de bulunduğu bazı kişilerin de KDP’lilerin açtığı ateş sonucu yaralandığı bildiriliyor. DAİŞ’in 2014 yılında Êzidî soykırımına giriştiği Şengal’de arkalarına bakmadan kaçan KDP’lilerin yıllar sonra provokatif biçimde Şengal’e girmeye çalışması tepkileri de beraberinde getirdi. Bu saldırının KDP Genel Başkanı Mesut Barzani’nin hafta içi Ankara’da AKP yetkilileri ile yaptığı görüşmenin hemen ardından gelmesi ise dikkat çekti. DAİŞ’in Şengal’e saldırdığı 2014 yılının kavurucu Ağustos ayında Êzidîlerin YPG ve HPG güçlerinin açtığı güvenlik koridorunda 40 kilometrelik çöldeki ölüm yolculuğuna tanıklık eden gazeteciler Abdurrahman Gök ve İsmail Eskin, yaşananları değerlendirdi.
‘DAİŞ’LE İLİŞKİLİ ÇEVRELER’
Halen Rakka, Minbiç, Musul ve Şengal gibi cephe hatlarında haber takibi yapıp bölgenin nabzını tutan Abdurrahman Gök, Şengal’e yapılan saldırıyı, peşmergeden ziyade, KDP ve Türkiye’nin ortaklığıyla deşifre olmuş kimi çetecilerin de içerisinde olduğu grupların provokasyonu olarak değerlendirdi. “Dünden bu yana kimi çevrelerin ‘Aman brakuji olmasın’ dediği kaygı aslında yerinde bir kaygı değildir” diyen Gök, şu tespitte bulundu: “Çünkü söz konusu bir birakujî değil. Söz konusu olan Êzidîlere çetelerle birlikte saldıran kimi Sünni Arap grupların içerisinde bulunduğu bir yapıdır. Rojava’dan kaçmış ve DAİŞ’le ilişkileri deşifre olmuş kimi şahsiyetlerin de bu grupların içerisinde olduğu ve tamamen Türkiye’nin politikaları doğrultusunda bir provokasyon girişimi söz konusudur.”
‘KOSKOCAMAN BİR YALAN’
Olayla ilgili KDP yetkililerinin yaptıkları açıklamalara değinen Gök, “Güya bu güçler, ‘Rojava peşmergeleri’ Suriye’ye geçmek için Xanesor’a gelmişler. Bu koskocaman bir yalandır. O coğrafyayı bilmeyenler buna kanabilir ama o coğrafyayı bilenler XaneSor’a gelip sınırı geçmelerinin ne kadar akıl dışı mantıksız bir şey olduğunu bilirler. Tamamen bir provokasyondur. Sinune KDP’nin elinde bir yerleşim yeridir. Xanesor ise YBŞ’nin elinde olan bir yerleşim yeridir. İki kent arasında araçla 8 ile 10 dakika mesafe yol vardı. Bugüne kadar bu mesafe arasından herhangi bir sorun yaşanmamasına rağmen eğer bugün bir böyle provokasyon yaşanıyorsa bu demek ki burada iktidarın çıkarmak istediği bir provokasyondur. Zaten Şengal’deki Êzidî halkı bunun yanıtını en net bir şekilde verdi” dedi.
‘PROVOKASYONUN AYAK SESLERİ YARATILDI’
Xanesor’daki çatışma başlar başlamaz KDP güçleri arasında yer alan Êzidî peşmergeler ile Rojava permergelerinin silah bırakmalarına değinen Gök, bunun sadece KDP’ye değil, aynı zamanda Türkiye’nin planlarına da bir yanıt olduğunu vurguladı. Provokasyonun ayak seslerinin bir süredir yaratıldığına işaret eden Gök, Neçirvan Barzani’nin “Eğer PKK Şengal’den çıkmazsa gerekirse güç kullanırız” sözlerini anımsattı.
ŞENGAL’DEKİ ÖNEMLİ TANIKLIK
Bundan 20 gün önce gittiği Şengal’de karşılaştığı manzarayı anlatan Gök, şu önemli tespitlerde bulundu:
“Şengal’e gittiğimde yaptığım gözlemlerde Rabia’dan Til Koçer’den neredeyse Sinune yol ayrımına kadar Rojava peşmergeleri yerleştirilmişti. Bu hat aynı zamanda Rojava ile Başur arasındaki bir hattır. Peşmergelerin yerleştirilmesiyle burada bir provokasyon yaratılmak istenmişti. Yine Şengal’in içerisindeki birçok yere KDP tarafından kontrol noktası kurulmuş, Êzidîlerden oluşturduğu peşmerge güçlerini yerleştirmişti. Bu da eğer halk tepki gösterirse, bu Êzidî peşmergelerle karşı karşıya gelir, dolayısıyla kendi aralarına nifak tohumu ekmiş olur düşüncesiyle yapılmış bir hamleydi. Ama bütün provokasyon silsilesine bugüne kadar oradaki YBŞ ve YJŞ’nin, yine daha önce orada bulunan diğer Kürt güçlerinin gelmediğini biliyoruz. Bugün de ‘Sizin kontrolünüz altındaki bir noktaya ben noktamı kurarım, ben burada varım’ diyen bir güce, halkın tepkisine tanık olduk. Halk ne bir birakujiye evrilecek bir sürecin başlamasına müsaade ediyor ne de 3 Ağustos 2014’de bütün zırhlı araçlarıyla silahlarıyla araçlara binerek Şengal halkını yüzüstü bırakanlara geçit veriyor.”
KDP güçlerinin açtığı ateşle başından ağır yaralanan Gazeteci Nujiyan Erhan’ın Şengal halkının yaralarını tüm dünyaya duyuran meslektaşları olduğunu aktaran Gök, “Belli ki hedef gözetilmiş ve bilinçli bir şekilde hedef alınmıştır. Bu da saldırının boyutunu gözler önüne seriyor” dedi.
'ROJAVA'YI CENDEREYE ALMAK İSTİYORLAR'
KDP ve AKP tarafından Rojava ile Şengal üzerinde çizilen senaryoları, Mesut Barzani’nin bundan bir önceki Türkiye ziyaretini hatırlatarak değerlendiren Gök, yaşananlar arasındaki bağı şu şekilde anlattı:
“Barzani Türkiye’de o zaman ‘Ortadoğu’da yakında iyi şeyler olacak’ demişti. Hemen ertesinde Türkiye Cerablus’a girip Fırat Kalkanı operasyonunu başlatıp orada Kürt kazanımlarına yönelik büyük bir tehdit oluşturabilecek çete gücüyle birlikte saldırıya girişmiştir. En son ziyaretinden hemen sonra daha ziyaretinin yankıları konuşmamış ve detaylar tam anlaşılmamışken Mevlüt Çavuşoğlu’nun ‘PKK’ye karşı tek müttefikimiz Barzani’dir’ demesi hemen ardından ‘Şengal’e ilişkin gelişmeler olacak’ demesi ve saatler geçmeden bu girişimin başlaması aslında bir konsept çerçevesinde bu gelişmelerin yaşandığını bize gösteriyor.
Çünkü Türkiye Minbiç’e saldırıyor. Burada kimi çete grupları, bunlara peşmerge demeyeceğim, çünkü bunların peşmergeyle alakası olmadığı ortaya çıktı. Bu yüzden de kimi çete grupların bu taraftan da asıl hedef Şengal ama Rojava’yı da tehdit oluşturabilecek bir girişimde bulunmaları kendince Rojava’nın batısında hem de doğusunda Kürt güçlerini zor duruma sokmak istiyorlar ve DAİŞ’in elini güçlendirebilecek bir pozisyonu sağlamak istiyorlar. Çünkü DAIŞ’e yönelik Rakka operasyonu tam hızıyla devam ediyor. Bu hamlenin sonucunda şu ana kadar Kürt güçlerinin ciddi kazanımları var. En son ABD’li askeri yetkililer Rojava’yı ziyaret ettiler. Kürt güçleri ile hareket edeceklerini en üst perdeden dile getirdiler. Bunu zora sokabilecek ve DAIŞ’ın elini güçlendirebilecek bu tür saldırılar Türkiye’nin en son Barzani ile yaptığı politikalardan bağımsız değildir. Aslında Rojava’yı bir cendereye almak istiyorlar. Ama Kürt güçleri ne bir provokasyona geleceklerini ne de bu tür girişimlere karşı diz çökeceklerini şu ana kadar gösterdikleri başarılarla ve izledikleri politikayla da ortaya koydu.”
ESKİN: 'HENDEK KARDEŞLİĞİ' SÜRÜYOR!
Şengal’i yakından takip eden bir diğer Gazeteci İsmail Eskin de Şengal’e yapılan saldırıyı KDP ve Türk devletinin ortak bir politikası olarak nitelendirdi. Daha önce de Rojava’daki kazanımların önüne geçmek için KDP ve Türk devletinin hendek politikasının olduğunu ve “hendek kardeşliği” üzerinden Rojava halkının izole edilerek dünyayla bağlantısının kesilmek istediğini vurgulayan Eskin, bugün de farklı isimlerle aynı iki gücün Şengal’e saldırdığına dikkat çekti. KDP’nin Şengal’de başarısız bir sınav verdiğine değinen Eskin, “IŞİD katliam girişimine karşı KDP peşmergelerinin kaçış görüntülerini hep birlikte izledik. Bu büyük bir yaralama oldu onlar için. Bu bölgeyi kendi himayelerine almak, Kürt özgürlük mücadelesinin önünü kesmek ve Türk devletinin politikalarını o bölgede uygulamak için atılmış bir adımdır. Bu çok basit bir hamle değil. Bu girişim aslında Rojava’nın ileriye dönük tüm kazanımlarını engellemeye yöneliktir” diye konuştu.
‘ÖNÜ ALINMAZSA KAZANIMLAR TEHLİKEYE GİRER’
Kürt özgürlük mücadelesinin Rojava’da aktif güç olduğu böylesi bir dönemde Şengal’e yönelik yapılan saldırıyı “provokasyon” olarak nitelendiren Eskin, bu saldırıyı sadece “Birakujî” olarak nitelendirmenin yetersiz kalacağını söyledi. Saldırıyı gerçekleştiren güçlerin Türk devleti tarafından yetiştirilen kişiler olduğunu ve DAİŞ çetelerinde savaşan birlikler olduğuna işaret eden Eskin, “Saldırıyı gerçekleştiren bu güçlerin Türk devleti tarafından yetiştirilen kişiler olduğu basına yansıdı. Böylesi kirli bir politika söz konusudur. En önemli nokta ise Şengal halkının ve Şengal’in özgürlüğü için savaşanların bu duruma tepki göstermesidir. Bu kirli savaş içerisinde olduğunu fark eden bazı peşmerge güçleri de kendilerini geri çektiler. Ama bunun önü alınamazsa Rojava kazanımları buna Şengal de dahil oradaki tüm kazanımları tehlikeye atabilecek bir hamle olarak görmek lazım” uyarısını yaptı.
Şengal’in savunması için yerel halktan oluşan YBŞ güçlerinin olduğunu hatırlatan Eskin, bu gücün Şengal’in çetelerden temizlenmesinde aktif bir rol oynadığını söyledi. Eskin, “YBŞ dışardan gelen bir güç değildir. Êzidîlerden oluşan bir güçtür. KDP’nin savunmadığı ve kaçtığı Şengal’in yerel halkından oluşuyor. Ellerindeki zor imkanlarla kendi savunmasını yapan ve bir kazanım elde eden bir güce karşı şimdi çete yapılanması olarak saldırıya geçmek oldukça abes ve kabul edilir değildi. Bu bölge Rojava’ya açılan bir kapıdır. Ağır silahlarla buraya girmek yerel güçleri kışkırtmak ve kazanımları yerle bir etmektir. Eğer bu saldırının önü alınmazsa Rojava’nin içerisine girilecek ve bu şekilde kazanımlar dağıtılacaktır. Şu an yapılan işgal girişimidir” diye belirtti.
'KDP EN BÜYÜK ENGEL'
KDP zihniyetini, AKP hükümetinin Federal Kürdistan’daki portatif yapılanması olarak nitelendiren Eskin, şunları söyledi: “Aşiretçiliğe dayanan, dini kullanan ve her sıkıştığında bağımsız Kürdistan’dan bahseden Barzani her türlü dış güçlere ödün veren güçtür. Sadece kendi aşiretinin ve ailesinin çıkarını gözeten bir yapı var. Dört parça Kürdistan’dan bahsetmiyorum. Barzani Türkiye’ye geldiğinde dört parça için bağımsız özgür Kürdistan diye biliyor mu? Hayır diyemiyor. Türkiye’nin buna karşı olduğunu biliyor. Bu yüzden de KDP Türk devletinin maşası halindedir. Ulusal birlikteliğin önündeki en büyük engel de KDP’dir.”